Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 8 Mart 2013 Cuma a4 COkurları Yazıyor 5 Yaşam Çile Yolu N. EMRE APAYDIN ünyadaki insanların büyük bir bölümü için adı gibi kutsal sayılan bir şehir, Kudüs. Görülmeden anlaşılması, yaşanmadan hissedilmesi oldukça güç bir yer! Âdem’in mezarı, Davud’un şehri, Süleyman’ın tapınağı, İsa’nın çilesi, Muhammed’in miracı… Bir gezgin olarak anlatılması en zor yerlerden birisi… Neredeyse her taşı, her köşesi inananlar tarafından kutsanmış bir şehir. Doğal olarak da paylaşılamayan, binlerce yıldır bitmeyen bir kavganın sürdüğü ve tüm dünyaya taşındığı yer olmuş. Belki de İsa’nın Çile Yolu, 12 kilometrekarelik bu dar alandaki ilahi yoğunluğu açıklamak için en uygun yol olacak. İsa’nın son gecesini geçirdiği, Zeytin Dağı’ndaki Getsemani zeytin bahçelerinden aşağı indikten sonra adı geçen güzergâhı izleyen gezgin, eski Kudüs’ü boydan boya kat ederken, sokakların içinde, satıcıların arasında, Hıristiyan hacılarla burun buruna dolaşacak ve kendini 2000 yıl öncesinde hissedebilecek. 14 duraktan oluşan bu yolun tamamı kat edilmek istenirse, ilk durağınız yalnız cuma günleri girişine izin verilen Ömer Medresesi olacak. İsa’nın ölüme mahkum edildiği bu yeri, kamçılandığı, başına dikenli taç geçirilip Yahudilerin kralıymışsın denilerek Romalı askerlerce D aşağılandığı yerler izleyecek. Biraz yukarı başınızı kaldırırsanız Roma Valisi Pontius Pilatus balkondan “Ecco Homo” (İşte o adam) diyerek İsa’yı işaret edecek. Bir anda kendinizi İsa’nın ölümünü isteyen Yahudilerin arasında hissedeceksiniz. Ecco Homo isimli tablolar, heykeller, kitaplar, felsefi tartışmalar gelecek aklınıza. Tüm insanlar için kendini kurban eden İsa’nın acısının Mel Gibson’ın tartışmalı “Tutku” filmindeki kadar kanlı ve şiddetli olmadığını ümit edeceksiniz. Ecco Homo kemerinin altından geçerken başınızı biraz yere indirirseniz o günlerden kalan parke taşları ve Romalı askerlerin cız oyununa benzer oyun çizgilerini göreceksiniz. İsa’nın sırtına yüklenen hacın benzerini taşıyan Filipinli hacı grubu sizi biraz itekleyip günümüze döndürecek. İsa’nın ölümünden yaklaşık 300 yıl sonra Konstantin’in annesi Helena’nın saptadığı, her biri numaralanmış, kutsal yerlere yapılmış kiliselerle dolu değişik mekânlarla karşılaşacaksınız. İsa’nın düşüp kalktığı, Veronika’nın mendili ile İsa’nın yüzünü sildiği, Simon’un İsa’nın hacına omuz verdiği, annesi Meryem ile son bir kez karşılaştığı nice yer! Yolun sonundaki “Kutsal Kabir (Kamame, Yeniden Diriliş) Kilisesi”, İsa’nın yolunun sonu, diğer taraftan da başka bir yolun başlangıcı olacak. Rum Ortodokslar, Ermeniler, Katolikler, Kiptiler, Süryaniler, Habeşler tarafından paylaşılan, daha doğrusu paylaşılamayan bu kilise, belki size Hakuna Matata NALAN ELGUŞ ambo / Jambo, Jambo Bwana / Habari gani / Mzuri sana / ….. / ….. / Hakuna Matata / Hakuna Matata. Farsça “Zangi Bar” yani zencilerin sahili anlamına gelen Zanzibar Adası’nın her tarafında duyabileceğiniz “Jambo” (Merhaba) adlı şarkının sözleri. Lion King filmiyle duyduğumuz “dert etme, kafana takma” anlamına gelen Swahili dilindeki “Hakuna Matata” sözleri sanki Zanzibar halkının yaşam felsefesi olmuş. Stone Town’da dar sokaklarda kaybolmak şehrin olmazsa olmazı. Bu kayboluş sizi terziler sokağına, hediyelik eşyalar satılan sokaklara, her daim hareketli olan Darajani Pazarı’na, kavuran sıcağın ortasında serin bir soluk alabileceğiniz Jamhuri Bahçesi’ne yada Forodhani Parkı’na çıkarabiliyor. Zanzibar’da doğan, Rock Tanrısı adına layık görülen Queen grubunun efsanevi solisti asıl adı (Farrokh Bulsara) Freddie Mercury’nin adını taşıyan Mercury’s Bar feribot terminalinin hemen yanında ve doyumsuz günbatımı J Kudüs’ün, daha da ötesi dünyanın, nasıl paylaşılamadığının açıklamasını getirecek. İsa’nın mezarı üzerine yapılan bu kilisenin tozunun, çöpünün, basamağının, lambasının önemini anlayacak; onarımı için Osmanlı zamanında çıkan kavgalarda kaç kişinin öldüğünü, Fransızların, Rusların ve diğer devletlerin olaylara nasıl karıştığını şaşırarak öğreneceksiniz. Dünya barışı konusunda ümitleriniz biraz daha kırılacak. Belki de İsa’nın öte dünyada kuracağı krallığı mı beklemek gerekecek diye düşüneceksiniz. Çile Yolu’nun son beş durağını İsa’nın giysilerini çıkardığı, çarmıha çivilendiği, çarmıhta öldüğü, oradan alınıp pembe bir taşa koyularak kefenlendiği, daha sonra da mezara koyulduğu yeri aynı kilisenin içinde ziyaret edip Hıristiyan hacılarının izlediği yolun sonuna varacaksınız. Dışarıdaki sokaklara geri döndüğünüzde, dükkânlarda bir anı baktığınızda, belki bugünden hafızanıza kalan bir koku olacak. Binlerce yılın geleneğini yaşatacaksınız. Arabistan’ın güneyindeki ağaçlardan elde edilen reçine ve yağlar sizde kilise kokusu olarak kalacak. Elinizdeki mür reçine parçasının, İsa’nın doğumunda gelen üç kâhinin elindeki mür ile aynı olduğunu düşüneceksiniz. Tütsü yolunu kat edip, Süleyman’ın huzuruna çıkan Saba Melikesi ile aynı hoş kokulu tütsüleri elinizde tutacaksınız. Aldığınız hacı yağları ile kendinizi mesh edecek, gençlik, tazelik ve uzun ömre kavuşacaksınız. Kim bilir? Belki de yolculuğunuzun bir sonraki durağı eski hacılar gibi Demre’deki Aziz Nikolas Kilisesi olacak. Bari’ye kaçırılan azizin kemiklerini bulabilirseniz, yağ dolu lahitinde kendi elinizdeki yağı kutsayarak, yüzlerce yıllık ritüeli tamamlayacaksınız. İşte Kudüs bunlar gibi pek çok sırrı içinde barındıran, gizemli ve ilahi bir yer! manzarasıyla bir şeyler içip pizza yemek için iyi bir seçenek. Stone Town Cafe’de baharat çayı ile beraber karamelli kek yemek, Livingstone BarRestoran’da passion meyvesinin suyunu içmek, Monsoon Restoran’da balık yemek, Forodhani Parkı’ndaki sokak yemeklerini denemek anılarda kalabilecek seçeneklerden. Umman Sultanı Bargash tarafından yaptırılmış olan ve adada ilk elektrik ve soğutma tesisatının kullanıldığı Beit el Ajaip, Arap Kalesi ve Milli Müze gezilebilecek yerler arasında. İnanılmaz kumsallarıyla göz dolduran Zanzibar’ın, Köle Pazarı yani dönemin en büyük köle ticaret merkezi olması tarihine gölge düşürüyor. Dönemin köle pazarının yerindeki kilise Dr. Livingstone’un çabalarıyla köleliği yasaklayan İngilizler tarafından yaptırılmış. Zanzibar’ın bu en büyük ve ilk kilisesinin bahçesindeki, kölelerin tutulduğu zindanları ve anıt haline gelmiş “zincirlenmiş köle” heykellerini görmek insanlık tarihinin yürek yakan taraflarını anımsatıyor. İyi pazarlıklarla, söylenen rakamların çok altında hediyelik eşyalar alabileceğiniz sokaklarda Memories of Zanzibar adlı mağaza serin ortamıyla, düzenli raflarıyla ve üzerinde satış rakamlarının olduğu etiketlerle diğer dükkânlardan farklı duruyor. Darajani Pazarı’nın kargaşasına dalıp, içinden geçerken burnunuzu tıkama gereksinimi duyacağınız balık pazarını, et pazarını, baharatçıları, sebzecileri gezmeden Stone Town’ı gezmiş olmazsınız. Baharat adası olan Zanzibar’ın baharat çeşitliliğine kendinizi kaptırabilir, daha önce hiç görmediğiniz, adını duymadığınız tropik meyvelerin tadına bakarak karnınızı doyurabilir, hindistancevizi ya da şeker kamışı suyu içerek susuzluğunuzu giderebilirsiniz. Kuzeydeki Nungwi balıkçı köyünün alabildiğine uzanan sahili, adanın en çok turist çeken yeri. Okyanus kenarındaki Ekvator’a yakın ülkelerde gelgit olayı çok açık görülebiliyor. Deniz en düşük seviyesine geldiğinde 140150 metre geriye çekiliyor, Hint Okyanusu’na bakan doğu kıyılarda bir kilometreyi bulan çekilmeler olduğu söyleniyor. Çekilme olduğunda ortaya çıkan manzarada onlarca küçük ve balıkla dolu kaya oyukları, rengârenk denizyıldızları, tehlikeli denizkestaneleri oluyor. Köylü kadınlar küçük balıkları toplayıp rengârenk giysileri ve balık dolu kovalarıyla köylerine doğru sıralanarak giderken fotoğraflarının çekilmesini istemiyorlar. Dhow denilen ahşap teknelerle ulaşılan Mnemba Adası yakınında yapılan şnorkel dalışlarıyla kendinizi bir okyanus akvaryumunun içinde buluyorsunuz. Göz alabildiğine uzanan beyaz kumsallarda yürümenin doyumsuzluğunu yaşıyorsunuz. Zanzibarlılar olabildiğince turizmden gelen gelirlerle yaşayıp bunun dışında her şeye boş vermiş gibiler, yani “Hakuna Matata”... Cumhuriyet okurlarının gezi izlenimlerini, (sayfa olanakları çerçevesinde) bundan sonra da paylaşmaya devam edeceğiz. Bu sayfada yer almasını istediğiniz ve boşluklu 3 bin vuruşu geçmeyen gezi yazılarınızı ozkantimur@yahoo.com adresine gönderebilirsiniz. C MY B