Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 18 Haziran 2013 Salı a2 Kültür Sanat Kent Prof. Dr. Arbak, yoğun biber gazına maruz kalan bireylerin uzun vadede büyük sıkıntı yaşayabileceğini açıkladı YANSIMALAR Şefik KAHRAMANKAPTAN se k@kahramankaptan.com ‘Sakat doğuma yol açabilir’ İKLİM ÖNGEL ‘Hisseli Şâiyalar Kumpanyası!’ “Barok” etkileyici, sevimli, hitabete güç katan bir sözcük... Sayın Başbakan, yıktırmayı kafasına koyduğu İstanbul AKM’nin yerine yeni yapılacak bina için, değişik konuşmalarında sırayla “opera, opera merkezi, kültür merkezi” tanımlarını yaptıktan sonra, “barok opera”da karar kıldı. Barok dönem, Avrupa’da 1718. yüzyıllarda gelişmiş, mimaride kralların güç ve şatafatını gösteren, süslemeye önem verilen bir dönem. İstanbul’da barok mimarı örneği yapılar yok mu? Yeterince var. Barok tarzda yapılmış dört ibadethanenin başında Abdülmecid’in Ermeni mimar Nigoğos Balyan’a yaptırdığı Ortaköy Camisi bulunuyor. Ülkemizdeki çoksesli müziğin babası kabul edilen Donizetti Paşa’nın mezarının bulunduğu Saint Esprit Kilisesi de önemli bir örnek. AKP yönetimi boyunca AKM konusunda söylenenler, açıklananlar pek birbirini tutmadı. Sabancı Grubu’nun büyük katkısıyla AKM’nin güçlendirilmesi ve yenilenmesi projesini de bu hükümet başlattı, aynı bakanlık Başbakan’ın sözlü emri üzerine yazılı emirle çalışmaları durdurttu. Sabancı’dan olumluolumsuz tek satır açıklama yapılmadı, “korku”dan herhalde.. Yazık oldu AKM’nin boş bırakıldığı, İstanbul sanat kurumlarının göçebeye döndürüldüğü 6 yıla... Opera ve bale sanatlarında bina, sahnesi ve altyapısıyla, başarıda çok önemli bir etken. AKM mevcutların en iyisiydi. Ankara’daki sergievinden bozma, akustik koşulları, altyapısı sorunlu bir bina. İzmir’deki eski Elhamra Sineması... Antalya’da belediyenin yaptırdığı Haşim İşcan Kültür Merkezi’ndeki sahne ve altyapı da Ankara ile İzmir’den daha iyi... Samsun’daki bina yarışma sonucu elde edilmiş projesiyle hem görkemli, hem de amaca uygun. 1. Samfest’in açılışında İstanbul’da yaşayan Amerikalı opera yazarı Alexandra İvanoff, Samsun için “Şaşırdım kaldım, burada bu kadar iyi bina” diye beğenisini ifade ettiğinde içimden güldüm. Türkiye böyle bir çelişkiler ülkesi işte... Düzce Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Peri Arbak, yoğun bir şekilde biber gazına maruz kalan bireylerin sakat doğum ve yemek borusu kanseri riski taşıdığını söyledi. Arbak, “Bu etkiler daha çok savaşta kullanılan kimyasal gazlarda görülebilir. Ancak, ‘Emniyetin gazında böyle bir tehlike yoktur’ demek mümkün değil” açıklamasını yaptı. Emniyet, Taksim Gezi Parkı olaylarını bastırmak için Türkiye’nin dört bir tarafında orantısız güç kullanımını artırarak sürdürüyor. Polis, başkentin caddelerine her akşam baskınlar yapıp, biber gazı kullanıyor. Eylemciler, hemen hemen her gün yoğun biber gazına maruz kalıyor. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arbak, yoğun biber gazı altında kalanların karşılaştığı ve gelecekte karşılaşabileceği sağlık sorunlarını anlattı. Biber gazının insanlar üzerindeki etkisinin; yakıcılığına, içerisinde hangi maddenin kullanıldığına ve püskürtme hızına bağlı olduğunu belirten Arbak, “Kullanılan madde su bazlı çözücü ise daha az tehlikeli ancak alkol ya da eter çözücülüğü ise göze geldiğinde kör etme tehlikesi bulunuyor” dedi. Tüm göz yaşartıcı gazların etkilerinin deri ve vücut boşluklarına döşenen iç tabaka üzerinde iltihabi zararları olduğunu söyleyen Arbak, “Bunlar burun akıntısından nefes borusu iltihabına, bronşite, astıma akciğer ödemine, yüksek tansiyon ataklarına, kalp yetmezliğine ve beyin kanamasına yol açabilir” uyarısında bulundu. Biber gazının uzun süreli etkileri için bilimsel öngörülerinin olduğunu kaydeden Arbak, ABD’deki İkiz Kule saldırılarının ardından alanda çalışanlarda görülen sağlık sorunlarını örnek verdi. Arbak, “Bu insanlarda; öksürük, nefes darlığı, akciğer filmlerinde bozukluk, kalıcı solumsal iş görememezlik görüldü. Nedeni olarak da toz, duman, kimyasalların karışımı neden gösterildi” dedi. Taksim Gezi Parkı olaylarında da eylemcilerin yüksek miktarda ve sürekli olarak biber gazına maruz kaldığını vurgulayan Arbak, eylemcilerin ileride sakat doğum ve yemek borusu kanseri riski taşıdığını kaydetti. Arbak, “Bu etkiler daha çok savaşta kullanılan kimyasal gazlarda görülebilir. Ancak, ‘Emniyetin gazında böyle bir tehlike yoktur’ demek mümkün değil” diye konuştu. Arbak, ayrıca biber gazının uzun vadede kalıcı göğüs hastalıklarına yol açabileceğine dikkat çekti. Gaza dikkat! Arbak, eyleme sık katılanların yapması gerekenler ve alması gereken önlemlere ilişkin uyarılarda bulundu. Sağlık açısından riski bulunan herkesin yanında gaz maskesi taşıması gerektiğini söyleyen Arbak, maske alamayanlara da şu önerilerde bulundu: “Yüzü gözü limonla yıkamanın bir anlamı yok. Limonla yakıcılık ar tabilir. Mide asidine karşı kullanılan mide şurubunun yarı yarıya sulandırılması ile yüz yıkanabilir. Eylemciler üzerlerini tümüyle kapatan giysiler giymeli. Yağmurluk iyi bir seçim olabilir ancak tutuşma tehlikesi bulunuyor.” Hastaneye kaldırılacak duruma gelen eylemcilerin bir hafta içinde tekrar kontrole gitmesi gerektiğinin altını çizen Arbak, “Gaza maruz kalanlar, akciğer filmi ve üfleme testi konusunda hassas ve ısrarcı olmalı. 1 hafta içinde tekrar kontrole gitmeli. Böylelikle gazın zararları net bir şekilde anlaşılır” diye konuştu. Gardaki Vagon Restoran’da artık içki satışı yapılmayacak... ‘Yetkililer böyle uygun gördü’ SELDA GÜNEYSU Ankara Garı’nda yabancı konukların ağırlanması, o dönemde sosyal yaşamın hareketlenmesi amacıyla Atatürk tarafından yaptırılan Ankara Garı bünyesindeki tarihi Gar Gazinosu’nun arkasında yer alan Vagon Restoran’da da artık içki içilemiyor. TCDD yönetiminin yapılan restorasyon çalışmasının ardından restoranda içki yasağı uygulaması başlattığı belirtildi. Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) Ankara Şube Başkanı İsmail Özdemir, “Daha önce içki içilen SATILIK ARSA ÇORLU’da 11.000 m(2), 15.000 m(2) net inşaat alanlı www.hakangungor.com 0312 318 44 88 SUBAYEVLERİ’nde 316m(2)’den 950m(2)’ye alternatifler 0312 318 44 88 www.hakangungor.com SATILIK KONUT SUBAYEVLERİ’nde 6+1 dubleks www.hakangungor.com 0312 318 44 88 bir yere yasak konulması içinde bulunduğumuz durumun bir göstergesi. Söz konusu yasağa karşı gerek çalışanlarımızdan, gerekse yurttaşlardan sendika olarak çok sayıda şikâyet alıyoruz” dedi. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Ankara’ya gelen yabancı konukların eğlenmesi, Ankaralıların aileleri ile gidip, müzikli bir ortamda yemek yemesi düşüncesi ile 1937 yılında mimar Şekip Sabri Akalın tarafından projelendirilen tarihi Gar Gazinosu, 1960’lı yıllara kadar Zeki Müren gibi pek çok ünlüyü ağırlamış bir mekân. Mekânın arkasında da yurttaşların ve TCDD personelinin yemek yediği bir restoran Vagon Restoran. Restoranda birkaç ay önce tadilat çalışmaları başladı. Geçen ay “Kule Restoran” adıyla hizmet vermeye başlayan restoranda, yolcular ve TCDD personeli artık içki içemiyor. Çünkü restoranda, restorasyonun hemen ardından “içki yasağı uygulaması” başladı. BTS Ankara Şube Başkanı İsmail Özdemir, konuya ilişkin Cumhuriyet Ankara’ya yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Restoranda bugüne değin içki içilebiliyordu. İnsanlar oraya gelip, tarihi Ulus’ta, konuklarını ağırlayabiliyordu. Ancak ne yazık ki sendika olarak restoranda gerçekleştirilen restorasyon çalışmasının ardından içki yasağı uygulamasının başlatıldığını öğrendik. Restoranın yetkililerine durumu sorunca, ‘Yetkililer böyle uygun gördü’ yanıtını aldık. Daha önce içki içilebilen bir yerde neden bu yasak uygulanmaya başladı? Yetkiler, neden böyle bir karar aldı, açıklamak zorundalar. Ayrıca, bu duruma ilişkin gerek yurttaşlardan gerekse TCDD personelinden çok sayıda şikâyet alıyoruz. Sonuçta orası Ankara’nın tarihi mekânlarından biridir. Üstelik, Ankara’da içki içilemeyen yerlerin sayısı da giderek artmaktadır. Bu yerlerle bir yenisinin daha eklenmesi, manidardır.” : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Önemli olan bu binaların içinde kimler tarafından ve nasıl sanat icra edileceği... Ortalıkta dolaşan, kurumların kapatılmasını ve yerine TÜSAK kurulmasını öngören taslakta “Kurum görevini yerine getirmekte bağımsızdır ve hiçbir organ, makam, merci ve kişi kurumun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez. Kurul üyeleri bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla atanır. Kurul üyelerinin 6’sı desteklenen sanat dallarında öğrenim görmüş, görev yapmış veya temayüz etmiş kişiler arasından seçilir. Başkan ve ikinci başkan Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenir” deniliyor. Yani bakan ve hükümet, üyelerle başkanı atayacak, sonra da hiçbir emir ve talimat veremeyecek! Belki, “rica”da bulunurlar, üyeler de ricayı “emir” telakki ederler! Geçmişte, sosyal demokratlar dahil, “rica” ile atanan kimi müdürlerin görevlerindeki başarısızlıkları, kurumlara nasıl zaman ve para kaybettirdiklerini gördük! Sanat hiçbir zaman kifayetli veya kifayetsiz muhterislerin, kendini dâhi zanneden çıkarcıların eline bırakılmamalıdır. Taslaktaki amaç bölümünde, “Kültür ve sanatsal faaliyetlerin sektörleşmesi sağlanabilecek, kuralları daha belirli bir kültür ekonomisinin, bir kültür endüstrisinin oluşmasına destek verilecektir” deniyor. Yani pazar ekonomisi kuralları geçerli olacak. Halkın 510 liralık bilet fiyatlarını bile “pahalı” bulduğu günümüzde, sanatçıların kuracakları kumpanyalarla verecekleri projelerin, kurul tarafından yasa metnindeki, “ihtiyaç halinde veya gerekli gördüğü takdirde” kaydına bağlı olarak kabul edilmesi durumunda, ihale veya hizmet alımıyla desteklenmesi halinde, bilet fiyatının da koşullara göre saptanması demek. Destek yüzde 50’yi geçemeyeceğine göre, varın siz düşünün bilet fiyatlarını... Ayrıca TÜSAK kendisi de “şirket” kurabilecek. Bakın taslakta ne deniyor: “Bakanın onayıyla, gelirleri kuruma ait olmak ve kuruma tahsis edilmek üzere bu kanunla belirlenen görev ve faaliyet alanı kapsamında hizmet sunmak amacıyla iktisadi işletme ve şirket kurulmasına, işletilmesine ve kapatılmasına karar vermek..” Demek ki TÜSAK, örneğin “Hisseli Şayialar Kumpanyası”nı kurup para kazanabilecek ve bu paraları, il kültür müdürlükleri emrine verilmiş sanatçıların oluşturacakları kumpanyaları desteklemekte kullanabilecek! Zaten taslakda emredici hüküm çok az, hep “olasılıklara” dayalı “yapabiliredebilir” türü muallâk ifadeler var. Bu pilav daha çok su, bu konu daha çok yazı kaldırır! : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Aykut KÜÇÜKKAYA 18 Haziran 2013 Salı Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B