02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 2 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA LİTVANYA Majesty Club’a altın sertifika ethiye’deki Majesty Club Tuana Park Tatil Köyü, National Britannia tarafından, gıda ve su hijyeni yönetimi konusunda “Altın Sertifika” ile ödüllendirildi. Sertifika verilmesi ile ilgili Majesty Otelcilik Zinciri Genel Koordinatör Yardımcısı ve Tuana Club Park Genel Müdürü Nurkaya Gündoğdu, genellikle otellerde gıda ve su hijyeni problemleri yaşandığında sorun sırasında işletmelerde konaklayan misafirlere büyük miktarlarda tazminat ödemekle karşı karşıya kalındığını söyledi. “ Bu nedenle otellerin yiyecek, içecek ve sularında sıfır risk olmalı. Avrupalı tur operatörleri bu konularda bağımsız kuruluşlara yaptırılmış, periodik denetimler sonucunda elde edilen raporları görmek istiyor ve müşterilerini ancak söz konusu otel işletmelerine güvenli bir şekilde gönderebileceklerini ifade ediyorlar. Bu nedenle, bizim Majesty Club Tuana Park olarak, National Britannia kurumundan Altın Sertifika almamız çok önemli“ dedi. F Baltık’ın sürgünler kenti L itvanya’nın başkenti Vilnius, 600 yıl boyunca başkent olmanın getirdiği görkemli geçmişini, Litvanya halkının uzun süren özgürlük mücadelelerini, yaşadıkları sürgünlerin acılarını ve savaşların yıkımını geride bırakmış; sakin ve dingin bir zarafet içinde ziyaretçilerini ağırlamayı bekliyor. Diğer Baltık başkentlerinin popülerliğine sahip olmayan, onlar kadar kalabalık ve turistik olmamayı, biraz geride durmayı, ancak görmesini bilene tüm güzelliklerini göstermeyi seçen bir başkentteyiz. Yemyeşil, çok temiz ve düzenli, her şeyden önemlisi dümdüz bir su kenti burası; kendisine hayat veren Neris ve Vilnia ırmaklarının birleşme noktasında bulunuyor ve 600 bine yaklaşan bir nüfusu barındırıyor. Kent nüfusunun büyük bölümünü Litvanlar oluşturuyor; ayrıca kentte Ruslar ve Polonyalılar, az sayıda Beyaz Rus, Ukraynalı ve Leton da yaşıyor. Nüfusun çoğunluğu Katolik. HintAvrupa dillerinin Baltık kolundan günümüze ulaşan Litvanca, Letoncayla büyük benzerlikler gösteriyor. 1323 yılında Grand Dük Gediminas tarafından Neris Nehri’nin kıyısında kurulmuş olan bu güzel kent, aynı zamanda 2009 Avrupa Kültür Başkenti. Avrupa’daki en eski ve en etkileyici Eski Kentlerden birine ev sahipliği yapıyor. Kentte gotik, Rönesans, barok ve klasik mimari üsluplara örnek oluşturan birçok tarihsel yapı bulunuyor. Vilnius çok güzel ve iyi planlanmış bir kent. Tarihi yapılar çok iyi ko VİLNİUS runmuş, öte yandan yeniler de kent görünümünü bozmayacak şekilde yapılmış. Eski kentin çevresinde, dik kesişen yolları, büyük apartman blokları ve modern iş merkezleriyle yeni yerleşim alanları yer alıyor. Yeni binalarda camın yoğun olarak kullanıldığı görülüyor; modern binalar gerçekten şık ve çağdaş bir tasarıma sahip. Rus döneminden kalma, kooperatif evleri tarzında, çok katlı, küçük pencereli dümdüz koyu renk bloklar gibi tipik binalar da var elbette; ama bunlar belli bölgelerde toplanmış ve görece fazla değil. GEDİMİNAS CADDESİ Hıdırellez Avrupa’da A lmanya, Belçika, Hollanda, Fransa’nın da aralarında bulunduğu Avrupa ülkelerinde, özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, Ahırkapı’da gerçekleştirilen Hıdrellez şenliklerinin yapılması düşünülüyor. TUROB, üniversiteler, 2010 Ajansı gibi 80’e yakın kurum ve kuruluş tarafından desteklenen Ahırkapı Hıdrellez Şenliği’ni, Avrupa’da Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yapmayı planlayan yurt dışındaki Türk dernekleri ve organizasyon firmaları; Ahırkapı Hıdrellez Derneği yetkilileriyle temaslar da bulunuyor. Avrupa’daki dernek yetkilileri ve organizasyon firmalarına; Hıdrellez Şenlikleri konusunda, destek verdiklerini ifade eden TUROB Genel Koordinatörü ve Ahırkapı Hıdrellez Şenlikleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Kasım Zoto, şunları söylüyor: “Yurtdışındaki dernekler ve organizasyon firmaları, ‘Hıdrellez Şenliğini nasıl yapabiliriz’ diye bilgi istiyor. Bizlerde, ağırlıklı Türklerin yoğun olduğu kentlerde, bu etkinliğin yapılması için ‘know how’ desteği veriyoruz. Aynı zamanda, etkinliğin, çekilmiş olan filmlerini de gönderiyoruz. Zira, bu yıl, Belçika Kraliyet Akademisi’nden gelen profesyonel bir ekipte, şenliği yakından inceleme fırsatı buldu. Gediminas Caddesi bir bulvar gibi; upuzun ve bir hayli geniş. Vilnius’un en şık caddesi olduğu anlaşılıyor; sağlı sollu şık mağazalar, kafeteryalar ve iş merkezleri var. Cadde üzerinde hem uzun yürüyüşler yapılabiliyor, hem de güzel havalarda masaları sokaklara taşan kafeterya ve lokantalarda keyifli yemekler yenilebiliyor. Cadde Bakanlıklara, Milli Kütüphane’ye ve en sonunda Parlamento Binası’na açılıyor. Sağ yanda Opera ve Bale Binası ve yanında Başbakanlık bulunuyor. Vilnius’un en görkemli eseri, bir barok şaheser olan Vilnius Katedrali. Katedralin en etkileyici yanlarından biri, ön cephe girintilerini süsleyen heykeller. Güneydeki girintilerde Polonya krallarının ve Litvanyalı düklerin heykelleri var; hazreti Musa ve hazreti İbrahim’in dev heykelleri sütunlu girişin iki yanındaki boşlukları süslüyor. 1989 yazında bir gün Litvanya, Letonya ve Estonya halkları özgürlük için büyük bir yürüyüş gerçekleştirmiş; yüz binlerce insan el ele tutuşarak, sırtları Rusya’ya dönük olmak üzere 650 kilometrelik bir zincir oluşturmuşlar. Eski Kentte bu zincirin başlama noktası olan yuvarlak metal kapağın önünde duruyoruz. Tarihi açıdan büyük önem taşıyan bir olay bu ve üç Baltık ülkesinin özgürlüğe giden yoldaki adımlarından en sembolik olanı. TUR İZM Abdülkadir Yücelman törlerin yanında yüzde 510’luk bir kayıpla yoluna devam ediyor. Elbette bu karmaşa içinde sektörün kimi bölümlerinde ilkelerinden ödün vermek durumuna kalanlar olmadı değil. Örneğin bir çok konaklama tesisi ramazan ayında tatil turizmini eğlence turizmine dönüştürmek zorunda kaldı. Kimileri haremselamlık uyguladı, ulaşım sektöründe hava şirketleri büyük rekabete soyundu, kimi oteller ise yine de çok eleştirilen her şey dahil sistemi sayesinde otellerini doldurdular. Kazançtan çok prestij yarışına dönen konaklamacıların yanı sıra havacılık sektöründe de indirim yarışı riziko düzeyine ulaştı. Peki ya büyük yatırımlarla havalı açılış ve görkemli hizmet sunumları ile medyada günlerce sözü edilen beş hatta yedi yıldızlı oteller beklediklerini bulamadı. Orta direğin kapısından bile bakamadığı bu tantanalı oteller geceliği 500 euro ile 1500 euro arasındaki fiyatlarla zenginleri bekledilerse de Akdeniz çanağında ucuzcu olarak çıkan adımız, zenginleri Antalya’ya getiremedi. Oysa dünyanın [email protected] en güzel otellerine sahibiz, ama zengin yabancı yatıp uyuyacağı bir yatak odasından çok hizmet, ilgi, yaklaşım ve çeşitlilik bekliyor. Peki turizm dünyamızda neler olup bitiyor derseniz çok şey var. Büyük tantana ile açılan ve Azeri asıllı Rus iş adamı İslamov’un otelinde işletmenin bir başka iş adamına verilmesi düşünülüyorsa ve eğer bu iş adamı da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dostu ve yakındaşı Rixos Otel’in sahibi Fettah Taminci olacaksa , aradaki konuşmaları ve ilişkiyi de AKP’nin seçimi kaybeden Antalya Belediye eski Başkanı Türel Menderes kuruyorsa turizmi bir yana bırakıp başka şeyler de düşünmek gerekmiyor mu? AKP hükumetinin turizme şaşı baktığını artık herkes biliyor. Halis Toprak’ın haciz konulan Emirgan’daki değeri 164 milyon dolar olan meşhur Aslanlı Köşk’ün çok düşük bir fiyatla 24 milyon dolara Remzi Gür adına ihaleye katıldığını söyleyen bir avukata satılıp da salondakilerin Başbakanın aile dostu Remzi Gür’ü tebrik etmesi insanın kafasını karıştırıyor. Aya Eirene Turgay TUNA/ [email protected] İstanbul Üniversitesi’nin başarılı hocalarından, Bizans sanatı uzmanı Dr. Feridun Özgümüş ve öğrencilerinin geçen temmuz ayının başlarından itibaren, Topkapı Sarayı’nın birinci avlusundaki Aya Eirene Bizans İmparatorluk Kilisesi’nin Gülhane Parkı’na bakan tarafında yaptıkları temizlik kazılarında gün ışığına çıkarttıkları Tunç çağına ait kesici, delici, çakmak taşı türünden malzemeler; Yenikapı Marmaray kazılarında ortaya çıkartılan zengin buluntular gibi, İstanbul tarihinin Yunanlıların bu topraklara geldikleri İsa’dan önce 6. yüzyıldan çok daha önceki yüzyıllarda başladığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Aya Eirene kilisesinin avlusunda yapılan araştırmalarda Tunç çağı buluntularının yanı sıra, antik Byzas kentinin ünlü ibadethanelerinden Tanrıça Artemis adına yaptırılmış tapınağın izleri de ortaya çıkartıldı. Adının anlamı “Kutsal barış” olan, Azize Eirene’ye adanmış kilise; altında ve çevresinde gizlediği birbirinden zengin buluntuların ötesinde kendi başına büyük bir zenginlik ve tarih yansıtıyor. 6. Yüzyılda yaşadığı bilinen Azize Eirene, ya da öteki adıyla Azize Penelope, çevresinde Hristiyanlığı yaymaya çalışırken yakalanıp yılanlarla dolu bir çukura atılmış, yerlerde sürüklenip, taşlanmış ve mucizevi bir şekilde hayatta kaldığı için de azizelik katına çıkartılmıştır. İstanbul’u Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapan; adını bu şehre vermiş İmparator I. Constantinus zamanında inşa edilen ilk bina, 532 yılında yanmış; Bizans’ın altın çağı, İmparator Justinianus’un döneminde de piskoposluk sarayı olarak yeniden yaptırılmış, daha sonraki dönemlerde de patrikhane kilisesi olarak kullanılmıştır. Aya Eirene, her ne kadar dışarıdan ve içerden gösterişli bir yapı olsa da, iç mekânı oldukça sade ve yalındır. Kilisenin tek ve oldukça muhteşem iç süslemesi, absid kemerinin üzerinde yer alan altın yaldız mozaiklerle bezenmiş büyük haç motifidir. Fetihten sonra, Topkapı Sarayı surları içinde kalan Aya Eirene Kilisesi uzun bir dönem cephane ve silah deposu olarak kullanılmış; öteki Bizans kilisesi örneklerinde olduğu gibi camiye dönüştürülmemiş olduğu için de özgün mimarisini günümüze dek korumuştur. Sultan III. Ahmet döneminde, imparatorluğun değişik yerlerinden getirilen kimi eski eserlerle, sarayın değerli ve nadir silahları burada korunma altına alınarak bir koleksiyon oluşturulmuş, böylece tarihimizde ilk defa müzecilik olgusunun temelleri bu tarihi yapının içinde atılmıştır. Nitekim, 1908 yılında ilk Askeri müzemiz bu binada açılmış, 1949 yılına kadar da burada kalmıştır. 197476 yılları arasında, çevresindeki toprak dolgunun kaldırılıp temizlenmesiyle, 1400 yıllık yapı rutubetin verdiği zararlı etkilerden kurtarılmış, yine 1970’li yıllardan bu yana İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın organize ettiği uluslararası sanat etkinliklerinde; yeri, konumu ve içindeki mükemmel akustik düzeniyle İstanbul’un en önemli klasik gösteri mekânlarından biri olmuştur. Ulusumuzun gurur kaynaklarından evrensel sanatçı İdil Biret’in konserinden sonra verilen resepsiyonda şarap servisi yapıldığı için çirkin bir olaya sahne olmuş ve son elli yıldan beri cehaletin tavana vurduğu ülkemizde, klasik batı müziğini kilise müziği, ya da Hristiyan ilahileriyle karıştıran bilgi, kültür yoksunu bir takım yazarlar da ortalığı karıştırmak için kalemlerini körüğe dönüştürmüşlerdir. Köylerde, kasabalarda, ara ve ana yollarda, çoluk çocuk yaşlı genç herkesin bu zincire katılması da manevi önemini artırıyor. Bu ünlü “insan zinciri” Vilnius katedralinde noktalanmış. Kentte önemli müzeler de var. Bir bölümü satış mağazası işlevi gören Kehribar Müzesi’nde, ülkenin en önemli dış satım ürünü olan kehribarın oluşumundan başlayarak, türleri ve hangi amaçlarla kullanıldığına ilişkin bilgilere ulaşmak mümkün. Kehribar ya da bizce daha iyi bilinen adıyla amber, çam ağaçlarının reçinesinden taşınıp, uzun yıllar basınç etkisiyle taşlaşması sonucunda oluşuyor. Soykırım Müzesi, Litvanyalılar için büyük acıları çağrıştırıyor. Bu binadan yüz binlerce kişinin Sibirya’ya sürüldüğü ve bunlardan çok azının hayatta kalmayı başarabildiği düşünüldüğünde, bunun nedeni daha iyi anlaşılıyor. Ruslara karşı ormanlara kaçıp ABD’den yardım bekleyen 30 bin kişi yine bu binada alınan kararlarla öldürülmüş. Müzenin tüm dış cephesi soykırım kurbanlarının isimlerinin yazılı olduğu taş plaketlerle dolu. Eski Kent bölümünde sıkça karşılaşılan avlulu restoranlar çok sevimli. Bu lokantalar bahçe içinde, avlulu ve çiçeklerle bezenmiş; insanı adeta yemek yemeye davet ediyor. Litvanya’da kaldığımız sürece deniz ürünleri ve pizza ve makarna ağırlıklı İtalyan yemekleri yiyoruz. Litvanya’nın geleneksel yemeği “sepelieni” yi tadamasak da övgüsünü duyduk; içi peynir, et ve mantarla doldurulmuş, üstüne soğan, tereyağı ve krema sosu dökülüyor. Fiyatlar orta halli; yenilen yerin özelliğine göre farklılık gösteriyor. Hediyelik olarak alınabilecek şeylerin başında kehribar geliyor. Ancak kehribar takılar ve süs eşyaları ger çekten bir hayli pahalı. İndirimli satış yapan mağazalarda veya işporta tezgâhlarda daha ucuza bulunabiliyor. Kentin amblemini veya görüntülerini içeren buz dolabı süsleri, kupalar ya da tabaklar vb. hediyelik eşyalar her yerde karşınıza çıkıyor. Bir de el yapımı (daha çok örgü) şapka ve çoraplar turistlerce çok tutuluyor ve özellikle geniş caddelerde şapka yapan, çorap ören, takı dizen yaşlı Litvanyalı kadınlara sıkça rastlanıyor. Vilnius bir sürgünler kenti olarak ayrı bir anlam taşıyor; dört büyük sürgün yaşamış ve her bir sürgünle Sibirya’ya gidenlerin geride bıraktığı büyük acılar ve gönül kırıklıkları var. Parçalanmış hayatlar, dağılmış aileler, Litvanya halkının özgürlük mücadelesini anlatıyor ve bu ülkenin tarihinde asla kapanmayacak izler bırakıyor. [email protected] FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın BIR AN FOTOG^RAFI Dağlar arasındaki Van Gölü çevresinde tarihi değerler ve çok ilginç doğal güzellikler var. Bu fotoğrafı çektiğim zaman kedi ve küçük kız arasındaki sevgi ve içtenlik beni çok etkilemişti. Birlikte zaman geçirip oynuyorlardı. Bu fotoğrafı elde edebilmek için onların hareketlerini sürekli izledim ve fotoğraf çektim. Amacım mesajı olacak bir fotoğrafı yakalamaktı. Bu kareyi seçtim. Bu bir an fotoğrafı. Çekiyorsunuz anı donduruyorsunuz, bir daha o sahne oluşmuyor. Ama arşivinizde o fotoğraf yaşıyor. Mekânları gezerken, sadece doğa görüntülerini tarihi eserleri çekmeyin. Mutlaka gezdiğiniz mekândaki özellikleri önceden öğrenerek onların peşine düşün ve ilginç anlar yakalamaya çalışın. Eğer fotoğrafa meraklıysanız ilerlemek istiyorsanız önce çok okuyun. Gezeceğiniz yerlerle ilgili kitapları okuyun. Fotoğrafçı gelişmek istiyorsa, iyi bir okur olmalıdır. Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri turizm?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yönetmen: Abdülkadir Yücelman Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Zarife Selçuk Ek Koordinasyon: Özlem Kızıltepe Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya [email protected] Tel: 0 212 251 98 7475 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle