Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 25 Temmuz 2013 Perşembe a2 RüzgâRİStASyonu A. Adnan AZAR aazar56@gmail.com 7 Temmuz 1402 Timurlenk’in Ankara 2 Savaşı’nda I. Bayezid’i yendiği gün. Gazete ve tarih dergilerine yine konu olacak bu önemli savaş, operalarda da sık işlenmiş bir konu. Avrupalı opera bestecilerinin belki de pek korktukları Türkleri yendiği için ilgisini çeken Timurlenk, diğer deyişle Aksak Timur (Farsça lenk, aksak; Çağatayca Timur, demir) hakkındaki ilk eserler büyük tiyatro yazarları Racine’nin Bayezid (1672) ve Pradon’un Timurlenk veya Bayezid’in Ölümü (1675) adlı trajedileri. Ardından Bayezid’in biraz zayıf ve gülünç olarak gösterildiği bir opera geliyor (libretto: G. Corardi, beste: A. Ziani, 1689). Medici Dükası Ferdinando bu eserdeki Bayezid’in karakterini fazla zayıf bularak düzletilmesini istemiş. Böylece daha düzgün imajlı Bayezid ile Ankara Savaşı konulu eserler yaratılmış. Bunlardan en kalıcı olanlar Alman asıllı İngiliz besteci G. F. Hendel’in (1685 1759) Pradon’un librettosu üzerine bestelediği operası Tamerlano (1724) ile İtalyan besteci A. Vivaldi’nin (16781741) Piovene’nin librettosu üzerine bestelediği operası Bazajet (1735). Her ikisi de 3 perdelik ve barok tarzında olan eserlerin konuları yaklaşık aynı. Ankara Savaşı; Bayezid’in yenilip esir düşmesi; Timur’un ona önce kötü sonra daha saygılı davranması. Bu eserlerde Esenboğa’ya adını veren Timur’un komutanlarından biri olan İsen KÜLTÜR SANAT Kent KLASİK KALEM PINAR AYDIN O’DWYER aydinpinartr@gmail.com Yanık Saraylar’dan Doğan yürek olan Leyla Erbil gibi o da 1931’de doğdu. Ama asıl doğuşu 1965’te edebiyat dünyasında ve izlerçevre’de büyük yankı bulan Yanık Saraylar’ın yayımlanmasıyla oldu. Altı öykünün oluşturduğu Yanık Saraylar’da “meydan savaşlarının kılıç artıkları, BağlarbaşıKısıklı tramvayları, Baron Bahar’lar, Tevrat, günah dolu sahneler, çocuk kalmış kadınlar, yakışıklı fakat acımasız erkekler kol geziyordu.” Biraz aristokrasi, biraz soylu düşkünlük, bir hayli de “piyasa romanı” mutsuzluğu Sevim Burak’ın elinde duyarlı, incelikli, yeni yapılara dönüşüyordu. Alman Lisesi’nin orta bölümünden ayrıldıktan sonra mankenlik, terzilik, kitabevlerinde tezgâhtarlık yaptı, giyimevi yönetti. Daha sonra ayrıldığı eşi ressam Ömer Uluç’la birlikte bir süre Nijerya’da yaşadı. İki evliliğinden iki çocuğu var. 1951’de Yeni İstanbul gazetesinde yayımlanan ilk öyküsü “Büyük Günah”, gazetenin katıldığı Dünya Hikâyeleri Yarışması’nda ilk altı içine girdi. Daha sonra bazı öyküleri Ulus ve Milliyet gazeteleriyle Yenilik ve Türk Dili dergilerinde yayımlandı. Yanık Saraylar’dan sonra uzun bir suskunluk dönemi yaşadı. Ölümünden bir yıl önce Sahibinin Sesi adlı oyunu ve Afrika Dansı adlı öykü kitabı yayımlandı. Son yazdıkları Everest My Lord/İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar adıyla ölümünden sonra çıktı günyüzüne. Oğlu Karaca’ya yazdığı mektuplar Mach 1’dan Mektuplar’da toplandı. Sahibinin Sesi 1985’te Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi. Burak, ürünlerinin içeriğini “Kendimi anlatıyorum hikâyelerimde, başka kılıklara girerek, bütün özlemlerimi harekete geçirerek, ne olduğumu, ne olacağımı kestirmeye çalışarak, evhamlarımı, korkularımı körükleyerek, yangına koşarmışcasına” sözleriyle; öykücülük anlayışını ise “Hikâye insanın doğduğu günden ölümüne kadar yürüdüğü yolda kendi kendisine konuşmasıdır” biçiminde dile getiriyordu. Levanten kültürünün ruhunu yansıtan yapıtlarında yer yer Tevrat’ın anlatımından yararlandı. Sözdizimi ve yazım kurallarını zorlayarak, şiire yaklaşan bir biçem oluşturdu. Anlatımında çok bilinen kelimelerin bile anlamsal değerleri ile oynadı. Simge, alegori gibi edebiyat kalıplarına yüz vermedi. Yazdı sadece. Az ama iştahla. 1982 yazında Boğaz’da bir yalıda bir TV filmi çekimi sırasında, mekân sahibesine konuk olarak gelmiş, sade bir kahve içerek sessizce gitmişti. 1983’ün Aralık ayının son günü, yeni yılı karşılamadan, yine sessizce ve ama bu sefer sonsuzluğa gitti. Afrika Dansı’nda “Hayatın kendisini yaşamak istediğim çok oldu” demişti. Kısa ama çok ve kendi gibi yaşadı. Yoğun bir ömre birçok hayat sığdırarak yaşadı. “Gibici”lerden olmadı. Yazmıyormuş gibi yazdı. Kendiliğinden. Şaşırarak kendi kelimelerine. Bildiğince. Burak. Geçtiğimiz pazartesi günü Sevim sonsuza yolcu ettiğimiz bir diğer güzel aykırı Operada Ankara Savaşı Buga’dan söz edilmiyor ama savaştaki taraflar arasında barış amaçlı evlendirmeler yer alıyor. 1941’de Sovyet antropolog M. Gerasimov’un Timur’un mezarını açarak bacak yarasını görüp aksak olduğunu kanıtlamış olmasına rağmen hiçbir eserde Timur aksak olarak yorumlanmıyor. Son yıllarda ülkemizde de sahnelenen bu iki harika esere ek olarak Necil Kazım Akses’in (19081999) Behçet Kemal Çağlar’ın librettosu üzerine bestelediği Timur (1974) adlı sololar geçidi yorumlanmak üzere sırasını beklemekte. Türkleri yenen gaddar Timur imgesi yıllar sonra başka bir eserde, G. Puccini’nin (1858 1924) G. Adami ve R. Simoni’nin librettosu üzerine bestelediği Turandot (Turan’ın kızı: dot, Farsça dokht: kızı, 1926) adlı operasında yeniden karşımıza çıkıyor. Ama bu kez yaşlı, düşkün ve gözüne mil çekilmiş bir kör olarak. Oğlu Kalaf (Urdu dilinde halef, kalfa anlamında) büyük ÇinTuran prensesi Turandot’a âşık oluyor. Ama ne oğlunu ne de büyük hükümdar Timur’u Pekin dolaylarında tanıyan bilen yok. Böylece barok operalarında altın çağını yaşayan büyük Timur’un perişan sonu bir İtalyan göçmeni Amerikalının operasında sahneye çıkıyor. Adeta günlük gazete gibi işlev gören operalar; düşmeye görsün, hele öylesine korkunç birinin, herkesinkinden daha kötü olabilen sonunu ortaya koyuyor. Kim demiş opera şarkı söyleyen şişman kadınlardan ibaret diye, işte sahneden alın Ankara Savaşı ve komutanlarının tarihini. Şimdi en iyisi önce Hendel ve Vivaldi’nin Ankara Savaşı sonra da Puccini’nin Timur anlatımlarını dinlemek. Kiraya vermek için mi kamulaştırdınız? İKLİM ÖNGEL Anakent Belediyesi’nin Ulus Tarihi Kent Merkezi’nde gerçekleştirdiği “Yenileme Alanı”nda kara mizah bir olay yaşandı. Bölgede bulunan taşınmazlardan birinin sahibi Hüseyin Gülalan, mülkünün haksız yere kamulaştırılması nedeniyle dava açmıştı. 8. İdare Mahkemesi de belediyenin bölgeye ilişkin “somut bir projesi” olmadığı gerekçesiyle kamulaştırma kararını iptal etmişti. Yargının iptal kararına ve taşınmazın tapsunun Gülalan’da olmasına karşın Anakent Belediyesi, taşınmazı başka birine kiraya verdi. Şu an taşınmazda Sami Efendi Derneği adında bir yer bulunuyor. Taşınmazın sahibi Güalan, 2000 yılında belediyenin “boşaltın” tebligatı ile evlerinden ayrıldıklarını dile getirdi. Belediyenin istimlak bedeli olarak önce bin 500 TL verdiğini söyleyen Gülalan, “Mahkeme 30 bin 500 olarak değer biçti. Belediye ‘Bunu veremem, aramızda anlaşalım’ deyip, 5 bin 500 teklif etti. Ben bunu kabul etmedim ve tapumu istedim” diye konuştu. Tapuyu istemesinin ardından belediyenin kendisini oyaladığını söyleyen Gülalan, “Tapumu yargı yoluyla 1 yıl önce aldım. Kamulaştırmayı da iptal ettirdim. Şimdi de evimin boşaltılması ve 5 yıllık kira bedelimin ödenmesi için dava açtım” dedi. Güalan, evini boşalttıklan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ben 64 yaşında bir insanım. Evimden çıkardılar, 8 çocuğumla ortada kaldık. 5 yıldır kirada oturuyorum. Geçinebilmek için kâğıt, hurda topladım. Şimdi yövmeyesi 50 TL’ye şehir şehir dolaşıp sarımsak satıyorum. Yıllarca büyük mağduriyet yaşadım, belediye insanı canından bezdiriyor, ucuza alıp pahalıya satıyor. Hakkım çiğnendi, bedelini istiyorum.” Çankaya’da nikâhlar art arda amazan ayında evlenme talepleri azalırken, bayramdan R sonrası için başvurular yoğunlaştı. Şeker Bayramı tatilinin bitiminin ardından evlenmek için başvuranlarla, eylül ayının sonuna kadar tüm nikâh saatleri ve günleri şimdiden neredeyse doldu. Ramazan ayında yüzde 70 oranında azalan nikâhların ardından, 12 Ağustos30 Eylül tarihleri Çankaya Belediyesi Evlendirme Birimi’ne yapılan başvuranların sayısı iki bine yaklaştı. Söz konusu tarihler arasında Çankaya Belediyesi Vedat Dalokay Nikâh Salonu’nda 293 nikâh, 102 oda nikâhı ve 765 dış nikâh kıyılacak. Ekonomik güçlüklerin evlenme sayısında bir düşüş ya ratmadığını belirten yetkililer, Çankaya Belediyesi’nin “Evlilik Öncesi Eğitim Programı”na katılımların da yoğun olduğunu dile getirdi. Çiftlerden isteyenler, Çankaya Belediyesi Vedat Dalokay Nikâh Salonu’nda verilen eğitim kapsamında, “Evlilik”, “İletişim ve Yaşam Becerileri”, “Aile ve Sağlık”, “Aile ve Hukuk” gibi başlıklarda eğitim alıyor. Çankaya Belediyesi, evlilik öncesi eğitimin yanı sıra ihtiyaç sahibi çiftlere ücretsiz olarak gelinlik sağlamaya da devam ediyor. Dileyen çiftler kendilerine uygun beden ve modeldeki gelinliği Çankaya Belediyesi Vedat Dalokay Nikâh Salonu’nda temin edebiliyor. Otomobil talihlileri belli oldu zanan talihliler belli oldu. ATO Başkanı Salih Bezci, “222 otomobilin aynı organizasyonda hediye edilmesi Ankara, belki de Türkiye için bir ilk. İlke imza atmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. Otomobil talihlileri için çekiliş dün ATO Congresium’da noter huzurunda Milli Pilışveriş Festivali kapsamında A alışveriş yapılanlar arasında yapılan çekilişle 222 otomobili kayango yetkililerince gerçekleştirildi. İlk çekilişi ATO Başkanı Bezci yaptı. Geçen yıl yapılan festivalde 22 otomobil armağan edildiğini belirten Bezci, 14 Haziran’da başlayıp, 7 Temmuz’da sona eren festivalde ünlü sanatçıların, halk konserleriyle müzikseverlerle buluştuğunu söyledi. Festival boyunca Ankara’nın ilçeleri dahil her yerinden banka ve kredi kartıyla 25 liralık alışveriş yapanların çekiliş hakkı kazandığını dikkati çekti. ‘#AğaçlarTeleferiktenDahaHavalı’ MERT TAŞÇILAR SATILIK ARSA ÇORLU’da kat karşılığı da 11.000 m(2), 15.000 m(2) inşaat alanlı www.hakangungor.com 0312 318 44 88 KAZAN Orhaniye’de (Ankara) sanayi imarlı 2.100 m(2) www.hakangungor.com 0312 318 44 88 KEÇİÖREN merkez bankası evlerinde müstakil 640m(2) www.hakangungor.com 0312 318 44 88 SUBAYEVLERİ’nde (Ankara) binalar, arsalar www.hakangungor.com 0312 318 44 88 SATILIK KONUT AYDINLIKEVLER’de Altınpark manzaralı 210.000.230.000.www.hakangungor.com 0312 318 44 88 VOLKSWAGEN OKURSOY Volkswagen full Servis, Cazip fiyatlarla, Bakım ve Onarım Balgat’ta 0312.473 73 86 VOLVO OKURSOY Volvo full Servis, Cazip fiyatlarla, Bakım ve Onarım Balgat’ta 0312.473 73 86 Twitter önceki gece Yenimahalle’deki ağaç katliamını konuştu. “#AğaçlarTeleferiktenDahaHavalı” adı altında açılan başlıkta 142 bin Tweet paylaşıldı. Başlık, Türkiye’de en çok konuşulan 10 konunun lisetelendiği sıralamaya girdi. Twitter kullanıcıların tepkisi ise ortaktı. Gökçek’e tepki gösteren kullanıcılar, “Ankara’nın teleferiğe ihtiyacı yok! Daha fazla yeşil alanlara ve daha fazla ağaçlara ihtiyacı var. Teleferik kabinleri yerine bari oksijen kabinleri yaptırın. Bu gidişle gelecekte buna ihtiyacımız olacak” denildi. Bu başlık altında paylaşılan Tweet’ler ise şöyle oldu: @pinkpinokyo: Kafeste doğmuş kuşlar, uçmanın hastalık olduğuna : Sertaç EŞ : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER inanırlar. Hastalıklı düşüncelerini de al git. @bribzidurdursun: #ağaçlarteleferiktendahahavalı çünkü büyük bir kayın ağacı gibi,72 kişinin 1 günlük oksijen ihtiyacını karşılamaz... @06Buyukturk: Ses ver; #ağaçlarteleferiktendahahavalı bu sese... Fışkiyeni bulmuşlar ağaçla uğraşma başgan... @alperdemircan: #AğaçlarTeleferiktenDahaHavalı. Bunlar betondan oksijen alıyor. Nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama yapıyorlar işte. @Aslicil: Gerçi sizin insan canına saygınız yok ki doğaya olsun. Kesmeyin, istemiyoruz bir şey! @benimumrumda: Nefes alamamak ne demek bilir misin @06melihgokcek? 25 Temmuz 2013 Perşembe : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Aykut KÜÇÜKKAYA Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B