24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2012 PERŞEMBE A2 ANKARA Kent İZLENCE Şefik KAHRAMANKAPTAN se k@kahramankaptan.com Benyamin Sönmez Anısına Festival... enç ölümler hep daha acıtıcı ve iz bırakıcıdır. G Geçtiğimiz yıl sonunda geçirdiği kalp atağı sonucu 28 yaşında yitirdiğimiz büyük gelecek vaat eden çellist, sevgili Benyamin Sönmez’in (19832011) acısı da, özellikle yakından tanıyanların, dönem arkadaşlarının hep yüreğinde. Dokuz ay içinde çeşitli orkestralar, gruplar, solistler anısına konserler adadı. Önümüzdeki aybaşında ise, 46 Ekim tarihlerinde Sönmez’in memleketi Fethiye’de, ailesinin yardımıyla Fethiye Turizm Tanıtım Kültür Çevre ve Eğitim Vakfı (FETAV) tarafından anısına bir festival düzenleniyor. Benyamin anısına günde ikişer mini konser, akşamları birer topluluk konseri, bir ustalık sınıfı çalışması, başlıca etkinlikler... Fotoğraf ve resim sergisi de açılacak. Katılımcı topluluklar Anadolu Filarmoni Orkestrası, Boğaziçi Caz Korosu ve Antalya Devlet Senfoni Orkestrası. Kapanış akşamı AntDSO Benyamin’in hocası ünlü Rus çellist Natalia Gutman’a eşlik edecek. Ustalık sınıfını ise Berlin’de yaşayan piyanistimiz Emre Elivar verecek. Bu festival çerçevesinde bir de çello yarışması düzenlenmesi için aile çok istekliydi ancak yetişmedi, bir dahaki festivale bırakıldı. FETAV’ın bu etkinliğinin değişik biçimlerde katkı sahipleri; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Fethiye Belediyesi, Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası, Fethiye Turizm Altyapı Birliği, SKAL ve Ölüdeniz Rotary Kulübü. ÇAĞSAV Müzik ise etkinliğe yetiştirmeye çalıştığı “Benyamin Sönmez Anısına” başlıklı iki CD’den oluşan ve çellistimizin çeşitli canlı kayıtlarından derlediği albümle anısını kalıcılaştırmaya çalışıyor... Kalıcı işler önemlidir. Bu bağlamda, Boston’da yaşayan genç bestecimiz Utar Artun, Benyamin’e adadığı ve onun kısaltılmış adı olan “Beno” adlı bir çellopiyano parçası yazdı, CSO çello sanatçısı Onur Şenler’le birlikte kaydını da yaptı. Youtube’dan erişebilirsiniz. Belçika’da yaşayan kontrbas sanatçımız Aykut Durşen de, Benyamin’e adadığı bir beste yaptı. Bunları yenileri izleyecektir kuşkusuz. Mimar Sinan’dan Neslihan Pala’nın yaptığı Benyamin heykeli de festival kapsamında yerine yerleştirilip açılacak. Benyamin anısına düzenlenen festivalin uzun ömürlü olması, verilecek kalıcı eserlerin sayısının artması, yitiğimizin acısını biraz da olsa hafifletebilir... Eski TİP milletvekili, Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesi, gazeteci, yazar, akademisyen Prof. Dr. Kurthan Fişek sonsuzluğa uğurlandı ‘Fişek’ gibi anılar bıraktı MERT TAŞÇILAR Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin (SBF) öğrencilerine göre en farklı ve en zeki hocası Prof. Dr. Kurthan Fişek, SBF Aziz Köklü Konferans Salonu’nda düzenlenen törenden sonra sonsuzluğa uğurlandı. Türkiye’de Kapitalizmin Gelişmesi ve İşçi Sınıfı, Devlete Karşı Grevlerin Kritik Tahlili, Yönetim, Yönetime Katılma, Spor Yönetimi ve Burası Ankara isimli kitapların yazarı olan Fişek’in anılarda hep farklı bir yeri oldu. “Sıfırcı Hoca” unvanıyla da bilinen Fişek’i, Cumhuriyet Ankara’ya, sevenleri, dostları ve öğrencileri anlattı. ‘BİÇ başını yaktı’ Askerlik arkadaşı Kamil Ateşoğulları Fişek’in başını nasıl yaktı? “Biz Kurthan ile 1973’te Etimesgut’ta yedek subay olarak askerlik görevimizi yapıyorduk. Kurthan ikinci takımın en uzun boylusu olduğu için manga komutanıydı. Bana da küfrederdi ama ‘Baba’ derdi. Birgün sabah içtimasında yönetime götürdü han Hoca bana dönüp, ‘Dal..rak benden daha iyi biliyorsan gel kendin anlat o zaman’ demişti. Tabii bu lafı 100 tane ögrencinin arasında söyleyince lakabımda, ‘Dal..rak hoca’ olarak kaldı” sözleriyle anlattı. ‘Ulan daha ne istiyorsun?’ Mülkiyeli Cevdet Özdemir’in, “Sıfırcı Hoca” ile 1970’li yılların başında tanıştığı sınav: “1971 veya 1972 olabilir. İngilizceden yaz dönemi sınavları, muaf olmayan bütün sınıf sınavda. Ben sınav gecesi Maltepe’de Elize Pavyon’da sabahlamışım. Rumeli işkembecisinden sonra saat 06.00 sularında, nasıl olsa beni kaldırırlar diye okulun bahçesinde, çimin üzerinde sızmıştım. Dinçer Akbay, 08.30’da beni kaldırdı, sınava girerken de Alaybek Atalay, gece içerden çaldıkları sınav sorularının cevap anahtarını ‘Hepsini tam yapma’ diyerek, bana verdi. Kopya elimde ama alkolden gelen baş ağrısı şiddetli. Sınav gözlemcisi halime acıyıp durumumu sordu. ‘İki aspirin olsa iyi gelir’ demem üzerine, ‘Yanında ne istersin?’ diye sordu. Ben de ‘Hocam, mümkünse şekersiz kahve ve maden suyu’ dedim. Sesli konuşmamızı arkadaşlar merakla biraz da şaşkınlıkla izliyorlardı. Benim açımdan konuşmamız normaldi, nasıl olsa ‘Sarhoşun mektubu okunmazdı.’ On dakika sonra çay ocağı görevlisi beyaz örtülü bir tepside iki aspirin, maden suyu ve kahvemi getirmişti. Kolçaklı sandalyenin kolunda sınav kağıtları ve gelenleri halletmem Piknik’te ayak üstü bir elde Arjantin, bir elde sigara ve salçalı sosisli türlü tabağı pratiklerimiz sayesinde zor olmamıştı. Sınavdan çıktıktan sonra Atalay, ‘Helal olsun oğlum, kimdi o hoca biliyor musun’ dedi, ‘Yok, bilmiyorum’ dediğimde, ‘Kurthan Fişek Hoca’ dedi. Kurthan Hocama da benim densizliğime karşı bu davranışı yakışırdı. Ama bense aspirinleri içtikten sonra, Kurthan Hocamın sağlık durumumla ilgisinden olacak, bakışları sevecenlikle üzerimde olması nedeniyle kopya kağıdını çıkartma güçlüğümden kağıda henüz bir şey yazamamıştım. Yanıma gelen Hocam sınav kağıdımın durumunu görünce kızarak, ‘Ulan daha ne istiyorsun?’ dedi ama daha sonra uygun zamanda geçer not alacak şekilde yanıtı yazmıştım.” Yalçın Karatepe Bilgisayarı pencereden atmış’ S ‘SBF ne demek Serdar?’ urthan Hoca, ekimizin yazarı Dr. Serdar Şahinkaya’ya bir gün tuvalette SBF’nin açılımını sormuş: “Kurthan Hoca ile 2008 yılında derse girmeden önce dekanlık katındaki öğretim üyeleri tuvaletinde karşılaşmıştım. Günaydın dedikten sonra sordu, ‘Serdar, SBF ne demek?’ Cevap verdim. Tabii ki, Siyasal Bilgiler Fakültesi diye. O da, ‘Hadi len. SBF demek, severim böyle fakülteyi demek.’ K ler son görüşümüz oldu. Çok sonra Kızılay’da geziyordum. Bir parkta karşılaştık. Öpüştük konuştuk. Sonra Kurthan, ‘Baba, senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı’ dedi. Sonra anladım ki ben ona bir kalem siparişi vermiştim. Ankara’ya geldiğinde alsın diye. Not defterine kalemin markasını yazmıştım. O yazı kalmış. ‘BİÇ’ diye yazılan bir marka. Tabii Kurthan’ı içeri almışlar. Sormuşlar bu ‘BİÇ’ hangi örgüt diye. Derken ‘Beni falakaya yatırdılar, senin yüzünden’ dedi. Falakada bağırıp çağırınca komutan gelmiş ‘Ne oluyor’ diye sormuş. Askerler de ‘Komutanım BİÇ diye bir örgüt var ismini söylemiyor’ demişler. Sonra komutan öyle bir markanın olduğunu belirtince bırakmışlar.” ‘Lakabımı Kurthan Hoca vermişti’ Fişek’in eski asistanlarından Doç. Dr. Barış Özgün’ün lakabı aldığı gün: “Hoca son zamanlarda ders anlatırken unuturdu bazı şeyleri. Bir tarih unuttu, bana sordu 1911 dedim. Devam etti derse, daha sonra aklına bir tarih takıldı ‘Bu neydi’ dedi; bana sordu; ben 1916 dedim. Daha sonra anlatmaya devam etti, ‘Bunun tarihi