26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kimyasala hayır, çözüm biyolojik mücadelede YUSUF BAŞTUĞ Temiz çevre, sağlıklı bir yaşam ve ilaçsız sebzemeyve için... ADANA – Tarımsal üretimde, verim ve ürün kalitesinin arttırılması için her yıl binlerce ton tarım ilacı doğaya bırakılıyor. Milyonlarca lira harcanarak tarla ve bahçelerde hastalık, yabancı otlar ve zararlı canlılara karşı kullanılan tarımsal ilaçlar hem doğaya zarar veriyor hem de ülke ekonomisi için büyük bir yük oluşturuyor. “Sağlıklı bir yaşam, ilaçsız sebzemeyve ve temiz bir çevre için” Türkiye Biyolojik Mücadele Derneği Başkanı ve Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nedim Uygun ‘duyarlılık’ çağrısı yapıyor. Doğada zararlıların en az 3 katı yararlı türler bulunmaktadır. Kimyasal mücadele yararlılara da zarar veriyor. Ama biyolojik mücadele de böyle bir şey söz konusu değil.” Ekonomik yönü de var Türkiye’de yılda ortalama 3035 bin ton tarım ilacı kullanıldığını ve ortalama 160 milyon Euro para harcandığını vurgulayan Uygun, dünyada bu rakamın 26 milyar Euro tutarında olduğunu söyledi. 1987 yılında biyolojik mücadeleyle ilgili yaptıkları bir araştırmadan bahseden Uygun, o araştırmada bir yılda turunçgilde zarar yapan Defne beyaz sineğine karşı biyolojik mücadele yöntemi kullanılarak 500 bin lira (500 milyar) tasarruf sağlandığını ifade etti. Bir tarım ilacını geliştirmek için laboratuvarda 1 milyona yakın bileşik incelendiğini, bir tarımsal ilacın geliştirilmesinin yaklaşık 10 yıl sürdüğüne vurgu yapan Uygun, “ Biyolojik mücadelede ise sadece iki bin civarında biyolojik mücadele etmeni inceleniyor ve bir tane yararlı elde ediliyor. Bir tarımsal ilaç geliştirme masrafı 100 milyon ile 400 milyon Euro arasında değişiyor. Biyolojik mücadelede ise bu rakam 1 milyon Euro tutarındadır. Kimyasal mücadeleye bir yatırırsanız iki kazanıyorsunuz, biyolojik mücadeleye ise bir yatırırsanız yirmi kazanıyorsunuz” diye konuştu. “Herkesin yapabilecekleri var” Türkiye’nin aksine özellikle gelişmiş ülkelerde, devletin büyük destek verdiği biyolojik mücadele, dünyanın geleceği için büyük önem taşıyor. Küresel ısınma nedeniyle doğa için ‘tehlike çanları çalarken’, bozulan doğal dengenin yine doğal yöntemlerle düzeltilmesini isteyen Prof.Dr. Uygun ile neredeyse uğruna yaşamını adadığı biyolojik mücadele ve önemini konuştuk. Daha doğrusu hocamız anlattı, biz dinledik. Biyolojik mücadele için herkesin birşeyler yapabileceğini söyleyen Uygun’un anlattıklarını ve dile getirdiği önerilerini siz değerli okurlarımıza aktarıyoruz... “Üzülürdük” Biyolojik mücadele fikrinin gelişim sürecini anlatan Uygun, doktora tezinde biyolojik mücadeleyle ilgili bir konuyu çalıştığını belirtti. İnsan, hayvan ve çevre sağlığının önemine dikkat çeken Uygun, 1970’li yıllarda Çukurova’da en önemli kültür bitkisinin pamuk ve turunçgil olduğunu anımsattı. O dönem pamukta çok fazla ilaç kullanıldığını aktaran Uygun, yılda 1011 kez kırmızı örümcek ve pamuk yaprak kurduna karşı ilaç kullanıldığını söyledi. İlaçlamanın o yıllarda havadan uçaklarla yapıldığını anımsatan Uygun, “Bizler de arazi çalışmaları yaparken, Karataş ve çevresine gittiğimizde dalyanın üzerini ölü balıkların kapladığını görüyorduk. İki tarafı tarla olan dalyanın üzeProf. Dr. Uygun ve Prof. Dr. Ulusoy, muhabirimiz Yusuf Baştuğ’a biyolojik mücadelede kullanılan yararlı böcekleri ayrıntılı olarak anlattı. HAFTAYA: BİYOLOJİK MÜCADELE VE YAPILMASI GEREKENLER rinden uçaklar geçerken bir şekilde dalyana da ilaç bırakılınca balıklar ölüyordu. Bu durum bizi çok üzerdi” dedi. “Birşeyler yapılmalıydı” Ölü balık manzarasının verdiği üzüntüsüyle tarımsal ilaçlara alternatif diğer yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade eden Uygun, bunun için çalışmalar yapıldığını, önemli yol alındığını vurguladı. Pamuğun yanı sıra turunçgildeki Defne beyaz sineğine karşı verdikleri biyolojik mücadele örneğini gururla anlatan Uygun, “Bu zararlıya karşı parazitoit kullanılarak hiç ilaç kullanmadan ve başka bir mücadele yöntemine gerek kalmadan o sorunu çözdük. Şimdi bir yerde turunçgil defne beyaz sineğini bulmak isteseniz mümkün olmaz çünkü etkili bir mücadele verildi ve sorun çözüldü. O zararlıya karşı o yıllarda 45 kez turunçgil bahçeleri ilaçlanıyordu” diye konuştu. “Kıbrıs’ta da turunçgil yetiştiriciliği ön planda. Beyaz sinekle mücadele etmek için Kıbrıs’tan İsrail’e telefon açmışlar öneri almak için. İsrailli yetkililer de arayan kişileri bize yönlendirmişler. Çünkü bu sorunu biz çözmüştük Kıbrıs’tan arayanlar bunu anlatarak yardım istediler. O zaman doktora öğrencim M. Rıfat Ulusoy ürettiğimiz yararlı böcekleri Kuzey Kıbrıs’a götürdü. Bahçelere saldı. 23 ay sonra beyaz sineğin yok olmadığını söylediler. Bu kez ben gittim Kıbrıs’a ve sorunun çözüldüğünü gördüm. Bunu Tunus’tan duymuşlar ve buraya geldiler. Zararlıya karşı yararlı böceğin üretimini gösterdik ve yararlı böceklerden onlara da verdik. Onlar da kendi ülkelerinde yaptıkları uygulama ile başarılı oldular. Fas’ta da aynı şey oldu. Bilim evrenseldir, bölgesel ve ülkesel değildir. Biz diğer ülkelere de yardımcı olduğumuz için mutluyuz.” killerine göre özel yöntemler olarak geliştirildiğini bildiren Uygun, “Biyolojik mücadelenin önceliği ekonomik boyutu değil, toplum ve çevre sağlığıdır. Kimyasal mücadele, başlangıçta biyolojik mücadeleye oranla daha ucuzdur. Ama daha sonra biyolojik mücadele etmenleri doğaya yerleştirildikten sonra kendiliğinden çoğalacaktır. Yararlı böcek zararlı böceği yer ve ürer. Doğada dengeyi kurana kadar daha maliyetli olabilir ama sonrasında daha ucuz ve çevre için sağlıklıdır” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Nedim Uygun Biyolojik mücadelenin kazandırdıkları Üreticiye devletin gereken desteği vermesi halinde biyolojik mücadelenin Türkiye’de yerleşeceğini ve kimyasal mücadelenin yerini alacağını kaydeden Uygun, şöyle konuştu: “Örnek vermek gerekirse, sürekli Rusya ve benzeri ülkelere giden ürünlerde ilaç kalıntısı olduğu için geri gönderildiği gündeme gelir. Biyolojik mücadele yerleşirse belki ilaçlardan tamamen kaçınamayacağız ama eğer beş kez ilaçlama oluyorsa ilaçlama azalacak, ürün ilaçlı olmayacak, ürün geri gelmeyecek ve insanlar ilaçlı ürün yemeyecek. Ama biyolojik mücadele iyi yapılmazsa ürün böcekli olur. “Denge kuruluna dek” Zirai mücadelenin çeşitli yöntemleri olduğunu dile getiren Uygun, zararlı böceklere, hastalıklara ve yabancı otlara karşı biyolojik, mekaniksel, fiziksel, kimyasal ve entegre gibi mücadele yöntemleri kullanıldığını anlattı. Bu yöntemlerin zararlının veya hastalığın yaşam şe Prof. Ulusoy: “Üreticiler kazançlı çıkar” Prof.Dr. Nedim Uygun’un öğrencisi olan ÇÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. M.Rıfat Ulusoy da biyolojik mücadeleye yatırım ve destek çağrısı yaptı. Biyolojik mücadelenin kalıcı olduğunu dile getiren Ulusoy, şöyle konuştu: “Bu kalıcılık üreticiye, tarıma ve ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Zaten Türk üreticisi zor durumda üretim yapıyor. Girdi maliyetleri yüksek. Kazancının neredeyse yarısını tarımsal ilaca yatırıyor. Biyolojik mücadele yapılmadan önce turunçgilde sadece Defne beyazsineğine karşı en az 4 ilaç kullanılıyordu. Doğu Akdeniz’de turunçgil bahçelerinde ise hastalıklar, zararlılar ve yabancı otlara karşı bir yılda 1214 kez ilaçlama yapılıyordu. Günümüzde ilaç uygulamaları giderek azalmıştır. Bu işten üreticiler kazançlı çıktı. Biyolojik mücadele çok bilgi istiyor. Bunun gerçekleşebilmesi için ülke genelinde tarım politikalarında biyolojik mücadelenin desteklenmesi gerekiyor. Bu işi lokal olarak yapamazsınız. Çevre, insan ve hayvan sağlığı açısından biyolojik mücadeleye ciddi yatırım yapılmalı ve destek verilmelidir. 19801990’lı yıllarda turunçgilde beyaz sinek çok ciddi bir sorundu ve bu zararlıya karşı 47 kez ilaçlama yapılıyordu. O günleri anımsayan turunçgil üreticilerinin bu zararlıları çok iyi anımsamaları gerekir. Bugün bu zararlılar turunçgillerde yok ve hiçbir uygulama yapılmıyor. Bugün kaç üreticimiz bu sorunun biyolojik mücadele ile çözümlendiğini biliyor? Üniversite Adana’ya ne katkı sağladı diye serzenişte bulunanlar, yapılan bu çalışmaları hiç akıllarına getiriyorlar mı? Bizler bu alanda çalışmalara devam ediyoruz, her zaman üreticimizin yanındayız ve her zaman yardıma da hazırız.” “Bilim evrenseldir” Turunçgildeki defne beyaz sineğine karşı verdikleri mücadelenin başta Kuzey Kıbrıs olmak üzere Tunus, Fas gibi Kuzey Afrika Ülkelerine de yayılmasına yardımcı olduklarını dile getiren Uygun, bilim dünyasında bugünlerde çokça duyamadığımız güzellikteki anılarını paylaştı. Kuzey Kıbrıs’tan bir gün telefon geldiğini aktaran Uygun şöyle devam etti: Prof. Dr. M. Rıfat Ulusoy “Ürün kaybını önlemek elimizde” Neden zirai mücadele? Doğadaki zararlılar, hastalıklar ve yabancı otlar nedeniyle kültür bitkilerinde önemli ürün kayıpları oluşmaktadır. Bu nedenle ürün kayıplarının dünya ortalaması yüzde 2530 civarındadır. Ürün kayıplarını önlemek için neler yapılıyor? Kültürel önlemler alınıyor, fizikselmekaniksel mücadele, kimyasal, biyolojik, biyoteknik ve entegre mücadele ile geliştirilmiş değişik mücadele teknik ve yöntemleri uygulanıyor. Kimyasal mücadele yani ilaçla yapılan mücadele kolaylığı ve hemen sonuç alınabilmesi gibi özellikleri nedeniyle en çok kullanılan yöntem olarak öne çıkıyor. Tarım ilaçları bilinçli ve usulüne uygun bir şekilde kullanılmadığında ne tür sorunlar yaratıyor? İnsan ve hayvan sağlığını tehdit ediyor. Gıda maddelerinde ilaç kalıntıları bırakıyor. Zararlı canlılar ilaçlara karşı direnç kazanıyor. Ekonomik zararlı olmayan bazı bitdoğan sorunların çözümü için kullanılan “Biyolojik mücadele” nedir? Biyolojik mücadele bitkilerde ürün kaybına neden olan zararlı canlılara karşı yararlı canlıların kullanılmasıyla zararlıların baskı altında tutulmasıdır. Neden biyolojik mücadele? Kimyasal mücadelenin oluşturduğu sorunların hiçbirini oluşturmaz. Daha ucuzdur. Doğal denge bozulmadığı sürece etkisi devam eder. Doğada en az zararlı türler kadar yararlı türler vardır ve bunlardan yararlanılmalıdır. Yaban hayatı olumsuz yönde etkilemez. Çevreyi kirletmez. Biyolojik mücadelede hangi yararlı canlı grupları kullanılır? Böcekler, Akarlar, Bakteriler, Funguslar, Netamodlar, Virüsler, Yumuşakçalar, Balıklar ve Kuşlar. Kırmızı karıncalar da kullanılıyor Biyolojik mücadele ilgili kurum ve kuruluşlarca ormanlada da yürütülüyor. Geçtiğimiz yıl Adana Orman Bölge Müdürlüğü’nün başlattığı çalışmayla ormanların zararlılardan korunması için bazı kesimlere “Kırmızı Karınca” bırakıldı. Ormanlarda ağaçların yapraklarına, kabuk ve odununa zarar veren organizmaların başında gelen böceklere karşı başlatılan biyolojik mücadelede önemli yer tutulması beklenen Kırmızı orman karıncalarının (Formica Rufa L.) doğaya bırakılmasından sonra beklenen sonuçların alındığı belirtildi. ki zararlıları, ekonomik zararlı durumuna geçiyor. Hedef alınmayan birçok yararlı canlıları öldürüyor. Doğal denge bozuluyor. Hava, toprak ve su önemli ölçüde kirleniyor. Tarım ilaçlarından C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle