Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Temmuz 2013 Cumartesi Sayfa yaşam a3 Tekirdağ’da TürkMacar Dostluğu G eçen ay, 24 Mayıs’ta Tekirdağ’da düzenlenen Kiraz Festivali kapsamında TürkMacar Dostluk Derneği Başkanı Güneş Görselen’in davetiyle Rakoczi Müzesi’nde yapılan törene ve sonrasında düzenlenen resepsiyona katıldım. Macaristan Askeri Bandosu, atlı süvariler ve folklor gösterisi ve sahil boyundaki geçit resmi tek kelimeyle mükemmeldi. Türkiye’nin Macar Büyükelçisi gerçek bir Türk dostu. Aynı zamanda bir tarih uzmanı ve “Macar Generalleri Osmanlı Hizmetinde” adlı kitabın yazarlarından olan Büyükelçi Janos Hovari TürkMacar dostluğunun tarihsel perspektifle, Rakoczi Müzesi önünde çok iyi özetledi. Aynı zamanda, “TürkMacar Dostluk Derneği”nin 10. yıl kutlaması çerçevesinde benim de katıldığım, program dışı, Macaristan bağ ve şaraplarını tanıtıcı bir seminer gerçekleşti. Ben de bu konunun bilimsel yanını ve Türkiye bağlarının ve şaraplarının özelliklerini katılımcılarla paylaştım. Tekirdağ’a yolunuz düşerse mutlaka Rakoczi Müzesi’ni ziyaret etmelisiniz. Tadım Notları Prof. Dr. ERTAN ANLI Macar Bağımsızlık Önderi... Aslında benim Macar bağımsızlık hareketinin önderi, Erdel Prensi II. Ferenc Rakoczi’yi (17041711) tanımam bundan iki yıl öncesinde, Macaristan’ın ünlü bağ ve şarap bölgesi “Tokaj”a yaptığım ziyarete uzanıyor. O zaman, Rakoczi Şatosu’nu ziyaret etme şansını da bulmuştum. Rakoczi’nin bağımsızlık mücadelesi 1700 yılında AvusturyaHabsburg hanedanına karşı başlıyor. Ancak, Avusturya istihbarat teşkilatı onu yakalayıp hapse atıyor. Bir yolunu bulup, hapisten kaçan Rakoczi, Polonya’ya sığınıyor. İspanya Veraset Savaşları nedeniyle, Avusturya ordusu Macaristan’dan çekilince, yeniden Macaristan’a dönüyor ve 1703’te yeniden bağımsızlık savaşını başlatıp, Erdel prensi unvanını alıyor. Ancak, 1708’de Trencin Savaşı’nda Macarlar Avusturya karşısında yeniliyor ve Rakoczi yeniden Polonya’ya geçiyor. 1711’de Avusturya ile barış yapılıp, Macar bağımsızlık hareketi bir süre rafa kalkıyor. Ancak, Rakoczi’nin bağımsızlık hedefi hiç bitmiyor. Tekirdağlı Rakoczi... Bir süre Polonya, Fransa ve İngiltere’de yaşayan prens, 1715 yılında Osmanlı Devleti’nin davetiyle, diğer Macar mültecilerle birlikte Tekirdağ’a yerleştiriliyor. İşin asıl hikâyesi ise dönemin padişahı III. Ahmet’in, II. Rakoczi’yi ErdelMacaristan kralı yaparak, VenedikAvusturya ittifakına karşı daha güçlü olmak istemesi. Ancak, Kırım’dan yardım gelmeyince, Ekim1717’de Belgrad düşer. Neyse ki İspanyol tehdidiyle Avusturya savaşı durdurur. 1718’de imzalanan Pasarofça Antlaşması ile savaş durur. Macar mültecilerinin güvenliği güvence altına alınır. Rakoczi, 1735’e kadar Tekirdağ’da yaşar ve orada ölür. Naaşı İstanbul’da Saint Benoit Lisesi şapeline yerleştirilir. 1906’da da günümüzdeki Slovakya sınırlarındaki Kosice’deki katedrale taşınır. Festivalde gulaş tattık... Macar yemeği denildiğinde bizim öncelikle aklımıza gulaş geliyor. Macarlar, anlamının “sığır güden çoban” olduğunu http://tadimnotları.blogspot.com email anliertan@yahoo.com söylüyorlar ve çobanların 9. yy’dan beri bilindiğini belirtiyorlar. Bizim bazı kaynaklarda ise; gulaş’ın aslında bizden Macarlara geçtiği ve Osmanlı’da yeniçerilere dağıtılan “kulaşı”nın zamanla “gulaş”a dönüştüğünü söylüyor. Kökeni ne olursa olsun, günümüzde “gulaş” Macarların baş yemeklerinden. Ancak, “gulaş”ta, zaman içinde gelişmiş. 18. yüzyıldan sonra “kırmızı biber” de vazgeçilmez baharatlardan biri olarak tencere içine girmiş. “Klasik tencere gulaş”ında sığır eti veya domuz eti kullanılıyor. Önce, parça etler yağda kızartılıyor. Tamamlayıcı olarak, patates, domates, kimyon, yeşil biber, sarımsak katılabiliyor. Bizim usulde, domates salçası ve defne yaprağı da katılabiliyor. Daha sulu, çorba formunda ya da daha katı olabiliyor. Budapeşte’ye yolunuz düşerse... Tabii Macaristan’da sadece “gulaş” yok. Ben de size geçen yılki Budapeşte gastronomi notlarımı çıkardım. Öncelikle Budapeşte’de ilk önerilecek restoran “Gundel.” Bu restoran, klasik Macar yemeklerini modern bir çizgi ile sunuyor. İkinci önerim ise “Onyx”. Gerçekten çok lezzetli ve zarif bir sunum. Bir diğer önemli restoran, yine Budapeşte’deki “Menza”. Fiyat aralığı daha makul, ancak, temiz ve lezzetli… C MY B