Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 Şubat 2013 Perşembe Sayfa kent a3 ‘Biz düzenleyebiliriz’ MERT TAŞÇILAR RüzgâRİstasyonu A. Adnan AZAR aazar56@gmail.com Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, riskli alan ilan edilen Saraçoğlu Mahallesi hakkında, “2009 yılında Ankara Valiliği’nden burasıyla ilgili koruma planı yapma amaçlı kaynak talebinde bulunduk. Ama bugüne kadar olumlu bir yanıt alamadık. Bölgesel planlamaya ihtiyacı olan bir alandı” dedi. Tanık, “Bu konuda halkın taleplerini, beklentilerini hissedip, bir planlama çalışması yürütecek olan da Çankaya Belediyesi’dir” ifadelerini kullandı. Saraçoğlu Mahallesi’nin geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu kararıyla, “afet riski altındaki bölge” olarak ilan edilmesine tepkiler sürerken, Çankaya Belediye Başkanı Tanık, Çankaya’nın merkezinde bulunan alana yönelik ilk kez konuştu. Türkiye’nin ilk toplu konut projesinin bulunduğu bölgedeki kararı değerlendiren Tanık, Güven Park ve çevresinde trafik sorununun ve yeşil alan ihtiyacının olduğuna dikkat çekerek, düzenleme yapılması gerektiğini belirtti. Ancak Tanık, konunun “bütüncül bir plan” içerisinde düşünülmesinin önemli olduğunun altını çizdi. Tanık, “Bu alana kazma kürek girmeden önce herkesin üzerinde mutabakat sağlayacağı bir master plan ve ona bağlı uygulamalı planların yapılması gerekmektedir” dedi. ‘İlk konuşacak kurum ATO değil’ Mahallenin riskli alan ilan edilmesinin ardından konuyla ilgili ilk açıklamanın, “Saraçoğlu Kumrular Caddesi’yle birleşik bir projeyle, araç trafiğine kapatılarak bir cazibe üssü yapılabilir” diyen Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci tarafından yapılmasını da değerlendiren Tanık, “ATO Başkanı konuşuyor ve belli bir proje üzerinden bir şeyler söylüyor. Şimdi ATO Başkanı’nın Ankara’yla ve Çankaya’daki bir bölgeyle ilgilenmesi takdir edilecek bir duygudur. Ama ilk konuşacak ve değerlendirme yapacak kurum ATO değildir” ifadelerini kullandı. ‘Yaparsa Çankaya yapar’ Bölgeye yönelik sorunların çözümünde yerel yönetimlerin etkili olabileceğini belirten Çankaya Belediye Başkanı, “Anakent Belediyesi’nin ortaya attığı hayal projelerden birisi olan teleferik de dahil olmak üzere böyle bir iş bütünlük içerisinde ele alınmalıdır. Bunu yapacak olan da yerel yönetimdir. Bu konuda halkın taleplerini, beklentilerini hissedip, bir planlama çalışması yürütecek olan da Çankaya Belediyesi’dir. Ama ne mevcut Anakent Yasası’nda ne şu anki işleyen kentsel dönüşüm uygulamalarında, Çankaya Belediyesi’nin bu konudaki herhangi bir insiyatifini dikkate alacak bir süreç yoktur” diye konuştu. Ölüm, Ütülü Bir Mendil Gibi Cebinde en bunu bir optik yanılsamayla kurduğum, sonra B da zihin dehlizlerinde unutuşa bıraktığım alegori yüklü bir masal sanıyordum; otuz yıl sonra birkaç katmanı yok olmaya yüz tutmuş arkadaş belleklerine eğildim ve sordum: “Ne kitapsız ne kedisiz” olabilen Bilge Karasu, hem de uzunca bir süre, aralarından, o zamanlar bizi illa ki, artık satılmış olan dönemin Çağdaş Sahnesi’ne taşıyan Tunus Caddesi’nin geçtiği bir evde ve hatta çoğu kere kaçamak bakışlarının kesiştiği iki ‘pars’ın içinde tutsak olduğu boş bir yapıyla karşı karşıya mı yaşamıştı? Masallarının yırtılan ipek sesi ile ‘teyit’ ettim; uydurmuyormuşum; bir kere daha şaştım, geriye doğru, aslında bir rastlantı olan hayata. Kitapları, kedileri, seçtiği dost ve öğrencileriyle kurduğu dünyada, penceresinden bakığı dünyada, sadece “dünya”yı değil, kapatılmış iki parsı da görüyormuş Bilge Karasu. Onu, bir sokak geride, “geçimsiz güvercinler”iyle bilinen bir teras katında kurduğu bir başka değerli dünyanın içinde, Füsun Akatlı’nın evinde tanıdım. Devamsızların sadece yok sayılmayıp arandığı o açık okulda, yazılı olmayan bir hayatın var olamayacağını ama başka değerlerle zenginleşilebileceğini de öğrendim. Yazılmış olanın, hayattan ayrı bir yaşantısı olduğunu anladım. Yapıtın, hayat kadar belirsiz, inişli çıkışlı, kavranması güç, tüketilemez bir varlık, bir karşı yaka, bir başka yazıyı görmek olduğunu da. Bir okuru olarak benimle Bilge Karasu yazısının arasında, görmeyi kovan, gözümü korkutan saydam bir ayna/perde oldu yine de. Yazarak bıraktıkları, bir okumayazma biçimleri ansiklopedisi aynı zamanda: Okumanın, yazmanın, yanlış okumanın, başka biçimlerin, biçimleri bulup yok etmenin, hep silmenin içinde devindiği dev bir kılavuz. Bilge Karasu için yazı bir iz: Yazılmamış olanın, başka bir yazının, yaşanmışın izi. Daha yazılırken yeni bir okuma biçimi kuran. Yazı/hayat ile imge arasında kazanılmış, sıkı, gizli bir alan. Parsların varoluş gerçeğine yeniden inanamayarak arkadaş tanıklıklarına başvurmam biraz da bundan. Onda, onun yazısında bir yandan her şey tam, tamam, bir arada; bir yandan eksik, paramparça: Tasarlanmış boşluklar, gedikler, kaymalar. Kurmak, yazmak, yaşamak birbirinden ayrılamayan süreçler onda. Dili, bir başka dilin içine, yeni bir yapıyı, bir yapının, geleneksel olanın, masalın, üstüne yerleştiriyor; anlatının bütününe ulaşmamız için bir imge dizgesi sunuyor. Masallar ve metinler karşılıklı ayna; birbirlerini, korkular ve tutkuların izinde çoğaltmak üzere varlar. Masallar ve metinler, ışık ve gölgeyle ayrılıyor birbirlerinden yine de. Yazmanın bir ışıkla gerçekleşmesi, yalnızca bir eğretileme değil Karasu yazısında. Doğal zamanın düzensizliğinden besleniyor yazdıklarındaki sesin benzersiz temposu. Rastlantısal bir yapboz, olmamayı tasarlayarak kurulmuş bir başyapıt onun yazısı. Umut, hırs, denge, iyilik, hayat, ölüm... Her anlatı parçası, yeni bir anlamın kapısını aralıyor. Işıkla yükseliyor, gecenin ışığıyla aydınlanıyor geleneğin ve geleceğin okunaksız tuzakları. Mimari, müzik, plastik sanatlar gibi disiplinlerden alınmış ögeler, uydurulmuş oyunlar, satranç ve takvimlerle saati şaşırtan bir zaman ustalığı giriyor kurduğu dünyaya. Sesleri, görüntüleri, masallarla düşleri silerek kaydeden, ölümü, “ütülü bir mendil” gibi cebinde taşıyan Bilge Karasu, bugün de, yitirmek üzere buluştuğu okuruna bakıyor. Yazıp bıraktıklarının içinden. Yazı çünkü, ölümün eğretilemesi. Hep hatırlayan da yazının kendisi zaten. Ankara’nın tek hayvan mezarlığı Festival Katar’da yarışacak nkara’da, 8 Haziran1 Temmuz A 2012 tarihleri arasında birincisi düzenlenen, “Ankara Shopping Fest/Ankara Alışveriş Festivali”nin projesi uluslararası alanda “finalist” olarak yarışacak. Ankara Ticaret Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada, festival projesinin Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) bünyesindeki, Dünya Odalar Federasonu’nun (WCF) düzenlediği, “Dünya Odalar Arası Proje Yarışması”nda “finalist” olarak yer alacağı belirtildi. Açıklamada, yarışmanın 2225 Nisan tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirileceği dile getirildi. İKLİM ÖNGEL Meliha Yılmaz Doğal Hayatı Koruma Vakfı ile Anakent Belediyesi’nin işbirliğiyle Gölbaşı Hayvan Barınağı’nda yürütülen çalışmalar tüm başkente örnek olacak düzeyde. Barınağın sonunda bulunan hayvan mezarlığı ise yıllarca bir aile ferdi olarak yaşamını sürdüren kedi ve köpekler için hazırlanmış. Vakıf başkanı Mine Eren hayvan mezarlığının, tatil günlerinde insan mezarlığı kadar kalabalık olduğunu belirtti. Anakent Belediyesi ile Meliha Yılmaz Doğal Yaşamı Koruma Vakfı’nın işbirliğiyle, Gölbaşı Barınağı’nda bulunan 3 bine yakın sokak hayvanına bakılıyor. 1997’den beri barınakta sokak hayvanları yararına çalışmalarını sürdüren vakfın pek çok gönüllüsü, belediyenin de isteğiyle kadrolu olarak belediyede çalışmaya başladığını söylüyor. Gönüllülükle başlayıp, daha sonra belediye personeli olan Gözde Erdoğmuş Bilkent Üniversitesi Bankacılık mezunu. Belediye adına barınaktaki çalışmaları yürüten Şafak Uğur ise ODTÜ’de öğretim görevlisiyken mesleğini bırakıp barınakta çalışmaya başlamış. Barınağın sonunda bulunan hayvan mezarlığı ise vakfın çalışmalara başladığı tarihten beri mevcut. Ancak insanlar tarafından çok da bilinmiyor. Vakıf başkanı Mine Eren, mezarlığa hayvan kabulünün referansla yapıldığını söylüyor. Yer sahibi olmanın karşılığında bir bağış alındığını belirten Eren, “Belli bir fiyat söylemiyoruz. 150 TL veren de olu EGO’dan hayvanlara ambulans SERTAÇ EŞ Sokak hayvanlarına yönelik sağlık hizmeti verilmesi konusunda belediye meclisinin geçtiğimiz ocak ayı toplantısında alınan kararın ardından EGO harekete geçti. Kent içi ulaşımdan sorumlu olan kurum, bir adet “hayvan ambulansı” tahsis etme kararı aldı. Sokak hayvanlarına yönelik sağlık hizmeti kapsamında belediye yönetimi, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi ile işbirliği yapma kararı aldı. Başkentte 24 saat açık tek acil servisi olan hayvan hastanesi Dışkapı’daki Veterinerlik Fakültesi’nde bulunuyor. Bu amaçla sokak hayvanlarına yönelik veyor, daha az veya daha çok veren de” diyor. Mezarlığın Hazine arazisi olması nedeniyle kalıcılığı konusunda söz vermediklerini dile getiren Eren, “Evde beslenen her tür hayvana kapılarımız açık. Mezarlığımızda kedi ve köpekler bir arada yatıyor. İnsanlar sık sık eski dostlarını ziyarete geliyor. Bazen insan mezarlığı kadar kalabalık olabiliyor” diyor. Uğur ise 2011 yılında kaybettiği “Toprak”ı barınağın mezarlığna gömdüğünü belirtiyor. Mezarın başında duygulu anlar yaşayan Uğur, “Barınağın ihtiyacı olan bir kamyon bağışladık. Bu nedenle çok rilecek sağlık hizmetlerinin bu birimle yürütülmesi kararı alındı. İşbirliği için iki kurum arasında protokol imzalamak amacıyla hazırlık yapılıyor. mutlu ve duyguluyum. Beslenmeleri daha kolay olacak” diyor. Uğur, Toprak’la tanışmasını şöyle anlatıyor: “Siteler Altgeçidi’nden geçerken kurt kırması bir köpeğin yattığını gördüm. Arabayı durdurup köpeği içeri aldım. Veterinere götürdüm. Başında bir travma, bacağındaysa çıkık vardı. Ben o zamanlar kirada ve apartman dairesinde oturduğum için onu yanıma alamadım. O sırada Toprak barınakta kaldı. 15 yıl sonra evime taşındığımda onu da yanıma aldım. Ancak bizimle yalnızca 3 yıl geçirebildi.” TİYATRO ŞİİR ŞÖLENİ HÜSEYİN ATABAŞ ÇİĞDEM SEZER ADNAN AZAR SERDAR KOÇ DİNLETİ ALPER ÖZDÖVEN (PİYANO) TAŞ PLAK DİNLETİSİ “ MEMLEKET TÜRKÜLERİ 3” ''ANKARA TÜRKÜLERİ'' HAZIRLAYAN: SÜLEYMAN DURDAĞ METİN YAZARI: FERAY UZ SUNUCU: DİLEK BEYHAN GÜNALP www.radyomuzesi.org 23 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ SAAT 16.00 AHMET RASİM SK. NO:14 ÇANKAYA T: 442 30 50 23 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ SAAT 10.30 AHMET RASİM SK. NO:14 ÇANKAYA T: 442 30 50 23 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ SAAT 14.00 AHMET RASİM SK. NO:14 ÇANKAYA T: 442 30 50 C MY B