22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2012 ÇARŞAMBA A4 ANKARA Yaşam TEKNO DIRDIR Telefonsuz yolculuktan dualı uçuşa İ şte yanıtsız sorularından biri: “Tavuk mu yumurtadan çıkar, yoksa yumurta mı tavuktan?” Teknoloji meselesi de her geçen gün paralel bir düzlemde, benzer bir “sorunsala” doğru ilerliyor. Çıkış noktası belli: “Teknoloji, insan için.” Peki ya sonrası? Durum hâlâ öyle mi? Yoksa insanoğlu adım adım teknolojinin esiri olmaya doğru mu ilerliyor? Biz mi teknolojiyi yönlendiriyoruz, yoksa teknoloji mi bize yön veriyor? Homo Sapiens yani; akıllı insan, artık “Homo Technologius” mu oldu? Hayatımızı kolaylaştırdığı düşünülen cep telefonun esiri mi olup çıktık? Ya akıllı telefonlara ne demeli? Eskiden bir walkman vardı, insanları seyehat ederken hoş tutan... Sonraları kitap okuma alışkanlığını ortadan kaldıran temel neden oldu belki de. Şimdi akıllı telefonlar var... Sözde işimizi kolaylaştıracak, elimizin altındaki internet bize zaman kazandıracaktı. Aksine göz göre göre zamanımızı çalıyor. Bakıyorum etrafa, kimse boş durmuyor. Elde iphone, ipad, android... Tıklayıp, üzerinde parmağını kaydırıp duruyor. Facebook’ta kim beni eklemiş? Twitter’da ne yorumlar var? Şuracıkta bir fotoğraf çekeyim de Instagram’a yükleyim... Bazısı daha da fazla kaptırmış, cihazı sallıyor, sağa sola yatırıyor. Tabii ki oyun oynuyor. Oyunların ilk başta kulağa “komik ötesi” gelen senaryoları var. Tarlaya sebze ekiyorsun, hayvanları yemliyorsun. Ama oyunu eline almaya gör, neler oluyor? Artık geceleri gözünüze uyku girmiyor, cihazı yatağınızın baş ucunuza koyuyorsunuz. Uyku arasında susayıp bir bardak suya sarılır gibi, oyunu açıp tarlaya bir iki ekim yapıyorsunuz. Ne de olsa, siz uyurken, dünyanın başka yerindeki insanlar gündüzü yaşıyor ve ekip biçiyor! Aradaki farkı kapamak ya da rakiplerinizin önüne geçmek için kredi kartıyla sisteme para aktarıp hazır üretilmiş sebzeler satın alıyorsunuz. Öyle bir “tuzak içinde tuzak” var ki bu oyunlarda, hem telefon üreticisi hem internet servis sağlayıcısı hem de oyun yazılımcısı kazanıyor. Halk arasındaki (!) deyimle “win win” yani. Tek kaybeden ise oyuncular, yani sokaktaki sade yurttaş. “Zaman öldürme” meselesi öyle böyle değil, tam bir katliam! ‘Eşler neden birbirini aldatır?’ NDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Psikolog Dr. Serkan Özgün, merak edilen “Eşler neden birbirini aldatır? Aldatma konusundaki araştırmalar neyi gösteriyor? Aldatmanın sonuçları nelerdir? Aldatılan eş psikolojik olarak nasıl bir süreç yaşar? Aldatan eş, kendisini aldatılan eşin yerine koyduğunda nasıl bir durum ortaya çıkar?” sorularını yanıtladı. Özgün, Türkiye’de gerçekleştirdikleri, aldatılmanın aldatılan eş üstündeki etkisine dair araştırmada, eşi tarafından evlilik dışı ilişki ve incinmiş 189 evli kadının yer aldığını kaydetti. Özgün’ün araştırmayla ilgili dikkat çektiği bölümler şöyle: Savaş çıksa haberi olmayacak Geçen hafta havayoluyla uzun bir seyahate çıktım. Apronda deve kesmek gibi garabetleri bir yana koyalım, THY uçak içi teknolojiler ve yemek servisi konusunda önemli mesafe kat etti. 30 bin feet irtifada uçarken, 5 yıl önceki bir Washington uçuşu aklıma geldi. Uçağa “gazetecilik” ve “haber atlatma” hırsıyla binmiş, iki arkadaş dönemin çok önemli bir devlet adamını köşeye sıkıştırmıştık. Devlet büyüğünün kaçacak yeri yoktu! Hem de saatlerce... Uçağın kalkmasıyla arka sıralardan Bussiness Class’a geçişimiz bir oldu. Hal hatır derken, sorularımızı peş peşe sıralayıp gündemi sarsacak yanıtları topladık. Şimdi iş haberin bir an önce merkeze geçilmesine gelmişti. Ne de olsa uçaklarda telefon vardı. Meğer yokmuş! Biz öyle sanıyormuşuz. Hostes “Uydu bağlantısında sorun var, birazdan açılır” dediyse de, hiç açılmadı. Aşağıda savaş çıksa, devlet büyüğü Washington’a varıncaya kadar haberi olmayacaktı! İ erkekler için yüzde 2040, kadınlar için ise yüzde 2025 arasında görünüyor. Çift terapisine giden çiftlerin de yaklaşık yüzde 29’u ile 65’inin, ilişkilerinde aldatma ile bağlantılı zorluklar yaşadıkları belirtiliyor. Türkiye’de bu tür istatistikler neredeyse yok. Sadece boşanma gerekçelerinde bildirilme oranları var, o da yüzde 1 dolaylarında kalıyor. Kadını doyumsuzluk etkiliyor Yapılan birçok çalışmaya göre, kadınlar aldatmayı cinsellikten çok duygusallığı içeren bir durum olarak tanımlarken, erkekler bu durumu tersi yönde gerekçelendiriyor. Benzer biçimde, kadınların aldatma olgusunun ilişki doyumsuzluğuyla daha yakından bağlantılı olduğu, erkeklerde ise aldatmanın daha çok cinsel doyumsuzlukla ilgili olarak ortaya çıktığı belirtiliyor. Bunun çiftlerdeki karşılığı, kadın aldatmalarını daha çok “başka birine aşık olmak” ile erkekse aldatmalarını “başka birini cinsel olarak arzulamak” ile gerekçelendiriyor. Uzun ilişkideki aldatma ağırdır Sonuçlara bakıldığında katılımcıların yüzde 34.4’ünün travma sonrası stres bozukluğu kriterlerinin tamamını karşıladığı tespit edildi. Detaylı düzeyde bakıldığında katılımcıların yaklaşık yüzde 98’inin zorlayıcı hatırlamalar, yüzde 85’inin kaçınma/küntlük ve yüzde 91’inin aşırı uyarılmışlık semptomlarını gösterdiği görüldü. Bu semptomlar evlilik süresi daha uzun olan kişilerde daha yoğun düzeyde görüldü. Yani uzun ilişkinin içindeki aldatma ile yaralanmanın daha ağır olduğu söylenebilir. Diğer yandan eşleri ilk tepki olarak aldatma eylemini kabul eden grup inkâr eden gruba göre daha iyi durumdaydı. Aldatma bireyleri kötü etkiliyor Aldatma sadece ilişkiler için değil bireyler üzerinde de ciddi olumsuz etkiler bırakıyor. Aldatılma deneyiminin ruh sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin araştırmalar, aldatılan kadınların majör depresyon yaşamalarının daha olası olduğu ve aldatılan eşin yoğun kızgınlık, utanç, depresyon, takıntılı acı verici düşünceler, kaçınma, duygusal küntlük ve aşırı uyarılmışlık gibi belirtiler yaşadıklarını rapor ediyor. Erkekler için de benzer sonuçlar bildiren çalışmalar bulunuyor. Yazın aldatmalar artıyor Net bir istatistik yok ama yaz mevsimi aldatmayı kolaylaştırıyor, bazen tetikliyor. Yazla birlikte çevrede cinsel uyarımın artması kaçınılmaz, seçilen kıyafetlerden, gidilen yerlere kadar birçok etmen var. Uzayan günler ile birlikte daha çok sosyal aktivite de yeni kişilerle interaksiyonu artırıyor. Yine çiftlerin ilişki durumlarına göre ayrı geçirebilecekleri tatiller de bu girişimleri sıklaştırabiliyor. İftar deneyimi Ve gelelim son seyahate... Her koltukta telefon, her koltukta ekran, ipod bağlantı girişi ve internet donanımı. Gerçi internet henüz hizmete açılmamış ama “çok yakında” diyorlar. Diğer tüm fonksiyonlar ise aktif. “Eğlence” düğmesini tıklıyorsunuz, karşınızda yüzden fazla film ve müzik albümü. Uçuşa ait kamera görüntüleri... En şaşırtıcı olanını ise sona sakladım: Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan Kuranı Kerim. 1’den 23’e kadar uzanan sayfalar ve her sayfada 5 dua seçeneği. “Dua” da bir ihtiyaç. Ama “eğlence” başlığının altında işi ne? Bir de Skylife dergisinin İngilizce hazırlanmış iftar eki vardı dikkatimi çeken: “İstanbul’da zengin Türk ve Osmanlı mutfağı ile iftar deneyimi yaşayın” diye sesleniyordu turistlere. Mevzu eğer “iftar deneyimi” ise konu mankeni olarak Arap yerine Batılı figürü kullanmak daha doğru olmaz mıydı? Ne de olsa Araplar iftar konusunda zaten deneyimli! Empatiye ihtiyaç var Genellikle aldatan eşin yaşadığı yoğun suçluluk duygusu da bununla ilgili. Bu duygu ya aldatmayı sonlandırmaya ya da aldatmayı ifşa etmeye yönlendirir. Yine bu duygunun uzantısı ile ilişkisinde daha özverili bir hale de gelebilir. Mevcut ilişki hangi yönde çözümlenirse çözümlensin empatiye her zaman ihtiyaç var. Türkiye’de istatistik yok ABD merkezli çalışmalarda aldatma oranları evli C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle