Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 5 Ocak 2013 Cumartesi a4 Yaşam Rakı Ulusal İçkimiz mi? eçen akşam bir dostumun davetiyle kendimi rakı masasında buldum. Bazı rakısever dostlar; “Biz şaraptan değil ama rakının iyisinden anlarız. Rakı bizim ulusal içkimiz” diyecek oldular. Ben de işin aslının pek de öyle olmadığını ve bu kültürün Ortadoğu’dan çıksa da farklı coğrafyalarda geliştiğini anlattım. Onları biraz şaşırttım, ama galiba ikna edemedim... Evet, rakı Ortadoğu coğrafyasında doğan bir içki. Ancak, ilk nerede ve nasıl doğduğu konusunda farklı iddialar var. Aslında, dünyada rakı ve benzeri anasonlu içkiler geniş bir coğrafyaya yayılmış. Yunanların “ouzo”su ve “tsipouro”su, Fransızların “pastis” ve “ricard”ı İtalyanların “sambuca”sı, Lübnan ve Suriyelilerin “arak”ı, Mısırlıların “zebib”i, İspanyolların “anesone”u ve “cazallo”su benzer şekilde üretilen anasonlu içkiler... Bu içkilerin karakterleri biraz farklı da olsa, anasonla aromatize edilmeleri ortak yönleri... G ile “Duyunu Umumiye”ye gelir sağlamak amacıyla vergi uygulanıyor ve Cumhuriyet döneminde, 1926 yılında çıkan kanunla devlet tekeline alınıp, Anason nedir? eşil anason ya da Y Latincedeki ismiyle Pimpinella anisum L., Türkiye, Irak, İran, Hindistan ve Mısır gibi ılıman ülkelerde yetiştirilen, beyaz renkli çiçekleri olan, küçük yeşil çekirdekli aromatik bitki. Ayrıca Çin, Japonya ve Florida’da yetiştirilen Çin anasonu ya da yıldız anason (Illicum verde) olarak bilinen bir diğer akrabası da var. Tarih boyunca tıbbi amaçla kullanılan anason, özellikle ağrı kesici, yatıştırıcı, astım ve nefes darlığını giderici, sindirimi rahatlatıcı özellikleriyle çok eski devirlerden beri tanınıyor. İ.Ö. 2000’li yıllarda Mısır’da bulunan papiruslardan elde ettiğimiz bilgilere göre; günümüzden 4000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Anason, Yunan ve Roma kaynaklarına göre, sadece tıp alanında değil, mutfakta da önemli yer tutan bir bitki. Theophrastus, Pliny ve Paladus gibi büyük tıp adamlarının ilaçlarında yer alıyor. Ortadoğu kaynaklarından, İngiliz ve Alman kaynaklarına kadar her yerde “anason”dan bahsediliyor. Anasonun aromasını oluşturan ana bileşen ise “anethol”. 1932 yılında önce “İnhisarlar İdaresi” sonra da “Tekel”in oluşturulmasıyla “rakı” devletin içkisi oluyor. 2002 yılında yapılan özelleştirme ile özel sektöre devrediliyor. Böylece ulusal içkimiz çeşitleniyor ve farklı bir boyut kazanıyor. Tabii, rakının adabı da oluşuyor. meyhane kültürü... Meyhane sözcüğü Farsçadan geliyor ve “şarap içilen yer” anlamını taşıyor. Fatih, İstanbul’u, dolayısıyla Galata’yı aldığında, zaten liman şehri olan İstanbul’un meyhaneleri de dünya ölçülerinde… 16. yüzyıl yazarlarından Kastamonulu Latifi “Tarifnamei İstanbul” adlı eserinde İstanbul meyhanelerinin özellikle Tahtakale’de Tadım Notları Prof. Dr. ERTAN ANLI Osmanlı’da toplandığını, Galata’nın ise “serapa meyhane” olduğunu yazıyor. 1830’ların İstanbulu’nda Yedikule, Samatya, Kocamustafapaşa, Langa, Kumkapı, Fener, Balat, Galata, Ortaköy Arnavutköy, Tarabya, Büyükdere, Çengelköy, Üsküdar ve Kadıköy meyhaneleriyle ünlü olan semtler... O yıllar, meyhanelerde daha çok şarap tüketiliyor.. Rakı kültürü meyhanelere özellikle 1850’li yıllarda giriyor ve kimliğini bu meyhanelerde buluyor. Bu meyhanelerde çok miktarda duziko (rakı) ve mastika (sakız rakısı) tüketiliyor. Rakı o dönem ince camdan üretilen küçük rakı bardaklarıyla ve soğuk mezelerle sunuluyor. Yani bugünkü gibi Rakı adabı... M http://tadimnotları.blogspot.com email anliertan@yahoo.com aalesef rakı adabı üzerine son derece büyük ve anlamsız sözler sarf ediliyor. Herkes bu konuda uzman kesiliyor ve anlattıkça anlatıyor. Ancak, gerçek olan; bugün hâlâ limonata bardağıyla rakı içmeyi sürdürdüğümüz, aslında soğuk mezelerle başlangıç içkisi olan “rakı”yı zorla sulandıra sulandıra “sıcak yemek”lerin yanına, hatta sonrasına taşıdığımız, restoranlarda musluk suyundan üretilen buzu kullanıp keyfini bozmamız... değil. Tabii, içmenin de ölçüsü, kuralı ve adabı var. Zaman içinde bu adabı anlatan güzel bir anonim dörtlük oluşuyor: Önce kendine gel, sonra meyhaneye, Kalender ol da gir kalenderhaneye… Bu yol kendini yenmişlerin yoludur, Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye... DERS VERENLER FRANSIZCAYI konuşturuyorum ve mesleki hukuksal çeviri. 0506 300 30 75 KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM Önemli bir iddiaya göre; Arapçada terleten anlamındaki “araki”den “ıraki” sözcüğü doğuyor. Kerkük civarında ilk kez “arak” üretiliyor ve buradan da “rakı” adı geliyor. Bir diğer iddia ise eskiden rakı “razakı” üzümünden üretildiğinden, bu ismin sonradan “rakı”ya dönüştüğü yönünde. Rakının geçmişi tarihsel olarak Osmanlı’nın ilk dönemlerine kadar uzansa da, dinsel nedenlerle Osmanlı’ya geç giriyor. Tanzimat Araktan rakıya... C MY B