23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 22 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA DOĞU TÜRKİSTAN Düşün gerçeğe dönüştüğü URUMÇİ Yazı ve fotoğraflar Eser SAKA oğu Türkistan’ın (Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi) Kaşgar kentinden çocuk yaşta ailesinden ayrılarak tek başına Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan babamın bir daha yaşamı boyunca dönemediği vatanına, onun gelişinden tam 72 yıl sonra onun anısına ve onun gibi hasret gidenler adına gittim. Babamın sadece düşlerini süslemekle kaldı vatanı. Ne yazık ki, gidemeden, dönemeden ailesine, rahmetli oldu. Ben Aralık 2008’de, babamın yapamadığı yolculuğa, yani; ‘düş’ten gerçeğe dönüşen yolculuğuma çıktım. GRİ BAŞKENT D Urumçi, Uygur Özerk Bölgesi’nin, 12 bin kilometrekarelik alana yayılmış, 2.7 milyon nüfuslu başkenti. Bölgeye “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” denmesine rağmen, göçlerin sonucunda; Urumçi kentinin nüfusunun çoğunluğunu Çinli halk oluşturuyor. Bu yüzden uçaktan inince insanlar şaşkınlık içinde kendisine “ben neredeyim” sorusunu sor maktan alıkoyamıyor. Eski adı “Dihui” olan ve 1955 yılından sonra; Moğolca “güzel ve zevkli doğal otlak” manasına gelen “Urumçi” adını alan başkente eğer benim gibi kış ayında gittiyseniz kent sizi soğuk, karlı ve kasvetli havasıyla karşılıyor. Doğu, batı ve güney yönünde, üç yanı “Tanrı dağları” ile çevrili olan kent yeterince rüzgar alamadığından, kirli ve sisli bir havaya sahip. Hava kirliliğinin nedeni sadece rüzgârsızlık değil. Kent oldukça fazla yer altı kaynaklarına (petrol, doğalgaz, özellikle kömür vb.) sahip. Bu kaynaklardan yararlanmak amacıyla oluşturulmuş bir çok endüstri kuruluşu ve fabrikaların olduğu kentte, fabrikalardan çıkan kirli duman da başkentin üstünü kara bir bulut gibi kaplıyor. Bu kapkara is yüzünden binaların hemen hemen hepsinin dış cepheleri grileşmiş. Pencereler sanki uzun süredir temizlenmemiş hissi veriyor insana. Başkentin bu isli havası içinde gün boyu dışarıda dolaşıp otelinize geldiğinizde aynada yüzünüzün bile renginin değiştiğini fark ediyorsunuz. Bu açıdan Urumçi’de yaşayanların kış aylarında oldukça sağ lıksız havayı teneffüs ettiklerini söyleyebilirim. Üstüne bir de sis bastırınca, karanlık ve soğuk hava insanın ruhunu da grileştiriyor doğrusu. Bu açıdan Urumçi’ye gideceklere sıcacık, güneşli yaz aylarında seyahat planı yapmalarını öneririm. Urumçi dışarıdan gelen ziyaretçilere, geceleri ışıl ışıl olan tüm geniş caddeleri ve sokaklarıyla bölgenin başkenti olduğunu hissettiriyor. Başkent aynı zamanda Uygur Özerk Bölgesinin Üniversite kenti. FenEdebiyat, Tıp, Ekonomi, Pedogoji Üniversiteleri ve Galibiyet Yolu Caddesi üzerindeki “Sincan Üniversitesi” kentin önemli üniversitelerinden. 2002 yılında 80. yılını kutlayan Şincan Üniversitesi, son yıllarda eklenen yeni ek binalarıyla oldukça büyük bir kampüse sahip olmuş. Urumçi’ye giderseniz “Dabazar” adı verilen Uygur pazarına muhakkak gitmelisiniz. Bir meydan üzerinde kurulu “Dabazar’da sağlı sollu dükkânlar ve büyük bir kapalı çarşı bulunuyor. Yine bu çarşının kenarından başlamak üzere, Uygurlar tüm cadde boyunca el arabaları üzerinde her türlü yiyecek, içecek ve giyim eşyası satıyorlar. Neler yok ki; her türlü kuruyemişler, kurabiyeler, dilim dilim satılan Turfan kenti karpuzları, kavunları... Tezgah üstlerinde nar suları sıkılıyor, buram buram kokan et kebaplar, ciğer kebaplar pişirilip satılıyor. İnsana görsel olarak çok canlı gelebiliyor ilk bakışta ama her türlü sosyal güvenceden yoksun, yoksul Uygur halkı içimi acıtıyor. Sonsuz yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip bir ülkenin halkının fakirlik içinde olması insanı düşündürüyor. Bayram nedeniyle yoğun kalabalığın sardığı pazar tezgahlarının arasından sıyrılıp, renkli vitraylarla süslü bir yapıya yaklaşıyorum. Adının “Güney Büyük Cami” olduğunu ve burada“Dungan” adı verilen sonradan Müslüman olan Çinli Müslümanların ibadet ettiklerini öğreniyorum. Mimari olarak bildiğimiz cami özelliklerini pek taşımıyor. Dış cephesi rengarenk boyanmış. Yine aynı sırada, 500 metre kadar ilerisinde “Ak Mescid Cami” var. Burası Türk mimarisinin özelliklerine sahip ve Uygurların gittiği camilerden bir tanesi. Turistlerin en çok rağbet ettikleri yerlerden biri de “Kızıl Dağ Parkı”. Dağın üzerine kurulmuş parkın içinden merdivenlerle dağa tırmanıyorsunuz. Tırmanış sonrası Budist tapınağı sizi karşılıyor. Ancak tapınak işlevsel değil, sadece görsel amaçlı olarak sonradan turistler için inşa edilmiş. İki katlı tapınağın ilk katının duvarlarında Urumçi’nin fotoğrafları ve ortada Urumçi’nin eski halini gösteren maket var. İkinci katta yine kentin fotoğrafları ve bu sefer yeni yapılanan şimdiki Urumçi’nin maketini görüyorsunuz. Tapınağın terasından tepeden başkenti seyrediyorsunuz. Ne yazık ki ben kışın ziyaret ettiğimden, sisten ve kirli havadan başka bir şey gördüğümü söyleyemeyeceğim. ÇARŞILAR, PAZARLAR... Urumçi’de yiyecek, içecek ve ulaşım bizim paramıza göre çok ucuz. Rahatlıkla her yere taksiyle, dolmuş fiyatı kadar bir ücretle ulaşabiliyorsunuz. Şehir içinde, taksilerle en uzun mesafeye gidin en fazla vereceğiniz para 50 yuan. Yani 10 TL. civarı. Türkistan’a gidip, Uygur yemeklerini yedikten sonra çok beğenip, o muhteşem lezzetleri hep arayacağınızı biliyorum. Doğal ortamda yetişen etten, sütten, sebzeden yapılan yemekler, bir de mahir ellerde yapılınca tadına doyulmuyor. Size Uygurların nice özgün yemeklerini yiyebileceğiniz bir restoran adı da vermek isterim. Dabazar’ın çok yakınındaki “Korgan” sizi unutulmaz “Uygur Mutfağı” ile tanıştıracaktır. Eğer alışveriş yapmak isterseniz şehir merkezi “Da şi zi” de lüks alışveriş merkezleri dikkat çekiyor. Eğer alışverişten hoşlanmıyor, müze gezmeyi seviyorsanız Sincan Uygur Özerk bölgesinin tam anlamıyla çok donanımlı bir müzesiyle tanışacaksınız demektir. Başkent Urumçi’nin Altay yolu üzerinde bulunan, “Sincan Uygur Özerk Bölgesi Müzesi” gerek şık dış mimarisiyle, gerek üç kattan oluşan bembeyaz mermerlerle yapılmış iç mimarisiyle insanı hemen etkiliyor. Milattan önce 1800 yıllarına ait mumyalanmış insan yüzü iskeletinin, yine milattan önce 3800 yılına ait mumyalanmış Tibetli bir kadın iskeletinin, milattan önce 1000 yıllarına ait sürahi, çatal, bıçak gibi ev aletlerinin, milattan önce 1800 yıllarına ait kovaların ve yünlerin, 618907 yıllarına ait ayakkabıların, resimlerin, 1937 yıllarından sonra başlayan yakın tarihin silahlarının, fotoğraflarının yer aldığı müzede, yine ayrı bir bölüm de yapılmış ki, o bölümde; Çinlilerin, Uygurların, Tibetlilerin, komşu ülkelerin: Rusların, Kazakların daha bir çok ülkenin kültür ve sanatını yansıtan, tarihi değer taşıyan koleksiyonlar sergileniyor. Uygurlara ait bölümde Uygurların köklü tarihine ait koleksiyonlarına hayran kalıyorsunuz. Özellikle tarihi Uygur halıları inanılmaz güzel. esersaka@hotmail.com SEKTÖRDEN KISA KISA... DM turizm yayında Turizm sektörü yeni bir yayın daha kazandı. İnternet ortamında okuyucularıyla buluşacak olan DM Turizm “e dergi” formatında hazırlandı. Ücretsiz okunabilecek olan DM Turizm’in yayın yönetmenliğini Kerem Köfteoğlu yapıyor. www.dergimerkezi.com Vista’dan burs Vista Turizm 10 yıl boyunca 2 bin 400 turizm meslek yüsekokulu öğrencisine burs verecek. Sabancı Vakfı işbirliğinde dokuz üniversitede hayata geçecek projede ilk etapta iki yıl boyunca 420 öğrenci burslu okuyacak. Genç tatil Ekin Grubu gençlere yönelik bir tatil rehberi hazırladı. Ege ve Akdeniz’i kapsayan genç tatil kitabı gençlerin ilgisini çekecek tatil yörelerini anlatıyor. Tek başına veya grup halinde tatile çıkmak isteyen gençlere rehberlik ediyor. THY yolcuları arttı Türk Hava Yolları‘nın yolcu sayısı, yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.1 artışla 10.3 milyondan 11.2 milyona yükseldi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle