Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 2012 SALI A2 YANSIMALAR Şefik KAHRAMANKAPTAN se k@kahramankaptan.com ANKARA Kültür Sanat İlk öykümüz Kaldırım/Ulaş Aldemir General, dipçikleşmiş yüreğini büzüştürmüş söyleniyordu: ‘’Kızıllar kıyıları ele geçirmiş!’’ Pompei’de avcılık yaparken, hayvanları her boğazlayışımda kederle karışık bir sevinç sarmalardı bedenimi: Bir kaçışın kurmaca huzuru, aslında bir huzursuzluk. Bu generalle paylaştığım anlar o avcılık günlerime bir teğet oluyor. Bunları düşünmemeli. İşime bakmalıyım. Varşova’da SS’ler kasabaları ele geçirmiş. Yıkım her yerde. Duçe’den yeni bir haber bekliyoruz. General parmaklarıyla kulak deliklerini kurşunlarken, suratıma gübreye bakar gibi bakıyordu. Pislikleri ovaladıkça yüreğini eziyor sanki. Bu geceyi bekleyişle geçirme fikrine alışamıyorum. Kadın bedenlerini özledim. ‘’Trio! Sallanma! İş var!’’ ‘’Emredin general!’’ Bu paslı yaratık bizi ezerken boşalıyor galiba! ‘’Balyoz Müfrezesi; aç kulağını, dinle beni: bu gece Duçe’den haber gelecek. Dağların kuytularında ve köylerde yuvalanmış kızıl köpeklerle hesaplaşacağız. Acımayın!’’ İlkokuldayken Pablo diye bir arkadaşım vardı. İrlandalı‘ydı. Ailesi Roma’ya gelmiş, Pablo daha doğmadan... Belfast. Yeşil şenlik. Anlatırdı Pablo; oralarda gece ağaçlar uyanır, şarkı söylermiş. ‘’Belfast’ı görmek istiyorum Trio,’’ derdi: ‘’Postallılardan korkar orada insanlar. Ne yazık! Geceleri rüyamda Belfast’taki çiçeklerin postallarla ezildiğini görüyorum Trio. Korkuyorum.’’ Pablo öldü. Onu ben öldürdüm. Fazla duygusaldı. Anavatan’da böyle tiplere yer olmadığını öğrenince vurdum onu. Lisedeydik, 1935 yılı. Duçe kaldırımları yeni yeni sallıyordu. Bilmiyorum. Bir karartı uyarıyor zihnimi. Orduya alındığımda sevinmiştim. Şimdi bazı duygular tenimi sızlatıyor. Tırnaklarımı yemeğe başladım. Bunları düşünmemem gerekiyor. Kurşuni bulutların zemininde, her soluk bizi ülkümüze yaklaştırmalı. Anavatan’ı kurarken bütün gereksiz hayvanları boğazlamak isterim. Bunları düşünmek daha doğru. Sızı yüreklere girdiğinde disiplin bozulur. General Müfreze’yi dışarı topluyor. Duçe’den haber gelmiş olmalı. Çıktım alana. Tüfeğimden ürktüm. Omzumda duran demir yığını beni dövdü. Dudaklarım titriyor. Pablo’yu neden öldürdüm, üstelik ablasını da seviyordum! Maria! O da beni severdi belki bir gün! Trio! Kendine gel! General öpüyor gibi içtiği sigarayı bitirdi. İzmarit yerde. Postalını küle bastı general. Ürktüm. Belfastlılar neden korkuyor postallılardan? Pablo’ya bunu hiç sormamıştım. Komutan Pedro tekmil verdi. Diziliyoruz. “Hadi artık!’’ General bekleyişimizi kırdı sonunda: ‘’Kızıl Tugaylar ülkedeki birçok bölgeyi ele geçirmiş. Tehlike var. Duçe yarın sabah köylere saldırmamızı istiyor!’’ Generalin gözleri sonlulukların kederine vurgun! Bir sigara daha yaktı. Soluğu kesikleşmiş. Bu gece nöbet sırası Pedro’da. Uykuya gitmeli. Tahta levhada uyumaya alıştım. Düşünceleri basitleştiriyor sert uykular; düzleşiyorsun. Haberin gelmesi iyi oldu, bütün gece nefes nefese bekleyecektik yoksa. Generale tahammül edemiyorum. Dürüst olalım, sevmiyorum onu. Ben aslında kimseyi sevmiyorum. Duçe? Onu da mı sevmiyorum? Ben bir tek Maria’yı sevdim galiba. Tahta düzleme yığdım bedenimi. Yorgunum. Yarını özlemiyorum. İnsan uyanmak istemeden uyur mu? Auchwitz’de görevli olsaydım her gün yeni bir pisliği temizleyeceğimi bilir, yarını özlerdim. Şimdi her şey sıkıcı. Kızıllarla da karşılaşamadık bir türlü... Uyku sardı. Göz kapakları düşüyor. Gecedeyim. (...) Sabah geliyor. Sarı lekeden sıyrılan ışıklar gözlerimi uyardı. Uyandım. General bağırıyor: ‘’Uyan! Uyan! Duçe aşkına! Kalkın domuzlar, kalkın!’’ Generalin bağırışı ardından kurşunlar inlemeye başladı. Ne oluyor? Bir son mu? Tüfeğimi alamıyorum. Tırnaklarım sızlıyor. Kızıllar geldi, anladım artık. Kapı kırıldı. Şimdi karşımda bir gerilla durmakta. Bakıyorum. Dudakları bile coşkulu, bir şeyler söylüyor: ‘’Duçe öldü!’’ Gitarda Kadınların Ayak Sesleri... adınların erkeklerle dengeyi sağladıkları, bazen K sayısal ve niteliksel olarak öne geçtikleri bir alan klasik müzik... Bizdeki orkestralarda kadın çalgıcıların çokluğu, Batılıların da dikkatini çekiyor ve ülkenin “bozuk” imajının düzelmesi yolunda katkıda bulunuyor. Klasik gitar “solo” özelliği ağır basan bir çalgı. Klasik Gitar Derneği’nce, Bilkent Üniversitesi’nin bir kültür sanat etkinliği olarak düzenlenen “6.Türkiye Klasik Gitar Buluşması”nda Türk bestecilerinin yapıtlarıyla düzenlenen beş konserde, genç kadın gitaristlerimizin giderek kendilerini göstermekte olduğunu gözlemledik. Ceren Baran, yüksek lisansını tamamladığı Bilkent MSSF’nde halen Kağan Korad’la sanatta yeterlilik yapan, Yaşar Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan, Avrupa’da pek çok ünlü gitarcının atölyelerine katılmış bir gitaristimiz. Son dönemde büyük gelişme kaydettiği, ilk seslendirmelerini iyi flütçü Cem Önertürk’le birlikte ve solo olarak yeni yapıtlarda gösterdiği yüksek etkinlikle ortaya çıktı. Gitar müziği yoğunlukla ezgiseldir ve sevilmesinin başlıca nedenlerinden biri de budur. Ancak Ceren, yeni kuşak bestecilerin avangard ve dolayısıyla çalınması daha zor yapıtlarını da başarıyla seslendirdi. Ayşegül Koca, liseyi Bilkent, üniversiteyi Hollanda’nın Maasricht Konservatuvarı’nda tamamlamış, Almanya’dan solistlik diploması alıp, gitarın beşiği İspanya’da Jose Thomas uluslararası yarışmasında birincilik kazanmış bir gitaristimiz. Avrupa’daki eğitim kariyerini tamamlayıp yurda döndü, konserler yapmaya, turneler düzenlemeye başladı. Önertürk’le seslendirdiği flüt ikililerinde akademik bir yumuşaklıkla olumlu bir uyum ve tını yakaladılar. İpek Akçalı, 15 yaşında başladığı gitarda hızla ilerleyip, iki yıl önce Bilkent MSSF’ne kabul edildi. Turgay Erdener’in “Yalnızlık” başlıklı kısa parçasını seslendirdi. Hızla ilerlemeye yatkın bir kumaş gibi görünüyor ancak duygu, içselleştirme ve müzikal olmaya önem vermesi lazım. Hande Cangökçe, İstanbul Devlet Konservatuvarı’ndan deneyimli solist ve hoca Bekir Küçükay’ın has bir öğrencisi... Bir yıl Fransa’da yürüttüğü yüksek lisans çalışmasından sonra şimdi hem sanatta yeterliliği hocasıyla yapıyor, hem de Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda araştırma görevlisi. Küçükay’ın yeni bestelerinden ikisinin ilkseslendirmelerini başarıyla gerçekleştirdi. Sahne duruşu ve yumuşak tınısıyla dikkati çekti... Bahar Türker, buluşmadaki kadın gitaristlerin en genciydi, henüz 18 yaşında ve lisans öğrenimini Kağan Korad’la sürdürüyor. Daha çocuk yaşındayken yeteneğini dinletilerdeki etkinlikleri, yurtdışı yarışma ve atölyelerde başarısı ile gösteren Bahar Türker, “yarı Türk” saydığımız Carlo Domeniconi’nin “Bir Anadolu Teması Üzerine Çeşitlemeleri”ni müthiş duygulu bir yorumla seslendirerek, 6. buluşmanın kapanışına “artistik” bir imza attı. Kişiliği oturup istikrar kazandıkça daha büyük başarılara imza atmaya aday bir gitarist... Görkem İlik Ahmet Yılmaz Levent Hatay Cem Yitgin Yerel müzik gruplarını tanımaya devam ediyoruz... Ankara’nın ‘Geçit’i “Geçit”, Ankara’da kurulan ve yaklaşık 7 yıldır Ankara’nın müzik piyasasında önemli yere sahip bir grup. Bas gitarda Ahmet Yılmaz, elektro gitarda Cem Yitgin, davulda Görkem İlik ve vokalde Levent Hatay’dan oluşuyor. Birçok başarılı bestelerinin yanı sıra sempatik tavırlarıyla da beğeni toplayan “Geçit”, şu günlerde albüm hazırlığı içerisinde. Yaptıkları müzikle adından sıkça söz ettiren “Geçit”in üyeleriyle konuştuk: ¦ Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Levent Hatay: Grubun gitar vokaliyim. Başkent Üniversitesi Kompozisyon Müzik Teorisi ve Müzik Bilimi master programı mezunuyum. Liseye başladığımdan bu yana müzikle iç içeyim. Görkem İlik: 26 yaşındayım; maden mühendisiyim. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde master eğitimime devam etmekteyim. Kendimi bildim bileli müzikle ilgiliyim ve grubun davulcusuyum. Ahmet Yılmaz: 19 yaşındayım, Açık Öğretim’de okuyorum. Henüz lise öğrencisiyim. Yaklaşık 5 yıldır bas gitar çalıyorum. Cem Yitgin: 21 yaşındayım. ODTÜ Gıda Mühendisliği bölümünde okuyorum. 6 yıldır gitar çalıyorum. ¦ Ankara’da bir müzik grubu kurma fikri nasıl gelişti? Levent Hatay: Kendi başıma bütün enstrümanları çalamayacağımı anladığım zaman bir grup kurmam gerektiğine karar verdim. ¦ Grubun adı neden “Geçit” ? Levent Hatay: Grubun adı konusunda daha önce düşünmedik. Sonradan bu ad çıktı ortaya, müzik tarzımızla da örtüştü. ¦ Ne tarz müzik yapıyorsunuz? Levent Hatay: Alternatif Türkçe poprock diyebiliriz. Bu muhtemelen yeni bir tarz. ¦ Beste çalışmalarınız var mı? Levent Hatay: Evet, çok sayıda bestemiz var. “Benimle Gel” adlı parçamıza TRT Müzik tarafından klip çekilmişti. Levent Hatay: Zeki Müren, Orhan Gencebay, Cem Karaca ve Barış Manço. Türkiye’de yaşayıp bu isimlerden etkilenmemek mümkün değil. Yabancı sanatçılardan Guns N’Roses, Freddie Mercury, Queen ve Pink Floyd diyebiliriz. Fakat güncel bir guruptan etkilenmedik çünkü onlar da duayenlerden etkilenerek şu anki konumdalar. ¦ Bir müzisyende mutlaka bulunmalı dediğiniz bir özellik var mı? Levent Hatay: Çok iyi gitar çalabilirsiniz, çok iyi vokal yapabilirsiniz, insanları eğlendirebilirsiniz. Fakat bu sizin çok iyi bir müzisyen olduğunuz anlamına gelmez. Müzisyen dediğimiz kişi insanlara örnek olabilmelidir. Yani müzisyen enstrümanına hâkim olmalı; işini severek yapmalı ve karakter sahibi olmalı. Hepsini bir arada toplayıp benimseyebiliyorsanız, müzisyenim diyebilirsiniz. yapmak isterdik. Onunla birkaç dakika bile aynı sahneyi paylaşmak müthiş bir şey olurdu. ¦ Bundan sonraki süreçte hedefleriniz nelerdir? Levent Hatay: Şu an için ilk hedefimiz, başarılı bir albüm çıkartmak. Kendi müziğimizi kitlelere sevdirebilmek. Çünkü biz bu işi severek yapıyoruz ve bunun dışavurumunda da onların da bizim müziğimizi seveceklerini düşünüyoruz. ¦ Son olarak, sizin eklemek istediğiniz birkaç cümle alalım... Görkem İlik: Biz müziğimizi yaparken çok eğleniyoruz. Bir parçamızı ne kadar uzun süre çalsak da dinlesek de o ilk günkü heyecanı kaybetmiyoruz. Bestelerimiz ilk gün bize ne hissettiriyorsa hâlâ aynı hissi duyabiliyoruz. Dinleyicilerimizden de bunun karşılığını alıyoruz. Ahmet Yılmaz: Türkiye şartlarında her tarz müzik tutmuyor. Genel olarak dinlenen belli tarzlar var. Müziğimizi severek yapıyor ve bu enerjinin dinleyenlere de yansıdığına inanıyoruz. Dahası, sadece müzik yapmaya odaklanmış bir grupta yer almak, dinleyici ile hemen iletişim kurmamıza yarıyor. Cem Yitkin: Bir parçanın gurubun tüm elemanlarının içine sinmesi önemli. Gurubumuzda sözde değil, gerçek bir demokrasi var. Şu an başarıyı yakalamış olmamızın bir nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. Levent Hatay: Bizim müziğimiz Batı müziğinin Türkiye şartlarına uyarlandığı bir müzik. Çünkü, Batı enstrümanları ve Batı nota sistemi kullanılıyor. Fakat Batı müziği olarak adlandırılan müzik, köken olarak bu coğrafyadan çıkıp, Batı’da sentezlenerek geri dönmüş. İki öğretiyi de iyi kullanabilmek, dinleyici açısından, sevilen bir müzikle karşılaşma açısından, önemli olacaktır. Bu çizgiyi korumaya özen gösteriyoruz. Zaten bizim müzikte sevdiğimiz de bu aslında. ‘Yolculuğun sonu İstanbul’ ¦ Ankara’daki müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce müzik için uygun bir şehir mi Ankara? Levent Hatay: Ankara müzisyen kenti ve bir müzisyen kentinde müzik yapabilmek çok eğitici. Ankara’da genel olarak seyirci müzisyendir, yani kendinizi seyircilere beğendirmek istiyorsanız, bir müzisyene beğendirmek istiyorsunuzdur aslında. Ünlü guruplardan birçoğunun da bu şehirden çıkması tesadüf değil. ¦ Peki, ilerleyen zamanlarda Ankara’da mı kalmayı planlıyorsunuz yoksa bir İstanbul açılımı olacak mı? Levent Hatay: Şöyle bir durum var; bu sanatın her alanı için geçerlidir aslında... Ankara’dan çıkıp, İstanbul’da imza atarsınız. Bunun nedeni eğitimin Ankara’da, sektörün İstanbul’da olması... Yani bu yolculuğun sonu muhakkak İstanbul. ¦ İstediğiniz herhangi bir kişiyle düet yapma imkânınız olsa kiminle düet yapmak isterdiniz? Levent Hatay: Hayal kuracak olursak; yaşasaydı Freddie Mercury’le düet ‘Müren, Gencebay, Karaca ve Manço’dan etkilendik’ ¦ Etkilendiğiniz, beğendiğiniz isimler kimler? NEREDE NE VAR ¦ Ufuk Tolga Savaş seramik 20 Temmuz’a dek Ziraat Bankası Mithatpaşa Sanat Galerisi’nde. (417 84 58) ¦ M.C. Escher resim 5 Ağustos’a dek Cermodern Sanatlar Merkezi’nde. (310 00 00) ¦ Koleksiyondan karma resim 31 Ağustos’a dek Galeri Polart’ta. (439 14 80) ¦ Baskı Resmin Ustaları resim 13 Eylül’e dek Arete Sanat Galerisi’nde. (440 08 81) ¦ Yaz Karması resim 28 Eylül’e dek Atlas Sanat Galerisi’nde. (468 59 04) ¦ Yaz Karması resim, heykel, 30 Eylül’e dek Krişna Sanat Merkezi’nde. (418 02 53) ¦ Mustafa Ayaz resim 30 Eylül’e dek Mustafa Ayaz Sanat Galerisi’nde. (285 89 98) ¦ Ahmet Güneştekin resim yaz sonuna dek Güler Sanat’ta. (236 21 22) SERGİ ¦ If Performance Hall’de, Zakkum’un vereceği konser, 19 Temmuz’da saat 00.30’da, Dengesiz Herifler’in vereceği rock konseri, 21 Temmuz’da saat 21.00’de. (418 95 06) KONSER EŞYA ARAYANLAR 2. EL kitaplarınız 0535 253 81 05 alınır. SATILIK KONUT SAHİBİNDEN Maltepe’de 3+1 5.katta yapılı daire 210.000 TL 0532 238 01 39 FİLM GÖSTERİMİ ¦ Cermodern Sanatlar Merkezi’nde, “Çılgın Bir Gece/Date Night” adlı filmin gösterimi yarın saat 21.00’de, “Aramızda Casus Var/Burn After Reading” adlı filmin gösterimi 24 Temmuz’da saat 21.00’de, “Aşk Dersi/An Education” adlı filmin gösterimi 31 Temmuz’da saat 21.00’de, “Yeryüzündeki Son Aşk/Perfect Sence” adlı filmin gösterimi 7 Ağustos’ta saat 21.00’de, “Zamana Karşı/In Time” adlı filmin gösterimi 14 Ağustos’ta saat 21.00’de, “Gir Kanıma/Let The Right One In” adlı filmin gösterimi 21 Ağustos’ta saat 20.00’de. (310 00 00) : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 17 Temmuz 2012 Salı Sahibi Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : ankcum@cumhuriyet.com.tr : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan C M Y B C M Y B : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER