27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2012 PERŞEMBE A4 ANKARA Yaşam Posta Pulları Üzerinden Boğazlar Meselesi e kadar uzun zaman oldu, dolmakalem ile çizgisiz kâğıda mektup yazmayalı, pul yapıştırmayalı zarfın üzerine değil mi? Bizim kuşak, divit hokka ve güzel yazı defterleri ile yazı derslerine girerdi. Hatırladınız mı? Şimdiki gençler, el yazısı yazmayı pek bilmiyorlar. Ama yine de şanslı sayılırlar. Zira yazdıkları zaman, soldan sağa yazıyorlar. Bu yıldan sonra 4+4+4’çü kuşaklar öyle zannediyorum ki sağdan sola doğru yazacaktır. Yazık, çok yazık! Zaten uzun bir zamandır kâğıt ile kalem sevdasının kıt olduğu bu topraklar, yeni bir zor dönemden geçiyor. Herkes artık, sosyal medya denilen ortamda. Ellerdeki cep telefonu ile epostalar yazılıyor, 140 karakterlik twitler atılıyor. Her şey belki çok hızlı, ama genellikle ruhundan yoksun. Eskiden sabit kalem ya da dolmakalemle el yazısı mektuplar yazılır, zarflanır ve postaneden gönderilirdi. Posta pulu, genellikle dille ıslanır ve dilde kekre bir tat bırakırdı. Ama artık elle de, bilgisayarla da yazıp zarflasanız, pul yok, genellikle makineden geçirip cırrrt diye otomatik damgayı basıveriyorlar. N “Boğazlar Meselesi” serdarsahinkaya35@gmail.com SERDAR ŞAHİNKAYA Pul, hayatımızın renkli ve güzel ayrıntılarından idi. Bilindiği üzere, pullar, devletin hükümranlık alâmetlerinden biri sayılır; para gibi, pul basmak da devlet tekelindedir. Pullar aynı zamanda görsel olarak çok şeyi ifade eder. Dünyanın en temel propaganda malzemesi idi bir zamanlar. Önemli kişilikler, kimi olayların yıldönümleri için çeşit çeşit pullar hazırlanırdı. Zarfların sağ üst köşesinde çok afili bir biçimde kostak kostak dururlardı. PTT günümüzde bu geleneği, Genel Müdürlüğün pul koleksiyoncuları (filatelist) için hizmet veren Tanıtım ve Pazarlama Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Filateli ve Müze Şubesi Müdürlüğü aracılığıyla sürdürüyor. yemeklerimize ilişkin örneklere gelin birlikte göz atalım. Çorbalarla başlayalım önce; Ezo Gelin Çorbası. Var mıdır karışık dolma ya da şiş kebap gibisi. Bu sofra tatlısız olur mu hanımlar, beyler? Olmaz tabi ki. PTT Genel Müdürlüğü bu yıl, Karadeniz yöresel yemeklerinin görselleştirildiği anı / hatıra pulları ve bu haftaya özgü bir otomatik damga görseli de hazırlamış. Bu örnekler daha çoğaltılabilir, daha keyifli görseller hazırlanabilir. Hazırlanmalıdır da.. Üniversite bünyelerinde gastronomi bölümleri kurulur, aşçılık okulları açılırken bu konuya özel bir önem verilmelidir. düzenliyormuş. Her yıl farklı bir ülke lezzet haftasının konuk ülkesi olarak seçiliyor ve o ülkenin yemekleri tanıtılıyormuş. 2009 yılında konuk ülke Türkiye’imiş. Ve Birlik, kendi logoları olan ay yıldızlı lale motifi ile birlikte bizim yemeklerimize ve çay ile tek, çifte kavrulmuş lokum ile ikram edilen köpüklü kahvemize ait görsellerin süslediği on beş ayrı keyifli pul bastırmış. Ülkeler, Mutfaklar, Pullar Dünyada ilk posta pulu, Birleşik Krallık ’ta 6 Mayıs 1840, Türkiye’de ise Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1 Ocak 1863 tarihinden itibaren kullanılmıştır. Yaklaşık 172 yıllık geçmişi bulunan posta pullarını, zaman zaman çeşitli ülkeler kendi simgesel yiyecek ve içeceklerini tanıtmak için başarılı birer propaganda malzemesi olarak değerlendirmişlerdir. Buyurun efendim, internetteki arşivlerden derlediğim ülkeler, yemekler ve pullar; Fransa’dan örnekler Belçika’da Türk Mutfağı Pulları Belçika Türk Dernekleri Birliği, Flaman bölgesinde “Lezzet Haftaları” Pullarda Türk Mutfağı PTT arşivlerinden derlediğimiz 1994 yılına ait emisyon programında yer almış bulunan Küba Mutfağı Akdeniz Mutfağı’nın pirlerinden İtalya; Ve yine bir Akdeniz’li: Portekiz Ve... 2005 yılı Avrupa Gastronomi Etkinlikleri için çıkarılmış pul örnekleri ile yazımızı noktalayalım. “Tempora mutantur et nos muttamur in illis” diye bir Latince deyim vardır bilir misiniz? Zaman değişiyor ve biz ona ayak uyduruyoruz demektir. Sahi, sizce her değişim iyi midir? Ağzımızın tadı bozulmasın. Sağlık ve dostlukla. Mimarlar Gökçek’in dünya belediye başkanlığınaadaylığını eleştirdi ‘Gökçek 11 etik kurala uymuyor’ TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin haftalık basın toplantısında, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in dünya belediye başkan adaylığı eleştirildi. Mimarlar, merkezi İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Dünya Belediye Başkanları Vakfı’nın (City Mayor Foundation) 2004 yılından bu yana düzenlediği “Dünya Belediye Başkanlığı” için yarışan Gökçek’in yarışmaya katılırken imzalanan “11 etik kuralına” uymadığını söyledi. Sekreter üye Tezcan Candan, şube bünyesindeki kent izleme merkezi biriminin konuyla ilgili hazırlanan raporunu tanıttı. Candan, raporun vakıfa da gönderileceğini sözlerine ekledi. Ayrıca merkez yönetim kurulu üyelerinden İmran Karaman da Gökçek’in kent hafızasını silmek için çabaladığını belirtirken “Bu çaba dolayısıyla Cumhuriyet değerlerini de yok etmek demektir” dedi. Tezcan Candan raporda, Gökçek’in yaptıklarının, “ulaşım, kent ekonomisi, kültürel ve doğal değerler, kentsel dönüşüm ve kent yönetiminde katılım” başlıkları altında bilimsel bir inceleme yaptıklarını belirtti. Candan, Gökçek’in kente ilişkin projelerde “aklına geleni yaptığına” dikkat çekti. Alt ve üst geçitlerin bu duruma örnek olduğunu belirten Candan, “Gökçek projelerinde, araç öncelikli bir ulaşım öngörüyor ve kent merkezlerini yaşanmaz duruma getiriyor. Ankara’daki araç sayısı Türkiye’deki en yüksek sayıdır” dedi. Gökçek’in po Türkiye’yi Bağlumspor temsil edecek litikalarının geldiği son noktayı anlatan Candan, “Ankara’da 28 tane AVM bulunmaktadır. Kapalı alan kişi başına çok fazladır bu durum insanların kent menkezinden soyutlanmasına neden oluyor. Kültür, varlıkları rant odaklı politikalara kurban ediliyor. ODTÜ arazisi çorak bir arazi iken yeşillendirildi. Gökçek bu araziden yol geçirmek istiyor ve kampus yaşamını böylelikle bölmek çabası içerisinde. Atatürk Bulvarı kent merkezinin insansızlaştırılma çabaları ile birlikte çöküntü alanına dönüşmüştür. Kentsel dönüşümde insanlar yerlerinden edilmiş, uykusuz gecelere mahkum edilmiştir. Sonuçta biz halkını sevmeyen bir belediye başkanıyla karşı karşıyayız” dedi. Candan, Mimarlar Odası olarak Anakent Belediyesi’nin Ankara’ya ilişkin projelerinde “bilimsel” destek vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi. Ancak Gökçek’in “Ben bilirim ben yaparım” havasında olduğunu söyleyeh Candan, “Metro göçüğü ve doğalğaz faciası bunların bir sonucudur” dedi. Keçiören Bağlumspor, başarıdan başarıya koşuyor. Ülkemizde ilk kez lig statüsünde Zonguldak’ta gerçekleştirilen Büyük Kadınlar Açık Alan Hokey Süper Ligi 2’nci etap karşılaşmalarının şampiyonu Keçiören Bağlumspor oldu. Ligde oynadığı 18 maçı da kazanan Keçiören Bağlumspor Kulübü, 115 gol atarken sadece bir gol yiyerek ligi 48 puanla zirvede tamamladı. Yine en az gol yiyen Keçiören Bağlumspor kalecisi Elif Balcı, en iyi kaleci seçilirken Keçiören Bağlumspor oyuncusu Perihan Küçükkoç da ligin gol kraliçesi oldu. Türkiye liginde şampiyon olan Keçiören Bağlumspor, 20122013 sezonunda Avrupa Kulüpler Kupası olan Championship’de Türkiye’yi temsil edecek. Keçiören Bağlumspor U 17 takımı da 2012 2013 futbol sezonuna iyi bir başlangıç yaptı. Bağlum Stadı’ndaki ilk maçında Doğanspor ile karşılaşan Keçiören Bağlumspor U 17 takımı, 90 lık galibiyet ile büyük bir başarıya imza attı. Sezonun ilk açılışında iyi bir galibiyet aldıklarını belirten Keçiören Bağlumspor U 17 takım oyuncuları, her maçtan galibiyetle ayrılmayı hedeflediklerini belirtti. Kampanya kütüphaneye dönüştü Öğrenci kolektiflerinin, ‘en sevdiğin kitabı getir’ kampanyasıyla topladıkları kitaplar Ankara halkına bir kütüphane olarak geri döndü. Yaklaşık 1 ayda toplanan kitaplar, Batıkent MeSa’da açılan halk kütüphanesinde yerini aldı. 12 Temmuz Perşembe günü açılışı yapılan kütüphane, çevre halkı ve özellikle çocuklardan büyük ilgi görüyor. Kitapları Batıkent’te bildiri dağıtarak, gönüllü insanlardan topladıklarını söyleyen kolektif üyeleri, 1500 kitaba ulaştıktan sonra kütüphanenin açılışını yaptıklarını, ancak hâlâ kitapların gelmeye devam ettiğini belirtti. Yaz aylarında gönüllü olarak ihtiyaç sahibi çocuklara dersler veren ve “Okumuş insan halkın yanındadır” sloganıyla hareket eden öğrenciler, halkın yanında olmanın sadece çocuklarla sınırlı kalmaması gerektiğinin, bu nedenle bir halk kütüphanesi fikrini hayata geçirdiklerinin altını çizdi. Çevre halkının kütüphaneye ilgisinin büyük olduğunu, insanların ilk günden itibaren buraya gelerek kitap ödünç aldıklarını söyleyen kolektif üyeleri, “Çocuklar ‘en sevdiğin kitabı getir’ kampanyasıyla, gerçekten en sevdikleri kitapları buraya getirdiler. Başka çocukların da bu kitapları okumasını istediler, bu bizim öğretmeye çalıştığımız paylaşımcılığın en güzel göstergesiydi. Şimdi gelip, kitap ödünç alıp okuyorlar, ve çoğu yetişkine taş çıkarıp zamanında okuyup getiriyorlar. Aileler de bu durumdan oldukça memnun” şeklinde konuştu. Kütüphanenin altına bir okuma salonu yapma düşünceleri olduğunu söyleyen gönüllü öğrenciler, ekim ayında toplanan son kitaplarla birlikte şenlikli bir açılış yapmayı planladıklarını belirtti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle