24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 28 Ocak 2013 Pazartesi a4 Yaşam Yaşayan efsane Ankara’daydı u yazımı, yaşayan bir efsaneye, Türkiye’de sualtı, sünger ve avcılık kelimeleri telaffuz edildiği zaman ilk akla gelen isim olan Mehmet Baş, ya da bilinen adıyla Aksona Mehmet ya da diğer avcıların ona taktığı isimle Aksona Mancorna’ya ayırmak istedim. Başkent Sualtı Günleri’nin ocak ayı konuğuydu Aksona. Bodrum’a her gittiğimde teknesinin önünden geçerken, “ah bir karşılaşsak ve tanışsak” diye hayıflanmışımdır. Ancak hiç denk gelemedim. Kısmet Ankara’daymış. Ocak ayının bu soğuk gününde Mancorna, sohbeti ve içtenliğiyle Ankaralı deniz sevdalılarının içini ısıttı: Rektör ‘moral’oldu eko Basketbol Ligi’nin ikinci yarı açılış maçında Hacettepe Üniversitesi, Aliağa B Petkim’i 6356 yenerek, kötü gidişe “dur” dedi. Ligin ilk yarısında sadece iki galibiyeti bulunan Hacettepe bu skorla üçüncü kez galip geldi. Maçı Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de izledi. İlk periyodu Hacettepe’nin önde bitirdiği maçta devreyi Aliağa Petkim 3027 önde kapattı. Üçüncü periyot 47 47 beraberlikle sonuçlanırken, son periyotta Hacettepe karşılaşmadan 63 56 galip ayrıldı. Hacettepe bu sonuçla uzun bir aradan sonra galibiyetle tanıştı. Maçı Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de izlerken, Tuncer maçın sonunda soyunma odasına giderek, teknik heyeti ve sporcuları tebrik etti. Prof. Dr. Tuncer, Hacettepe’nin daha üst sıraları hak ettiğini ancak bazı şanssızlıklardan dolayı sıkıntılı bir dönem yaşandığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Hacettepe ruhunda başarı vardır. Başarısızlık Hacettepe’ye yakışmaz. Beko Basketbol Ligi bu yıl çok zorlu geçiyor. Güçlü kadrolar var. İlk yarıda istenen performansı gösteremedik. Ancak ikinci yarı bu durum değişecek. Aliağa Petkim müsabakası bunun işaretini verdi. Benim maça gelmem basketçilere moral oldu. Sağ olsunlar kendileri de beni mahcup etmeyerek, ligde puan olarak üstümüzde yer alan bir takımı yendiler. Sonuçtan mutlu oldum.” Hacettepe Basket Kulübü Başkanı Prof. Dr. Hakan Hamdi Çelik ise, ikinci yarı öncesi iki transfer gerçekleştirdiklerini belirterek, “İki transferden biri bu maça yetişmedi. Gelecek hafta sahada olacak. Zor günleri aşacağız. Rektörümüzün maçımıza gelmesi bize büyük moral oldu. Aynı zamanda da uğurlu geldi. Arkadaşlar da bu moralle çıktıkları maçı kazanarak ikinci yarıya mutlu başlamamızı sağladılar” dedi. B Aksona kimdir? 1 Bozkırdan Maviye SONERABACI Kıbrıs’ın ilk savaş esirleri ohbetini birbirinden güzel anılarla süsleyen Mancorna’nın kitabında yer alacak anılarından bir tanesini de anlattı: 1974 Temmuz ayı… Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlayacağından haberimiz yok. Av bereketli geçmiş, süngeri satmak için Yunan adası Klimnos’a doğru yoldayız. Teknemizin kaptanı da Yorgo. O da Yunanlı. Limandan içeri girdik. Bir tane gümrük memuru vardır limanın, aynı zamanda polislik de yapar. Uzaktan baktım belinde silah takılı. Hiç silahlı görmemiştim onu. Meğer harekat başlamış savaş çıkmış bizim memur da silahlanmış. Yanaşınca bana “Kaptanı çağır” dedi. Yorgo ile konuştular. Biz de anladık ama Yorgo bize dönüp, “Savaş çıkmış, sizi şehre götürecekler” dedi. Çaresiz “tamam” dedik. Bizi askerlik şubesi gibi bir yere götürdüler. “Bu gece buradasınız” dediler. Hepsi yıllardır tanıdığımız insanlar. Birisi geldi, “Sizi tanımayanlar zarar verebilir diye buraya aldık. Merak etmeyin emin ellerdesiniz” dedi. Sabah Yorgo bize bal ve süt ile kahvaltı getirdi. Birkaç gün sonra da bir gece bizi geri bıraktılar. süngerciler inşa etti. Bugün Türkiye’de çok güzel tekenler yapılıyorsa, Sualtı Müzesi dünyanın sayılı müzelerindense, sualtı turizmi sürekli gelişiyorsa, bunun başlıca sebebi süngercilerdir. Batıkları bulanlar da onlardır, denizleri koruyanlar da… Teknem her şeyim Teknemi 1981 yılında aldım. Adı Şafak’tı, değiştirdim Aksona koydum. Bugün teknem 51 yaşında. Her şeyimi ondan kazandım. O nedenle de şimdi ona gözüm gibi bakıyorum. Küçüktür teknem, ama sefere 7 kişi ile çıkardık. Herkes şaşırırdı. “Bu tekneyle nasıl o kadar adam sefere çıkıyorsunuz” diye. Bodrum’dan Hatay Samandağ’a kadar olan bölüme Karamanya adı verilir. Dünyanın en güzel, en kaliteli süngeri buradan çıkardı. 1986’da Çernobil faciasından sonra süngerlere hastalık yayıldı. Şimdi düzeldi ama sünger avcılığı yasak. Yüzümüzü denize doğru dönebilmiş bir millet değiliz. Olsaydık bugün çok farklı bir yerde olurduk. S Sualtı ile nasıl tanıştım? 60’lı yıllarda dalış malzemesini ancak çok zenginler alabiliyordu. O gün bir büyüğümü gördüm. Elinde dalış maskesi, yanında su hortumundan yapılmış bir şnorkel. Rica ettim, aldım sualtına şöyle bir baktım. Bakış o bakış… Bir daha da ayrılamadım. 15 yaşında süngerciliğe başladım. Orta ikiden ayrıldım. O zaman “En iyi dalgıç en uzun yaşayandır” derlerdi. Sanırım en iyisi benmişim… Bodrum ve süngercilik O zaman Bordum’da bir narenciye bir de sünger vardı. Şimdi o güzelim narenciye ağaçlarının yerini binalar aldı. Süngercilikte turizme yenildi, unutuldu gitti. O dönemde insanlar süngerciliği yoksulluktan yapıyordu. Benimki de ihtiyaçtan başladı, aşka döndü… Türkiye’de bugüne kadar sualtı ile ilgili kültürün neredeyse tamamını 0 Ocak1950’de Bodrum’un Çitlik köyünde doğar. Çiftçi bir ailenin çocuğudur. Ailesinde başka denizci yoktur. 1965 yılında Mayıs ayında, Muzaffer Cengiz’e ait Engin Kardeşler isimli sünger teknesinde dalgıç olarak çalışmaya başlar. Askerliğini 197071 yıllarında Mersin’de bir çıkartma gemisinde yapar. 1974 yılında dünya süngerciliğinin merkezi Kalimnos’ta süngerci olarak çalışır. 1981 kendi süngerci teknesini satın alır ve ekibi ile kendi teknesinde ilk seferine çıkar. 1983 yılında evlenir, 1986’da oğlu Fatih ve 1988’de kızı Deniz dünyaya gelir. 1985 yılında İspanyanın Mayorka adasında yapılan Dünya Şampiyonası’nda, yine aynı yıl ve 1986’da çeşitli Avrupa ülkelerinde yarışlara katılır. Milli dalış takımıyla katıldığı bu şampiyonalarda çeşitli dereceler alır. Yurtiçinde katıldığı yarışmalarda altı kez birinci olur. 1987’de 12 metrelik tirhandili ile mavi yolculuk hizmeti vermeye başlar. Aksona, 1998’de hayallerinin teknesine kavuşur. Artık tasarımını kendisinin yaptığı 18 metrelik tirhandili Aksona Mancorna ile yelkenler fora deme mutluluğuna kavuşmuştur. soner@badim.com.tr Anılarımı yazıyorum Savaş Karakaş benim belgeselimi yaptı. Şimdi de ben kendimi daha iyi anlatırım, süngercilerin kültürünü yaşatırım, gelecek kuşaklara bir şeyler bırakabilirim umuduyla anılarımı yazıyorum. Denizlerimiz şimdi, atıklarımızı, pisliğimizi saklayacak su birikintileri olarak görülüyor. Tüm denizlerimiz çok ciddi bir evsel atık ve kirlilik tehdidi altında. Bu yalnızca Bodrum’un değil, tüm Türkiye’nin sorunu. Aksona sözlüğü ksona Mehmet, konuşurken çok fazla anlaşılması zor kelimeler kullanıyor. “Biz süngerciliği Yunanlılardan öğrendik” diyen Aksona, kelimelerin anlamlarını da şöyle özetliyor: Aksona: Süngercilik dilinde dekompresyon anlamına gelir. Mancorna ve Mancorina: Hızlı ve sıra dışı çalışan, derin su yapan dalgıçlara denilir. Mancorina da kadın dalgıç. Aksona Mancorna, 2000 yılından bu yana Aksona Mehmet’in patentli markası. Tirhandil: Aslında Köroğlu’nun kıratı Küheylana verilen isimdir. Ancak denizciler, sağlam ve güçlü sünger teknelerine de bu ismi verir. A Çekiciye çarptı: 2 ölü A nkara’da yolda çalışma yapan çekiciye arkadan çarpan otomobildeki 2 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi (AŞTİ) karşısındaki Mevlana Bulvarı mevkisinde orta refüjdeki demir korkuluklara çarpan aracı bulunduğu yerden çıkarmaya çalışan 06 BR 6392 plakalı çekiciye, Gölbaşı istikâmetine giden 06 FRU 46 plakalı otomobil arkadan çarptı. Kazada aracın ön koltuğunda bulunan Ali Bilgin ve Erkan Gümüşdoğmuş olay yerinde öldü, araçtaki İlyas Talas ile kimliği öğrenilemeyen bir kişi yaralandı. Yaralılar, Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Bilgin ve Gümüşdoğmuş’un cenazesi ise itfaiye ve 112 Acil Servis ekiplerinin yaklaşık 1 saat süren çalışmalarının ardından sıkıştığı yerden çıkartılarak Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı. Kaza nedeniyle Mevlana Bulvarı Gölbaşı istikâmeti bir süre trafiğe kapatıldı. Bu arada, olay yerine gelen bir kişi, kazada arkadaşının yaşamını yitirdiğini zannederek sinir krizi geçirdi. Daha sonra polislerden ölen kişinin arkadaşı olmadığını öğrenen yurttaş, olay yerinden ayrıldı. Aksona’ya göre “Dalmak, nefsini terbiye edebilme sanatıdır.” “Denizin ‘pardon’u yoktur, affetmez… Korkacaksın ve saygı duyacaksın.” “Deniz, dua edermiş: ‘Allah’ım ıslah edemediğin kullarını bana gönder’ diye.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle