29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 19 Haziran 2013 Çarşamba a2 Kültür Sanat Boğaziçi Caz Korosu’nun şe Masis Aram Gözbek, Ankara’daki direnişe de destek verdi... GÖRÜNÜM A. Celal B NZET [email protected] ‘Silahımız sanatımız’ SELDA GÜNEYSU Mimarlık Sanatıyla Politika imarlık, bir toplumun ekonomik ve politik M yapısını en iyi yansıtan sanat dalları arasında gelir. Oraya bakıldığında ülkede geçerli ekonomikpolitik anlayışı görmemek olası değil. Bu düşünce, bazı kamu binaları cephelerinin son dönemde OsmanlıSelçuklu biçemine dönüştürülmesiyle gelip yerleşti. Ekonomik savurganlık bir yana, işin ideologları Osmanlı’nın yanına Selçuklu’yu katmak zorundalar. Gönülleri Osmanlı’dan yana ama onun pek fazla sivil mimari örneği olmadığı için zorunlu olarak daha öncesine yöneliyorlar. Kızılay’da dolaşanlar görürler. Milli Piyango ile Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin binaların önleri yıkılarak eskinin kemerli görünümüne öykünülüyor. İçi 21. yüzyılın teknolojik olanaklarıyla donatılmış binaların yüzünde, artık geride kalmış dönemleri yaşatma dürtüsü nereden kaynaklanır ki? Dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye’nin pek çok ilinde konserler gerçekleştirdiler ama hiç bu kadar tanınmadılar. Seslendirdikleri “Çapulcu musun vay vay, eylemci misin vay vay” adlı türkü uyarlamasıyla Gezi Parkı direnişinin sembolü haline geldiler. Kimden mi söz ediyoruz? Boğaziçi Caz Korosu’ndan. Koronun şefi Masis Aram Gözbek, Taksim’den sonra Ankara’daki direnişe destek verdi. “Çapulcu Türküsü”nün öyküsünü Cumhuriyet Ankara’ya anlattı: ¦ “Entarisi Ala Benziyor” adlı türküyü Gezi Parkı direnişi için uyarlamak fikri nasıl gelişti? Bilindiği gibi türkünün düzenlemesi ünlü bestecimiz Muammer Sun’a ait. Bizim de koro olarak repertuvarımızda yer alan bir türküydü. Gezi Parkı olaylarından önce bir kısmımız Fransa’ya turneye gitmiştik. Oradan gelişmeleri izliyorduk. Olayların başladığı haftanın ilk pazartesi günü, İstanbul’da konserimiz vardı. Oradaki konsere de gaz maskeleriyle çıkmıştık. Sonrasında hep Gezi Parkı’nda olduk. Aynı haftanın çarşamba günü de parktaki sahnede koroyla bir performans planlamıştık. Zaten bizim çarşamba günleri rutin provalarımız oluyordu, o provayı Gezi Parkı’nda yapmayı önerdim koroya. Amacımız repertuvarımızdaki türküleri seslendirmekti. Akşama doğru, bizim kendi internet ağımıza, korodan Kürşat arkadaşımız bir ileti gönderdi. “Arkadaşlar ‘Kızılcıklar Oldu mu?’ adlı türkünün sözlerini değiştirdim. ‘Çapulcular oldu mu?/Meydanlara doldu mu?/Gönderdiğin TOMA’lar/Beşiktaş’a vardı mı?’ şeklinde. Bunu söyleyebilirsek güzel olur” diye. Fikir çok hoşumuza gitti, bir saat içerisinde hazırlayıp sahnede söyledik. ¦ “Çapulcu musun vay vay, eylemci misin vay vay” türküsü ilk uyarlama değil... Evet. O gün, Kürşat arkadaşımız, performansın anca sonuna yetişebildi. Biz sahneye çıkmadan hemen önce yeni bir mesaj attı. “Arkadaşlar, performansa gecikiyorum. Yolda kaza var. Ama boş durmadım. ‘Entarisi Ala Benziyor’ adlı türkü için de bir şeyler karaladım. Bunu da söyleyelim mi?” diye. Mesajı okudu bir kısmımız ama hemen hazırlamak imkânsızdı. Performans sonrasında, çadırın çevresinde ikinci uyarlamaya çalıştı herkes dağınık bir şekilde. Gece 02.30 civarı, korodan az kişi kalmış, kendi kendimize şarkı söylerken bir anda etrafımıza bir kalabalık toplandı. Ellerinde telefonlar, kameralar, kaydediyorlar. Hava iyice karanlık, telefon ışıklarıyla aydınlanıyoruz. Bu parçayı da ilk kez orada seslendirdik. Sonra tesadüfen orada olan bir arkadaşım tekrarlamamızı istedi. Kaydetmiş ve sabaha karşı internete yüklemiş. Sonrasını biliyorsunuz zaten... Masis Aram Gözbek tiyatro sanatına yönelik baskılar artıyor. Bununla birlikte, ben, eylemlerin başladığı ilk günlerde sanat kesiminden çok fazla destek görmedim. Biz, Fransa’da olmamıza karşın, ilk günden bu yana direnişe destek veriyoruz. Çünkü bu eylemde en temel haklarımızı savunuyoruz. Bu bağlamda “özgürleşen” sanat, insanların içindeki mizah duygusunu da uyandırmıştır. ¦ Bazı sanatçılar olaylarla ilgili olarak Başbakan Erdoğan ile görüştü... Eğer bu davet size gelseydi, Başbakan’a ne söylemek isterdiniz? Kesinlikle Başbakan ile görüşürdüm. Sesimi en yüksek şekilde çıkarmak, size söylediklerimi ona aynen söylemek isterdim. Neden tüm olanlara karşın hâlâ kulaklarımızı, gözlerimizi kapatmaya çalışıyoruz diye sorardım. Burada ateş hâlâ yanıyor. Buradaki insanlar hem çevrelerine, hem sanatlarına, hem de özel hayatlarına sahip çıkmak istiyorlar. Çünkü demokrasi anlayışıyla bağdaşmayan birtakım işleyişler hayatımıza dayatılmaya çalışılıyor. Artık evimize, yatağımıza kadar girilecek neredeyse... ‘İçimizdeki mizah duygusu uyandı’ ¦ Sanatın desteği halkın mizah gücünü bu eylemlerde daha etkin kıldı diyebilir miyiz? Sanat, söyleyecek sözü olanın işidir. Bir derdin varsa, çevrende olup bitenlere karşı bir tavrın, düşüncen, tüm bunları anlatmanın en etkin silahıdır sanat. Böyle olduğu için de sanattan korkulmuştur tarih boyunca. İşte bu yüzden bugün bir yasa tasarısı taslağıyla Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi gibi kurumlar kapatılmaya çalışılıyor. Özellikle de Altındağ Belediyesi ile Gönüllü Danışma Grubu başkent için harekete geçti Ankara kent müzesine kavuşuyor İKLİM ÖNGEL Altındağ Belediyesi, Ankara Kent Müzesi kurmayı planlıyor. Araştırmacıyazar Ahmet Yüksel, araştırmacıyazar Erman Tamur, sanat tarihçi yazar Gökçe Günel, emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili ve yazar Güven Dinçer, koleksiyoner Mehmet Akan, araştırmacı yazar Necati Kazancı, gazetemiz yazarı Timur Özkan ve fotoğraf sanatçısı, araştırmacıyazar Uğur Kavas’tan meydana gelen Gönüllü Danışma Kurulu, müzenin kuruluş raporunu tamamladı. Müze için pek çok detayın düşünüldüğü raporda Ankara’ya dair akla gelecek her şeyin olması planlanırken, proje gerçekleştiğinde Başkent Ankara bir kent müzesine kavuşmuş olacak. ‘En iyi okul müzedir’ Kent müzelerinin ulusun belleği olduğunun belirtildiği raporda, “Kendi değerlerimizi bilmek ve tanımak öncelikle eğitim işidir. Eğitimde, müzelerin işlevi bambaşkadır. Müzelerin, görselliğin verdiği olanaklarla halka sunduğu güzellikleri, hiçbir eğitim aracı veremez. İnsanın yaşadığı kenti ve çevresini, kentliye ve ulusa tanıtmak için en iyi okul, kent müzeleridir” ifadeleri kullanıldı. Kurtuluş Savaşı’na özel vurgu Kent müzelerinde, kentin tarih boyunca geçirdiği evreler, bu evrelerde öne çıkan olgular ve eski yaşamlardan kesitler alınması gerektiğinin belirtildiği raporda, kentin kimliğini oluşturan temel özelliklere öncelik tanımanın uygun olduğu kaydedildi. Raporda, “Ankara için bu özellikler kuşkusuz Kurtuluş Savaşımızın karargâhı ve Cumhuriyetin başkenti oluşudur” denildi ve müzenin girişine buna özel vurgu yapılması gerektiği bildirdi. Raporda müze bahçesi ve girişi için, “Bahçenin girişe hâkim olacak bir yerde bir seymen heykeli ile Ankara keçisi heykeli dikilmelidir. Ankara’nın nostaljik ulaşım araçlarından otobüs, troleybüs ve bazı hatlarda dolmuş olarak station vagon otomobillerden orijinal örnekler bulundurulması müzenin bahçesine renk katacaktır. Bahçenin uygun yerinde Ankara’nın eski mahalle çeşmelerinden bir örnek inşası uygun olabilir” fikirleri verildi. : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER SATILIK ARSA ÇORLU’da 11.000 m(2), 15.000 m(2) net inşaat alanlı www.hakangungor.com 0312 318 44 88 SUBAYEVLERİ’nde 316m(2)’den 950m(2)’ye alternatifler 0312 318 44 88 www.hakangungor.com SATILIK KONUT SUBAYEVLERİ’nde 6+1 dubleks www.hakangungor.com 0312 318 44 88 ZAYİ NÜFUS Cüzdanımı yitirdim. Geçersizdir. Erdoğan SAVAŞ KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM Müzede, milattan önce 3. yüzyıla uzandırılan Ankara’nın tarihinden kesitlerin olması planlandı. Üç boyutlu sunumların yapılmasının düşünüldüğü raporda, panolarda teşhir edilecek fotoğraflar ve vitrinlerde yer alacak malzemeler ele alındı. Video gösterimlerinin yapılmasının planlandığı raporda, sergilenecek tematik sunumlarda, “Ankara haritaları, kent planları, gravürleri, pulları, kitapları keçisi, çeyiz sandığı, bindallıları, bakırları, Ankara’da yaşanmış önemli olaylar, Ankara ve çevresindeki örenyerleri, anıtlar, eski yapılar, Cumhuriyet dönemi anıt yapıları, yeşil alanlar ve eski Ankara evleri” olması gerektiği kaydedildi. Raporda müze kitaplığına ve belgeliğine ilişkin olarak da, “Ankara ile ilgili her çeşit yayının ve belgenin derlendiği bir birim olacak ve birim araştırmacılara hizmet edecektir. Kitaplık ve belgelik, bilgisayar ortamına aktarılan çeşitli arşiv kaynaklarıyla zenginleştirilecektir” değerlendirmeleri yapıldı. Sosyal alanların bulunmasının da öngörüldüğü müzede, büfe, kafe, turistik eşya satış bölümlerinin yer alacağı ve Ankara’ya özgü börek, çörek, tatlıların tanıtılacağı kaydedildi. Tarihe bakıldığında, benzer bir uygulama, kendi toplumlarının gereksinimlerine karşılık veremeyen yönetimlerin oyalama taktiği olarak karşımıza çıkar. Kendini politika gereğiMüslümanlığın koruyucusu sayan Hitler başa geçtiğinde Roma İmparatorluğu’nu canlandırmak istemişti. Ari imparatorluğun sürdürücüsü ondan başkası olamazdı çünkü. Bu nedenle başmimarı Albert Speer’e eskinin görkemli binalarını anımsatan yapılar yapması buyruğunu verdi. Geniş alanlar, büyük binalar imparatorluk Roması’nı anımsatmalıydı hep. Kullandığı eskisinin yetersizliğini öne sürerek bir de “yeni Başbakanlık” binası istedi ondan. Şef, Ocak 1938’de, Berlin’de yapımına başlanan yapının bir yıl içinde tamamlanmasını buyurmuştu Speer’e. “Neue Reichskanzlei” adını taşıyan yeni Başbakanlık için bugünkü değerle 1 milyar doların üzerinde harcama yapıldı. Gösterişli boyutta geniş toplantı salonları ve diğer bölümler en dikkat çeken alanların başında yer alır. Binanın hemen yakınında da yeraltı sığınağı “Führerbunker” yapıldı. (1945 yenilgisinin ardından Hitler burada intihar edecektir. Aynı yıl içinde bina da yıkılıp ortadan kaldırılır.) İmparatorluk düşlerinin gelip dayandığı çıkmaz yer burası. Tarihte her dönemin, kendi varoluş koşulları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği bilinmeyen bir durum değil. Zamanı içinde var olmuş kavramları yeniden canlandırmak söz konusu olamaz. Sanatın tarihi bize geçmişin yinelenemeyeceğini net olarak gösteriyor. Olsa olsa, günümüzde eskinin binaları yerine ancak önyüzünün benzetilmeye çalışıldığı öykünmeci yapılarla süslenmiş caddeler ortaya çıkar. Önünden gelip geçerken eski imparatorluk özlemlerini gidermenin bir yolu da bu olmalı. Son model arabalara binip, önünden geçerken bazı binaların dışını yüzlerce yıl öncesi biçeminde süslemenin çelişkisi başka nasıl açıklanabilir ki? Sanatın, kitleleri uyuşturmak adına yapılan bu tür olumsuz uygulamaları açığa vurmasının, kimilerince sevilmemesi salt bu yüzdendir. DUYURU Batıkent’te kemanpiyano ¦ Atatürkçü Düşünce Derneği Batıkent Şubesi’nde, yarın saat 20.00’de, Kumsal Altınörs ve Seçil Saykan’ın sunacağı kemanpiyano dinletisine tüm başkentliler davetli. Zafer Parkı’nda eğitim kermesi ¦ Ulusal Eğitim Derneği, 22 Haziran Cumartesi gü nü “bağımsızlıkçı, aydınlanmacı, halkçı eğitime katkıda bulunmak için” bir kermes düzenleyecek. Zafer Parkı’nda, 10.0019.00 saatleri arası gerçekleşecek kermese tüm Ankaralılar davetli. : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Aykut KÜÇÜKKAYA 19 Haziran 2013 Çarşamba Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle