22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 10 Mart 2013 Pazar a4 Yaşam Es , itlik Hakkından Yas , am Hakkını Savunmaya 8 Mart... AKP Kırıkkale İl Başkanı “Kadın, yuvanıza sizden izinsiz kimseleri alırsa, onları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Ama onların ihtiyaçlarını da giderin” dedi. Diyarbakır’da tiyatrocu sevgilisini dövdüğü için 6 kez gözaltına alınan marketçi, sonunda kadını 7 kurşunla öldürdü. Manisa Turgutlu’da bir maden işçisi, “Telefonla çok konuşuyorsun” diye eşini 13 yaşındaki ikiz çocuklarının önünde bıçakla öldürdü. İstanbul Kartal’da eşini öldürmek için pusuda bekleyen adamı polis son anda durdurdu. Ukrayna’da mankenlik sertifikası aldıktan sonra Türkiye’ye gelen kadınları pavyonlarda fuhuşa zorlayan çete çökertildi. Ve... Sararmış Sayfalar FIRATKOZOK Başbakan Siirt’te “Benim de vasiyetim biliyorsunuz en az 3 çocuk. Bu Siirt’te en az 5 kurtarmaz” dedi. Bunlar sadece bu yılki 8 Mart’tan kalan hasılat... Tüm bu örnekleri eski Kadın Bakanlarından Önay Alpago, “Geldiğimiz nokta ise kadının eşitlik hakkından çok, yaşam hakkını savunma noktasına geriledi” diye tek cümleyle özetledi aslında. O yüzden böyle bir ortamda kutlamadan söz etmek abesle iştigal. Biz bugünün uluslararası alandaki ve Türkiye’deki öyküsünü ele almakla yetinelim. 1857 yılının 8 Martı’nda, New York kentinde bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları isteğiyle greve başladı. Bu grev esnasında polis işçilere saldırdı ve onları fabrikaya kilitledi. İşçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ardından çıkan yangında, işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. Ölen işçilerin cenaze törenine on binlerce kişi katıldı. Bu olaydan 53 sene sonra, 1910’da, Kopenhag’da düzenlenen 2. Enternasyonal’e bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın, yangınında ölen kadın işçiler anısına “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak anılması önerisini getirdi. Oybirliğiyle kabul edilen bu öneri ancak 11 yıl sonra, 1921’de, Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda hayata geçti. BM Genel Kurulu 1977’de 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Türkiye’de de dünyada olduğu gibi ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlandı ancak devamı gelmedi. 1975 yılında ilk kez “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül öncesinde kadınların en etkili örgütlerinden biri olan İlerici Kadınlar Derneği, 1976 yılında ilk kez gazetelere yansıyan şu çağrısıyla kadınlar gününün kutlanacağını duyurdu: “Tüm dünya kadınları ile dostluk ve dayanışma günü olan 8 Mart’ta faşizan baskıların günden güne arttığı, günaşırı gencecik çocukların sokak ortasında kurşunlandığı bir ülkenin kadınları olarak bizler, halen faşizmin zindanlarında işkence gören Şili kadınlarıyla, yiğit İspanyol emekçi eşleriyle, bağımsızlık ve demokrasi için savaşan Angola kadınlarıyla, emperyalizmin saldırılarını yiğitçe göğüsleyen Filistin kadınlarıyla dayanışma içinde olduğumuzu belirtir, eşitlik, ilerleme ve barış için verdikleri mücadeleyi içtenlikle selamlarız. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hepimize kutlu olsun.” 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl süreyle kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya başlandı. O tarihten itibaren her yıl 8 ve 9 Mart tarihlerine baktım, gazetelerde ne yazılmış diye... “Kadınlar haklarını arıyor”, “Kadınlar haklarını tartıştı”, “Bir yılda 16 bin kadına tecavüz edildi”, “Kadın şiddet mağduru”, “Kadın eşit yurttaşlık için alanda”, “Kadın gününde kadına dayak”, “Kadın yasal haklarını kullanmıyor”, “Kadın, hakkını korumada firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok kararlı”, “Kadınlar yürüdü, polis dövdü” Tam 30 yıllık arşiv... Başlıklar aynı... Eşitlik hakkından çok yaşam hakkını savunma noktasına geldiğimiz kadınlar için umutlu 8 Mart’lar dileğiyle. Bir Ankara klasiği: Eyüp Sabri Tuncer bulunmakta, kuponda listelenmiş Temeller Atılıyor losyonlardan birinin işaretlenmesi ve 1908’de Bosna’dan gelip İnegöl’e bu kuponla mağazaya gelinmesi yerleşen Süleyman Bey bir süre sonra halinde “kupon mukabili zarif bir oğlu Eyüp Sabri’yi Apronosyonlar şişe losyon verileceği” adlı şirkete tezgâhtar olarak verir. belirtilmektedir. Bu, günümüzün Burada 8 yıl kadar ticareti öğrenen “promosyon” ya da “bonus” Eyüp Sabri, Kurtuluş Savaşı’na da uygulamalarının ilk örneklerinden katılıp sayılabilir. EST bir yandan da mesire döndükten için gidenlerin ellerine, trenden sonra, yaylı indikleri Gazi İstasyonu’nda “âmâ bir arabayla komşu hafız” aracılığıyla sıktırdığı il ve ilçelere “kolonya”yı tanıtmaya ve bir tüketim kumaş ve alışkanlığı yaratmaya çalışmakta, tuhafiye hemen karşı binadaki hakimlere “yün pazarlarken fanila” pazarlamak, “kasiyer kız” Ankara ile de çalıştırmak, “reyon fişi” (her tanışıp, 1923’te alışverişin fişe bağlanması) kullanmak iki arkadaşıyla gibi yenilikler peşinde koşmaktadır. Ankara’da bir Zaman zaman mağazada çalışan dükkân açarlar. genç Sabahattin, İkinci Dünya Eyüp Sabri mal almaya gittiği bir İstanbul seyahatinden Savaşı’nın başlarında Ticaret Lisesi’ni ikinci sınıfında terk edip memuriyet “kolonya” tarifiyle döner. Bu arada 29 Ekim 1923’te İnegöl’de, hayatına atılır. 34 yıl laborant olarak çalışır, askere gider, tekrar fakülteye Eyüp Sabri Bey’in oğullarından döner, bu kez desinatörlük yapar, Sabahattin doğar. 192627 yılı, Nuri ancak kitap resimlemekten sıkılır. Bu Conker’den kiralanan birbirine bitişik sıralarda ithalat yapılamadığı için EST, iki dükkânda (Anafartalar Caddesi işin ağırlığını biraz da yokluk yıllarının 50/C), kolonya üretimine geçildiği doğasından olarak, tarihtir. Aile artık gömlek dikimi ile yaka Cebeci Dörtyol’da ve manşet değişimine Sakarya (Boşnak) vermiştir. Sabahattin, Mahallesi’nde, Kestane 1950’lerde babasının Sokağı’nda bir evde yeniden çağrısı ile, biraz oturmakta, mahalle da bunaldığı fakülteden, nüfusunun çoğunluğu mağazaya döner. Hazır Bosna’nın Soltak köyünden gelip TCDD 1936 tarihli kataloğun ıtriyat ve esansın ithalinin yeniden başladığı bu yıllarda, inşaatlarında çalışmakta hediyeli kupon sayfaları “kokuculuğa” ve olanlardan “araştırmacılığa” merak salar. oluşmaktadır. İstanbul’da formül peşinde koşuştururken bir Ermeni tüccarda “La 1936 kataloğu ve Livre du par Parfumeur” adlı kitabı Sabahattin’li yıllar görür. Hachette’e ısmarlayarak kitabı Eyüp Sabri Tuncer (EST) ile edinir. Kitapta adresi olan L. kardeşlerinin yönetimindeki Givaudan ’dan olumlu yanıt alması “Bonmarşe”, 1936 yılında çizimleri üzerine malzeme getirterek önce ve düzenlemesi tamamen EST’ye ait “limon kolonyası” üretmeye geçer. olan bir “katalog” çıkarır. Mağaza 1960’dan itibaren bazı meyve ve çiçek adresi “Tüze (Türkçeye dikkat) esanslarının yerli üretimlerini Bakanlığı karşısı” olarak verilen ve Ankara’nın ilklerinden sayılabilecek bu kullanmaya başlar ve kendilerine özgü formüller üretir. Firma, 1961’de kataloğun son sayfasında bir kupon Gençler’in uğurlu Belçikalısı ençlerbirliği’ne devre araG sında Belçika’nın Club Brugge takımından kiralık olarak gelen ve taraftarların “Glatyatör” diye adlandırdıkları golcu oyuncu Björn Vleminckx, ekibin kazandığı karşılaşmalarda uğurlu futbolcusu oldu. Oyuncunun gol attığı üç karşılaşmadan da Gençlerbirliği galibiyetle ayrıldı. Vleminckx, kırmızısiyahlı ekipte ikinci yarıda ön palana çıkan futbolcu olarak dikkati çekiyor. İkinci devrenin açılış haftasında başkent temsilcisinin deplasmanda Medical Park Antalyaspor’u 53 yendiği maçta 4 gol birden atan Vleminckx, kırmızısiyahlı formayla ligde çıktığı ilk karşılaşmada bütün dikkatleri üzerine topladı. Golcü futbolcu, Gençlerbirliği’nin iç sahada oynadığı Mersin İdman Yurdu’nu 31’lik skorla geçtiği karşılaşmada ise takımının ilk golünü attı. Gençlerbirliği’nin bedelsiz olarak kadrosuna kattığı Vleminckx, geçen cuma günü de İstanbul Türk Telekom Arena’da Galatasaray’ı yıkan isim oldu. Belçikalı, karşılaşmadakı tek kolü atarak kırmızısiyahlıları Spor Toto Süper Lig’de düşme hattının bulunduğu tehlikeli bölgeden uzaklaştırdı. DÜŞ YOLCUSU savassonmez@yahoo.com SAVAŞSÖNMEZ Anafartalar Caddesi No:50/C’deki mağazanın girişi kollektif, 1972’de anonim şirkete dönüşür. Limon kolonyası, diğer ürünler, ilkeler Türk tipi kolonya olan “limon kolonyası” Türkiye’de, Cumhuriyetle yaşıt olan EST ile Ankara’da küçük bir atölyede başlamış olup, yine Cumhuriyet ile yaşıt Sabahattin Tuncer ile sürmektedir. Ona göre, masasının üzerinde yazılı duran “İş Hayatının 7 Altın Kuralı” sayesinde bir yerlere gelmişler, güvenilir bir imaj edinmişlerdir. Babası EST para biriktirmeyip yeniden işe yatırmış, hiçbir işlemi kayıtdışı bıraktırmamıştır. Bu nedenledir ki firma, 1973 yılında Ankara’da vergi ödeme listesinin başındaki Koç’un hemen ardında 3’üncü sırada yer almıştır. Halen 10 çeşidi piyasaya verilen, ama kendi mağazalarında 25 çeşit olarak satışa sunulan kolonyalarının yanı sıra yaklaşık 200 farklı ürüne damgasını vuran EST1923, 2007’de başlattığı “internetten satışlar”ını sürdürürken, uzayan tescil işlemlerinin tamamlanmasından sonra New York’ta bir mağaza açmaya hazırlanmakta, bir yandan da Danimarka, Norveç, İsveç gibi ihracat yapılan ülkelerin sayısını artırmaya çalışmaktadır. Öte yandan dini bayramlar arifesinde eski yoğunluğunda olmamakla birlikte, mağaza önündeki kuyruklar da eksik değildir. ‘Ayı nakli’ davası ayvan Hakları Federasyonu, H Hayvan Hakları Koruma Derneği’nin Ankara Çubuk’taki özel bakımevinde 23 yıldır barınan Meyvan adlı boz ayının Bursa Karacabey’deki Ayı Rehabilitasyon Merkezi’ne nakledilmesi istemiyle Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na başvuru yaptı. Bakanlık, ayının kış uykusundan uyanmasının ardından naklin gerçekleştirilmesine karar verdi. Nakil gerçekleşmeyince Hayvan Hakları Federasyonu başvurusunu yineledi. Bunun üzerine bakanlık, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne ulaşan raporlar nedeniyle ayının nakliyle ilgili herhangi bir işlem yapılmayacağı kararı aldı. Federasyon bu kararı yagrıya taşıyınca Ankara 7. İdare Mahkemesi, uyuşmazlığın çözümü için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırdı. Bilirkişi, ayı Meyvan’ı, yaşadıağı yeri ve nakledileceği rehabilitasyon merkezini, nakil işlemini gerçekleştirecek uzman veteriner durumunu inceledi. Bilirkişi raporunda Meyvan’ın nakledilmesinde bir sorun olmadığına dikkat çekti. Ankara 7. İdare Mahkemesi de bu rapora dayanarak “naklin gerçekleştirilemeyeceği” yönündeki bakanlık işlemini iptal etti. Ardından davalı Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Hayvanları Koruma Derneği, mahkeme kararını temyiz etti. Davayı görüşen Danıştay 10. Dairesi, idare mahkemesinin kararını bozdu. Bozma kararında, Hayvanları Koruma Derneği’nin temyiz dilkeçesine eklediği Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanlığı’nca hazırlanan rapora dikkat çekildi. Kararda, rapora göre “ayının topallık nedeniyle güçlük çektiği, sol bacağında kıl dönmesi, şişlik ve açık yara ile karakterize kitlesel bir lezyon bulunduğunun gözlendiği” bilgilerinin yer aldığı dile getirildi. Nakil sırasında uygulanacak anestezinin kemik kanseri riski taşıyan Meyvan’ın sağlığını daha da kötüleştirebileceğine dikkat çekilen Danıştay, yeni bir bilirkişi raporu istenmesini de kararlaştırdı. Meyvan’ın Karacabey’e nakline bu rapora göre karar verilecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle