Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C 2 3 KASIM 2010 ÇARŞAMBA 3 KASIM 2010 ÇARŞAMBA 3 AKAYDIN: Turizmde hedefimiz büyük ‘Antalya turizmden karnını doyuruyor’ Nedir bu projeler? Vizyon projeler ya da adı üzerinde hayal ürünü projeler var. Kamuoyunda ‘bunları ortaya koydu mutlaka gerçekleştirmesi lazım’ diye bir düşünce var. Hayır. Çünkü bunları gerçekleştirmek yeri geldiğinde on yılları alabiliyor. Dolayısıyla biz belediye olarak önce şunu ortaya koyduk; ‘Antalya turizmden karnını doyuruyor. Ama turizm teknesi 6 ay çalışıyor, şu anda başlayan dönemle birlikte 6 ay da çalışmıyor.’ Dolayısıyla açık ve gizli işsizlik sorunu var. Bendeki rakamlara göre turizm sektöründe minimum 75100 bin kişi kışın işsiz kalıyor. Çünkü oteller kapanıyor. Dolayısıyla turizm tenceresinin 12 ay kaynatacak formüller üretilmesi lazım. Sizin buna ilişkin formülleriniz var mı peki? Öncelikle turizm çeşitlendirilmeli. Yaşlıların kış aylarında da Antalya’ya gelmelerini sağlamak turizmin çeşitlendirilmesinde önemli. Kış döneminde Antalya emeklilere pek çok kolaylık sağlıyor. Ilıman bir iklimi var. Kışın turizmde fiyatlar düşüyor, konaklama ucuzluyor. Yaşlıların çocuk okutma gibi sorunları da olmadığı için 12 ay turistik faaliyette bulunabiliyorlar. O yüzden üçüncü yaş turizminin Antalya için önemli olduğunu düşünüyorum. Ben belediye başkanı olarak bana gelen her yatırımcıya, üçüncü yaş turizmine teşvik ediyorum. Ayrıca sağlık turizmini önemsiyorum. Bu da Antalya’daki turizmi 12 ay çalıştıracaktır. Sağlık turizminin bir ayağı da SPA ve Welnes. Sağlık turizmine yönelik Antalya’da ciddi bir yatırım oldu son 1.5 yılda. Bu Türkiye için çok önemli bir potansiyel. Üçüncü yaş turizminin hedeflendiği Antalya, aynı zamanda bir emekliler kenti değil mi? ‘KALİTE SUNMAK ŞART’ Baştarafı 1. Sayfada Altyapı sorunlarını çözmek, deniz kirliliğini çözmek, hava kirliliğiyle uğraşmak, çöplerin toplanması, kentin temizliği, ulaşım… Ama Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı’na bu kadarı da yetmez diye düşünüyorum. Dolayısıyla 1.5 yıldır turizme yönelik bazı projeler ortaya koyduk. Türkiye’ye gelen turistin neredeyse yarısını konuk eden Antalya’da, turizm hedefleri her geçen yıl büyürken, belediye hizmetlerinde de turizme yönelik düzenlemeler dikkat çekiyor. Belediye Başkanı Akaydın, bütün bu çalışmalar içinde merkezi hükümetten destek alamamaktan yakınıyor. Antalya’da turizm tanıtımına ilişkin yıllardır devam eden sorunlar var. Buna yönelik çözüm önerileriniz var mı? Biz, ortak bir tanıtım yapılabilmesi için ‘Gelin Turizm Tanıtım ve Geliştirme AŞ kuralım’ dedik. Bunun için de 1 yılı aşkın bir süredir yoğun faaliyetteyim. 56 kez toplantı düzenledik bununla ilgili. Turizm alakadarlarının önemli temsilcileri ile bir araya geldik. Şirket başta kâr amacı gütmüyor. Turizm tanıtımında organizasyon yok. Fuarlara gidiyorsunuz, Kültür ve Turizm Bakanlığı belli bir faaliyette bulunuyor ama Antalya’ya özgü organize bir yapı yok ne yazık ki… İşte bu tanıtım şirketi aracılığıyla bu boşluğun doldurulmasını amaçladık. Tanıtımı bir şirket çatısı altında yaparsak, hem çok daha verimli olur, hem de Antalya’yı daha iyi tanıtırız diye düşünüyorum. Bir de yıllardır hep aynı şikâyet vardır, ‘Turist otelden çıkmıyor, kente gelmiyor’ diye. Bu konuda ne diyeceksiniz? Doğru, Antalya’da esnaf yakınıp duruyor, ‘Turist çarşıya gelmiyor’ diye. Turist niye gelmiyor. Çünkü şehir merkezini çekici kılacak hiçbir şey yok. Bir tek müzemiz var. O da yeterince tanıtılmamış. Bir de Kaleiçi var. Antalya Müzesi, dünyanın en zengin müzelerinden birisi ama turisti ondan yararlandıramıyoruz. Kim ne derse desin, esnafın turiste yönelik uygulamaları konusunda, esnaf dernekleri, belediye zabıtaları ve polis gücü yetersiz kalıyor. Turist, taciz ediliyor. Sizin ayakkabınızı 1 liraya boyuyorsa, turistten 5 lira istiyor boyacı. Esnaf kusura bakmasın, turistin ilgisini çekecek hiçbir ürün yok Antalya’da. Esnafa, turizme yönelik hizmet verme, ürün çeşitlendirme konusunda bilgi vermemiz lazım. Esnaf dernekleri de olaya sadece esnafın kârı açısından bakıyor. Siz kalite ve hizmet sunmadığınız sürece kâr gelmez. Kasımda Antalya bir başka güzel Baştarafı 1. Sayfada meklerine, eğlenceli birlikteliklere kadar dostlarla buluşma adresleri arasında. Doğayla daha fazla zaman geçirmek isteyenler için şelaleler ya da mağaralar ilginç tecrübeler yaratabilir. Antalya’nın 31 kilometre kuzeybatısında yer alan kireç taşı oluşumlarının açtığı doğal bir mağara olan Karain Mağarası’nın, Dağ Tanrıçasına ev sahipliği yaptığı bilinir. Alanya’da bulunan ve sarkıt, dikitleriyle dikkat çeken Damlataş Mağarası, yine Alanya’daki Fosfor Mağarası, Serik’te oluşumu halen devam eden Zeytintaşı Mağarası en dikkat çekicileri arasında yer alır. Zamanını şelalelerde geçirmek isteyenlere ise Düma tehlikesiyle karşı karşıya olan alageyiklere ev sahipliği yapar ve vahşi bir floraya sahiptir. Manavgat sınırları içinde bulunan Köprülü Kanyon, rafting sporunun yapıldığı Köprülü Çayı, daha üst kısımlardaki adam kayalıkları ve Silyon antik kenti ile dikkat çeker. Düzlerçamı Milli Parkı ise yaz aylarında piknikçiler tarafından çok sevilen alanlardan biridir. Kentin içinde tarihle buluşmak isteyenlere ise Kaleiçi gezisi önerilebilir. Hıdırlık Kulesi, Hadriyan Kapısı, Saat Kulesi… Dar sokaklar boyunca uzanan, özgün mimarinin korunduğu, bahçeli evler… Kaleiçi’nin özgün cafe, restoran ve barları ise dostlarla geçirilen unutulan zamanların ev sahibi. den, Kurşunlu ve Manavgat şelaleleri önerilebilir. Milli Parklar ise sonbaharın ılık havasında, kendisini doğaya teslim etmek isteyenlere inanılmaz zenginlikler sunar. Antalya’nın batısında, bölgenin en yüksek tepesi olan Tahtalı Dağı eteklerin de, çok geniş bir alanı kapsayan Olimpos Milli Parkı, zengin doğal özelliklerinin yanı sıra, Phaselis ve Olimpos Antik Kentleri ile efsanevi Yanartaş’ı da kapsar. Korkuteli otoyolunun 30. kilometresindeki Termessos Milli Parkı, yok ol Evet… Antalya nüfusunun yüzde 30’u 60 yaş üzerinde. Türkiye’de bu oran yüzde 6 düzeyinde. Demek ki Türkiye ortalamasının 45 katı yaşlı var Antalya’da. 70 yaşın üzerine çıkan oran da yüzde 10. Bu da çok yüksek bir rakam. Dolayısıyla Antalya’nın yaşlılara ve emeklilere uygun bir kent haline getirilmesi lazım. Peki belediyenin yaşlı nüfusa yönelik çalışmaları neler? Biz öncelikle, yaşlı nüfusun kent içi ulaşımını kolaylaştırmak istedik. Kent caddelerini düzeltme projesi başlattık ve bunun ilkini Işıklar Caddesi’nde yaptık. Yani kaldırımların yüksekliklerinin ayarlanması, engelliler için önlemler alınması gibi. Bunlar masraflı projeler ama yavaş yavaş kentin tüm kaldırım ve caddele rinde uygulamayı düşünüyorum. Daha önce turizm hatlarında yeterli toplu ulaşım olanağı yoktu. Aynı zamanda otobüsler de yaşlılara, engellilere hizmet vermekte çok konforlu araçlar değildi. 40 yeni otobüs aldık. Bunlar alçak platform, aynı zamanda çevre dostu otobüsler. Engellilerin, yaşlıların otobüse daha kolay binmelerini sağlayan araçlar bunlar. Ayrıca Antalya tarihinde ilk defa düzenli olarak kent içinden havaalanına toplu ulaşım başlattık. Türkiye’nin en önemli turizm kentisiniz, havaalanı çok önemli. Ama kent içinden havaalanına toplu ulaşım yoktu. Biz bunu çözdük. Bütün bunlar turizme yandaş projeler. Turizm kentlerindeki belediyelerin ortak sorunu, turizmden pay alamamak galiba değil mi? Dünyanın bütün belediyelerinde, turizm girdisinden belediyelerin bir payı vardır. Yatakların fiyatının yüzde 1 ile 3’ü arasında değişir bu oran. Bu Türkiye’de yok. Turizmin getirisinden, acenteler, konaklama tesisleri, Ulaştırma Bakanlığı faydalanıyor. Belediyeler, turizmle ilgili her şeyi yapıyor, turizmden yararlanamıyor. Bu haksızlıktır. Ama Antalya’nın uğradığı haksızlıklar sadece bununla sınırlı değil? Türkiye’de şirketler merkezleri neredeyse, vergilerini orada yatırıyor. Özellikle AVM şirketleriyle, otellerin genellikle merkezleri şehir dışında ve vergilerini o kentlere ödüyorlar. Yani Antalya’da kazanıyor ama vergi başka kente ödeniyor. Oysa, ödenen vergilerin belli bir yüzdesi Maliye Bakanlığı tarafından o kente verilir. Bu da belediye gelirlerinin çok önemli bölümünü oluşturur. Bu durumda büyük bir haksızlıkla karşı karşıyadır Antalya. Peki, turistin kente gelmesini sağlamak için belediye olarak yaptığınız çalışmalar var mı? Biz Türkiye’de ilk kez biz Eğitim, Kültür, Daire Başkanlığı’na bağlı turizm şubesi kurma yönünde karar aldık. Turiste çekicilik yaratan etkinlikler yapılması lazım. Altın Portakal bunu yaratmıyor. O iç turizme yönelik. Piyano Festivali yaratıyor, Octoberfest yaratıyor. Ama maalesef bazı gerici odaklar, bunları engellemek istiyor. Antalya’yı festivaller kenti, eğlence kenti yapmak için büyük gayret gösteriyorum. Turisti kenti kültürüne yakın eğlendirmeniz gerekir. Ayrıca Minicity’i çekim merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. Burada 10 gün içinde yeme içme, su ürünleri merkezi hizmete giriyor. Önümüzdeki ay da yine Minicity’de Türkiye’nin en güzel akvaryumunu yapacağız, doğal dokuyu da yeniden organize ediyoruz. Bunlar tamamlandığında, Minicity tek başına ayrı bir çekim merkezi olacak. Bu arada Atatürk Kültür Parkı’nın da duvarlarını kaldırdık, içindeki etkinlik sayısını arttırdık. Burada bir tarım ürünleri müzesi kurmak istiyoruz. Bu da turistik çekim merkezi olacak. En eski yaşam alanlarından biri olan Kaleiçi’nde ne tür çalışmalar var? Kaleiçi ciddi bir koruma alanı. Burada Turizm Kültür Bakanlığı’nın tasarrufu var. Biz meclisten Kaleiçi ile ilgili bir yönerge geçirdik. Yılbaşından sonra uygulaması başlayacak. Sorumlulukların eşgüdüm halinde ele alınması, yatırımların yapılması lazım. Yalnız Kaleiçi’nin de Büyükşehir’e tahsisi bitiyor. Bu tahsisin uzatılması lazım. Merkezi hükümet bu tahsisi uzatır mı, uzatmaz mı belli değil. Ayrıca Düden Park, büyük engellemelerle karşılaştığımız Sarısu’daki çalışmalar da tamamlanıyor. Her iki alan da özellikle yerli turizm için önemli. Lara Kent Parkı’nın turizmciye tahsisi iptal edildi. Oranın ekolojik yapısı korunarak çok ciddi şekilde ele alınması lazım. Buranın Büyükşehir Belediyesi’ne verilmesi lazım ama ne yazık ki şu dönem Büyükşehir’in elindekilerin alınma zamanı. Merkezi idare, siyaseten baltalıyor. Burada bazı siyasi odakların da yanlışı var. İkizdere Olayı ve Turizm Bakanı Sayın Günay… MUZAFFER ERGÖZ info@muzafferergoz.com Konuyu kısaca bir daha özetleyelim. Biz ne dedik? Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Günay, Kültürden Sorumlu Genel Müdürü atarken daha seçici olmalıydı. Birçok okuyucumuz bunu açmamızı istedi. Bizim konuyu açmamıza gerek kalmadı. Buyurun İkizdere olayının basına yansımasını yorumsuz birlikte izleyelim. Manşet aynen şu iki sözcükle öne çıktı: “Kabinede çatlak” “Misilleme”. Söyler misiniz bir kabinede misilleme ne anlama gelir? Bu aslında genel müdürlüğün yıllardan beri uygulamaları nedeniyle vatandaşla yaka paça mahkemelik olmasının verdiği sıkıntının geldiği nokta. Bu genel müdürlük korumayı mahkemeler eliyle gayet iyi cezalandırıyor, yatırımları durduruyor, koruma kurulları aracılığı ile de gayet güzel paketliyor. Ama iş kullanmaya gelince ne hikmet ise bu genel müdürlüğün kılı bile kıpırdamıyor. Kısaca bu genel müdürlük koruma ve kullanma dengesini bir türlü oluşturamıyor. Bu nedenle bu genel müdürlük Sayın Bakan’ın en zayıf karnı olarak acı veriyordu. Buraya öyle bir genel müdür atanmalı ve öyle süratli çareler devreye sokulmalıydı ki bugün Sayın Günay bu sonuçla yüz yüze gelmemeliydi. Hükümet de ona, bugün, “Kardeşim sen bu işi yapamıyorsun, biraz kenarda dur da bu işi ormancılar yapsın” demezdi… Kültür ve turizm altyapı birlikleri gerçeği… Turizm yatırımcıları basına yansıyan ve de yansımayan o kadar ciddi engellemeler ile karşı karşıya kaldılar ki anlatmakla bitmez. Bu makamları kısaca saymak gerekirse, belediyeler, kaymakamlıklar, valiler, özellikle de çevreci örgütler. Bu kurumların karşısında turizm yatırımcıları neredeyse yok olmuş durumdalar. Onların ağlama duvarı ise Kültür ve Turizm Bakanlığı koridorları veya Bakanlık makamı. Onların başka makamları yok. Yılların verdiği bu şikâyetlerin birikimi sonucunda idaresinde hepsinin ortak olacağı bir yönetim arandı. Çözüm olarak da Kültür ve Turizm Altyapı Birlikleri kurmakta gören Bakanlık böylece yerelde hepsinin ortak olacağı yasal bir kurum ortaya çıkarmak için acele ile birlikler yasasını Meclis’ten geçirdi. Geçirmesine geçti ama bu yasanın ihtiyaca cevap veremeyeceği yasa çıktığı gün anlaşıldı ama iş işten geçmiş oldu. Evet, Sayın Bakan Ertuğrul Günay sıkıntıdadır… Çünkü AKP’nin çıkartmış olduğu birlikler yasasını ne uygulamış, ne dikkate almış ne de rehabilite ederek yararlı hale getirmiştir. Bir parti bu yasayı hangi gerekçeler ile çıkartır? Hangi gerekçeler ile uygulamaz veya etkin uygulamaz? İşte sorular bu kadar açık ve nettir? Adama sormazlar mı? Kardeşim madem etkin ve yararlı uygulamayacaktın bu yasayı neden çıkarttın? Bu yasa uygulansa ne olurdu? Bugün tıkanan sorunların yerelde çözüm şansı olurdu. Kamuoyu yerelde tartışırdı. Bir yerde HES istemeyenler olabilir, gayet doğal bir istek, ya orada işe ihtiyacı olan veya yatırımına enerji isteyen insanlar onların da sesi soluğu çıkmayacak mı? İşte bu sorunlar bu birliklerden tartışılarak, süzülerek uygulanabilir projelere dönüşebilirdi, diğer bir deyişle yöresel sorunların yerelde çözüm şansı olabilirdi. İşte Sayın Bakan’ın gerçek tabanı bu oluşum da ve ilgisizlikten eridi gitti. Güzel bir söz vardır “Şeyh uçmaz onu müritleri uçurur”. Sayın Bakan’ın tabanında onu uçuracak ne kadar mürit (turizmden ekmek yiyen örgütlü kesim) kaldı hep birlikte göreceğimiz günler hızla gelmektedir. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Hayri Arslan C Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Onur Çeliköz Tel: 0 212 251 98 7475 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. C MY B C MY B