22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 22 Şubat 2013 Cuma a4 kent Yaşam İşçiler bugün Ankara’da ŞÜKRÜ KARAMAN MC Fabrikası’nda çalışan, maaşB larının eksik ve geç ödendiği gerekçesiyle 18 Şubat’ta İzmir’den Parkelerde bir uzay mühendisi... can, aynı zamanda da Ankara Bölgesi’nde basketbol masa hakemliği yapıyor. 9 yaşında basketbolla sporcu olarak tanıştığını belirten Ercan, “İlkokuldaki müdür yardımcımız, beden eğitimi dersinde bize koşu yarışı yaptırdı ve seçtiklerini basketbol takımına başlattı. Böylece basketbolla tanışmış oldum. Önce okul, sonra kulüp takımlarında 8 yıl oynadım. Antrenörümüzün ayrılmasıyla takım da dağılmış oldu. Sonrasında da hakemliğe geçiş yaptım” dedi. Basketbol camiasının birbirine oldukça kenetlenmiş bir camia olduğunun altını çizen Ercan, “Basketbolla bir kez tanışınca bırakmak imkânsız. Oyunculuğu bıraktıktan sonra ağabeylerimiz bana hakemlik yapmam için teklifte bulundu. Ben de kabul ettim ve kursa başladım. Kurs sonrasında stajyer olarak maçlara çıkmaya başladım. 2007 yılının Ocak ayında da hakemliğe başladım” diye konuştu. 6 yıldır Ankara Bölgesi’nde masa hakemi olarak görev yapan Nilay rta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Havacılık ve Uzay O Mühendisliği öğrencisi Nilay ErErcan, hakemliğin birçok konuda kendisine katkı sağladığını söyledi. Basketbolu çok sevdiğini ve masa hakemliğinin kendisini çok heyecanlandırdığını vurgulayan Ercan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Hakemlik, insan ilişkileri, kriz anında karar yetkisi, kendi zamanımı yönetme ve çevre edinme gibi birçok konuda bana büyük katkı sağlıyor. Hakem demek sahadaki otorite demek. Buradan kazandığım tecrübe, hayatın bazı bölümlerinde çok işime yarıyor. Okulda Avrupa Teknolojileri Öğrencileri diye bir topluluğumuz var. Bu oluşumda bizim adımız ‘Best Ankara’ olarak geçiyor. Bu topluluğun yönetim kurulunda da görev yapıyorum. Bu tarz ortamlarda insanlarla muhatap olurken, nasıl davranılması gerektiği gibi konularda hakemliğin büyük faydasını görüyorum. Parkelerden ve basketbol camiasından kopmak çok zor. Asıl mesleğim hakemlik olmasa da, bu işi son noktasına kadar yapmayı planlıyorum. Tüm gençleri de gerek oyuncu, gerekse hakem, gerekse de taraftar olarak basketbol salonlarına bekliyoruz.” Çankaya’ya ödül gerçekleştirdi. Çankaya Belediyesi’ne, derneğe yaptığı katkılar nedeniyle ödül verildi. Ödülü, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık adına alan başkan yardımcısı Savaş Yorgancı, Cumhuriyet tarihiyle yaşıt olan derneğin çalışmalarını takdir ettiklerini belirterek, “Kendilerinden ödül almak bizim için onur vericidir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihad Matkap’ın da katıldığı töürkiye Yardım Sevenler Derneği T 85. kuruluş yıldönümünü Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğinde rende, “Yılların Siyasetçisi Ödülü” 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, “Yılların Sanatçısı Ödülü” sanatçı Yıldız Kenter’e, “Yılların Sivil Toplum Kuruluşu Ödülü” Türk Eğitim Vakfı’na, “Yılların Eğitim Kurumu Ödülü” TED’e, “Yılların Sivil Toplum Kuruluşu Liderleri Ödülü” Hayrettin Karaca ile İlmiye Çığ’a, “Yılların Habercisi Ödülü” kısa bir süre önce yaşamını yitiren gazeteci Mehmet Ali Birand’a verildi. Cumhuriyet Halk Partisi Yenimahalle İlçe Kongresi 3 Mart’ta yapılıyor. Başarı, başaracağım diyenindir. Yoksulluk sömürücülerini ve yolsuzluk iktidarını uzaklaştıracağız. Biz, bize düşeni yapıp; Yenimahalle’yi barışın, dostluğun,başarının merkezi yapacağız. ozkantimur@yahoo.com Ankara’ya yürüyen, Türk Metal Sendikası’na üye 600 işçi bugün başkentte olacak. Türk Metal Sendikası Genel Sekreteri Yücel Yücel Cumhuriyet Ankara’ya yaptığı açıklamada, İzmir’de kurulu BMC Fabrikası’nda çalışan sendika üyesi bin 600 işçinin maaşlarını yaklaşık 10 aydan bu yana eksik ve zamanında alamadığını bildirdi. BMC işvereni Mehmet Emin Karamehmet’in iyi niyetli yaklaşımına karşın, işçi alacaklarının eksik ödenmeye devam edildiğini vurgulayan Yücel, kamuoyunun dikkatini çekmek üzere bin 200 işçinin 18 Şubat Pazartesi günü İzmir’den Ankara ve İstanbul’a iki koldan yürümeye başladığını kaydetti. 600 işçinin Manisa ve Bursa güzegâhı üzerinden İstanbul’a, diğer 600 kişilik grubun da Afyonkarahisar ve Eskişehir üzerinden Ankara’ya ulaşacaklarını anlatan Yücel Yücel, işçileri başkentte sendika yöneticilerinin karşılayacağını ifade etti. BMC’nin mayına karşı korumalı araç KİVİ’nin üretimi ihalesini kazandığını da anımsatan Türk Metal Genel Sekreteri Yücel Yücel şunları söyledi: “Sendika üyesi bin 600 işçiden bin 200’ü haklarını alabilmek ve seslerini kamuoyuna duyurabilmek amacıyla iki günden bu yana İstanbul ve Ankara’ya yürüyor. İki grubun yürüyüşü bugün her iki kentte sonlanacak. İstanbul’a yürüyen işçiler Çukurova Holding Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapacak. Ankara’ya gelecek işçiler ise sorunlarını aktarmak üzere TBMM’de siyasi parti grup temsilcileri, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Oğuz Kaan Köksal ve başta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere İzmir milletvekilleri ile görüşecek. Bu görüşmeler için randevu girişimlerimiz sürüyor.’’ Genel Sekreter, Ankara’ya gelecek işçilerin yetkililerle görüşüne dek Ankara’da kalacaklarını da belirtti. G Bir doğa harikası ve tarih hazinesi Kastamonu (2) Gezgin Gözüyle TİMURÖZKAN öğreneceğiz. Sırada Kastamonu Kalesi var. Kaleye çıkarken sabahtan beri gezdiğimiz bu tarihi kentin adının da bu kaleden geldiğini öğreniyoruz. Kaynaklar, Bizans döneminde bölgede yaşayan Komnenlerin yaptırdığı kalenin “Komnenlerin Kalesi” anlamına gelen “Kastra Komneni” şeklindeki adının zamanla evirilmesiyle Kastamonu’ya dönüştüğünü yazıyor. Kastamonu Kalesi, daha sonra Candaroğulları ve Osmanlılar tarafından da büyütülerek bugünlere gelmiş. 100 metreden daha yüksek doğal bir tepede bulunan kale, sadece kent merkezine değil karşı taraftaki Saat Kulesi’ne de tepeden bakıyor. Kale dönüşü yol kenarında büyük bir kaya kütlesi üzerinde gördüğümüz kaya mezarları MÖ 7. yüzyılda bölgede yaşayan ve Kastamonu ile birlikte bugünkü Sinop, Bartın, Çankırı ve Karabük illerine egemen olan Paflagonyalılar tarafından yapılmış. Toplam sekiz mezardan, iki sütunu ve üzerindeki üçgen alınlığıyla hemen fark edilen en görkemlisi Ev Kaya Mezarı olarak adlandırılıyor. Kastamonu kent merkezindeki gezimizin ilk gününü, lokanta olarak düzenlenen tarihi Eftanili Konağı’nda, Kastamonu’nun yöresel lezzetlerini tadarak tamamlıyoruz. Ecevit çorbasıyla (yoğurtlu pirinç) başlayan yemekte; banduma (yufka üzerine tavuk veya hindi eti) simit tiridi, bazlamaç, ekşili pilav ve etli ekmek yanında eğşi (elma suyu) ve üryani (erik hoşafı) içiyoruz. Valiliğinin broşürünü esas alarak kentteki ikinci günümüzü Kastamonu’nun Karadeniz kıyısındaki şirin ilçeleri Abana ve İnebolu’ya ayırıyoruz. Küre Dağları’nın çok etkileyici manzaraları eşliğinde Devrekâni üzerinden kuzeydoğuya doğru yaptığımız yolculuğun ilk durağı Abana oluyor. Burada Hacıveli Konağı’nda bir çay molası verdikten sonra sahil yolundan İnebolu’ya hareket ediyoruz. Yolda, valilik tarafından koruma altına alınan anıt ağacı göreceğiz. Beldeğirmeni köyündeki Bayezid Çınarı’nın tabelasında doğum tarihi 1484 yazıyor. İnebolu, Kastamonu’nun ve hatta Türkiye’nin tarihi öneme sahip ilçelerinin başında geliyor. Burası Kurtuluş Savaşı’nda yurtdışından gemilerle getirilen silah ve cephanenin, açıkta demirleyen gemilerden denk kayıklarıyla karaya taşındığı ve buradan da kağnılarla Ankara üzerinden cepheye götürüldüğü rotanın başlangıç yeri. Yakın zamanda “İstiklâl Yolu” adıyla turizme de kazandırılan dört günlük yürüyüş yolu, İnebolu’daki tarihi Türk Ocağı binasının önünden başlıyor. İneboluKastamonu arasında sık sık karayoluyla da kesişerek devam eden İstiklâl Yolu, şimdilik Ilgaz Dağı üzerinde Çankırı/Kastamonu il sınırına kadar devam ediyor ancak zaman içinde Ankara’ya kadar devam ettirilmesi planlanıyor. Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nın başarısı açısından önemini, “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” diyerek ifade ettiği bu sevkiyat nedeniyle İnebolulu kayıkçılar, 1924 yılında “İstiklâl Madalyası”yla onurlandırılmışlar. Halen bu madalyanın gururla saklandığı İnebolu Türk Ocağı binasının bir diğer özelliği de, 1925 yılında Büyük Önder Atatürk’ün Kıyafet ve Şapka Devrimi’ni başlatan ve “Bu serpuşun ismine şapka denir” dediği ünlü nutkunu burada vermiş olması. Kastamonu daha pek çok tarihi ve doğal güzelliğe sahip, bunlar sadece bir hafta sonuna sığdırabildiklerimiz. Bir bu kadar da göremediğimiz yer sayılabilir. Neyse ki karayoluyla Ankara’dan sadece dört ve İstanbul’dan ise sadece yedi saat uzaklıktaki Kastamonu uzak bir yer değil, çünkü buraya en az bir ve belki de birkaç kez daha gelmek gerekiyor. eçen hafta başladığımız Kastamonu izlenimlerimizi bu hafta da sürdürüyoruz. Kastamonu’nun ÇEKÜL önderliğinde restore edilen tarihi konaklarından biri de Etnoğrafya Müzesi olarak düzenlenmiş. 19. yüzyıl sonlarında Kastamonu’da Askerlik Şubesi Başkanlığı yapan Liva Paşa’nın konutu olan üç katlı konakta; geleneksel ev yaşamını temsil eden bölümlerin yanı sıra bakırcılık, urgancılık, eyercilik, kunduracılık gibi el sanatlarının nasıl yapıldığı da modeller ve tarihi aletlerle sergileniyor. Kastamonu’nun bir diğer önemli müzesi ise arkeolojik eserlerin sergilendiği Kastamonu Müzesi. Müze kendisi de tarihi eser olan bir binada kurulmuş. Mimar Kemalettin Bey tarafından İttihat ve Terakki Kulübü olarak yapılan, Kurtuluş Savaşı’nda İstiklâl Mahkemesi olarak kullanılan binada; Kastamonu ve çevre illerde bulunan çok sayıda arkeolojik eser sergileniyor. Bina duvarındaki tabeladan Büyük Önder Atatürk’ün Kıyafet ve Şapka Devrimi’ne ait nutkunu burada verdiğini öğreniyoruz ama ertesi gün gittiğimiz İnebolu’daki Türk Ocağı binasını gezerken Atatürk’ün bu konudaki ilk nutkunu, Kastamonu’dan üç gün önce İnebolu’da vermiş olduğunu HASAN ATEŞOĞLU CHP Yenimahalle İlçe Başkan Adayı İrtibat: 0533 716 26 67 0312 385 07 42 KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle