Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ANKARA 14 EKİM 2009 ÇARŞAMBA 3 Cumhuriyet Ankara’sı En iyi korunan ‘eve’ onur ödülü Hayri ASLAN Yazı ve fotoğraflar Timur ÖZKAN arihi binlerce yıl öncesine uzanan Ankara günümüze kadar topraklarında birçok uygarlık barındırmıştır. Araştırmacılar Ankara’nın tarihini, antik dönemde Roma/Bizans ve Selçuklu/Osmanlı olmak üzere iki bölüm halinde incelerler. Daha sonra Ankara’nın 13 Ekim 1923’de başkent olmasıyla başlayan Cumhuriyet Dönemi gelir. Bugünün Ankara’sı ise giderek ve hızla dünyanın diğer kentlerine benzerken geçmiş dönemlerden kalan binalarını da korumaya ve gelecek kuşaklara aktarmaya çalışmaktadır. Ankara’da antik dönemden kalan eserlerin en eskisi dik yamaçlar üzerinde bir kartal yuvasını andıran Ankara Kalesi’dir ve hiç kuşkusuz başkentin görmeye değer yerleri arasında ilk sırada yer alır. Bir zamanlar Ankara’nın iki önemli akarsuyu olan Hatip ve İncesu derelerinin birleştiği noktaya hakim bir tepede bulunan Ankara Kalesi’nin kuruluş tarihi kesin olmamakla birlikte Galatlara (milattan önce 3. yüzyıla) kadar uzanır. Dış Kale ve İç Kale olmak üzere iki bölümden oluşan kalenin tarihi aynı zamanda Ankara’nın da tarihidir. Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar arada kısa bir süre Timur ve tekrar Osmanlılar… Bugün çok sayıda otantik restoran ve kafeterya, butik otellere, sanat galerilerine ev sahipliği yapan ve Etlik’ten Çankaya’ya geniş bir Ankara panoraması sunan Ankara Kalesi’nin burçlarında gün batımını izlemek gerçekten çok keyiflidir. Ankara Kalesi çevresinde 15 ve 18. yüzyıllara tarihlenen birçok han, hamam ve cami bulunur. Bu ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞUNUN 86. YILI KUTLANIYOR T D ünya Miras Kenti Safranbolu’da özgün haliyle onarılarak günümüzde de yaşatılan geleneksel evlerin tespit ve teşvik edilmesi amacı ile düzenlenen “En iyi korunan ev” onur ödülü sahiplerini buldu. Safranbolu Belediyesi İmar Komisyonu, İmar Müdürlüğü ve Koruma Kurulu Müdürlüğü’nden oluşan seçici kurul, özel mülkiyet olarak kullanılması, korunması gerekli kültür varlığı olması, özgün malzeme ve özgün plan şemasına saygı, özgün detaylara saygı, özgün iç ve dış süsleme, müdahalelerin zamana bağlı durumu kriterlerini dikkate alarak Çeşme Mahallesi’nde bulunan Hacıbakioğlu Şükrü Efendi Evi Ahmet Sarıaltın ile Cemal Caymaz Mahallesi’nde bulunan Erdoğan Caymaz’ın evlerini ödüle layık gördü. Onur ödülüne layık olan Hacıbakioğlu Şükrü Efendi Evi, geçiş döneminde Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin ortak özelliklerini taşıması, kentte kesme taş kullanılan ilk ev olması ve yekpare taştan yapılması ile taban işlemesinin mona kesme taş özelliğinde olurken Erdoğan Caymaz’ın tarihi evi ise içerisinde yaşanılarak korunan ve üç kuşakta aşağıdan yukarıya Safranbolu yönetiminde milletvekili ve belediye başkanının yaşadığı ev olma özelliğini taşıyor. Ödül alan evlere plaketleri Milletvekili Mehmet Ceylan, Karabük Valisi Nurullah Çakır, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan ve Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy’un ve birçok yurttaşın katılımı ile çakıldı. camiler arasında en önemlileri; Ankara’da halen ayakta kalan ilk Selçuklu eseri olan Alaaddin Camisi ile 13.yüzyıldan kalan Aslanhane (Ahi Şerafeddin) ve Ahi Elvan camileridir. Bunlara bir de Ankara’daki tek Mimar Sinan eseri olan Ulucanlar’daki Cenabi Ahmet Paşa Camisi eklenebilir. Hamamlar içinde en önemlileri ise bugünde faaliyetini sürdüren Karacabey ve Şengül hamamlarıdır. Hanların en eskilerine gelince; Pirinç ve Sulu hanlar birer turistik çarşı olarak restore edilmişlerdir. Çengel Han Rahmi Koç Müzesi olarak kullanılırken yanındaki Çukur Han butik otel olmaya hazırlanmaktadır. Günümüze ulaşabilen hanların en eskisi olan Kurşunlu Han ise sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli müzelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gezmeye bir gün bile yetmez ama Ankara’ya gelip de 1997 yılında dünyanın 68 önemli müzesi arasında “Yılın Müzesi” seçilen bu önemli müzeyi görmeden olmaz. Kurşunlu Han ile birlikte yanındaki 15. yüzyıldan kalan Mahmut Paşa Bedesteni üzerinde kurulan müzede, tarih öncesi çağlardan günümüze kalan çeşitli arkeolojik eserler tarih sırasına göre sergilenmektedir. Bu bölgeden ayrılmadan önce son olarak Ankara’daki en eski Bizans eseri özelliği taşıyan Anafartalar’daki Aziz Klemens Kilisesi’nin (45.yüzyıl) kalıntıları görülebilir. Ulus semti aynı zamanda “Cumhuriyet Ankara’sı”nın da önemli mekanlarına ev sahipliği yapar. Cumhuriyet’in ilan edildiği 1. Meclis Binası bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak kullanılırken bu binadan biraz aşağıda yer alan 2. Meclis binası Cumhuriyet Müzesi olarak düzenlenmiştir. Bu iki bina ile birlikte tam karşılarında yer alan ve bugün Devlet Konukevi olarak kullanılan Ankara Palas bir dönemin en yakın tanıkları olarak halen ayaktadır. Bugün Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak kullanılan tarihi Türk Ocağı binası Türk resim ve heykel sanatı koleksiyonlarına ev sahipliği yaparken buraya komşu Etnografya Müzesi’nde ise Selçuklulardan bugüne Anadolu’dan derlenen folklorik eserler, silahlar, ağaç işleri vb sergilenmektedir. 1937 yılında Mimar Şekip Akalın tarafından yapılan Ankara Garı, Cumhuriyet Türki GEZİLECEK BAŞKENT ye’sinin en önemli yapıtlarından biridir. Öte yandan burada sergilenen ve Atatürk’ün yurt gezilerini yaptığı özel vagonu ve bir zamanların Direksiyon Binası iken daha sonra müze olarak düzenlenen ve Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ne taşınmadan önce yaşadığı Atatürk Konutu, konutun alt katındaki Demiryolları Müzesi ile gar binasının yanındaki TCDD Galerisi ve Müzesi çalışma saatlerinde gezilebilir. Karayoluyla olduğu gibi Ankara Garı’ndan bir banliyö treniyle kolayca ulaşabileceğimiz Atatürk Orman Çiftliği Atatürk’ün mirası ve Ankara’nın en büyük yeşil alanı olarak Cumhuriyet eserleri arasında önemli bir yer tutar. Cumhuriyet Ankara’sının en önemli eseri hiç kuşkusuz Ankara’yı başkent yaparak, bu bozkır kasabasının tarihini değiştiren ulu önder Atatürk’ün yattığı Anıtkabir’i ve içindeki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’dir. 1953 yılında açılan ve As lanlı Yol, Tören Meydanı ve Mozole olmak üzere üç kısımdan oluşan Anıtkabir, bir yarışma sonucu Emin Onat ve Orhan Arda tarafından tasarlanmıştır. Müzede yer alan Atatürk’e ait çeşitli hatıralara ilave olarak, Türk, Azeri ve Rus sanatçılar tarafından resimmaket şeklinde büyük panoramalara dönüştürülen; Aydın Erkman’ın Çanakkale, Sakarya ve Büyük Taarruz adlı duvar resimleri, gerçek savaş objeleri ile birleştirilerek Kurtuluş Savaşı’nın üç cephesi canlandırılmıştır. Çıkışta karşımıza çıkan Atatürk’ün masasında oturan şekildeki balmumu heykeli gözleriyle konuşur gibidir. Yeniden düzenlenmiş şekliyle “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi” Anıtkabir’i gezengezmeyen herkes için yeni bir ziyaret nedenidir. ozkantimur@yahoo.com TUR İZM Abdülkadir Yücelman bir dönemle sınırlamışız. Yani zenginliğimizi satamıyoruz, çünkü yeteri kadar tanıtamıyoruz. Dünyanın en büyük açık hava müzesi Anadolu’muzun tarihi mirasını, termal kaynaklarımızı, dağlarımızı, yaylalarımızı, denizlerimizi, el sanatlarımızı, hatta yemeklerimizi bile tanıtamamışız. Belki İstanbul’u duymuşlardı da yerkürenin neresinde olduğunu bilmeyen milyonlar vardır. Tanıtım ve pazarlama bugün bir bilim dalıdır. Ve bu işi bilenler de yok değil. Geçenlerde ülkemin bir tanıtım şaheserini izledim televizyon ekranlarında, gurur duydum. Fransızların sembolü Eyfel Kulesi, Türk Bayrağı renkleriyle donatılmıştı. Türkiye’nin AB kapısında kalmasını isteyen Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ülkesinde ve sözde soykırımın bir numaralı savunucusu Ermeni diasporasının gözü önünde, Fransızların sembolü ve gözbebeği Eyfel’in tepeden aşağıya kırmızı beyaz renklerle donatılması büyük bir tanıtım harikasıdır. 1789 Fransız Devrimi’nin 100 yılı nedeniyle açılan proje yarışmasını İzmirli levanten Gustav Eiffel kazanmış ve tek Frank almadan Eyfel’i dikmiş. 1889’da açılışı yapılan Avrupa’nın en yüksek tepesine Fransız bayrağı çekilmiş ve o günden bu ayucelman@cumhuriyet.com.tr güne “Eiffel Kulesi” Fransızların sembolü olmuş ve Paris Belediyesi ile yapılan bir anlaşmaya göre de Gustav Eiffel 1989’a dek dünyanın en çok turist getiren kulenin gelirini almış. İşte Ermenileri ve bir kısım Fransız’ı sokağa düşüren olay Fransızların sembolü “Eiffel”in kımızı beyaz bayrağımızın renklerini yansıtan donanımdır.e çekilen Türk bayrağıdır. Bugün Paris’ in civarından da görülen Eyfel kırmızı beyaz renklerle Paris’in kalbinde beş gün yer alacak. Ermenilerin protestosu devam ederken Eyfel’in nasıl olup da Tüklere verildiği de ayrıca Fransa parlamentosunda gündeme gelecek.Türkiye bu organizasyon ile akıl almaz bir tanıtım başarısı elde etmiştir. Fransızların sembolüne beş gün boyunca el koymak kolay ve inanılır bir olay değildir. Ayrıca Paris belediyesini ikna etmek de ayrı bir başarıdır. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtım Genel Müdürlüğü ve İstanbul Sanat ve Kültür Vakfı‘nın organize ettiği bu tanıtım turizm adına önemli bir atılımdır. 2009 Fransa’da ‘’Türk yılı‘’ olarak ilan edilmişken, bunu Türk mevsimine dönüştürenlere Fransızların beynine gözüne ve kalbine girerek büyük bir ders verilmiştir. SPA turisti 161 bin ültür ve Turizm Bakanlığı sağlık turizmi alanında hizmet veren tesis ve bu sektör için gelen yurt dışı turist sayısını açıkladı. Buna göre; işletme belgeli termal turizm tesis sayısı 37, yatak sayısı ise 9 bin 935, yatırım belgeli termal turizm tesis sayısı 13, yatak sayısı ise 8 bin 175. SPA hizmeti veren belediye belgeli tesislerin kaplıca niteliğinde olanların sayısı 33 ve bu tesislerde de 5 bin 593 yatak bulunuyor. Türkiye’yi 2007 yılında sağlık turizmi için 154 bin 603, 2008 yılında ise 161 bin 833 yabancı turist ziyaret etmiş. K Taksitli turlar P ronto Tur Cumhuriyet Bayramı‘na özel yurt dışı turlar düzenledi. 73 liradan taksitlerle satışa sunular turlara vizesiz seyahat edilebilecek yerler de dahil. Düşten gerçeğe... ezi yazarımız Eser Saka’nın, “Düşten Gerçeğe Yolculuk: Doğu Türkistan” fotoğraf sergisi açıldı. 23 Ekim’e dek gezilebilecek sergi, İstanbul Beyoğlu Ziraat Bankası Tünel Sanat Galeri’sinde görülebilir. (Müeyyet Sok. No:1 Tünelİstanbul) G C MY B C MY B