29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 17 Şubat 2013 Pazar a2 KÜLTÜR SANAT ‘Müzik kültürü Ankara’da vardı’ “1 970’li o çalkantılı günlerde 2030 genç insan ölüyordu. Bizimkiler beni evde oturtabilmek için gitar aldılar. Babam hâlâ, ‘Ne adamsın, teknik üniversite okudun, mühendis oldun şu hale bak’ diye takılır. Ankara’da dinleyici iyiydi, iyi müziğe talep vardı çok imrenirdik. Hayalini kurduğumuz müzik kültürü Ankara’da vardı ama her yerde bir değişim var.” Akın Eldes, Türkiye’nin en iyi gitaristlerinden biri. Müzik çevrelerinde ustalığı kadar olgunluğu ve mütevazılığı ile de tanınıyor. Bulutsuzluk Özlemi’nden Pinhâni’ye sevilen gruplarda çalışan, Bülent Ortaçgil’den Gürol Ağırbaş’a birçok albüm kaydında çalan müzisyenin 6 solo albümü var. Ankara Caz Festivali’nin konuğu olarak kentimize gelen Eldes’le müzik geçmişini konuştuk. İlkokulda mandolin çalarak başladım. Ortaokulda müzik dersi için gitar isteyince, “Oğlum sana mandolin aldık ya!” dedi babam. Bir gün almaya karar vermiş, bu sefer de pahalı gelmiş, “Sana flüt alalım” diyerek döndü. Onu ikna etmek birkaç senemi almıştır. İlk gitarım lisede oldu bu 1970 sonlarına, o çalkantılı günlere denk gelir. Günde 2030 genç insan ölüyordu. Bizimkiler evlatlarını evde oturtabilmek için gitar aldılar. Çok gönüllü değil yani. Bu yaşımda babam hâlâ, “Ne adamsın, teknik üniversite okudun, mühendis oldun şu hale bak” diye takılır. [email protected] Bu çocuklar unutulur mu? ŞÜKRÜ KARAMAN I Nasıl başladınız müziğe? gecikmeli gelirdi. Müziğin peşinde koşmak zor ama zevkliydi. Bu emek müziğe saygımızı çoğaltmıştır. I Profesyonelliğe nasıl geçtiniz? Önce Asım Can Gündüz’le çaldım, 19862000 arasında da Bulutsuzluk Özlemi’nde. O dönem işler açıldı. Mekânlar, özel radyo ve TV’ler, endüstriyi beslemeye başladı, yine de para için müzik yapmak akıl işi değildi. Hoş şimdi hiç değil. Müziğe başladığımız yıllardan daha iyi bir yerde değiliz. Eskiden mekân azdı, şimdi çok ama iyi müziğe yine yer yok. Nereye geliyoruz, müzikle uğraşacaksan bunun için büyük bir sevgi lazım. Müzikte emeğin karşılığı zor... I Pinhâni ile nasıl buluştunuz? Önce Sinan’ı tanıdım. Onu çok yetenekli buldum. Bestelerini beğendim, birlikte çaldık. Çocukların hepsi öyle; çok da iyi insanlar. Bu da önemli. Davulcu olarak Cem Aksel’e güvenirim dedim, o da geldi, böylece yola koyulduk. Akın Eldes Trio ile daha küçük bir dinleyiciye çalarken, Pinhâni ile Bulutsuzluk Özlemi’nde olduğu gibi büyük, kalabalık izleyiciyle yeniden buluşmak hoşuma gitmiyor değil... I Yeni albüm hazırlıklarına sevindik. İlk Albümlerde Tanju Duru’nun sizin için önemli bir yeri var galiba? Tanju’nun stüdyosunda başladı her şey. Peş peşe birçok kişi için kayıtlar yapılıyordu. Benimki, İlkin Deniz’inki, Tanju’nunki… Onu zamansız kaybettik. Sonra tabii o kayıtlar başka yerlerde mikslendi ve ona ithaf edildi. Tanju’yu özlüyoruz. Onun yeri dolmaz... I Son olarak sizin için Ankara’yı sorsam? İstanbul’da düzgün canlı müzik ortamı yokken, Ankara’da A Bar, F34 vardı, sabaha kadar Süleyman Bağcıoğlu ile gitar çaldığımızı hatırlarım. Dinleyici iyiydi, iyi müziğe talep vardı çok imrenirdik. İstanbul’da hayalini kurduğumuz müzik kültürü Ankara’da vardı ama her yerde bir değişim var. Eskişehir’de üzülerek fark ettim, iyi müziğe kapı açan mekânlar kapanıyor. Bar sokakları oluşmuş yan yana 3040 tane, birinde bir klarnet bir tef, birinde bir gitar bir vokal; buralar dolup taşıyor artık. Üniversite gençliğine müzik olarak sunulan şey, onların müzik zevkini de belirliyor, bu açıdan da üzücü... SESLİ DEFTER Akın Eldes I Türkiye’de iyi müzikte ısrarcı olmanın bedelleri var, babanıza hak verdiğiniz oldu mu? Hayır... Mühendislik yapsaydım iyi maaşım, sosyal güvencem olacaktı ama mutlu olamayacağıma eminim. I Müzisyenlik fikri nasıl oluştu? Duyduğum ve etkilendiğim sesleri çıkarmak istedim, hareket noktam budur, müzisyenliği hayal bile edemezdim. Bir kere o yıllarda (197980) İstanbul’da canlı müzik yoktu, darbe yüzünden ortalık çöle dönmüştü. Müziğe âşıktım, uğraşıyordum, ama çalacak yer yoktu. İkinci sınıfta, bir pavyonda gitarist olarak çalmaya başladım. Sonra bir grubum oldu, “E5”ti adı. Kurucuları E5’in kenarında oturuyordu çünkü. 1980’de “Küçük Kız” Ayça ile bir araya geldik, Gümüşsuyu’nda Baha Boduroğlu’nun işlettiği bir stüdyoda Bize ağabeylik yapmıştır birçok değerli müzisyeni izleme şansı buldum, basçı Hami, davulcu “Parmaksız Cengiz”, gitarist Erdem Sökmen geliyor aklıma. Müzisyenliğimi geliştiren ilk ortam budur. O dönem gazinolardan iyi kazanılıyordu sanırım, gruplar para kazanıyor muydu, bilmiyorum. Mavi Işıklar, İpuçu Beşlisi, Barış Manço, Mazharlar konser çalardı. Radyoda iyi müzik olurdu, teybe kaydederdik, Yavuz Aydar’ın, İzzet Öz’ün programları vardı. Plak bulmak zordu, herkesin evinde pikap da yoktu, filmler, müzikler 23 yıl ‘Darbe çölleştirdi’ Çanakkale Savaşı’nda emperyalizme karşı kazanılan utku ile Kurtuluş Savaşı’nda Yunan askerlerinin bozguna uğratılmasında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları ve yüz binlerce şehidin yanı sıra, kuşkusuz vatanları uğruna şehit olan okul çağındaki kahraman, yurtsever çocukların mücadelesi hiçbir zaman unutulamaz. Bu kahraman çocukların göz yaşartıcı ve dokunaklı mücadelelerine ilişkin ilk film, 2008 yılında Özhan Eren ve Murat Saraçoğlu tarafından beyazperdeye aktarılan ve Birinci Dünya Savaşı’nda cepheye mühimmat taşıyan 120 öğrencinin zor kış koşullarında yaşam mücadelesinin anlatıldığı “120” dir. Sakarya Meydan Savaşı’nın gizli kahramanları, Kayseri Taş Mektep son sınıfta okuyan 63 öğrencinin gönüllü cepheye giderek Yunan güçlerine karşı canı pahasına verdiği mücadeleyi günümüz gözüyle yansıtan “Taş Mektep” bu türün ikinci filmi. Yönetmenliğini sinemaseverlerin pek tanımadığını sandığım Altan Dönmez’in yaptığı Orhan Kılıç (Yüzbaşı Tevfik), Ayça Varlıer (Müdire Güzide), Feride Çetin (Gülnar), Can Kolukısa (Abbas Emmi), Hazım Körmükçü (Tarık Nuri) ile Serkan Kuru’nun (Mustafa Kemal) rol aldığı “Taş Mektep” de Sakarya Meydan Savaşı’na katılıp orduya destek olmak amacıyla 19201921 yıllarındaki öğrenim döneminde okullarını bırakan 63 öğrencinin savaşta yoğun çatışmaların yaşandığı günlerde vatanları uğruna şehit olmalarının öyküsü anlatılıyor. Öğrencilerin hem müdiresi hem de anne ve babalıklarını üstlenen, onlarla birlikte cepheye giden Müdire Güzide rolündeki Ayça Varlıer oyunculuğu ile öne çıkarken, Serkan Kuru da gerek fiziği gerekse oyunculuğu ile Mustafa Kemal’i başarıyla canlandırıyor. Senaryosuna Yılmaz Karakoyunlu’nun katkıda bulunduğu, Manisa’nın Kula ilçesi ve köylerinde çekilen filmde yöre halkı savaş sahnelerinde figüran olarak yer aldı. Bir ulusun nasıl yoktan var olduğunu, bağımsızlık uğruna zor koşullarda nasıl mücadele edildiğini işleyen filmler sinemalarda boy gösterirken, ulusal bütünlük tartışmalarının ülke gündeminde bulunduğu şu günlerde bu tür filmlerden alınacak öyle dersler var ki! Çanakkale Savaşı’nı barış ve kardeşlik adına sorgulayan, bu anlamda bir hayli eleştiri alan Sinan Çetin’in “Çanakkale Çocukları” filmini bir yana bırakırsak, daha önce gösterime giren Yeşim Sezgin’in “Çanakkale 1915”, bu hafta gösterime giren Altan Dönmez’in “Taş Mektep” ile 15 Mart’ta vizyona çıkacak Kemal Uzun –Serdar Akar ikilisinin “Çanakkale Yolun Sonu” bağımsızlık mücadelesini genç kuşağa iyi niyetli anlatan seyirlikler. Bu filmleri çocuklara ve öğrencilere izletme görevi de aileler ile okul yöneticilerine düşüyor. Bu haftanın bir diğer filmi de “Sevgililer Günü”nde gösterime giren “Romantik Komedi 2 Bekarlığa Veda”. 2009’daki “Romantik Komedi”nin gişe başarısı üzerine ikincisi çekilen, özellikle lise ve üniversite öğrencilerinin gişe önünde uzun kuyruklar oluşturduğu “Romantik Komedi 2” meraklısının hoşça vakit geçirdiği, sinemadan çıktıktan sonra belleklerde iz bırakmayan sabun köpüğü niteliğinde bir film. Keşke gençler bu filme gösterdiği ilgiyi “Taş Mektep”e de gösterse, gişe önünde uzun kuyruklar oluştursa. Bruce Willis ve “Zor Ölüm” serisi tutkunlarının merakla beklediği “Zor Ölüm – Ölmek İçin Güzel Bir Gün” bu hafta gösterime giren bir diğer film. İlki 1988 yılında çekilen serinin son filmi de daha öncekiler gibi aksiyon, macera, gerilim, şiddet sahneleri ile öne çıkarken, Willis’in teröristlere karşı amansız mücadele veren polis John McClane rolünde oynadığı film Bruce Willis hayranlarını mest edeceği kesin. SEVGİCANYAĞCIAKSEL ‘Romantik Şarkılar’ konseri Anakent Belediyesi Kent Orkestrası, unutulmaz aşk şarkılarını seslendirecek. “Romantik Şarkılar” konseri yarın saat 20.00’de Gençlik Parkı Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. Konserde orkestra, klasikleşmiş Türkçe, İngilizce parçların yanı sıra İtalyanca napolitenleri de seslendirecek. Kemal Günüç şefliğinde çalışan Kent Orkestrası’na konserde solistler Emre Kaya, Özlem Erdal, Neval Solak, Olga Güner ve Teoman eşlik edecek. Sanatçılardan Emre Kaya, “İnci Tanem, Bile Bile, Kar Beyazdır Ölüm, Tutamıyorum Zamanı, Küçük Bir Aşk Masalı”, Özlem Erdal, “Sil Baştan, Gidemem, I Will Always Love You”, Neval Solak “Ben Varım, Without You, Unut”, Olga Güner “O Solo Mio, Carusso, Moskova Geceleri”, Teoman “Hello, Colour My World, Wonderful Tonight, Still Got The Blues” adlı eserleri seslendirecek. 17 Şubat 2013 Pazar : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle