22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2012 SALI A4 ANKARA Yaşam Eski siyasilerden Ali Nail Erdem, ‘Söz Meclis’ten Dışarı’nın konuğu oldu SözMeclis’ten Dışarı... Ali ABALI ali.abali@cumhuriyet.com.tr 1960 darbesi sonunda, Adalet Partisi’nden İzmir milletvekili olarak parlamentoya gelen Ali Naili Erdem’in ilk bakanlığı, 20 Şubat 1965 tarihinde, Suat Ürgüplü hükümetinde Sanayi Bakanlığı’dır.1965 genel seçimlerinde Adalet Partisi’nin çoğunluğu sağlayarak tek başına iktidar olmasıyla Ali Naili Erdem’i bu kez Çalışma Bakanı olarak görüyoruz. Ali Naili Erdem, Meclis Grup Başkanvekilliği’nden sonra Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. 12 Eylül 1980 harekatından sonra Erdem, aktif politikadan çekildi. Erdem ile politika dışı, Ankaramız ile ilgili görüş ve düşüncelerini sorduk. İşte gönül adamı Erdem’in söyledikleri: değinmek gerekiyor. Yetenekli insanların ülke yönetiminde görev alması önem taşıyor. Belediyeler için bu tanım geçerlidir. Öyleyse yönetici kadro, o ülkenin kalbini, o ülkenin nabzını, o ülkenin ruhunu, o ülkenin bedenini, tenini iyi bilmeli ve buna göre hareket edebilecek yeteneğe sahip olmalı ve böyle kişilere görev verilmelidir. Öyleyse demokrasilerde sadece kişilere bakarak değil, yeteneği seçmek suretiyle çalışmanın çağdaşlamanın gereğidir. 1947 yılında girdim. 20 yılı parlamentoda olmak üzere geri kalan kısmı politikanın dışında olmamak suretiyle devam ettiriyorum. 12 Eylül 1980’de harekatı kabul etmedim ve aktif politikayı bıraktım. Geçen zaman beni haklı çıkardı. Keşke o günler yaşanmasaydı, insana dönük işkenceler yapılmasaydı. Ben bir hukukçuyum. Hak ve nefaset kaidesinin kaybolduğu yerde, toplumun insanca yaşamayacakları inancındayım. O itibarla güce dayanarak, kuvvete dayanarak, silaha dayanmak suretiyle devlet idaresinin yürüyeceğine inanmıyorum. Demokrasi bir ahlâk ve hukuk rejimidir. Çoğulcu demokrasiye geçtiğimizden bu yana pek çok değerli insanlar politikada yer almışlardır. Ancak önemli olan düşünen insandır ve düşündüğünü serbestçe söyleyen insandır. Yani, aklın ürettiklerini ifade eden bir ortam demokrasi için şarttır. Cenabı Hak’kın yarattığı canlılar içinde (Eşrefi Mahluk) dediği sadece insandır. Doğruyu bulma, gerçeği bulma, hakikati öğrenme demokrasilerde düşünmenin serbest olması ile gerçekleşir. Ankara’nın noksanı nkara’ya 1947 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nin bir öğrencisi olarak geldim. Ankara’da o zaman benim kalabileceğim yurt yoktu. O zaman gecekondular vardı, ilk kaldığımız yer Mamak’ta, sonra Topraklık’ta. Bunu şunun için söylüyorum, zor günler yaşadık, bu yıl Ankara’da kış ağır geçti. O zaman böyle kar yağardı ve çamur içindeydik. Aradan 65 yıl geçmiş, yine aynı kar, aynı çamur, kar evet, ama bu çamur niçin bitmiyor? A Ankara’nın çamuru Ankara Cumhuriyetin kurduğu bir şehirdir, İstanbul, Bursa daha önceleri Osmanlı döneminin başkentleri idi. Öyleyse bu şehir, Cumhuriyetin mimarisi, Cumhuriyetimizin müziği, Cumhuriyetin sanatı, Cumhuriyetin romanı, Cumhuriyetin çağdaşlaşması Ankara’nın bulvarlarında olmalıdır. Batı dünyasının şehirlerini, Paris’i, Londra’yı, Amsterdam’ı yağmurlu bir günde gezdiğiniz zaman ayakkabınızda kesinlikle çamur yoktur. Ankara’da ise böyle bir havada, bir sokaktan diğerine gitmek isterseniz yalnız ayakkabınız değil, elbiseniz bile çamur içindedir. Ben Ege kıyılarında doğup büyüdüm. Bu gibi yerlerde yaşayanlar için deniz önemlidir. İşte Ankara’da bunun eksikliğini her zaman hissederim. Ama Ankara’nın ayrı özellikleri vardır. Her şeyden önce Ankara’nın insanları saygılıdır. Bu terbiye Ankara’nın dışındaki şehirlerde aynı ölçüde, aynı güçte değildir. Ankara’nın lokanta ve eğlence yerlerini dolaşmadığım için bilmiyorum. Ankara’nın pazar yerlerini gezebilirsiniz ama pazar günlerini hüzünlü günler olduğu için sevmiyorum. Nedeni pazar günleri Ankara’da gidilebilecek bir yer yok. Bir deniz kenarına gidebileceğiniz, doğa ile bütünleşeceğiniz yer yok. Güzel yerleri yok mu? Elbette var, Birinci Türkiye’nin idaresinin bulunduğu parlamentodur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “En büyük eserimdir” dediği Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni yürekten, bir aşk gibi, bir sevda gibi seviyorum. Bu parlamentoda Türkiye’nin sorunlarının çözüleceğine inanıyorum. Birbiri arkasına darbeleri yaşamış bir insan olduğum için, parlamentonun hep açık kalmasını isteyen bir adamım. Hangi sebeple olsa darbeleri asla benimsemedim, sevmedim. Çünkü her darbe Türk demokrasisini, ilerlemeyi ve çağdaşlamayı durdurmuştur. durdurmuştur’ ‘Kızılay Cumhuriyetin vitrinidir’ Kızılay Cumhuriyetin vitrinidir. Orada da aynı durum vardır. Öyleyse bir önemli konuya Son söz politikadan olsun. Ben politikaya C M Y B C M Y B ‘Darbeler ilerlememizi “ ‘Ankara Cumhuriyetin şehridir’ “ Ankara Cumhuriyetin kurduğu bir şehirdir, İstanbul, Bursa daha önceleri Osmanlı döneminin başkentleri idi. Öyleyse bu şehir, Cumhuriyetin mimarisi, Cumhuriyetimizin müziği, Cumhuriyetin sanatı, Cumhuriyetin romanı, Cumhuriyetin çağdaşlaşması Ankara’nın bulvarlarında olmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle