22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 MART 2011 CUMA SAYFA 5 İlkbahar’ın müjdecisi Cemreler ard arda düştü, sıra doğada KONUK YAZAR Prof. Dr. Erman ARTUN * TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ GELENEĞİ SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA Baharı müjdeleyen cemrelerin ard arda düşmesinden sonra mevsime girişin başlangıcı sayılan ve her yıl birçok ülkede bayram havasında kutlanan Nevruz, bu yıl Adana’da da Valilik ve İl Kültür Müdürlüğü’nün düzenlediği çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu arada, son yıllarda ülkemizde özellikle Kürt kökenli yurttaşların yaşadığı bölgelerde geniş katılımlarla kutlanan, ancak birçok istenmeyen olaya da sahne olan Nevruz kutlamaları için Adana Emniyeti’nin de geniş güvenlik önlemi aldığı öğrenildi. Adana Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün düzenlediği ilk etkinlik 21 Mart Pazartesi günü 10.00’da Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi bahçesinde gerçekleşecek. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından günün konuşmasını Vali Yardımcısı Dr. Mehmet Gödekmerdan yapacak. “Türk Kültüründe Nevruz” konulu resim, şiir ve kompozisyon yarışmasında derece alan öğrencilere ödüllerin verilmesini, halk oyunları gösterisi izleyecek. “Nevruz Ateşi”nin yakılmasıyla süren etkinlik, Nevruz geleneklerinden, “Örste Demir Dövülmesi” ve “Nevruz Aşı” ile sıkmaayran ikramıyla sürecek. Malatya’da Nevruz kutlamalarını gerçekleştirecek İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada, 21 Mart Nevruz Bayramı’nda etkinlikler saat 10.30’da yerleşkedeki Mudanya Meydanı’nda başlayacak. Konuşmaların ardından halk oyunları gösterisi, öğrenci gruplarının konserindan sonra Nevruz Ateşi Nevruz, ortak kültürel değer olması yönüyle Türklük dünyasında ve Anadolu'da önemli bir yere sahiptir. Ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır Türk kültürüne özgü özelliklerle kutlanan Nevruz'un Türk kültüründen izler taşıyan geniş bir coğrafyada, kültürel farklılıklar göstererek tarihin başlangıcından bu yana kutlandığı bilinir. Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim yıl vb. değişiklikler törenlerle kutlanır. Avcı kültüründen tarım kültürüne geçildiğinde tarımda bolluk, bereket için çeşitli törenler yapılır. Çeşitli kültürlerde mevsim değişiklikleri törenlerle kutlanır. İslamiyet öncesi Türk kültüründe bahar bayramı yapılarak kıştan sonra canlanan doğanın sevinçle karşılandığını ve şenlikler düzenlendiğini biliyoruz. Takvimin olmadığı dönemlerde insanlar yaşamlarını temel uğraş konularına göre düzenlerdi. Bunlar, ekin ekme, bağ bozumu, hasat, koç katımı, baharın gelmesi, tabiatın canlanması vb. gibi olaylardı. Ayların, mevsimlerin, yılların düzenli geçişleri, bunlara bağlı olarak bitkilerin düzenli olarak yeşermesi ve sararması, törenleri belirli bir takvime bağlamıştır. Bir yıl içerisinde doğadaki değişiklikler toplumların hayatını her zaman etkilemiş ve bu değişiklikler tarih boyunca bütün halklar tarafından çeşitli tören, ayin ve bayramlarla kutlanmıştır. Nevruz, geçimini topraktan sağlayan ve toprağı bir ana gibi sahiplenen ilk Türk devletlerinden bu yana kutlanıyor. Uzun kış mevsiminin ardından hayat bulan toprağın bereketinin artması, insanların dileklerinin kabul olması, maddi ve manevi rahatsızlıklardan korunma gibi anlamlarıyla Nevruz, günümüze kadar gelebilen en eski mevsimlik bayram olma özelliğini taşıyor. Nevruz sözcüğü Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur; “Yeni Gün” anlamına gelmektedir. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin Koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıç günü sayılır. Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği, doğanın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır. Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluğu bereketi ve üremeyi simgeleyen anlam ve ögelerle yüklüdür. Geleneksel ve toprağa bağlı her sosyal grubun toprakla ilgili baharı, hasadı ve kışa girişi törenlerle kutladığı şenlikler vardır. Nevruz, Anadolu'da kökü çok eski bir geleneğin yeniden şekillenip günümüzde de şenlik ve kutlama biçiminde sürdürülen bir örneğidir. Burada, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Çünkü ateş evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Nevruzun İslamiyet öncesi, İslamiyet sonrası ve günümüz olmak üzere üç boyutu vardır. İslamiyet Öncesi Nevruz: İslamiyet öncesi Nevruz’un inanç ve pratiklerini şöylece sıralayabiliriz. Nevruz'un, yaratılış ve türeyişe, yeniden doğuş ve doğanın canlandırma inancına ait inanma ve pratikleri vardır. Nevruz ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Ateş, evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Nevruz ateşi, ritüelin başlamasında önemlidir. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket bolluk sembolüdür. Aynı zamanda yakılan büyük ateş toprağın ısınıp uyanmasının simgesidir. Bahar bayramıdır. İslamiyet Sonrası Nevruz, eski inanç ve pratikleri taşıyarak devam etmiş, yeni kültürde yeni anlamlar kazanmıştır. Nevruz'a İslami olmayan inanç ve pratiklerle, İslamiyet'in kabulü sonrası Türk dünyası ve Anadolu'da inanılan dinsel inanışlar ve menkabelerle kutsal kabul edilip yeni anlamlar yüklenerek İslami kimlik kazandırılmıştır. Buna göre, Allah, yeryüzünü 21 Martta yaratmıştır. Nevruz, Hz. Adem'in çamurdan yoğrulduğu, Adem ve Havva'nın buluştukları, Nuh'un gemisinin karaya vardığı, Yusuf Peygamber'in kuyudan kurtarıldığı, Hz. Musa'nın asasıyla Kızıldeniz'i yardığı gün olarak kabul edilmiştir. Nevruz, Hz. Muhammed'in peygamber olduğu gün olarak da kabul edilmiştir. İslamiyet öncesi, su kültünün Hızır'a, toprak kültünün İlyas'a yüklenmesi tesadüf değildir. Alevi Bektaşi inanç ve pratiklerinde Nevruz farklı anlamlar kazanmıştır. İnanışa göre Nevruz, Hz. Ali'nin doğum günü ve halife olduğu gün, Hz. Ali ile Hz. Fatma'nın evlendikleri gün, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in doğduğu gün, Kerbela olayının olduğu gün olarak kabul edilir. Günümüzde Nevruz, bize göre Türkler için kurtuluşu müjdeleyen yeni bir gün olarak değer taşıyor. Ülkede kutlanma şekilleri coğrafi bölgelere ve yörelere göre farklılık gösterir. Nevruza çeşitli anlamlar yüklenmesi binlerce yıllık süreçte süreklilik kazanmasına neden olmuştur. Günümüzde ilk çıkışı işlevsel olan Nevruz, doğanın çözülebilmesi oranında işlev değiştirerek güncelleşmeğe başlamış ve şenlik şeklini almıştır. Bugün "Nevruz" adıyla yaygınlaşan, ancak Asya'da birçok Türk topluluğu tarafından hâlâ yeni yılın gelişi ritüelleri içinde kutlanan ve her yeni dönemde yeni mitlerle beslenerek zenginleşen olgu, başlangıç mitlerinin kitleselleşerek ve kültüre dönüşerek günümüze ulaşmasından başka bir şey değildir. Türklerdeki Nevruz ve Hıdrellez kutlamalarına ve bu kutlamalar içindeki inanmalara, ritüellere ve diğer pratiklere bakıldığında, yapılan her şeyin “yeni yıl”ın gelişini kutlamak olduğu açıkça görülür. Nevruz, ister ayinsel, dinsel ritüele dayansın, isterse din dışı bir ritüele dayansın takvime bağlı bir kültür veya folklor olayı olarak toplumu, belli değerler üzerinde birleştirici bir olaydır. Eskiden masallarla, türkülerle, şiirlerle kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk her kesimden insanın bir araya gelerek bayram gibi kutladığı Nevruz'da, ateşin üstünden üç defa atlanıldığı takdirde şifa bulunacağına inanılırken kimi toplumlarda yakılan ateş tutulan dileklerin kabul olup olmayacağının göstergesi olarak görülür. Bazı bölgelerimizde de Nevruz, o yılın bereketli geçip geçmeyeceğinin habercisi olma anlamını taşıyor. Kimi yerlerde, “Nevruzunuz kutlu, dölünüz hayır ve bereketli olsun” diyerek kutlanan Nevruz'da kurban da kesilir. İslamiyet sonrası Anadolu ve Türklük dünyasında Nevruz'la ilgili yapılan pratiklerden birkaç örnek ise şöyledir: “Nevruz günü, nevruz sofrası kurulur, 'S' harfiyle başlayan yedi çeşit yemek hazırlanır. Nevruz kurbanı kesilir, bereket simgesi kabul edilen Hızır ve İlyas'ın evleri ziyaret etmesi için kapı önüne un serpilir. Nevruz ateşi yakma, ateşin etrafında dönerek çeşitli oyunları oynama gibi uygulamalar da yapılmaktadır. Türk dünyasındaki nevruz kutlamaları sırasında yapılan uygulamalara baktığımızda eski kültür, inanış, mit, efsane, gelenek, örf ve adetlerimizle ilgili yönleri görebiliriz. * ÇÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Nevruz’da geleneksel kutlamalar Bilindiği gibi, eski bir İran takvimine göre, yeni yılın ve ilkbaharın başlangıcı sayılan, gece ile gündüzün eşit olduğu günlerden ilki olan 2123 Mart’ta (diğeri 23 Eylül) bir çok ülkede, özellikle Türki Cumhuriyetlerde bayram olarak kutlanan Nevruz, ülkemizde de çeşitli isimlerle geleneklerimizde yerini almıştır. Bilinenlere göre farklı farklı olan öyküleri ise Şöyledir: Gaziantep bölgesinde ‘Sultan Navrız’ olarak anılan Nevruz’un hikayesi ise bir başkadır. Sultan Navrız, belirsiz saatte batıdan doğuya göç eden güzel bir kızdır. Sultan Navrız’ın geçeceği saatte uyanık olanların dileklerinin gerçekleşeceğine inanılır ve evdeki bütün kaplara su doldurularak beklenir. Çünkü, Sultan Navrız o evden geçerse, su altına dönüşecektir. Konya ve Orta Anadolu’daki birçok ilde ise geleneksel kır gezisi ve yemeği vardır. Hazırlanan yöreye özel yemek, pasta, börek, çöreklerle gidilen yerde yılın bereketli geçmesi dileklerinde de bulunulur. Silifke yöresinde yaşayan ve ‘Tahtacılar’ olarak bilinen kesimde ise Nevruz, Hazreti Hüseyin’in doğum günü olarak kutlanır. Malatya’nın Arguvan ilçesi ve çevresindeki Aleviler ise Nevruz’da, ‘Kış bitti Bayramı” yaparlar. Uğur getirsin diye taştan küçük evler yapılır, ateş yakılır, el ele tutuşarak ateşin etrafında dönülür. Buralarda Cem ayinleri ve çeşitli şenlikler düzenlenerek, yiyecek ve hediyeler sunularak kutlanan Nevruz törenlerinin önemli bir özelliği de, bu günde küskünlerin barıştırılması, kırgınlıkların giderilmesi, düşkün ve yoksullara yardım edilmesidir. Gaziantep ve çevresinde ‘Sultan Nevruz’ adıyla kutlanırken, Diyarbakır’da halk nevruzu eğlence ve mesire yerlerine giderek kutlar. Anadolu’da Türkmenler, ‘Eski Martın Dokuzu ve Sultan Nevruz’ olarak adlan dırmaktadır. Büyük ateşler yakılıp üzerinden atlanır. Aynı şenliği Karadeniz Bölgesinde de görürüz. Güneşin Koç burcuna girdiği gün olarak da kabul edilen ve “Gündönümü Fırtınası”nın yaşandığı gün olarak bilinen Nevruz’un bu yılki kutlamalarına belediyelerin de çeşitli etkinliklerle renk katacağı öğrenildi. yakılacak. Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonu’nda, Nevruz konulu şiir ve resim yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verilmesinin ardından Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergünöz Akçora, “Anayurttan Anavatana Nevruz Bayramı” konulu konferans verecek. Gülnar, Yeşilovacık ve Büyükeceli’de panel düzenlediler Nükleer karşıtlarıyla yöre halkı el ele ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Av. İsmail Atal ve Sugözü Köyü Çevre Koruma Derneği Başkanı Kemal Özbenli ile eski Yumurtalık Balıkçıları ve Çevre Koruma Doğayı Güzelleştirme Derneği Başkanı Mustafa Aksoy konuşmacı olarak katıldı. Bölgede kurulmak istenen nükleer santral ve hidroelektrik santrallerinin çevreye ve doğaya verdiği zararları anlatan ÇETKO Başkanı Dr. Bölükbaşı, bölge halkının santralleri iş kapısı olarak görmemeleri gerektiğini belirtti, “Santralleri kurabilmek için, direnişi kırmak için sizi iş vaadiyle kandırmaya çalışıyorlar” dedi. Av. İsmail Hakkı Atal AB D N YAĞMUR MERSİN Nükleer Karşıtı Platform, (NKP) Gülnar’ın Büyükeceli beldesinde kurulacak Akkuyu Nükleer Santrali’nin olası zararlarını anlatmak için yöre halkıyla bir araya geldi. Platform, Gülnar merkez başta olmak üzere Yeşilovacık ve Büyükeceli beldelerinde panel düzenledi. Adana Çevre ve Tüketici Hakları Derneği (ÇETKO) Başkanı Dr. Sadun Bölükbaşı, Adana Barosu Çevre Dr. Sadun Bölükbaşı Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Av. Atal ise Akkuyu’da kurulmak istenen santralin 25 kilometre açığında Ecemiş fay hattının son bulduğunu anımsattı, bu hattın 10 bin yılda bir faaliyete geçtiğini ve geçmişte Mersin’de kurulmuş medeniyetleri yok edecek büyüklükte depremler olduğunu söyledi. Atal, “Bu fay harekete geçtiğinde bırakın Büyükeceli ve çevresindeki kentleri, Türkiye’nin genelini ve çevre ülkeleri etkileyebilecek bir nükleer sızıntı oluşabilir. Geçtiğimiz günlerde Japonya’da yaşanan deprem ve ardından oluşan tsunamiden kaynaklı 4 nükleer reaktör hasar gördü, radyasyon yayılımı engellenemiyor” dedi. AKP hükümetinin alternatif enerjilere sıcak bakmadığını da dile getiren Atal, “AKP Hükümeti, yaklaşık 3 yıldır rüzgar enerjisinden elektrik üretmek isteyen firmalara izin vermiyor. Bu konuda 80’in üzerinde firma başvuru yapmış ancak 3 yıldır çeşitli bahanelerle bu firmalara izin verilmiyordu. Son 23 ay içerisinde kısıtlı sayıda firmaya izin verildi, sırada bekleyen onlarca firma var. Ülkemizin rüzgar kapasitesi ve güneş potansiyeli kullanıldığı takdirde nükleere ve hidroelektrik santrallere ihtiyaç olmaz” diye konuştu. ‘Santral kuruldu doğal denge bozuldu’ Sugözü Köyü Çevre Koruma Derneği Başkanı Özbenli de, Yumurtalık Sugözü Hidroelektrik Santrali’nin kurulmasının ardından edindikleri deneyimleri aktardı. Santral kurulmadan önce bölge halkına iş imkanı yaratılacağı sözlerinin verildiğini, ancak kurulum gerçekleştirildikten sonra 35 kişinin işe alındığını bu insanların da vasıfsız işlerde çalıştırıldığını anlatan Özbenli, bölgede tarımın ve hayvancılığın yanı sıra balıkçılığında bitmek üzere olduğunu ifade etti, şöyle konuştu: “Yumurtalık halkı geçimini tarım, hayvancılık ve balıkçılıktan sağlamakta. Ancak, santral kurulduktan sonra doğal yaşamın dengesi bozuldu ve hayvanlarımız düşük doğum yapmaya başladı. Geçmişte çevreciler bizlere bu santrallerin zararlarını anlattığında onlara karşı çıkıyor, ‘iş kapımızı engellemeye çalışıyorlar’ diye köye sokmuyorduk. Ama şimdi pişmanız biz damdan düştük sizde düşmeyin.” “Akdeniz’in balık rezervini yok ettiler” Eski Çevre Koruma Doğayı Güzelleştirme Derneği Başkanı Aksoy da geçmişte balıkçılıkla uğraştığını ancak hidroelektrik santralinin kurulmasının sonrasında Akdeniz’in balık rezervlerinin büyük kısmına sahip olan Yumurtalık’ta bazı balık türlerinin yok olduğunu, yaşamını sürdürebilen balıkların ise her geçen gün biraz daha azaldığını, bu nedenle baba mesleği olan balıkçılığı bırakmak zorunda kaldığını belirtti. Çevrecilerin Gülnar ile Yeşilovacık ve Büyükeceli beldelerindeki toplantılarına yöre halkı destek verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle