10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 27 Mart 2013 Çarşamba a2 KÜLTÜR SANAT Ankara nisanı‘30. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’ ile karşılayacak... Müziğe doyacağız SELDA GÜNEYSU GÖRÜNÜM A. Celal B NZET [email protected] Sevda Cenap And (SCA) Müzik Vakfı’nca bu yıl 30. düzenlenen, “Uluslararası Ankara Müzik Festivali” 4 Nisan’da başlıyor. Festival kapsamında pek çok yerli ve yabancı müzisyen, Ankaralı sanatseverlerle bir araya gelecek. Bu yılki festivalin en iddialı projesi ise aralarında Polonya Wroclaw Filarmoni Korosu ile Portekiz Lizbon Korosu’nun da bulunduğu 600 kişilik bir orkestranın seslendireceği Mahler’in “Binler Senfonisi” olacak. 30 Nisan’a dek sürecek festivalle ilgili olarak SCA Vakfı Başkanı Mehmet Başman’la konuştuk: Festival, devletin de görevi: SCA, 1973 yılında kuruldu. Bu yıl 40. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Vakfın en önemli amacı Türk müziğine ve çoksesli müziğe katkıda bulunmak. Bugüne kadar da bu ilke doğrultusunda faaliyet gösteriyor. Vakfın, bir aile tarafından kurulduğunu ve bu ailenin varlığının büyük bir bölümünü vakfa teslim ettiğini de vurgulamak isterim. Burada tek amaç çoksesli müziğin ülke çapında yaygınlaştırılması... Ancak bazı etkinlikler var ki bu vakfın boyunu aşıyor. Bu etkinliklerden biri bu yıl 30’sunu düzenleyeceğimiz, “Uluslararası Ankara Müzik Festivali.” Biz bu işi vakfın görevi olarak üstleniyoruz ancak bu aynı zamanda Ankara’nın ve devletin de görevidir. I Bilet fiyatlarını artırmıyoruz: Festivalimizin biletlerini mümkün olduğunca aşağıda tutmaya çalışıyoruz. Çünkü festival kapsamında bir etkinliğe gelen Ankaralıların, diğer etkinlikler için de bilet almasını, böylece daha fazla etkinlik izlemelerini istiyoruz. Ankara memur kenti, bir etkinliğe çocuklarıyla birlikte gelmek isteyen Ankaralıların sayısı da fazla. Durum böyle olunca, bilet fiyatlarını çok artıramıyoruz. Ayrıca, biz bu festivalle Ankara’nın kültür ve sanat merkezi olduğunu vurgulamak istiyoruz. Her ne kadar bugün kültürsanat etkinliklerinin çoğu İstanbul’da gerçekleştirilse de Ankara, Türkiye’nin sanat odağıdır. I İlklere imza attık, atacağız: Festivalde bugüne değin hep ilklere imza attık. Örneğin Kızıl Ordu Orkestrası’nı ilk biz Türkiye’ye getirmiştik. Soğuk savaş yıllarıydı... 250 kişilik bir orkestra Ankaralılarla buluşmuştu. Bu yıl da bir ilki gerçekleştireceğiz. Tüm dünya ülkelerinde yılda en fazla bir ya da iki kez çalınabilen Mahler’in “Binler Senfonisi”ni Ankaralı müzikseverlerin beğenisine sunacağız. 600 kişilik bir sanatçı kadrosu bu konseri gerçekleştirecek. Ekrem Kadak’ta İzdüşümler doğrultusunda bugün geldiği nokta, bir sentezin dışavurumu. O yöneliş sanatçıyı, geleneksele dayalı bir tekniği, eski kalıplarından kurtararak çağdaş bir yorumu uygulamaya götürmüştür. Sonuçta ortaya çıkan durum, günümüz anamalcı sisteminin kapkaç ortamında baskıya alınmış insan dramından başka bir şey değil. Neden olmasın ki? Sanatın temel çıkış noktası insan değil midir? Üzerinde küresel politikaların uygulandığı insanın yaratma eylemini körelten her tür savaşın sınırsızca