neydi’ diye sordu. Hocam 1914 dedim. Sonra Kurt BF Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe’nin ağzından, Kurthan Hoca’nın mafya babası Dündar Kılıç ile sohbeti: “Bilgisayarın ilk çıktığı zamanlarda Amerika’dan bir bilgisayar almış. Oturmuş İstanbul, Şile’de bir otelde at yarışı oynamaya başlamış. Biliyorsunuz hoca meraklıydı biraz at yarışına. Tabii aynı günlerde kaldığı otele zamanın mafyası Dündar Kılıç gelmiş. Duymuş tabii birisinden, üniversitesi hocası var at yarışına meraklı bilgisayar filan da kullanıyor. Çağırmış hocayı, ‘Hoca, sen bu aletlerle oynuyorsun bana da bir altılı oyna’ demiş. Kurthan Hoca da oynamış. Dündar Kılıç da çok ciddi bir para yatırmış bu işe. Kurthan Hoca anlatıyor: ‘Yarışı radyodan dinliyoruz. Birinci ayaktaki tuttu, ikinci ayaktaki tuttu. Ama dördüncü ayaktakinin sütçü beygiri olduğunu ben nereden bileyim.’ Bunun üzerine mafya babası yatırdığı parayı kaybetmiş. Kurthan Hoca: ‘Korkudan ölüyorum, adam arkasında kaç tane ceset bırakmış.’ Dündar Kılıç hocaya dönüp, ‘Hoca hoca biz böyle çok paralar kaybettik. Hiç korkma’ demiş. Kurthan Hoca da hemen odaya gidip camı açmış ve bilgisayarı alıp aşağı attığını anlatmıştı. Tabii buna benzer onlarca anı paylaştık. Ümit ediyorum ki ışıklar içerisinde yatacaktır.” Bülent Tanık rockçıları ağırladı Çankaya Belediyesi’nin destekleriyle gerçekleştirilen “AnkiRockFest 2012” rock müziğin önemli yıldızlarını 5. kez Ankaralılarla buluşturuyor. AnkiRock’ta sahneye çıkacak sanatçı ve müzisyenlerden oluşan bir grup Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ı makamında ziyaret etti. Sanatçılar, Başkan Tanık’a festivalle ilgili düşüncelerini söyleyerek, katkılarından dolayı teşekkür etti. Tanık ise her yıl olduğu gibi bu yıl da festivale ev sahipliği yapmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyleyerek, festivalin Ankara ve Ankaralılar için çok önemli bir sanatsal etkinlik olduğunu vurguladı. 21 22 23 Eylül tarihlerinde düzenlenecek olan festival boyunca müziğin yanı sıra adrenalin ve heyecan dolu birçok etkinlik de düzenlenecek. Kurulacak olan bungee jumping alanı ile adrenalin tutkunları 80 metreden atlamanın keyfini yaşayacak. Festival alanı “bungee jumping”in dışında da sürpriz eğlencelere ve ünlü sanatçıların workshoplarına sahne olacak. Etkinlik boyunca helikopterden yapılan çekimler de festivale renk katacak. Ankaralı gençlerin her yıl hınca hınç doldurduğu AnkiRock’da bu yıl Nilüfer, Haluk Levent, Bedük, Manga, Gökçe, Marsis, Ogün Sanlısoy, TNK, Donata ve İsrail’in en büyük rock topluluğu Orphaned Land konser verecek. ‘Önden sen çık seni vursunlar’ işek’in ilginç anılarına tanıklık eden ve 12 yıl boyunca öğrencisi olan Yönetim Bilimleri Anabilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Ahmet Alpay Dikmen: “Adam gibi adamdı. Sevmediğine küfrü basardı. Kendisinin 12 yıllık asistanlığını yaptım. Kendimi hep asistanı olarak gördüm. Biz öğrenciyken sınıfın kapısından çıkarken hocayla denk düştüğümüzde bize, ‘Önden sen çık da seni vursunlar’ derdi.” Oda arkadaşı Prof. Dr. Oğuz Onaran: “Ölümüne inanamadım. Uzun süre birlikte çalıştık, aynı odayı paylaştık. Bazı insanlar var, çok bilgili çok eğitimli her şeyi bilirler. Kurthan da böyleydi. Durmadan yazardı. Hatta takılırdık ona, ‘Sen F yazmaktan okumaya fırsat bulamıyorsun’ diye. Keyifli küfürleriyle yaşayacaktır.” Telefon Eposta 20 Eylül 2012 Perşembe C M Y B C M Y B : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : ankcum@cumhuriyet.com.tr Ahmet Alpay Dikmen : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle