Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 22 Ocak 2013 Salı a4 Yaşam ‘Alo alo, muhterem samiin...’ Sararmış Sayfalar FIRAT KOZOK lo alo, muhterem samiin... Burası İstanbul Telsiz Telefonu... Bugünkü tecrübe neşriyatımıza başlıyoruz” Televizyona giden uzun ve zorlu yolculuk, 1927 yılında İstanbul Telsiz Telefonu (radyo) spikerinin dinleyicilere, “muhterem samiin” (sayın dinleyici) diye seslenmesiyle başlamıştı... Bu haftanın konusu TRT Yayıncılık Tarihi Müzesi. Foto muhabiri arkadaşım Necati Savaş ile birlikte sizin için özel bir tur düzenledik geçen hafta kapılarını açan müzeye. Amacımız, hem bu haftaki Sararmış Sayfalar’ı kotarmak, hem de haftanın sonu itibarıyla rahat ve kültürel bir etkinlik yapmaktı. Cumhuriyetin kuruluşuna paralel olarak gerçekleşen yayıncılık faaliyetlerine ait teknik, görsel ve işitsel pek çok malzemenin interaktif bir uygulamayla sergilendiği müzede, çeşitli yıllara ait yayıncılık malzemelerinden oluşan yaklaşık 200 obje ve 400’ün üzerinde görsel ve işitsel kayıt örneği bulunuyormuş. firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok kronometreleri ve çeşitli dönemlere ait kameraları görebiliyorsunuz. Atatürk Köşesi’nde ise Atatürk TRT özel koleksiyonunu ve 70’li yıllardan bugüne Atatürk’le ilgili program örnekleri sunuluyor. Müze içindeki tarih koridoru, ziyaretçilerin ilerlerken monitörler aracılığıyla geçmiş yıllara ait program içeriklerini izlemelerine de olanak tanıyor. Radyo yayıncılığının ilk yıllarına ait ses kayıtlarının ve teknik cihazların sergilendiği mekânda, radyo yayını yapılabilen bir stüdyo da bulunuyor. Burada yazının girişinde de verdiğimiz ilk radyo yayınının ilk anonsunu dinleyebiliyorsunuz. Stüdyodaki görsel ve işitsel şölen eski mikrofonlar, ses kayıt cihazları ve gonglarla artıyor. 1948 yılında radyo yayınları, sunucunun masa üzerindeki gonga bir çekiçle vurmasıyla başlarmış. Oturup onu da test ediyoruz. 5060 yıllık radyolar ise eskiye meraklı olanların iştahını kabartacak cinsten. Radyoları orijinalleştiren unsurlardan biri de ruhsatlarının üzerlerinde duruyor olmaları. Radyo tiyatrolarındaki efektlerin öyküsü Müzede beni en çok etkileyen noktalardan biri de bir dönemin vazgeçilmezi olan radyo tiyatrolarının nasıl hazırlandığının anlatıldığı bölüm oldu. Burada oyuncuların tiyatrodaki sesleri nasıl çıkardıklarına şahit oluyorsunuz. Mesela tiyatroda kar sesi mi lazım; alıyorsunuz içi nişasta dolu küçük yastığı, başlıyorsunuz ovalamaya... Yürüyüş sesi için 1 metre Çalıkuşu kıyafetleri, Cumhuriyet arabaları Müzede ayrıca TRT yapımlarından olan Kurtuluş, Cumhuriyet gibi filmlerde kullanılan uçaklar ve arabalar ile Türk edebiyatının önemli eserlerinin dizi uyarlamalarında kullanılan kostümler görülebiliyor. Ömer Seyfettin Hikâyeleri, Aşkı Memnu, Çalıkuşu, Kurtuluş, Abdülhamid Düşerken isimli dizi ve filmlerde kullanılan kostümleri burada görebiliyorsunuz. TRT Müzesi koridorlarında ilerlerken, bir önceki neslin yaşamına tanıklık edip, gençlik ve hatta çocukluk yıllarınızı anımsayacaksınız. Siyahbeyaz ekranlar ve transistorlu radyolardan, 3D yayınlara uzanan sürece şahit olup, yayıncılık teknolojisinin geldiği son noktayı izleyebileceksiniz. Nasıl gidersiniz? Zaman zaman teknik ayrıntıları anlamayacaksınız ancak, dünyada çeşitli örnekleri olan bu aşamasındaki Türkiye yayıncılık müzesinin henüz emekleme anız gerekecek. Hafta içi örneğini görmek isterseniz randevu alm 5 ve 15 kişilik turlar ede müz 10.0017.00 arasında gezilebilen 38) numaralı telefonu 28 463 2 düzenleniyor. Randevu için (031 elektronik posta adresini arayabilir ya da trtmuzesi@trt.net.tr kullanabilirsiniz. Atatürk’ün 10. yılda kullandığı mikrofon Müze girişinde sizi karşılayan film montaj makinesi, tarihi sürece göre düzenlenmiş alanda ilerledikçe, yerini Cumhuriyetin 10. yıl kutlama töreninde kullanılan mikrofona bırakırken, spiker masalarında kullanılan Ucuz iPhone balkonsuz eve (mi) benzer! eknoloji geliştikçe ürünler ucuzluyor ya MSDOS kullanılmakta ve bilgisayar benim da daha doğrusunu söylemek gerekirse için “cd..” gibi bilgisayar dilini sökmeye “ucuzlaması bekleniyor.” “Ucuzluyor” çalışmaktan ileri gitmemekteydi. Neyse, “Her çünkü bunu pek çok üründe şeyde bir hayır vardır” deyip, görebiliyoruz. Örneğin 3 yıl önce babamın ‘ileri görüşlülüğüne’ LED teknolojisi yeni çıktığında şükredelim! 4000 TL sayarak aldığım 42 inç Sözü akıllı telefonların ucuzlayıp LG marka televizyonun bugün ucuzlamayacağına getirecektim, çok daha gelişmişi, 3D ve Smart biraz dallanıp budaklandı. “Mevzu teklonojilerine sahip versiyonları iPhone ise gerisi teferruat” demek 2500 TL civarında. lazım. Çünkü diğer akıllı telefon Deniz Araboğlu teknodirdir@gmail.com Masa üstü ve dizüstü üreticileri ürünlerinin fiyatlarını bilgisayarlarda da durum öyle. ucuzlatsa da, Apple’ın hiç böyle bir Bundan 78 yıl önce diz üstübilgisayar “zengin niyeti yok. Üstüne üstlük, Apple yöneticileri işi” sayılırdı. 15 – 20 yıl öncesine kadar evlerde “Bizim ucuza verecek telefonumuz yok” masa üstü bilgisayar da yoktu. Bir tek açıklaması yaptı. Sanki Türkiye’de doğup çocukların Commodore 64 ve Amiga tarzı oyun büyümüş de, “Benim sana verecek kızım yok” amaçlı bilgisayarları vardı, o kadar. der gibi! Arkadaşlarım bilgsayarda oyun oynarken, Apple bu yıl üç yeni iPhone modelini babamın “Alacaksak piyasaya sürmeye bilgisayar alalım. hazırlanıyor. İlk olarak, Hard diski de olsun” muhtemelen mart ayında, demesi olay olmuştu! iPhone 5S görücüye Çünkü o tarihte PC çıkacak. Piyasaya çıkış bilgisayar değil tarihinin ise temmuzu evlerde, işyerlerinde bulması bekleniyor. bile pek nadirdi. Ardından ekran boyu Eve giren ilk PC ise büyütülen ve 4.8 inçe o tarihte çocuk yaştaki ulaşan “ağabey” “ben” için dünyanın beğenisine düşkırıklığıydı elbette. sunulacak. Yılın kapanışı Çünkü monochrome yeşilsiyah 12 MP kamera çözünürlüğüne sahip ekrana sahip bilgisayarda yalnızca satranç modelle yapılacak. Telefonların Türkiye oynayabiliyordum. O dönemin “Windows fiyatının 20004000 TL aralığında olacağı yoksunu” ortamında, işletim sistemi olarak öngörülüyor. T SONY tablette pes etmiyor DIRDIR TEKNO T ablet bilgisayar piyasası Apple ile Samsung’un amansız rekabetine sahne olurken, Sony de piyasadaki payını artırabilmek adına hamle üstüne hamle yapıyor. Geride kalmaktan yılmayan Sony, “Xperia” serisine yeni bir model daha eklemeye hazırlanıyor. Dünya lansmanı yeni yapılan Xperia Tablet Z’nin ilk i’den bakışta dikkat çeken tarafı iPad Min ve ince olması. 6.9 milimetre kalınlığa z, 3 ciha p sahi e ğün üklü büy 10.1 inç ekran çekirdekli Qualcomm 1.5 GHz işlemci ve 2 GB RAM ile çalışıyor. Üzerindeki kamera 8.1 megapiksel çözünürlüğe sahip bulunuyor. 32 GB büyüklüğündeki dahili belleği microSD kart ile genişletebilmek mümkün. 495 gram ağırlığındaki Xperia Tablet Z’nin ABD fiyatı 850 dolar. tla Türkiye’de 2000 TL civarında bir fiya yor. leni satışa sunulması bek Fotoğraf internetle buluştu acebook, Twitter, İnstagram ve Flicker gibi sosyal paylaşım sitelerinin kullanımı yaygınlaştıkça, fotoğrafın günlük yaşam içindeki payı da artıyor. Artık fotoğraf çekmek kadar, çektiğimiz fotoğrafı paylaşabilmek de “prestij” meselesi. “Anı paylaş” deyimi, hem deklanşöre bastığımız o “an” hem de ölümsüzleşerek bizim için anı olan fotoğraf karesi için kullanılabilir. Öyleyse ne yapmalı? Hem en kaliteli fotoğrafı çekebilmeli hem de bu fotoğrafı en kısa sürede F Çin işi, Japon işi ine çocukluk günlerinden kalma bir söz geldi aklıma: “Çin işi Japon işi, bunu yapan iki kişi.” Sözün kaynağı Ali Poyrazoğlu’nun “erotik” modasının yaşandığı 1970’li yıllardaki filminin ismi olmalı... “Bilişim dünyası”, özellikle de “telefon ve tablet piyasası” deyince Çin ile Japonya akla geliyor hemen. Peki piyasanın lideri hangisi? Y 2012 verilerine göre, Çin 224 milyon telefon ünitesi ihraç ederek dünyanın bir numarası oldu. Dünyanın en büyük GSM operastörü China Mobile de internet pastasından 68,19 milyar dolarlık pay aldı. Son 1 yılda 50,9 milyon yeni abone ile birlikte ülkedeki internet kullanıcısı sayısı 564 milyona ulaştı. İşin en ilginç yanı, Çin’de internet hizmetinin büyük bölümü “mobil” kullanıcılara veriliyor. paylaşabilmeliyiz. Bu fikir üzerine kafa yoran teknoloji üreticileri arasında dikkat çekici ilk ürünü piyasaya süren Samsung oldu. “Galaxy’ ailesine bir de internetli fotoğraf makinesi eklendi. Cihaz, ön yüzüne baktığınızda tipik bir “akıllı bıdık” fotoğraf makinesi. Arka yüzünü kaplayan ekran ise akıllı telefona benziyor. Cihaza takılan SIM Card, arka yüzdeki ekranı kullanarak internete girebilmeyi, çekilen fotoğrafları anında sosyal sitelerde paylaşabilmeyi sağlıyor. Hem kablosuz ağlar hem de 3G üzerinden internete bağlanabilen Samsung Galaxy Kamera, Android işletim sistemiyle çalışıyor. Yani sadece fotoğraf paylaşmak için değil, internette gezinebilmek için de kullanılabilir. 16 MP çözünürlüğe sahip kameranın Türkiye fiyatı 1700 TL. C MY B Fotoğraflar: Necati Savaş “A Ruhsatlı radyolar, gongla başlayan yayınlar uzunluğunda yarım metre genişliğinde üç şerit var; biri ahşap, biri beton, biri de çakıl dolu bir havuz. Yetmedi mi? 3 farklı kapı zili, minyatür bir perde, gıcırdayan bir kapı, 3 basamaklı merdiven, bir çaydanlık, bir çay bardağı... 1927’de “Alo alo muhterem samiin” diye başlayan anons, takvimler 31 Ocak 1968’i gösterdiğinde bambaşka bir noktaya erişir. Zafer Cilasun, kameranın karşısına geçer ve ilk televizyon haberini sunar. İşte bu an da müzede iki boyutlu hologram uygulamasıyla canlandırılıyor. Cilasun’un kamerası, mikrofonu ve sehpası orijinal haliyle sizi karşılıyor. Müzede Türkiye’nin Eurovision yolculuğuna da tanıklık ediyorsunuz, Adile Naşit’in uykudan önce çocuklara nasihatlerine de. Günümüzde tek tuşla yapılan dijital efektler için ne büyük uğraşlar verildiğini görünce şaşıracaksınız.