22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2012 SALI A4 ANKARA Yaşam Spor Ankara’nın pehlivanları, uluslararası spor müsabakalarında güreşten hep madalya beklendiğini hatırlatıp; yüklendi: ‘Sponsor yok beklenti cok’ SEVİL ARINAN nkaralı pehlivanlar, Karapürçek Yağlı Güreşleri’nde Cumhuriyet’e konuştu. Anakent Belediyespor Başpehlivanı Şaban Yılmaz, Samsunlu olmasına karşın sportif yaşamını Ankara’da sürdürdüğünü kaydetti. 2005 yılında Kırkpınar Başpehlivanı seçildiğini anımsatan Yılmaz, 28 Temmuz günleri arasında Edirne’de yapılacak Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde altın kemeri Ankara’ya getirmeyi hedeflediğini söyledi. Yılmaz, “2005 yılında adımı tarihe yazdırdım, 2012’de de yazdırmak istiyorum. Bu yılki altın kemeri de Ankara halkına hediye etmek istiyoruz. Hedeflerimiz büyük olduğu için kendimize de çok dikkat ettiğimizi vurgulamak istiyorum. Örneğin beslenmemiz ve yaşam tarzımız bizim için çok önemli. Ne bulursak yiyoruz, et, çerez, meyve başlıca besin maddelerimiz. Ama ben farklı olarak üzüm ve karadut pekmezini çok yiyorum. Örneğin son 1 yılda 15 A ‘Duyun sizi alkışlayan elleri’ Başcazgır Yardımcısı Mustafa Bursalı, 29 yıldır Türkiye genelinde yapılan Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde sunuculuk yaptığını, şiirler okuduğunu anlattı. Şiir okumanın tadına doyamadığını anlatan Bursalı, Recep Gürbüz, Ahmet Taşçı, Işık Karabacak gibi Türk spor tarihine adını yazdıran güreşçilere de mani okuduğunu kaydetti. Bursalı, ardından hiçbir meydanda okumadığı bir şiiri şöyle dile getirdi: “Yiğitler diyarı pehlivan yurdu, işte Türkiye işte Karapürçek er meydanı buyrun. Kuralar çekilmiş, kispetler giyilmiş, kime kısmet buyurun. Meydanların yeni açan gülleri, duyun sizi alkışlayan elleri. Gören gözleri, seven gönülleri. Hangi gönül hangi gönüle aşık buyrun. ” kamplarda oluyoruz. Hep onlardan uzak kalıyoruz. Fedakârlıklar yapıyoruz. Bu kadar çalışmamıza karşın güreş hâlâ layık olduğu yerde değil. Örneğin bir futbolcu ile karşılaştırıldığımızda biz daha fazla efor sarf ediyoruz, daha az kazanıyoruz. Türkiye şartlarında, örneğin bir güreşçi, ortalama 3040 bin TL kazanabiliyor. Ama nedense Türkiye’de futbol baş tacı. Hükümetlerin hepsi aynı. Hiçbiri öz değerlerine sahip çıkmıyor.” Güreş camiasının sponsor bulma sıkıntısıyla karşı karşıya olduğunu da anlatan Zengin, her organizasyonda madalyaların güreşten beklendiğine vurgu yaptı. Osman Aynur başpehlivan oldu Altındağ Belediyesi Karapürçek Güreş Alanı’ndaki güreşlere bu yıl 14 kategoride, yaklaşık 800 sporcu katıldı. Osman Aynur’un başpehlivan, Orhan Okulu’nun başaltı olduğu yarışlar sonunda sıralamalar şöyle oluştu: Minik 1: 1Kubilay Karakulak 2Sezgin Bektaş 3Ertuğrul Var. Minik 2: 1Turgut Aybey 2Umut Aybey 3Sefa Yılmaz. Teşvik 1: 1Hubey Engin 2Ömer Can Ölçer 3Doğan Nadir. Teşvik 2: 1Doğan Özkaya 2Mert Çıkmaz 3Yücel Ünal. Tozkoparan: 1Tuncay Karabacak 2Yusuf Ünal 3Tolga Topçu. Ayak: 1Metin Alparslan Temizce 2Serkan Çavuşoğlu 3Erkan Gürkan Nurol. Deste küçük: 1Cengizhan Şimşek 2Yaşar R ILA Ç Ş TA ert M : r afla Fotoğr kilo pekmez, 20 kilo kestane balı yedim. Şimdi de Çankırı’dan kara kovan balı getirteceğim” dedi. Başkentli miniklerin güreşe ilgili duymasına karşın yönlendirilemediğini anlatan Anakent Belediyespor Başpehlivanı Osman Özgün, kulüplerin yetersizliğine dikkat çekti. İşadamlarının ve sponsorların güreşçilere destek olmasını isteyen Özgün, yağlı güreşin seyircisiyle var olan bir spor dalı olduğunu ifade etti. ‘Futbol baş tacı olunca...’ PTT Spor Kulübü Başpehlivanı Nuri Zengin, güreşin dedesinden kendisine miras kaldığını anlattı. Amasyalı olduğu için her evden bir güreşçinin çıkabildiğini dile getiren Zengin, aile kültürünü de devam ettirmeye çalıştığını söyledi. 2000 yılından bu yana yağlı güreş yaptığını belirten Zengin, şunları kaydetti: “Edirne için kendime büyük hedefler belirledim ama sporda bir anda sakatlık yaşanabiliyor. Spor dallarında alınan başarılar biraz da nasipkısmet işidir. Bu işe gönül veren sporcular olarak çok özveride bulunuyoruz. Yeri geliyor kamplar nedeniyle aylarca ailemizi göremiyoruz. Dağ başlarında ulusal San 3İlker Aydın, Mustafa Sadalı. Deste orta: 1Adil Murat Arda 2Alparslan Güçlü 3Oğuzhan Bozkurt, Özkan Yılmaz. Deste büyük: 1Mustafa Batu 2Ömer Altıntaş 3Habib Tekin, Kürşat Şevki Korkmaz. Küçük orta küçük: 1Ahmet Ercan 2Gökhan Kartok 3Yücel Yazıcı, İlhan Engin. Küçük orta büyük: 1Sani Kurt 2Kemal Şahin 3Cemali Küçükdüştü, Semih Turgut, Seyfi Koca. Büyük orta: 1Fatih Kambur 2Oktay Sancak 3Hasan Zeybek, İbrahim Katkıcı. Başaltı: 1Orhan Okulu 2Nadir Takı 3Burhan Şahin, Bayram Doğan. Başpehlivan: 1Osman Aynur 2Ali Gürbüz 3Ahmet Avcı 4Vedat Engin. Şaban Yılmaz Kimsesizler de güreşti nkara Sevgi Evleri Çocuk Yuvası’nda güreşe başlayan 8 minik kimsesiz çocuğun da katıldığı Karapürçek Yağlı Güreşleri’nde, 12 yaşındaki Yusuf Kelismail üçüncülük elde etti. Öğretmenin desteğiyle yağlı güreşe başladığını anlatan Kelismail, “Güreşe 8 ay önce başladım. Kurumumuzdaki öğretmenlerimiz bize bazı testler uyguladı. Sonra benim uygun olduğumu, yağlı güreş yapabileceğimi söylediler. Ben de başladım. İlk kez katıldığım yağlı güreşlerde üçüncülük elde ettim. Çeyrek finale kadar 35 ve 40 kilolardaki rakiplerimi yendim. Önümüzdeki aylarda yine güreşler olacak. Temmuzdaki Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne de katılacağım” dedi. A Osman Özgün Ankara Çerkes Derneği yıl sonu gösterisi izleyenleri büyüledi Elbruz’un esintisiyle serinlemek FIRAT KOZOK Nuri Zengin Kafkasların ve Avrupa kıtasının en yüksek dağıdır Elbruz. Dağın, Kafkas mitolojisinde ayrı bir önemi vardır. Zira, çoktanrılı dönemde bazen kendisi tanrısal bir rolü üstlenmiş, bazen de tanrıların bu dağda yaşadığına inanılmıştır. İşte 51. yaşını kutlayan Ankara Çerkes Derneği’nin 40 yıllık dans grubu Elbruz Halk Dansları Topluluğu, Elbruz Müzik Grubu ve Elbruz Minikler Ekibi de adını, ülkesinin bu yüce dağından alan efsanevi çalıştırıcısı ve oyuncusu Elbruz Gaytaoğlu’nun anısına bu ismi almış. Grubun programı içinde yer alan dans ve müzikler, orijinal Çerkes dans ve müzikleri. Hepsi Çerkes kültürel değerlerini yaşatmayı amaçlıyor. Oyun ve sahne düzenlemesi diasporik unsurlar da taşıyor. Çadırdan kurtulmanın hazzı Yurtiçinde ve yurtdışında birçok festivale katılan bu topluluğun yıl sonu performansını bir kez daha izlemek için önceki gün Yenimahalle Belediyesi’nin yaptığı Nâzım Hikmet Kongre Merkezi’ne gittik. Burada hemen eklemek gerekiyor, yıllarca bu tür etkinlikleri çadırda izleyen Ankaralılar için ATO Kongre Merkezi ile birlikte bu anlamda C M Y B C M Y B Ankara’ya çağ atlatan bir mekân olmuş Nâzım Hikmet Kongre Merkezi. Salonu dolduran 1600 kişi de zaten mekânın ödülünü alkışlarla veriyor Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’a. Tek sıkıcı yönü, belirtilen saatte başlamaması olsa da, programın ilk saniyeleriyle birlikte yoğun bir duygu seli yaşanıyor salonda. Elbruz Müzik Topluluğu’nun hazırladığı müzikler eşliğinde slayt gösterileriyle Çerkes sürgünü ve soykırımı anlatılıyor. Kimi 4 yaşındaki çocuğunun, kimi üniversiteli kızının, bir diğeri 30 yıllık eşinin dans performansını izlemek için gelen onlarca kişiyi, yani resmen 3 kuşağı ağır bir duygu fırtınası alıp götürüyor. Hemen ardından, yukarıda sözünü ettiğimiz 40 yıllık dans topluluğu sahne alıyor, yağmurlu havanın ardından açan güneş gibi... Bu kez bambaşka bir ruh haline bürünüyor koca salon. Yepyeni müzikler, yepyeni koreografiler, kıyafetler ve sahne düzeniyle izleyenleri coşturan topluluk çıkıyor sahneye. Tamamı üniversiteli ya da üniversiteye hazırlanan gençlerden oluşan topluluğu izlerken, bu dansları hiç bilmeseniz, sahneye çıkacak cesareti bulamasanız bile bir köşeye geçip gizli gizli oynayasınız geliyor. Gözyaşının en güzel hali 3 yaşındaki çocuklar dedik ya... Asıl sürprizi de onlar yapıyor. Ablalarının, abilerinin kıyafetlerinin minyatürleriyle, 35 yaşlarındaki 30 tane çocuk bir anda papatya gibi açıyor sahnede. Kendilerinin yüzlerinde gülümseme; annelerinin, babalarının, büyükannelerinin, büyükbabalarının yüzlerinde parçalı bulutlu bir ifade. Yani, gözyaşının en güzel hali... Sahneyi bıraktıkları, 34 yaş büyük ilköğretim öğrencisi 50’ye yakın abileri ablaları, bu duyguyu daha da körüklüyor. Yaşlar büyüyünce ayaklar daha sert vuruluyor yere, yumruklar daha sıkı. Biri alıyor boyu kadar akordeonu, öbürü gitarla eşlik ediyor. Kız arkadaşları da yan flütü alınca... Pür dikkat kesiliyor salon. Yukarıda bir de 30 yıllık eşlerini izlemeye gelenler demiştik... Onlar bambaşka bir topluluk. İsimleri Kazbek. Tamamı 40 yaş ve üzeri insanlardan oluşuyor. 455060 diye gidebiliriz. Ama aslında üniversitelilerin oluşturduğu topluluktan yok bir farkları. Tek bir hata yapmadan sahnelerini tamamlıyorlar, keyif ve ciddiyet bu kadar güzel yoğrulabilir mi... Uzun lafın kısası, bir gün Ankara sokaklarındaki reklam panolarında, gazete köşelerinde Elbruz isminin geçtiği bir etkinlik duyarsanız, kaçırmayın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle