Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 17 Haziran 2013 Pazartesi a4 Kent BAŞKA KENT YAZILARI nartan99@gmail.com Feridun Büyükyıldız En vefalı babalar kurlarım hatırlayacaktır, anneler gününde en cefakar anneler olan ahtapotları anlatmıştım. Ahtapotlar, yumurtalar çatlayarak yavrular çıkıncaya kadar yuvadan ayrılmıyor, bu nedenle de beslenemediği için yavrular yumurtadan çıktığında anne ahtapot da ölüyordu. Bu yazımı da dünyanın en vefalı babaları olan denizatlarına ayırmak istedim. Denizatları aslında, vücutlarının alt tarafındaki arka yüzgeçleri ve kafaya yakın olan bölümde solungaçları ile iki yanındaki göğüs yüzgeçleri ile tam bir balıktır. Hızlı hareket eden gözleri ile avlarını veya kendisi için tehdit olabilecek avcıları vücutlarını hareket etmeden izleyebilir. Avlarını uzun burnu sayesine yutabilir. Uzun ve kavrayıcı O Bozkırdan Maviye SONERABACI kuyruğu ile mercan gibi deniz canlıları ve deniz yosunları gibi bitkilere sarılarak durur. Erkek denizatlarına en vefalı babalar dememin sebebi de erkek bireylerinin doğurmasıdır. Evet yanlış okumadınız. Aslında bu duruma taşıyıcı annelik de denilebilir. Denizatlarının dişisi, yumurtalarını erkekte bulunan kuluçka kesesinde bırakır. Erkek denizatı burada yumurtaları döller ve yumurtadan çıkış süresi olan on gün ila altı hafta boyunca kesesinde taşır. Bu süre içerisinde erkek denizatı yavruların daha sağlıklı gelişmesi için gerekli her ortamı sağlar. Denizatlarının bilinen 40’tan fazla türü bulunur. Bu türlerin bir çoğu tek eşlidir. Bu sevimli canlılar da günümüzde aşırı avlanma dolayısıyla yok olma tehlikesi altındadır. Babalar gününüz kutlu olsun… soner@badim.com.tr Ankara Kadısının Çekirgelere Fetvasıdır En sessiz direniş Çevre duyarlılığına, polis şiddetine, özgürlüklere müdahaleye karşı direnişi sualtına taşıyan karelere köşemde yer vermek istedim. Tüm göstericilerden dileğim, demokratik hakkını sonuna kadar kullan, tepkini ortaya koy ama asla zarar verme… #direnorfoz 8. yy.’ın sonlarında çekirge istilasının 1 Ankara’da kuraklığa ve kıtlığa yol açtığı çeşitli kaynaklarda bahsedilmektedir. Bakan’Eroğlu’ndan ‘çölleşme’ uyarısı “aşırı hassas ve çok hassas” bölge olarak gösterildiğini belirtti. Bakan Eroğlu, “17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü” dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türkiye’nin taraf olduğu BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi kapsamında, 17 Haziran’ın Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olduğunu, BM Çölleşme ile Mücadele Sekretaryası tarafından bu senenin sloganının, “Geleceğimizin Kurumasına İzin Vermeyelim Geleceğimizi Kurutmayalım” olarak belirlendiğini bildirdi. Eroğlu, BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO raporlarına göre 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9 milyarı bulacağı ve bu nüfusu besleyebilmek için gıda üretimini yüzde 70 oranında artırmak gerekeceğini ancak yine bu tarihe kadar üretim yapılan 1.9 milyar hektar alanın bozulacağının tahmin edildiğini kaydetti. Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum itibarıyla iklim değişikliği ve çölleşmeden etkilenecek ülkeler arasında olduğunu vurgulayan Eroğlu, “Dünya Çölleşme Risk Haritası“ nda Türkiye’nin, özellikle de İç Anadolu Bölgesi’nin, “aşırı hassas ve çok hassas” bölge olarak gösterildiğine dikkati çekti. Türkiye’de tarım alanlarının yüzde 59’unda, orman alanlarının yüzde 54’ünde ve mera alanlarının yüzde 64’ünde fiili erozyonun mevcut olduğunu ifade eden Eroğlu, “Ormanların yüzde 48’i bozuk vasıflıdır. Bu sebeple hükümet 2008 yılında Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği başlatma kararı almıştır. 20082012 yıllarını kapsayan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı ile; ormanların artırılması, bozuk orman alanlarının iyileştirilmesi, erozyonun önlenmesi, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki olabilecek etkilerinin en aza indirilmesi hedeflenmiştir” bilgisini verdi. Çölleşmeyle mücadele için toplumun her ferdinin katkıda bulunabileceğini belirten Eroğlu, “Ülkemizin ve bölgemizin iklim değişikliğinden en az etkilenmesi ve çöl olmaması topraklarının verimi düşmemesi için bütün vatandaşlarımızın, bulunduğu yerdeki ormanı, ağacı ve merayı koruması, karbon emisyonunu artırmak için ağaçlandırma ve erozyon kontrol çalışmalarına gerekli desteği vermesi, tarım alanlarının yok olmaması için tekniğine uygun sulama ve tarım tekniklerini kullanması hiçbir zaman unutulmamalıdır” çağrısında bulundu. rman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, O Dünya Çölleşme Risk Haritasında Türkiye’nin, özellikle de İç Anadolu Bölgesi’nin Zafertepe’ye ‘insancıl’ çözüm afertepe gecekondu sorununa ÇanZ kaya’dan insancıl çözüm için konut ihalesi yapılacak. Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, yıllardır çözümsüz kalarak kangrene dönüşen Zafertepe bölgesi gecekondu sorununa yurttaşların da desteğiyle oluşturulan “Zafertepe İnsancıl Kentsel Yenileme Projesi”nde son aşamaya gelindiğini bildirdi. Zafertepe Bölgesi’nde gerçekleştirecekleri İnsancıl Kentsel Yenileme Projesi ile kentin ve dar gelirli yurttaşın çıkarları gözetilerek de proje yapılabildiğini göstereceklerini ifade eden Tanık, belediyesine güvenen yurttaşlarla birlikte halkın makus talihini değiştireceklerini söyledi. Proje kapsamında yeşil alanları, parklar ve kadınlara destek amacıyla bir de gündüz bakımevi ve çocuk merkezi yapacaklarını söyleyen Tanık, “Bizim en büyük ödülümüz Çankayalıların yüzünü güldürüp kalbini kazanmak olacak” şeklinde konuştu. İnsancıl Kentsel Yenileme Projesi’nde konutların yapım ihalesinin başlatıldığını belirten Tanık, 25 Haziran saat 13.30’ta Zafertepe Mahallesi’nde 14 bin 325 metrekare, saat 14.40’ta ise Metin Oktay Mahallesi’nde 7 bin 786 metrekare toplam arsa alanında kat karşılığı konut için ihaleye çıktıklarını açıklayarak ayrıntılı bilginin belediyenin resmi web sitesinden edinilebileceğini aktardı. AGSD Başkanı Karakuş doğru alışveriş formülünü anlattı Alışveriş yapma klavuzu nusunda uyarılarda bulundu. Yaz sezonunun devam ettiğini bu nedenle indirim kampanyalarının doğru amaçla yapılmadığını savunan Karakuş, “Burada dikkat edilmesi gereken husus, tüketiciyi istismar amaçlı, gerçeklikten uzak indirim kampanyaları ile gerçek indirim kampanyalarının anlaşılmasıdır” dedi. Kimi mağaza ve markaların tüketiciyi etkilemeye yönelik “çakma” indirim yöntemleri kullandıklarını ve dönemsel karlarını arttırdıklarını anlatan Karakuş, bunların “indirbindir”, “battıçıktı”, “tavşan ürün” gibi yöntemlerle yapıldığını ifade etti. Karakuş,tüketicilerin indirim günlerini doğru kullanarak alışverişlerin kârlı bir şekilde yapabilmeleri için izlemeleri gereken yöntemleri şu şekilde sıraladı: “Alışverişe çıkmadan önce liste oluşturarak ihtiyaçlar ve söz konusu alışveriş bütçesi belirlenmeli. İndirim döneminde değişim yapmayan mankara Giyim Sanayicileri Derneği A (AGSD) Başkanı Canip Karakuş, doğru zamanlı ve hesaplı alışveriş koğazalar var. Tüketici aldığı ürünün tam ve noksansız, ya da özürlü olup olmadığına dikkat etmeli. Ucuz diye ihtiyaç olmadığı halde gereksiz alışveriş yapmamalılar. Bazı marka ve mağazalar ‘indirim günleri’ adı altında etkinlikler ile tüketiciyi çekmeye çalışır. O döneme özel ve daha önce mağazada bulunmayan yeni ürünleri vitrine koyarak fiyatını indirmiş gibi satışa arz eder. Bu yöntem ile örneğin tanesi 15 TL olması gereken bir ürünün fiyatının 45 liraymış gibi etiketlendikten sonra, bu fiyat üzerinden de yüzde 70’lere varan oranda indirim yapılmış gibi gösteriliyor. Bazı mağazalar da ‘tasfiye’, ‘kapatma’, ‘batma’, ‘iş terk etme’ gibi tüketicinin gözünde ‘zararına satış’ algısı uyandıracak taktikler uygular. Bunlara aldanılmaması fiyatürün kalitesi mukayesesinin doğru yapılması gerekir. Çakma indirimlerde başvurulan bir diğer yöntem de ‘havuç ürün’dür. Bunu uygulayan mağazaları, ürünlerin tamamında değil, kârlılığı zaten yüksek ürünlerde yaptıkları indirimler sayesinde mağazanın tamamında indirim varmış algısı yaratırlar. Normal sezonda taktiksel olarak yüksek fiyat koyulan, ancak indirimlerde ‘şok’ indirime tabi tutularak yüksek oranda satış hedeflenen ürünler de ‘tavşan ürünler’ olarak adlandırılır. Aldanmamak için mümkün olduğu kadar, devamlı alışveriş yapılan ve güvenilen mağazalar alışverişte tercih edilmeli. Sezon sonlarında yapılan alışverişler gerçek anlamda yapılan indirimleri fırsata çevirmek için en uygun alışverişlerdir. Bu dönemlerde fiyatı düşen ürünler, gelecek sezon ihtiyaçları doğrultusunda çok uygun fiyatlara satın alınabilir. En fazla dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de kredi kartıyla yapılan alışverişlerdir. Cepten nakit çıkmadığı için rahatça harcama yapıldığı için zaman zaman kontrolsüz ve aşırı alışverişe neden olabildiğini için kredi kartıyla yapılan alışveriş için de bir bütçe belirlenmeli ve asla aşılmamalı.” Çekirge istilası Ankara’nın gördüğü en büyük afetlerden biri idi. Ankara Belediye Reisi Ademzâde Ahmet Bey’in hatıralarına göre “güz mevsiminde uçuşan milyonlarca çekirge gelmiş, bütün Ankara semalarında güneş görünmez bir hal almıştı” der. Bahsedilmeyen bir enteresan tarafı ise şeyhlerin çıkar çatışmaları ve kadı efendinin çekirgelere karşı tutumudur. Çekirgelerin istilasına uğrayan Ankara halkı çaresizlik içinde ağaç diplerinden, tarlalarından, bağlarından, bahçelerinden, çekirge sürülerini temizlemeye, yok etmeye çalışır. Ürünlerin yok olması, arkasından kıtlığı getirecektir. Halk zor durumdadır. Halkın çaresizliği karşısında şeyhlere gün doğmuştur. Şeyhler durumdan yararlanmak, keselerini doldurmak için kolları sıvarlar. Ankara halkı tarlalarına dadanan çekirgeleri öldürmeye başlayınca bu işten nemalanacak şeyhler harekete geçer. “Çekirgeler sığırcık kuşlarının rızkıdır. Sığırcıkların rızkına mani olmak, gayri caiz ve günahtır” diyerek Ankara kadısına giderler. Kadı ise müridi, parası, nüfuzu bol şeyhlere çareyi sorduğunda, şeyhlerin cevabı hazırdır: “Çare bizde. Halk bizim okuyup üflediğimiz sulardan alırlarsa sığırcıklar gelecek, çekirgeler gidecek” derler. Ankara Kadısı şeyhlerin baskısı karşısında çok fazla şey söyleyemez ve fetvasını verir. “Kim ki çekirgeleri öldürür ise zinhar günaha girer, itlafı yasaktır, ancak ismini aşağıda saydığımız şeyhlerden sığırcık suyu alırlarsa çekirgeden kurtulurlar” der. Ankaralılar Şeyhlerin okuyup üflediği sığırcık suyuna muhtaç bırakılır, kadının fetvası yüzünden öldüremediği çekirgeler ile baş başa kalırlar. Elleri mahkum fetvada isimleri tek tek sayılan şeyhlerden “sığırcık suyu” almak zorunda bırakılırlar. Dönemin muhalif gazetesi “Ankara Gazetesi” ise Muharrem 1297 (Ocak 1880)’de şeyhlerin foyalarını meydana çıkarmak üzere yazılar yayınlar. Kadının fetvasının gerçekçi olmadığına dair haberler yapar. Halkı bilinçlendirmeye çalışır. Şeyhlerin kendi bahçelerine de çekirgelerin dadandığını, kendi bahçesindeki çekirgeye gücü yetmeyen şeyhin, ne çekirgelere bir tesiri, nede halka bir yararı olmayacağını söyler. Ankara halkı, şeyhlerin, kadı fetvasın ve gerçeği anlatmaya çalışan muhalif Ankara Gazetesi’nin arasında kalmıştır. Bütün bunlar yaşanırken şeyhlerin sığırcık suyu satışları devam etmektedir. Çekirgeler sayesinde dönen para arttıkça şeyhler birbirine düşerler. Bu kez kadının kapısını fetvada ismi geçmeyen irili ufaklı şeyhler çalar. “Onların suyu su da, bizim ki abdest suyu mu” mealinden itirazlarda bulunurlar. Kadı yine çaresizdir(!). Bir tarafta çekirgeler, bir tarafta şeyhler, diğer tarafta halkın durumu arasında kalır. Çekirgelerle başı derttedir. Ankara salanamelerinde bulabileceğiniz resmi belge olan fetvasında, şeyhlere ses çıkaramaz ancak bütün hırsını çekirgelerden çıkarır. Çekirgeleri Ankara’ya verdikleri zarardan dolayı suçlar, onları azarlar, fırça atar. Oturur ikinci fetvasını yazar. “Çekirge ismi ile müsemma olan tuyursuz” diye başlar ve “nebadata verdiğiniz zarardan ötürü acil gidesiniz, tiz zamanda Ankara’yı terk ediniz” diye çekirgeleri kovar. Sözde tüm çekirgeleri sürgününe gönderen fetvasını yayınlar. Ankara halkının kıtlıkla karşı karşıya kaldığı bir dönemde dönen dolaplar, payitahta, İstanbul’a kadar uzanmıştır. Meseleye merkezi otorite el koymuştur. Nihayet 8 Haziran 1881 de Dahiliye Nezareti’nin valiliklere gönderdiği emir ile “çekirgelerin itlafı şer’en caizdir” denir ve Ankara’nın çekirge ile imtihanı son bulur. Ankara 1881’de çekirgesiz ve şeyhsiz yıllara girer ve nihayet bir nefes alır. C MY B