Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 15 Temmuz 2013 Pazartesi a4 Yaşam Kent Hatice Uzunpınar Çocuklar, mavi ‘Kızımla derinlikleri keşfediyor gurur emmuz ayı, denizsiz başkentimizin çocuklarını denizle ve deniz canlılarıyla tanıştırma ayı oldu. Kulübüm Badim Dalış Merkezinin eğitmen ve dalıcıları, temmuz ayı boyunca her cuma, cumartesi ve pazar günleri saat 14:0017:00 arasında Cepa AVM’de kurdukları çocuk atölyesi ile çocuklara mavi derinlikler, sualtı dünyasının önemi ve deniz canlılarını tanıtıyor. Etkinlikte, hem çocukların el becerilerini geliştiren faaliyetler yapılıyor hem de çocuklara dünyanın sadece yeryüzünde canlılardan Bozkırdan yaşayan ibaret olmadığını Maviye anlatılıyor. Badim eğitmenlerinden biyolog Nesem Öztürk, etkinliğin amacı hakkında Cumhuriyet Ankara okurlarına şunları söyledi: “Etkinliği tamamen gönüllü olarak düzenleyen ve tüm masrafları üstlenen Badim Dalış Merkezinin amacı daha çok insanın dikkatini sualtına çekmek ve özellikle çocuklarımızın bu konudaki duyarlılıklarını sağlamak. Ne kadar çocuk ve ne kadar insan dünyamızın kalan 4’te 3’ü hakkında, yani denizlerimizde neler olup bittiğine dair bir fikir sahibi olabilirse, o kadar çok insan sualtını sevecek ve koruyabilecektir. Etkinliğin ilk hafta konusu sualtı fotoğrafçılığı ve sualtında renkler idi. İkinci hafta tüplü T Çocuklar neler söyledi? Deniz Özsınmaz (5): Büyüyünce dalmak istiyorum. Bütün faaliyetleri çok sevdim. ¦ duyuyorum’ ezi Parkı eylemleri sonrası çay bahçesinde sivil G polisler tarafından gözaltına alınan Sıla Uzunpınar’in annesi Hatice Uzunpınar, bir anne olarak his Naz Akdemir (7): Ben dalmayı çok seviyorum. ¦ Duru Coşardereoğlu (10): Bu faaliyetleri çok sevdim. Çünkü sualtı bilimi ile uğraşmak istiyorum. Yengeç yapmayı öğrenmek istiyorum. ¦ Zeynep Özgecik (11): Ahtapot yapmayı çok sevdim. Ama küçükken biri beni denizden korkuttuğu için denize girmek bile istemiyorum. ¦ Kaan Özdemir (7): Büyüyünce dalmayı deneyebilirim. Ahtapot yapmayı çok sevdim. ¦ Ali Alper (6): Burayı çok sevdim. Suyun altını da çok seviyorum. Büyüyünce dalgıç olacağım. ¦ Oğul Diker (5): Ben zaten dalıyorum ve suyun altını çok seviyorum. Kartondan deniz yıldızı yaptım. ¦ Elif Acar (3): Suyun altını ve okyanusları çok seviyorum. Boyama yapmaktan çok hoşlandım. ¦ Melike Defne Satılmış (3): Balıklar su içer. Ben balıklar çıkınca denizde yüzeceğim. Çünkü benim yüzmem için balıkların dışarı çıkması lazım. Deniz dalgalı olur. ¦ İpek soner@badim.com.tr SONERABACI dalış ve sualtı canlıları, üçüncü hafta yine tüple dalış ve nasıl dalınır ve son hafta da sualtı kirliliği ile denizlerimizi nasıl koruruz haftası olacak. Bu konular ışığında çocuklarla farklı etkinlikler yapılacak.” Eğlenirken öğreniyorlar Etkinliğe katılan çocuklar da eğlence ve öğrenmeyi bir arada yaşıyorlar. Kağıttan yengeç, kartondan denizyıldızı, balonlardan ahtapot yapan çocuklar, deniz canlılarının olduğu boyama sayfalarını gönüllerince dolduruyor ve ellerine aldıkları sualtı fotoğraf makinesi ile akvaryumda sualtı canlılarının fotoğraflarını çekiyorlar. Etkinlik ile ilgili memnuniyetlerini dile getiren veliler de, bugüne kadar düzenlenen etkinlik ve atölyelerden farklı olduğunu ve çocukları sualtı ile tanıştırdığı için son derece başarılı bulduklarını söyledi. Fotoğraf sergisine davet tkinliğimizde büyükleri de unutmadık. 2026 Temmuz tarihleri arasında yine Cepa’da her yaştan ziyaretçilerin ilgisini çekecek, dünyanın birçok noktasındaki denizlerde yaşan canlılardan oluşan ve bol ödüllü bir sergi ile karşınızda olacağız. Sergi boyunca sualtı ve mavi derinliklerin gizemi hakkında tüm merak ettiğiniz konularda danışacağınız eğitmenlerimiz de sizlerden gelecek soruları yanıtlamak için orada olacaklar. Ayrıca son hafta deniz kirliliği hakkında bilgilendirici etkinlikler de yapılacak. E settiklerini Cumhuriyet Ankara’ya anlattı. Uzunpınar, Sıla’nın arkadadışının telefon ettiğini ve “Hatice Teyze duydun mu?” diye sonruğunu belirterek, “İlk olarak içim cız etti, eyvah dedim” diye konuştu. Oğlunun da 2 yıl önce Hopa davasında tutuklandığını söyleyen Uzuner, “‘Hangisi acaba’ diye düşündüm. Çünkü bitmediğini ve betmeyeceğini biliyorum. AKP faşizmi sokaklarda, biz de sokaklardayız. Bu yüzden her an karşı karşıya geliyoruz” dedi. Haberi aldıktan sonra 5 dakika içinde kendisini toparladığını söyleyen Uzuner, Sıla‘yı gözaltına alındığı için asla suçlamadığını kaydetti. Uzunpınar, “Sıla hakları için mücadele veriyor. Ben de onun arkasındayım. O ne yaptığını biliyor. Bu gençlerin hepsi okuyan aklı başında insanlar. OnGEZİ’NİN ları hakları ARDINDAN için mücadelesi suçlanamaz. Ben bir ¦ İKLİM ÖNGEL anne olarak Sıla’yla gurur duyuyorum. Benim kızıma yakışan da budur elbette. Ne güzel bir evlat yetiştirdiğinimi bir kez daha gördüm” diye konuştu. AKP iktidarına öfkesinin daha da arttığını söyleyen anne, daha çok alanlarda olunması ve direnilmesi gerektiğini kaydetti. Gözaltına alınmasından 3 gün sonra Sıla’nın mahkemeye çıkarıldığında ilk kez gördüğünü, tutuklanma kararı çıkmasının ardından polisin tutumunu eleştiren Uzunpınar, “Çocuklarımızı bize göstermemek için polis elinden geleni yaptı. Dokunamayacağımızı zaten biliyordum ama en azından bir el sallamak, bir kez seslenmek istedim. Yanında olduğunu göstermem gerekiyordu. Ama polis aramıza 5 sıra barikat kurdu. Biz de bunun üzerine ‘Anaların öfkesi katilleri boğacak’ diye bağırmaya başladık” diye anlattı. Savcılıktan özel izin alınarak Sıla’yı aynı gün görebildiğini söyleyen Uzunpınar, ilk karışlaşmalarını, “Aramızda cam vardı. Onu gördüğüm an, gözyaşlarımı tutamadım. Ama o öyle güçlüydü ki, ‘Kızım böylesine dimdik dururken bana ağlamak yakışmaz’ deyip kendimi toparladım” dedi. Sıla’nın 3 haftada çıkmasını beklemediğini ve duyduğunda çok şaşırdığını söyleyen Uzunpınar, kızının çıkmasına karşın içinde yaşadığı burukluğu “Sıla çıktı ama diğer çocuklarım içeride. Ben içerdekilerin hem yoldaşı hem de annesiyim” dedi. Ailelere, “Çocuklarınıza baskı yapmayın” diye seslenen Uzunpınar, yetişkinlerin de kendilerini dört duvar arasına kapatmaması gerektiğini dile getirdi. Uzunpınar, “Dört duvar illa ki cezaevinde olmuyor. İnsan dışardayken de kendisini tecrit edebiliyor. Haklarını aramaktan kimse korkmamalı, korku duvarları artık yıkılmalı. Sıla cezaevine girdi ama dört duvar arasında değildi, bedeni tutsaktı ama fikri hürdü. Kızımla gurur duyuyorum” sözleriyle anlattı. C MY B