Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2012 CUMA A4 ANKARA Yaşam Cennetten çıkan kareler tarafından 30 Haziran 1 Temmuz tarihlerinde düzenlenen “3. Foto Safari Yarışması”nda dereceye giren fotoğraflar belirlendi. Doğal güzellikleri ve insanı büyüleyen 200’e yakın kuş türünü içinde barındıran Nallıhan Kuş Cenneti’ndeki yarışmadan çıkan fotoğraflar, seçici kurulu seçim yapmakta zorladı. Toplam 50 fotoğrafın seçildiği yarışmada derece alan bu fotoğraflar kış aylarında Ankara ve Nallıhan’da sergilenerek doğaseverlerin beğenisine sunulacak. Yarışmada dereceye girenler şöyle: allıhan kuş cennetinde, N Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (TÜKÇEV) Mansiyon 01: Erman KIRANKAYA Mansiyon 04: Taner KIRAL Mansiyon 03: Murat TORU Birincilik Ödülü: M. Ali ÖZCAN ¦ Birincilik: M. Ali Özcan İkincilik: Adnan Menevşe Üçüncülük: Deran Atabey Mansiyonlar: Erman Kırınkaya, Ali Ünal, Murat Toru, Taner Kıral ve Serhat Gürsoy. İkincilik Ödülü: Adnan MENEVŞE Üçüncülük Ödülü: Deran ATABEY Mansiyon 02: Ali ÜNAL Afrika’daki Avrupa: Cape Town G çıkmak veya füniküler gibi iki seçenek üney Afrika Cumhuriyeti’nin üç bulunuyor. başkentinden birisi ve en turistik kenti Buradan itibaren 8360 kilometre uzaklıkta olan Cape Town hem ülkenin hem de bulunan Güney Kutbu’yla kıtanın en güneyinde aramızda (büyüklükleri bulunuyor. Adını formundan nedeniyle Süveyş alan ve dünyanın en tanınan Kanalı’ndan geçmek yerine birkaç dağından biri olan buradan dolaşan bazı gemiler Masa Dağı’nın eteklerindeki Timur ÖZKAN haricinde) okyanustan başka kente Avrupalılar ilk defa ozkantimur@yahoo.com bir şey yok. Güney 350 yıl önce gelmişler. Kutbu’ndan gelen soğuk Atlantik Okyanusu rüzgârı hissetmiyoruz bile, ne de olsa Ümit kıyısındaki kent güneydeki Ümit Burnu’na Burnu dünyada gezginlerin mutlaka görmeyi doğru gelişiyor. Kente gelenlerin en çok merak ettikleri yerler Cape Peninsula adındaki istediği sayılı yerlerden. İlk heyecanımız geçtikten sonra yarımadanın alt ucundaki bu yarımada üzerinde. Cape Town’dan diğer bir feneri fark ediyoruz. Yarım saatlik başlayan yolculuğumuzu, doğrudan Ümit bir yürüyüşten sonra ikinci fenerin yanına Burnu’na kadar gittikten sonra gezerek ulaştığımızda öğreniyoruz ki; yukarıdaki tarihi dönmek şeklinde planladık. (1860) fener zaman zaman bulutların arasında Günümüzde birçok ezber değişiyor, Ümit kaldığı için gemiler tarafından görülemeyince Burnu yıllardır ezberlediğimiz gibi Güney bazı kazalar olmuş ve daha alt kottaki bu fener Afrika’nın en güney noktası değil, bugün bu (1919) inşa edilmiş. Tarihi fenerin yanında bir unvan Ümit Burnu’nun daha doğusundaki zamanlar konukevi olarak yapılmış küçük L’Agulhas’a ait. Gene de dünyanın her evler bugün meteoroloji istasyonu olarak tarafından Güney Afrika’ya gelen gezginlerin kullanılıyor. öncelikle ziyaret ettiği yerlerden olan Ümit Ümit Burnu’nu Cape Town’a bağlayan Burnu’nun diğer adı Fırtınalar Burnu. Ümit yol üzerindeki ikinci durağımız da Masa Dağı Burnu’nu görmek için önce Cape Town’daki Ulusal Parkı’na bağlı bir diğer koruma alanı Masa Dağı Ulusal Parkı’na bağlı koruma olan Boulders. Güney Kutbu’na özgü canlılar alanına giriş yapıyoruz. Ulusal park alanı olarak tanıdığımız penguenleri Afrika içinde bir süre arabayla gittikten sonra tarihi sahillerinde görmek şaşırtıcı. Onlar pek fenerin altındaki park yerinde arabayı şaşırmış görünmüyorlar ne de olsa buralara bırakıyoruz. Buradan fenere merdivenlerle Gezgin Gözüyle C M Y B C M Y B gelen herkes onları görmeden dönmüyor. Boyları daha küçük bir cins olan Afrika penguenleri burada özel olarak yetiştiriliyor, 1982 yılında getirilen bir çift penguenin sayısı kısa sayılabilecek bu sürede 3 bin çifte ulaşmış. Daha sonra yemek molası verdiğimiz Simon’s Town kolonyal binalarıyla ilgi çeke ve otel, restoran ve kafelerin bulunduğu turistik bir koy. Cape Town’un kent merkezine gelince, ilk akla gelen yer Masa Dağı elbette. Çevresiyle birlikte büyük bir ulusal park olan Masa Dağı 1086 metre yüksekliğiyle kentin her tarafından görünüyor. Rüzgârlı havalarda teleferik çalışmadığı, kapalı havalarda ise zirvesi bulutların arasında kaldığı için yukarı çıkılmıyor. Bu durumlarda Masa Dağı’nın yanındaki iki tepeden; kent merkezine daha yakın olan ve arabayla da çıkılabilen Sinyal Tepesi (350 metre) kenti yukardan görmek için bir diğer seçenek olabilir. Eskiden kente gelen gemiler ilk defa buradan görüldüğü ve halk buradan haberdar edildiği için bu adı alan Sinyal Tepesi’nden; limandan kent merkezine ve 2010 Dünya Kupası için yapılan stadyuma kadar her yer görülebiliyor ve ayrıca bulutlar altındaki zirvesiyle Masa Dağı da en iyi buradan fotoğraflanabiliyor. Kent merkezi, eski limandaki Waterfront ile kıyıdan içerdeki Yeni Kilise Caddesi ve çevresi olmak üzere iki bölümde gezilebilir. Waterfront; lüks mağazaların ve restoranların bulunduğu çağdaş bir yaya bölgesi. Robin Adası’na giden gemilerin kalktığı iskele yanındaki tarihi Saat Kulesi ile “İki Okyanus Akvaryumu” burada mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Adından da anlaşılacağı üzere iki okyanusun balıklarına ev sahipliği yapan akvaryum oldukça zengin bir deniz koleksiyonuna sahip. Waterfront özellikle akşam saatlerinde ve tatil günlerinde çeşitli müzik ve dans gösterileri sunan sokak sanatçılarıyla daha bir renkleniyor. Yeni Kilise Caddesi ise içinde Cape Town’un ilk ve tek Türk dönercisinin de bulunduğu ve trafiğe kapalı bir cadde, üzerinde çeşitli mağazalarla birlikte, bankalar, restoranlar, kafe ve barlar bulunuyor. Caddenin sonunda St. George Katedrali ve Şirket Bahçeleri olarak adlandırılan büyük ve bakımlı parklar yer alıyor. Bir zamanlar yüksek mahkeme iken şimdi Güney Afrika Müzesi olarak düzenlenen modern yapıda özellikle fosiller ve dev dinozor maketleri ilgimizi çekiyor. Cape Town, siyah Afrika’nın beyaz kenti, güvenlik riskleri göreceli olarak daha az ama yok değil, kente geldiğimiz gün gözümüzün önünde polislerin iki kapkaççıyı kovalamasına ve az sonra da yakalamasına tanık olduk, hatta polis bizden onları karakola kadar götürmemizi bile istedi. Ayrıca burada da evler, oteller yüksek duvarlar ve elektrikli tellerle çevrili. Turistik broşürlerde arabaların kapıları kilitli kullanılması, tenha yerlerde park edilmemesi, geceleri dışarı çıkılmaması şeklinde uyarılar yapılıyor. Cape Town’dan İstanbul’a dönüş uçakla 12 saate yakın. Güney Afrika Cumhuriyeti’ne düzenlenen turlar genellikle burada sona eriyor veya burada başlayarak THY’nin diğer bir uçuş noktası olan kuzeydeki Johannesburg’da bitiriliyor. Ülke içi ulaşım (kısa süreli ulusal park gezileri veya çok yakın kentler hariç) çoğunlukla uçakla gerçekleştiriliyor. Burası Cape Town; Ümit Burnu’ndan Masa Dağı’na, sahillerindeki penguenlerden adalarındaki fok balıklarına kadar görülecek çok şey var burada…