uygulandığı süreçlerden geçiyoruz. Karabasanlarla, silahlarla kuşatılmış bir dünyanın ortasında yapayalnız bırakılan varlığın kendisi olduğu bilincine sahiptir insan. Bu düşüncelerle yola çıkan sanatçı görsel ve yazılı anlatımlarıyla kendisine dayatılan zoraki uygulamalara karşıt bir duruş sergileme çabasında. Arda Sanat Galerisi’nin eskiye oranla daha geniş ve özenli yeni yerinde açılan sergisinde Ekrem Kadak, bu duruşun simgesi resimleriyle çıkıyor ortaya. Başlangıçta değindiğimiz geleneksellik kavramının yeniye uyarlaması yolundaki işleri de bu sergide görme olanağına sahibiz. Günümüzde yeniden canlandırılmaya çalışılan camaltı tekniğinin geleneksel biçemdeki örnekleri yok değil. Ama, sanatçımızın bu sergisindeki çalışmalarına bakarak, geleneksellikçağdaşlık ikileminin doğru uygulamalarla güzel bir sonuca ulaşabileceğinin örneklerini görmenin hiç de zor olmadığını anlayabiliyoruz. Yeter ki doğru düşünceyle sanatın sorunları üzerinde durulabilsin. Ekrem’in cam yerine kullandığı “resist” adlı bir malzeme üzerine çalıştığı büyük boyutlu düzenlemeleri bu açıdan oldukça ilginç. Camdan daha dayanıklı olan “resist” üzerine geleneksel teknikte olduğu gibi tersten çalışmayla sonuç elde ediliyor. Bu yolla ortaya çıkan sonuç içten ışıklandırıldığı sanısı yaratan gizemli bir görünüme sahip. Ayrıca söylemek gerekirse, sanatçının hedeflediği asıl düşünceyi anlatmaya oldukça yardımcı olan bir teknik. Nedir sanatçının hedeflendiği asıl konu sorusunun yanıtını, düşüncelerini döktüğü yazısında günümüzün ana sorunu küreselleşmenin üzerimize yığdıklarının kötü izlerinde aramalı. Paylaşım savaşlarının odağına kıstırılmış insanın yalnızlaştırılması dramını nasıl yok sayabiliriz bu ortamda? Yalnızlaştırarak, kaosa iterek sağlıklı düşünme kapılarını kapatmak, onu donmuş kalıplar içinde düşünme(me)ye itmek bu sistemin ana ilkesi. Tüm bu sorular ve sorunlarla birlikte galerinin kapısından içeri girdiğinizde karşınıza çıkan resimlerde sanatçının da aynı kaygılarla hareket ettiğini ve yanıtlar aradığını göreceksiniz. Orada görülenler insanı irkiltici, rahatsız edici şeyler. Sanat, daha çok da yaşadığımız çelişkileri, içine düştüğümüz aymazlıkları yüzümüze vurmak için değil midir? krem Kadak’ın resim çizgisi ilginç bir yol izliyor. Yıllar öncesinden başlayan serüveninde E kendine çıkış yolu olarak seçtiği soyut anlayış ‘Kayıp şarkılar’ dile gelecek “Birbirimizi dinlemeye hazır mıyız?” sorusuyla yola çıkan ve Anadolu’nun kültürel çeşitliliğini müzik ve sinemayla birleştiren, “Anadolu’nun Kayıp Şarkıları” başkentte ilk kez sanatseverlerin karşısına çıkacak. Nezih Ünen’in 8 yıllık çabasıyla beyazperdeye yansıttığı ve “Bu filmi seyrettikten sonra kimsenin kimseye düşman kalmayacağına inandık” sözleriyle tanımladığı, “Anadolu’nun Kayıp Şarkıları”, Anadolu’nun farklı kültürlerini ve bu kültürlerin ürettiği folklorik çeşitliliği yansıtıyor. Belgesel tadındaki görüntülerin yanı sıra, Devrim Kaya’nın da sesiyle eşlik edeceği sinekonser, bugün saat 20.00’de MEB Şura Salonu’nda gerçekleşecek. Farklılıkların birleştiriciliğinin vurgulanacağı konseri düzenleyen Altus Organizasyon Etkinlik Yöneticisi Fırat Dadaş, varoluşun yegane gayelerinden birinin, “birbirimizi tanımak” olduğunu söyledi. Dadaş, “Birbirinden ayrık görünen kültürlerin, aslında bir bütünün farklı renkleri olduğunu kanıksatmayı ilke edinen, bu beraberlik hayalini gerçekleştirmek için canı gönülden çaba sarf eden insanları gün yüzüne çıkartmayı bir ödev biliyoruz” diye konuştu. Marka Zirvesi başlıyor Moral verdiler amak Belediyesi KonservatuM varı Türk Sanat Müziği Korosu, zihinsel engelli genç ve aileleri yararına düzenlenen programda sahneye çıktı. 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü kapsamında Teb Otel’de düzenlenen kermes ve konser programında down sendromlu çocuklar da şarkılara eşlik etti. Mamak Belediyesi Konservatuvarı Türk Sanat Müziği Bölüm Başkanı Ali Toprak’ın şe iğini üstlendiği koro, açılan kermes öncesi müzik şöleni sundu. Konserin ardından açıklamalarda bulunan Dernek başkanı Aynur Yıldırım, down sendromunun bir hasta lık değil, genetik bir farklılık olduğu vurgulayarak, sendromlu çocuklar için eğitimin çok önemli olduğunu kaydetti. ‘3. sayfadan kadın’ Piyale, Bülent Göksal, Cem Kaynar, Mustafa Can’ın gazete haberlerinden derleyip kolektif olarak yazımını Merkezi’nde (ÇSM) devam ediyor. Ali üstlendiği oyun, kadın sorunlarına için Poyrazoğlu’nun “Asi Kuş” adlı oyunuyla farklı bir dil ve anlatım tekniği ile başlayan Tek Kişilik Oyunlar Festivali, sahneleniyor. Tek Kişilik Oyunlar Samsun Düşevi Oyuncuları’ndan Ferda Festivali, Ayşenil Şamlıoğlu’nun Kaynar’ın sahnelediği “3. Sayfadan “Evaristo”, Melih Yetkin’in “Hayyam”, Kadın Hikâyeleri”ni Ankaralı Zafer Diper’in “Yargı”, Günay izleyicilerle buluşturdu. Kadına yönelik Karacaoğlu’nun “Basit Bir Ev Kazası” şiddete bir karşı duruş sergilemeyi oyunu ile sürüp Zeliha Berksoy’un 29 amaçlayan Kaynar, Hanife Küçükler, Mart’ta sahneleyeceği “Jokond ile SiYaErgül Atmaca, Bülent Sönmez, Metin U” ile sonra erecek. ankaya Belediyesi’nin Ç gelenekselleştirdiği “Tek Kişilik Oyunlar Festivali” Çağdaş Sanatlar 3’üncüsü düzenlenen Ankara Marka Zirvesi’ne iş, sanat ve spor alanlarında öne çıkan isimlerin katılması bekleniyor. ITEC tarafından yapılan yazılı açıklamada, 3 Nisan’da düzenlenecek etkinlikte, gelecekte 10 yılda Türkiye’den hangi markaların dünya markası olacağı ile hangi sektörlerin yükselişe geçeceğinin ele alınacağı belirtilerek, marka olmanın sırlarının anlatılacağı kaydedildi. Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de katılmasının beklendiği zirvenin, “Sinema Tiyatro Buluşmaları” başlıklı oturumunda usta sanatçı Haldun Dormen ile Engin Altan Düzyatan oyuncu olarak marka olmanın ip uçlarını verecek. Milletvekili ve eski milli futbolcu Hakan Şükür ile eski milli basketbolcular Doğan Hakyemez, Harun Erdenay ve İbrahim Kutluay da “Sporda marka olmak” başlığı altında konuşacak. Zirvenin sonunda Ajda Pekkan’a “Tüm zamanların değişmeyen sanat markası” ödülü verilecek. Business School International (ITEC) tarafından bu yıl 27 Mart 2013 Çarşamba : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Aykut KÜÇÜKKAYA Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle