26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Dr. Uygun, biyolojik mücadele için yapılması gerekenleri anlattı: YUSUF BAŞTUĞ ADANA Biyolojik mücadeleye ilişkin yapılması gerekenleri anlatan Prof. Dr. Nedim Uygun, uygulama sonunda bilinçlenen üreticinin daha az giderle daha çok ürün elde edeceğini, bu arada doğanın da korunmuş olacağını belirtti. man gerek. Üretici o bilinçte değil, hemen sonuç almak istiyor. Bu yönde çaba gösterilmesi gerekiyor” diye konuştu. Öneriler Prof. Dr. Nedim Uygun ZMO: Üretici desteklenmeli Biyolojik mücadelenin çevre, insan ve ülke tarımı için büyük anlam taşıdığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Şahin Yeter, tarımda kimsenin kimyasal mücadeleyi istemeyeceğini vurguladı. Üreticilerin, Çukurova gibi sıcak bir bölgede ekonomik yönden kazançlı olabilmek için kısa sürede sonuç alacağı tarımsal ilaçlara yöneldiğini kaydeden Yeter, şöyle konuştu: “Zararlı ve hastalıkların yoğun olduğu bölgemizde biyolojik mücadele deneniyor ama çoğunlukla tarımsal ilaç kullanılıyor. Hedef para kazanmak olunca herkes birim alandan en fazla kazanç sağlamak için kısa zamanda çözüm olarak gördüğü kimyasal ilaçlara sarılıyor. Bunun yasalarla düzenlenmesi ve bu sorunları giderecek biyolojik mücadele yöntemlerinin artması, daha temiz bir çevre ve sürdürülebilir bir yaşam için biyolojik yöntemlerin desteklenmesi gerekir. Kimse kimyasalların içinde yetişmiş bir ürünü tüketmek istemez. Ziraatçılar da bunu istemez. Üretici çok maliyetli üretim yapıyor ve bunu riske etmemek için kimyasal kullanıyor. Sadece bu anlamda uzun vadede tarımda kültürel mücadelenin yayılması amacıyla devlet desteği gerekiyor.” Yurt çapında biyolojik mücadele alanında çalışanların sayısının arttırılmasını isteyen Uygun, bunun yeterli olmayacağını, bi“Destek yok” yolojik mücadelede görev alanTürkiye’de Biyolojik mücadeleye ların yurtiçi ve dışındaki toplan19992000 yıllarında yüzde 30 oratılara katılımlarının sağlanması, nında destek verildiğini anımsatan bilgi ve görgülerinin arttırılması Uygun, daha sonra bu desteğin kalgerektiğini söyledi. 1964 yılında dırılmasından yakındı. Türkiye’de Antalya’da Biyolojik Mücadele yalnızca bitkilerin döllenmesinde Araştırma İstasyonu kurulduğuyaşanan soruna karşı kullanılan nu, sonraki yıllarda buranın ens‘bombus arısı’ için destek verildiğititüye çevrilerek Biyolojik Müne değinen Uygun, yurtdışında ise cadele Araştırma Enstitüsü adını üreticilerin biyolojik mücadele masaldığını anımsatan Uygun, sürerafının önemli bir bölümünü (yüzde ci anlatırken önerilerini de şöyle 3050) devletten geri aldığını anlatözetledi: tı. Biyolojik mücadeleyi ön plana çı“Orada çok güzel çalışmalar yakarmalarının nedenini, yalnızca tapıldı. 1987 yılına gelindiğinde rımsal ilaçlarla açıklayamayacakla‘Tarım Bakanlığı’nın yeniden rına dikkat çeken Uygun, “Doğada yapılandırılması’ adı altında Bizararlılara karşı yararlılar var. Bunu yolojik Mücadele Araştırma Ensdikkate alarak doğadaki bu dengeyi titüleri kapatıldı. Yani Tarımsal koruyalım istiyoruz. Araştırmalar Enstitüleri ile birEğer insanlar olumsuz bir uyguleştirildi ama çalışan sayıları azlama yapmazsa doğada biyolojik mü Prof. Dr. Uygun ve öğrencisi Prof. Dr. M. Rifat Ulusoy, böceklerin yararlarını ve doğada yaptıklarını anlattı. altıldı. Samsun’da 60 kişi çalışıcadele kendiliğinden var. Örneğin yordu şimdi 6 kişi var. İstanbul’da lerde önemli ölçüde yan etkiye neden oluyor. öldür” anlayışına uymadığına vurgu yaptı. “Bibilinçsiz bir kesim, avlanma vb. olumsuzluk55, Erzincan’da 30 kişi çalışıyordu, şimdi 3Doğru kullanılırsa şifa ama doğru kullanılyolojik mücadele için bitkiyi bileceksiniz, bitlar yaşanmazsa orman alanlarında herhangi bir 4 kişiler. Devletin mutlaka biyolojik mücamazsa zararlı” diye açıklama yaptı. Tarımsal kinin üzerinde beslenen zararlının biyolojisisorun olmaz. Ama ormanı yakıp, bilinçsiz avdeleyi teşvik etmesi gerekir. Devlet üretici bailaç üreten tekellerin ve şirketlerin artık herni bileceksiniz, o zararlı üzerinde beslenen yalanma olursa, ya da termik santral kurarsanız zında ve araştırma yapacaklara destek verşeyi öldüren ilaçlar değil, seçici ilaçlar üretrarlıyı ve bunların arasındaki ilişkiyi bilecekdoğal denge bozuluyor” dedi. meli, dünyadan geri kalmadan bu mücadeleyi tiğini de sözlerine ekleyen Uygun, “Eskiden siniz” diyen Uygun, tüm bu sürecin çok uzun yapacakların çalışacağı kurumları kurmalıböyle değildi. Artık ilaç firmaları ruhsat alazaman aldığını ve araştırma gerektirdiğini “Belki ilaçsız olmaz ama...” dır. Batı ülkelerinde en seçkin kişiler biyobilmek için ilacın kullanılacağı tarlada ve bahkaydetti. Üreticiye bu bilincin verilmesinin Tarımsal ilacın kullanılacağı yerler olduğu lojik mücadelede görev alıyor. Biyolojik çede 56 yararlı böceğe deneme yaptırıp yan önemini dillendiren Uygun, “Bu sabır ister. kadar kullanılmaması gereken yerler de olmücadeleye çok önem veriyorlar. Bizim de etkisinin olmadığını ispat etmek zorunda. Çünkü üretici ilacı atıp böceğin öldüğünü göduğunu dile getiren Uygun, belki ilaçsız tarım vermemiz gerekiyor.” Edemezse ruhsat alamaz” diye bilgi verdi. rür. Ama biyolojik mücadeleye daha uzun zayapılamayacağını, ancak ilacın da bilinçli “Üretici bilinçlendirilmeli” kullanılırsa yarar getireceğini bildirdi. Bilinçsiz tarımsal ilaç kullanımının sakıncalarıBiyolojik mücadelenin çok bilgi isteyen bir na değinen Uygun, “Örneğin, aspirin dünyauğraş olduğunu söyleyen Uygun, kimyasal müda en iyi 7 keşiften biri. Ama bilinçli kullacadelede olduğu gibi, “İlacı böceğin üstüne at, nılmazsa mide, barsak, karaciğer ve böbrek Mücadeleciler örgütlendi Ondan sonra da Türkiye Biyolojik Mücadele Kongreleri her 4 yılda bir devam etti. 2011’de 9.su Kahramanmaraş’ta gerçekleştirilecek. Bu kongrelere Amerika, İran, Irak, Bulgaristan gibi dış ülkelerden bilim adamları katıldı. Ziraatçılar, biyologlar, ormancılar ve veterinerler biyolojik mücadele konusunda çalışır. Biyolojik mücadeleyle çalışan bilim adamlarını bir araya getirmek için dernek kurmaya karar verdik ve 1999 yılında Adana merkezli Biyolojik Mücadele Derneği’ni kurduk. Derneği kurduk ama Türkiye çapında olması ve uluslararası düzeyde tanınması için başına Türkiye kelimesinin getirilmesi gerekiyordu. Çabalarımız sonucu derneğimizin adı 2007 yılında Türkiye Biyolojik Mücadele Derneği oldu. Ekim 2010 itibariyle Türkiye’nin her yerinden 229 üyemiz var. Üreticiler de derneğimize üye olabilir, kongrelerimize katılabilir.” “Dergi çıkaracağız” Derneğin çalışmalarıyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Uygun, şimdiye dek çeşitli bilgilendirici broşürler hazırladıklarını, ortaöğretim öğrencilerine çevre, sağlık ve biyolojik mücadelenin yanı sıra kimyasal mücadelenin zararlarını anlattıklarını söyledi. Gençleri, üreticileri ve özel sektörü biyolojik mücadeleyle ilgili bilgilendirdiklerini irdeleyen Uygun, kongreler yapmalarına, araştırma ve çalışmalara karşın yayın organı olmamasının eksikliğini duyduklarını aktardı. Araştırmaları yayın haline getirip bilim dünyasına sunma ihtiyacı doğduğunu ifade eden Uygun, “Bunun için ‘Türkiye Biyolojik Mücadele Dergisi’ diye bir dergi çıkarmaya karar verdik ve ilk sayısını bu ay çıkaracağız. Dergi yılda iki kez çıkacak. Bülten veya gazete gibi olmayan dergide araştırma sonuçları ve biyolojik mücadeleye ilişkin yayınlar olacak. Dergimizi üyelerimize, fakültelerin bitki koruma bölümü kütüphanelerine, üniversitelerin merkez kütüphanesine, ilgili bölümlerine göndereceğiz. Umarız dergi herkese yararlı olur” dedi. Biyolojik mücadelenin herkes tarafından sahiplenilmesi ve birliktelik sağlanması için yaptıkları çalışmaları anlatan Prof.Dr. Uygun, şunları söyledi: “Biyolojik mücadele konusunda çalışanların bir araya gelmesi gerekiyordu. Birinci Biyolojik Mücadele Kongresi’ni 1986 yılında TÜBİTAK’tan maddi destek alarak Adana’da gerçekleştirdik. Adana İli Arı Yetiştiricileri Birliği projesi yaşama geçiriliyor Arı ve arıcılar için “Bal ormanları” ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Arıcılığın ve bal üretiminin artırılması amacıyla Adana İli Arı Yetiştiricileri Birliği ve Adana Orman Bölge Müdürlüğü’nün geliştirdiği, “Bal Ormanları” adlı proje uygulamaya konuldu. İki kurumun geliştirdiği projeyle İmamoğlu’nda 4 bin 460 dönüm bozuk orman alanının, “Bal Ormanları”na dönüştüreceğini belirten yetkililer, Sarıhamzalı ve Dokuztekne köylerinde de bal ormanları oluşturulacağını açıkladı. Orman Bölge Müdürü Mustafa Kara, ilgili kurum ve kuruluş yetkilileri ile bazı arıcıların katıldığı toplantıda konuşan Adana İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahmet Turan Otlu, oluşturulacak, “Bal Ormanları” ile bin 500 kadar yetiştiricinin arılarını beslemek için bölge dışına çıkmayacağını, böylece gider kaybı olmayacağını söyledi, şöyle devam etti: “Oluşturulacak ormanlarda, bal ve polen üretimini artıran akasya, keçiboynuzu, defne, sandal ağacı, yabani elma, kızılcık, alıç, püren, laden, iğde gibi bol çiçekli ağaç ve çalı türleri çoğaltılacak. Arı ve arıcı sayısı bakımından ilk, çiçek balı üretiminde ise üçüncü sırada olan kentimizde oluşturulacak bal ormanları ile yıllık 10 bin ton olan bal üretimi de artacak. Böylece sadece Adana değil, ülke ekonomisine de büyük katkı olacak. Bizler, sadece bal üreterek değil, alt sektörlere katma değer oluşturarak da ekonomiye katkı sunuyoruz. Bölgede yaklaşık 10 bin kişi arıcılıktan geçimini sağlıyor. Yan sektörlerle birlikte bu sayı 20 bini buluyor. Bal ormanları ile arı ve bal üretimimiz ivme kazanacak.” Ormancılığın sadece odun üretimi yapmak ve ormanı korumak olmadığını vurgulayan Orman Bölge Müdürü Kara da şöyle konuştu: “Ormancılık çalışmalarına iyi bir örnek olacak bu projeyle Adana’da yıllık 10 bin ton olan bal üretimini 20 bin tona çıkarabiliriz. Arı gibi çalışan arıcılarımız var. Bunların yararlanacağı ilk bal ormanını Karaisalı’da bin 400 hektarlık alanda oluşturduk. İkincisini İmamoğlu’da kurulacak. Ardından Sarıhamzalı ve Dokuztekne köylerinde benzer çalışma yapılacak. Bal ormanları konulu toplantıya yetkililerin yanısıra arıcılar da katıldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle