Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 30 Ağustos 2013 Cuma a2 Yaşam İş Bankası kumbarası Osmanlı ordusunda, yuvarlak ve içi boş demirden yapılıp içine barut, demir ve kurşun parçaları doldurularak topla ya da elle atılan bir tür bombaya “humbara” deniyor (“Kumbara”nın aslı Farsçadan gelen bu sözcüktür). 1924’te kurulan İş Bankası, evlerde atıl olan tasarrufları özendirmek için 1928 yılında 2 bin adet kumbara yaptırıp, dağıtıyor. Çok rağbet görünce yaygınlaşıp simgeleşen bu kumbaralar, kısa zamanda çocukların vazgeçilmez oyuncaklarından biri haline geliyor. Öyle ki Ulus Meydanı’ndaki Dergiden, Artırma ve Yerli saat bile onun Malı konulu özdeyişler. biçimine bürünüyor (31.5.2013 günü AÜ Tıp Fakültesi Morfoloji binası önünde aynı saatin işleyenini gördüğümde eski bir dosta rastlamışcasına seviniyorum). Şu anda da açık olan 1947 yılından kalma vadesiz mevduat hesabımla birlikte bir tane de ben ediniyor, çocukken aybaşlarında açtırarak birikimlerimi hesabıma aktarıyorum. Paramızın bol sıfırlar kazanıp gereksiz metal ağırlıklar haline gelmesiyle değerlerini yitiren kumbaralar, son yıllarda yeniden kullanıma girmiş olabilirler (mi?). Artırma ve Yerli Malı Haftaları Tarihçe İş Bankası kumbaramız ve kalem uzatma kamışımız. 192930 Dünya Ekonomi Krizi yıllarında kurulan “Yerli Mamulatı Müstehlikler Cemiyeti” ve “Yerli Mallarını Koruma Teşkilatı”, 12 Aralık 1929’da TBMM Başkanı Kazım Özalp’ın başkanı olduğu ve müşavir müdürlüğünü Vedat Nedim Tör’ün yaptığı “Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti” bünyesinde birleşirler. Kısaca, halka tutumlu yaşamayı ve yerli malı kullanmayı öğretmeyi amaçlayan bu cemiyet, 12 Aralık 1930’da ilki gerçekleştirilen ve gelecek yıllarda da 1218 Aralık tarihleri arasında bir hafta boyunca sürecek olan “Tasarruf ve Yerli Malı Haftası” düzenler. Doğan Duman, Tarih ve Toplum dergisinin Mart 1993 tarihli 111’inci sayısında, 19311935 yılları arasındaki kutlamaların adeta bir bayram havasında geçtiğine değinir. Yazısında aynen aktardığı 1932’de İzmir’deki programın özellikle, DÜŞ YOLCUSU savassonmez@yahoo.com “Cuma günleri camilerde milli iktisat ve tasarruf ve israftan kaçınmak ve yerli malı kullanmak hakkında mev’izeler verileceği ve senenin her cumasında tekrarlanacağı” şeklindeki 12. maddesi ilginçtir. 2. Dünya Savaşı sonuna kadar Başvekil’in radyodaki Ulusal Ekonomi ve Artırma açış konuşması ve İktisat Kurumu için ünlü gra ker İhap Hulusi Görey’in Vekili’nin hazırladığı bir a ş. açıklamalarıyla gelenekselleşen haftalar, 1946’dan itibaren “Yerli Malı Haftası” adı altında sürdürülür ve giderek sembolik bir “nostalji”ye dönüşür. SAVAŞSÖNMEZ Bir zamanlar ilkokul kutlamaları İlkokul öğrencisi olduğumuz 1950’lerde 1218 Aralık günleri arasındaki Yerli Malı haftalarını iple çektiğimizi hatırlıyorum. Okullarımızın yemek ya da müsamere salonları bu şölen için ayrılıyor. Masaların üzerine herkesin evinden getirdiği yemişler ve meyveler yerleştiriliyor. Yönetimin uygun gördüğü zamanlarda bunlardan atıştırıyoruz, aralarda kaçamak yapanlarımız da 9 Aralık 1951 tarihini oluyor elbet. Ankara taşıyan dergiden armudu, Amasya Yerli Malı şiiri. elması, Dörtyol portakalı, İzmir kuru üzümü, Aydın kuru inciri, Rize limonu, Bursa kestanesi, Giresun fındığı, duterikvişnekayısı kuruları, ayva, nar, cevizli sucuk, pestil bunlar arasında. Yünlü, ipekli, basma gibi kumaşlardan kesilmiş parçalar, minik tezgâhlarında minik halılar sergilenen diğer nesneler. O yıllardan kalan 9 Aralık 1951 tarihli 3. Sınıf Bilgisi dergimiz tamamen bu haftadan söz ediyor (Başlığında “tasarruf” yerine kullanılan “artırma”ya dikkat!). Hafta boyunca meyveleri temsil ettiğimiz Artırma ve Yerli Malı Haftası konusunu işleyen piyesler oynuyoruz, 3’üncü Sınıf Bilgisi dergisi. şiirler okuyoruz, şarkılar söylüyoruz. Okullarımıza yerli mallarımızı öven dövizler (En unutulmayanı, Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı) asılıyor, mağaza vitrinleri yerli malları ile süsleniyor, kentlerimizde “tak”lar kuruluyor. Kısacası yerli malı ve tutumluluk konuları, zihinlere kazınırcasına işleniyor. Ne var ki yaşamımız boyunca yakından tanık olduğumuz üzere, işsizlerimizin bollaştığıüretimin yoklaştığıyüksek faizli ve giderek artan borçlarla ve de özelleştirme gelirleriyle çevrilen bir ekonomiye savrulmaklığımız gibi nedenlerle, bu haftaların önce içeriği boşaltılıyor, değiştirilen tercihlerimizden ötürü zaten “yerli mallarımızın da kalmaması” nedeniyle, giderek “sureta kutlamalara” dönüşüyor ve “yoklara” karışıyor. ANKARALI KİTAPLAR SAVAŞ SÖNMEZ Gezgin Gözüyle Ankara Ed.Timur Özkan, Alter Yayıncılık Ankara, Ankara, Ocak 2013, 312 sayfa. Kitap, aralarında bizim de bulunduğumuz değişik üsluplu 49 gezginin, Ankara’ya ve ilçelerine ilişkin olarak kaleme aldıkları 56 gezi ve kent kültürü yazısından oluşuyor. Yazılarda Ankara’nın, RomaBizansSelçukluOsmanlıAhiCumhuriyet dönemlerine ve yapıtlarına, kimi anıtlarınamüzelerinecamilerine, mutfağına, müziğine, florasına ve faunasına, kimi beldeleri ile ilçelerine değiniliyor. C MY B