Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 3 Mayıs 2013 Cuma a4 Yaşam Kızıl, Kızılcık Şurubu, Kızılötesi nsanlar yaşlanınca sanki eskiyi daha çok hatırlıyor. Benim de geçenlerde aklıma rahmetli büyük halamın kızılcık şurubu düşmüştü. Hele o şurubun kızıllığı. Kızılcık şurubu derken bir de epeycedir aklıma takılır, bu toprakların çocuklarının bu kadar kızıllıkla iç içe yaşayıp dostluk tesis etmesine rağmen kızıllıkla olan hasımlığı!.. Mahbup Halam ve Kızılcık Şurubu Mahbup Çoruh Hanım, yani büyük halam, annemin halası idi. Bilge bir kadındı. Yunus’tan, Karacaoğlan’dan saatlerce beyitler okurdu ezberinden. Kendi de kısa ya da uzun dörtlükler, şiirler yazardı ayaküstü. Hiç çocuğu olmayan Mahbup Hanım, o dönemde ailenin bir nevi kabine reisi, bir anlamda pusulası idi. Zekâ ürünü ince esprileri, laf değdirmeleri ile haklı bir üne sahip büyük halanın, tüm konuklarına ikram ettiği yılın on iki ayı evinden hiç eksik olmayan kızılcık şurubu çok meşhurdu. Hani şu sonbaharın müjdecisi kızılcıklardan bahsediyorum. Mevsiminde bahçesindeki ağaçtan toplardı kızılcıkları. Sonra bir güzel yıkayıp, az şeker ve çok göze suyu ile haşlardı hafiften. Ta ki çekirdekler, kendisini meyveden ayırma kıvamına gelene kadar. Suyunu çeken ve adeta koyu muhallebi kıvamına gelen kızılcıkları çekirdeklerinden arındırırdı. Çekirdeklerinden arınmış püre halindeki kızılcıklara birkaç parça limon tuzu ilave edip karıştırdıktan sonra istirahat İ “Boğazlar Meselesi” serdarsahinkaya35@gmail.com ettirir, oda sühunetine gelen kızılcık püresini, yeşil renkli cam bir kavanoza doldurup, güneşe maruz kalmayacağı mutfak kilerine yerleştirirdi. Mahbup Hala, konukların sayısına göre hemencecik bir kalaylı bakır tasa kızılcık özünden koyar, testiden de kararınca su ekleyip şurubu ezerdi. Ağzı sarı yaldızlı zarif bardaklardaki o kızılcık şurubu var ya, ömrünüze ömür katardı inanın. Bilenler bilir gastro nahiyesinin en iyi dostlarından biridir ve yakışıklı bir ateş düşürücüdür, Latincesi ile Cornus Mas ya da farklı yörelerimizdeki adı ile ergen yani bizim kızılcık. Henüz gazlı, kolalı içeceklerin olmadığı, kimselerin ayran milli içkimizdir diye tutturmadığı her açıdan sağlıklı günlerdi bir bakıma. Bu toprakların ‘kızıl’ ile vaziyeti Hiç düşündünüz mü bu toprakların çocukları kızılla hem bu kadar dost hem de bir bakıma hasım diye? Gazi Paşa’nın önderliğindeki kalpaklı Kuvayi Milliyecilerin kurtuluş mücadelesi sırasında kızıl yıldızlı Sovyetler’le tesis ettiği dostluk, Atatürk– Lenin dayanışması, al bayrak ile kızıl bayrağı kardeş etti, nice şafakların kızıllığında dostluğu paylaştı. Ve Attilâ İlhan ad koymuştu buna hatırlarsanız; Yıldız, Hilâl ve Kalpak diye. Sonra o dostluk temelinde Cumhuriyetin kurduğu ilk fabrika olan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası açıldı, 16 Eylül 1935’te. Esasında, Kayseri ve Nazilli tekstil fabrikalarını inşa etmek, fabrikalarda kullanılacak makineleri temin etmek ve fabrikalarda çalışacak kişilerin eğitimini sağlamak üzere Rusya’da TURKSTROY devlet firması kurulmuştu. Firmanın Türk muhatabı Sümerbank idi. Ve ortaklığın simgesi olarak armalar, rozetler gururla taşınırdı yakalarda o yıllar. Bu sürece, Kızılay tanıklık etti. Kızılçam ormanlarımız da, Kızılırmak’ta, Kızılhisar’da, Kızıltepe’de, Kızıltoprak’ta, Kızılcahamam’da, Kızılbağ’da, Kızılburun’da, Kızılköy’de. Bu sürece Nâzım’ın “Atlılar atlılar kızıl atlılar/atları rüzgâr kanatlılar!” da tanıklık etti. Sonra sevgililerin saçlarına kızıl güller takıldı Enver Gökçe’nin dizeleriyle: “Saçlarına kızıl güller takayım / Salın da gel / Bir o yana / Bir bu yana”. Sonra, bu toprakların çocukları ortalık karışınca “Kızılca kıyamet kopuverdi” Polisin kumanyası bozuk çıktı mniyetSen Genel Başkanı Faruk E Sezer, Ankara’daki 1 Mayıs kutlamalarında görevli polislere bozuk kumanya dağıtıldığını söyledi. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden Sezer’in iddiasına, “Sağlık açısından bazı şüpheler bulunan kumanyalar toplanarak yerine başka firmadan sağlanan kumanyalar dağıtıldı” yanıtı verildi. Sezer, 1 Mayıs’ın kutlandığı meydanlarda görevli polisleri ziyaret ederek sorunlarını dinlediklerini belirtti. Polislerin görev yaptığı meydanlarda insani şartların sağlanmadığını gördüklerini dile getiren Sezer, “Meslektaşlarımızın şikâyetleri var. 1 Mayıs’ta görevli polislere dağıtılan kumanyaların küflü, bozuk olduğunu gördük. Birkaç polis arkadaşımızın yediği kumanyadan etkilendiğini, bu nedenle kumanyaların acil toplatıldığını öğrendik. Bozuk kumanyanın birini örnek olarak aldık” diye konuştu. ‘Polisler aç kaldı’ Toplatılan kumanyaların yerine yenilerinin saat 15.00’te dağıtıldığını söyleyen Sezer, sabahın erken saatlerinden itibaren görev yapan polislerin o zamana kadar aç çalıştığını kaydetti. Bozuk kumanyayı Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne göndereceklerini söyleyen Sezer, kumanyayı temin edenler hakkında işlem yapılmadığı taktirde savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarına işaret etti. İddia doğru çıktı Söz konusu iddia karşısında ise Ankara Emniyet Müdürlüğü’ce yapılan açıklamada, “Sağlık açısından bazı şüpheler bulunan kumanyalar toplanarak yerine, başka firmadan sağlanan kumanyalar dağıtıldı” denildi. Yazılı açıklamada şunlar kaydedildi: “Ankara Emniyet Müdürlüğümüzce 1 Mayıs tedbirleri kapsamında görevli personelimize hizmet satın alma yoluyla yüklenici firma tarafından dağıtılan az sayıda kumanyanın bir kısmı ile ilgili ilk aşamada sağlık açısından bazı şüphelerin tarafımızca fark edilmesi nedeniyle bahse konu kumanyalar vakit kaybedilmeden toplatılmıştır. Personelimiz mağdur edilmeden başka bir firmaya hazırlatılan kumanyaların dağıtımı vakit geçirmeden sağlanmıştır. Yüklenici firma hakkında gerekli inceleme başlatılmıştır.” dedi, demekte. Çocukluk yıllarımızdaki kovboy filmlerinde toprakları işgal edilen Kızılderililerden yana saf tutmadık mı? Kızıl çamurdan yapılan toprak kaplarda o canım güveçlerin yanında aynı kızıl çamur ürünü testilerden serin sular içmedik mi? Çoğumuz kızıl saçlı, kızıl dudaklı güzellere gönül düşürmedik mi hiç? İlkokulda kaçınız müdür baş muavininin kızılcık sopasından nasiplenmedi? Kaçımız ilk gençlik yıllarımızda kaçak olarak çoğaltılan Kızıl Ordu Korosu kasetini dinlemedi. İlk elde aklıma gelenleri not ettim. Birlikte oturup konuşsak kocaman bir kızıl kitap yazarız eminim. Bu kadar kızılla iç içe bir toplum, sosyolojik olarak ve siyaseten hep korkutuldu kızıllıktan. Aslında durum tavşan misali; korktuğu için değil, kaçtığı için korktu, korkutuldu. O, bağımsızlık ve özgürlüğün; kardeşliğin ve dayanışmanın; adam gibi üretip hakça paylaşmanın simgesi kızıllıktan hep uzak durdu. Ve gemisini kurtaran kaptandan, kendi bacağından asılan koyundan yana saf tuttu. Bu saf tutuş, Yıldız, Hilâl, Kalpak Cumhuriyetini adım adım kemirdi. Adeta sonunu getirdi. Hayatı bu kadar kızılla yan yana, olgun kızılcıkları selelere dolduran, sevgililerine çoraplar gönderen bu toprağın çocukları, teslim etmek üzere emaneti. Sanki kızıllıkla bir tek ilgisi kaldı. Ve sordu: Ağabey senin cihazda kızılötesi var mı? diye!.. Memleketteki gidişe inat, direnmek için ağzımızın tadı bozulmasın. Her daim tatlı olsun. Sağlık ve dostlukla. SERDARŞAHİNKAYA Yenimahalletartışmasıbüyüyor SERTAÇ EŞ ların gündeme geldiği dile getirildi. Balaban dönmedi Görevinden istifa eden Balaban, dün de belediyedeki makam odasına gelmedi. Balaban’ın odasının sekreter bölümü dahil koridordan kapısının kilitli olduğu gözlendi. Ayrıca Balaban’ın istifa süreci de netleşmeye başladı. Edinilen bilgilere göre, Balaban istifasını Belediye Başkanı Fethi Yaşar’a değil, Yazı İşleri Müdürlüğü’ne gönderdi. Balaban kararını açıkladıktan sonra Yaşar veya diğer belediye yöneticileri ile de temasa geçmedi. Ayrıca Balaban’ın belediye tarafından kendisine tahsis edilen makam arabasını da kullanmayarak iade ettiği öğrenildi. Telefonlarını dün günboyu kapalı tutan Balaban’ın il örgütündeki gelişmelere göre görevine dönüp dönmeme konusunda karar vereceği iddia edildi. Şenol Balaban’ın Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden istifa etmesiyle CHP Yenimahalle örgütünde başlayan tartışma Ankara il örgütünü kapsayacak şekilde genişledi. Yenimahalle ilçe örgütü fiilen çalışamaz duruma gelirken, Ankara il örgütünde de başkan Zeki Alçın’ı düşürmeye yönelik girişimler başladı. Bu amaçla 19 il yöneticisinin mevcut üstlendikleri görevlerini bıraktıkları ve Alçın’ın çekilmesini bekledikleri öğrenildi. İl yöneticilerinin bir süre sonra istifayı da gündeme getirebilecekleri belirtildi. Toplam 30 kişiden oluşan yönetim kurulundan 19 kişinin istifa etmesi durumunda il yönetiminin düşmesi gündeme gelebilecek. Bu girişimler kapsamında Yenimahalle ve Ankara örgütlerinde her an yeni ittifak C MY B