Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2012 CUMA A2 ANKARA Kültür Sanat RüzgâRİstasyonu A. Adnan AZAR [email protected] Döne Döne: İşler ve Günler en ona Forough Farrokhzad’ın sevgi yüklü B yalnızlığına benzer bir resmin en ortasındaki bir yüz olarak m1886’da rastladım. Kalabalık tenhalığın içinden renkler ve çizgilerle kendine bakarken: Aynasız, yalansız, sessiz. Anadolu’nun göbeğinden, bir başka yere bakıyordu. Suriye’nin uzak komşu ışıkları gölgesinde yeniden hayat bulacağından emin olduğu Mardin Bienali’nin seslerini duyuyordu şimdiden. Hep sürsün istediği. Sonra uzak ve yakın anılarının elinden tutarak bir yolculuğa çıktı. Yanında Bahareh’le. Döne Otyam hep yol içinde zaten. İlk duyduğu ezgi Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım”. Amcası Nedim Otyam’ın müziğinden önce. Belki bu nedenle yolların içinde. İlk resim algısı, hem de canlı canlı, Orhan Peker’in yaptığı yedi yaşındaki bir Döne portresi. Bu yüzden de kendini bildi bileli renklerin, çizgilerin, formların, lekelerin; ama güzel lekelerin içinde. İlk büyük arkadaşları, derin muhabbetlerin arasında buluştuğu Orhan Kemal, Esin ve Kerim Avşar, Cüneyt Arcayürek, Işık Yenersu, Ahmet Arif, Örsan Öymen... Aşık Veysel’e eklenen Ruhi Su, Selda, Saniye Can, Aşık Mahsuni Şerif türküleri... İlk armağan, Cüneyt Arcayürek’den kocaman, oyuncak bir ayı; ama sarı! İlk okuduğu kitap, baba dostu Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü. İlk deniz, Marmara Ereğlisi’nde gördüğü. İlk tanıştığı “öteki tür”, Fikret Otyam’ın eve getirdiği kaz ve tabii canlı! İlk sadık arkadaşı, İlhami Soysal’ın kurt köpeği. İlk yazdığı, orta 2’de, yırtılarak geri gönderilmiş bir aşk mektubu. İlk uçak, babasıyla Diyarbakır yolculuğu. İlk ‘ciddi’ ama ‘karşılıksız’ aşk, Tevfik Fikret Lisesi’ndeki Fransızca hocası. Son ciddi ve sonsuz ve karşılıklı aşk, kaynaklarını Anadolu’dan arayıp ortaya çıkararak yine aynı topraklara serdiği sanat sevgisi. Döne Otyam şimdilerde, giderek yükselerek artan bir tutkuyla sarıldığı Mardin Bienali’ne hazırlanıyor. Paolo Colombo’nun küratörlüğünde bu yıl ikincisi gerçekleşecek bu etkinlikte Shirin Neshat, Mona Hatoum, Fikret Atay, Fatih Akın gibi ‘çizgi dışı’ yaratıcılar var. Yine son, yine ciddi diğer aşkı m1886. m1886, Ankara’nın köklü üniversite yerleşkelerinin ana hatları ortasında yer alan bir sanat projeleri merkezi. Bu platform, Döne Otyam’ın genel sanat yönetmenliğinde; disiplinlerarası üretimi destekliyor ve üretime “görünürlük” kazandırmayı hedefliyor. Açılışını Kezban Arca Batıbeki’nin, video art, resim, fotoğraf ve yerleştirme gibi farklı disiplinlerden birer örnekten oluşan “Catfight Tales / Kız Dalaşı Masalları” ile 5 Mayıs’da yapan m1886, 13 Ekim’deki Mehmet Güleryüz sergisine hazırlanıyor. Siz Döne Otyam’ı “uzun ince bir yolda”da karşılaştığı bütün iyiliklere güzellikle dokunurken ve sonra Mardin’de, bir avlu serinliği içinden, hayatı ve sanatı aşkla, aşka dönüştürürken görmemiş miydiniz hiç! Ankara’da ‘Kırda Müzik Festivali’ başlıyor Ankaralı sanatseverler, yarın ve pazar günü “daha önce bir benzeri gerçekleştirilmeyen” bir festivale, KIRFEST’e davetli. “Etkinliğin merkezden çevreye taşınması, yerli ve yabancı sanatseverler için yeni çekim merkezlerinin oluşturulması, yeni sanatseverler kazanılması” KIRFEST’in temel düşünceleri arasında yer alıyor. KIRFEST ile “sanata ve dünya sanatına uzun yıllar emek veren, birey ve toplum yaşamının zenginleşmesine hizmet eden sanat topluluğu ve kuruluşlarının öne çıkacağı, paylaşımcı olacağı; ulusal müzik dağarcığının, genç yeteneklerin, yeni eserlerin tanıtılacağı bir büyük buluşmakaynaşma” amaçlanıyor. Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği’nin öncülüğünde Ankaralı 6 sanat topluluğunun bir araya gelerek oluşturdukları festival, şef Elnara Kerimova’nın yönetimindeki TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu, şef Cem’i Cem Deliorman yönetimindeki Kültür Bakanlığı Çoksesli Korosu, şef Elnara Kerimova yönetimindeki Orfeon Oda Korosu, şef Ertuğ Korkmaz yönetimindeki Orkestra Akademik Başkent, şef Burak Tüzün yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası, şef Orhun Orhon yönetimindeki Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası gibi köklü sanat topluluklarının tamamen gönüllülük ilişkisinde gerçekleştirilecek. Ünlü sanatçılar Mesut İktu (bariton), Hakan Aysev (tenor) ve Hülya Kazan (soprano) KIRFEST’e solist olarak katılacak. Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü de KIRFEST’te, Müride Aksan’ın “Öldürülmüş Kadınlar Anısına” başlıklı koreografisi ile temsil edilecek. Ankara’nın Çubuk Ve Perde... Eren AYSAN [email protected] Tiyatroda Mescit Olmalı mı, Olmamalı mı? eçen hafta yayımlanan “Ray Bradbury ve G Tiyatroda Açılacak Mescitler” isimli yazıma sanal ortam üzerinden iki farklı görüş geldi. Bunlardan birinde, “Namaz kılana bu haklar sağlanamazsa, işte o zaman karşıma geçip hiçbir şeyin özgürlüğünden bahsetmemeliler. Mescitlerin tiyatro salonuna yapılması kimseye rahatsızlık vermemeli... Namaz kılanın da, kılmayanın da tiyatroya gitme özgürlüğü varsa, orada gerektiğinde namaz kılma hakkı da var. Provokatifler midir sizi mescite bu denli soğutan bilemedim ama destek verin, hep beraber görelim özgürlük desteklerinizi...” diyor. Diğerinde ise, “Örneğin, uzun bir yolculuk yapan bir kimse herhangi bir yerin mescidine girer. Sessizce namazını kılar ve çıkar. Hem yoluna devam etmiş, hem de arada namazını vakti geçmeden kılmış olur. Bundan rahatsız olunacak bir durum söz konusu değil. Yani tiyatroyu seven ve oyun izlemek isteyen bir insan oyundan önce arada veya sonunda gidip mescitte namazını kılmasında ne gibi bir mahsur var? Bunu size bir dindarın çıkıp uzun uzun açıklamasına gerek yok. Az biraz düşünüldüğünde çok daha rahat anlaşılabilen bir konu bu. Tabii düşüncelerimiz art niyetli olmadığı takdirde...” diye görüşlerini sıralıyor. Aslına bakarsanız her iki tepkiden de memnunum. Böylece düşüncelerimi detaylandırma fırsatı doğdu bana. Öncelikle şunu söyleyeyim, genel olarak kamusal alanda dinsel yapılara karşı değilim. Ayrıca istasyonlarda, garlarda da mescid olmalı zaten pek çok yerde var. Neden mi? Uzun süren yolculuklarda kişi dini yaşamından ayrı düşmesin diye... Peki, “O zaman tiyatroda neden bu duruma karşı çıkıyorsun?” sorusunu yöneltebilirsiniz... Hemen belirteyim... Birincisi, bir seyirci tiyatroya belli bir aralık içinde gelir. Diyelim ki oyun saat sekizde başlayacak... Sekize çeyrek kala tiyatro kapısında belirir, oyununu izler ve gider. Piyesin ortasında “Oyuncular bir dakika durun... benim mescitte işim var, hemen geliyorum” diyemez! Her şeyin ve her yerin kuralları vardır. Altını çizerek söylüyorum, seyircinin oyun izleme süresi dışında tiyatroda bulunduğu zaman dakikalarla sınırlıdır. Bu noktada tutup da, “Namaz kılan tiyatro seyredemez mi yani?” gibi bir çıkışı son derece anlamsız buluyorum. Bugüne kadar bir seyirci tiyatroya gittiğinde, “Namaz kılıyorsan, içeri giremezsin, oyunu izleyemezsin” biçiminde bir engelle karşılaşmış mıdır? Şu çok açık ki, Devlet Tiyatrosu’nda özellikle oyuncular, farklı dini düşüncelerden, farklı yaşam anlayışlarına kadar seyirci karşısına çıktılar ve en ufak bir ayrım gözetmediler. Ayrıca o zaman, tiyatroda farklı inançlardan insanlar için de ibadet yerleri olmalı. “İki perde arasında tanrı günahlarımızı affedebilir, bu fırsattır ve bazen fırsatçı olmakta beis yoktur” diyorsanız gerçekten durum ironik bir hale dönüşüyor. Tam da bu noktada, muhafazakâr kesimin tiyatroyla kurduğu ilişki anlamında kendi içinde bir muhasebe yapması gerekiyor. “Tiyatro sanatına dair nasıl bir çabanın içine girdik? Dramatik yapısı güçlü oyunlar yazabildik mi? Estetik ölçütlere uygun bir üretim sunabildik mi?” diye. İşte o zaman tartışmanın boyutu çok daha farklı bir noktaya taşınacak. ilçesindeki Çubuk Gazi Üniversitesi’nin yerleşkesinde kırda gerçekleştirilecek KIRFEST, çocukluğunu ÇubukYenice köyünde yaşayan besteci Muammer Sun ve müziklerine adandı. KIRFEST’in programında, Muammer Sun’un koro ve orkestra için bestelediği “Bozkır’ın Sesi” ile başlayan “Cumhuriyet ve Kurtuluş Film Müzikleri seçkisi”; “Bozlak”, “Misket” gibi orkestra ve bariton için yazılmış eserleri; “Horon”, “Yörükler Yaylası”, “Lorke”nin de aralarında bulunduğu “Demet” başlıklı yaylı çalgılar orkestrası süiti ile bizden ve dünya müziklerinden seçmeler yer alıyor. “Babalar Günü” kutlamalarını da içiren festival, yurttaşları kırda çoksesli müzikle buluşturarak, “doğakök ve sanat”ın buluşmasını da amaçlıyor. Her iki gün gerçekleştirilecek konserler ücretsiz. Türk Kültür Derneği Korosu’ndan yaz konseri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’daki Kıbrıs Türk Kültür Derneği bünyesinde, Mavi Su adıyla çalışmalarını sürdüren Sanat Müziği Korosu’nun yaz konseri, Devlet Resim ve Heykel Müzesi salonunda gerçekleştirildi. Asım Tokel’in çalıştırdığı ve Behiye Öztürk’ün başkanlığını üstlendiği koroda, 10 saz sanatçısı, 16 kadın ve 12 erkek katılımcı yer aldı. Bestekâr Yusuf Nalkesen’den “nihavent” ve “hüzzam” makamlarında şarkıların söylendiği konserde, koro elemanları vals gösterisi de yaptılar. Konserde solistlerden Necla Erdem sesiyle, Zeynep Karayazgan da vals gösterisiyle dikkat topladılar. Akif Günkut’un sunuşlarıyla iki saatten fazla süren konserin sonunda, Kıbrıs Türk Kültür Derneği Başkanı Ahmet Göksan ile koronun sponsorları Seçil Öztürk ve Dr. Servet Ünsal’a teşekkür çiçekleri verildi. Mavi Su Korosu solistlerinden Behiye Öztürk, topluluğun yöneticiliği görevini de üstleniyor. Kıbrıs Türk Kültür Derneği Mavi Su Korosu elemanları ile şef Asım Tokel (soldan ilk sırada), sunucu Günkut (soldan ikinci), sponsorlar Dr. Servet Ünsal ve Seçil Öztürk (soldan dördüncü ve altıncı), KTKD Başkanı Ahmet Göksan (soldan beşinci), koro yöneticisi Behiye Öztürk (soldan yedinci) yaz konseri sonrasında bir arada... HüseyinMustafa’nıneserleriGaleriSoyut’ta Hüseyin Mustafa’dan ‘Hiçlik’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sanatçı Hüseyin Mustafa’nın “Hiçlik” adını verdiği, resim, şiir ve fotoğraf sergisi, Galeri Soyut’ta Ankaralıların beğenisine sunuluyor. Hüseyin Mustafa, aslında bir mimar. Ancak mesleğinin yanı sıra resim, fotoğraf sanatı ve şiirle uğraşıyor. Sanatçı, bu uğraşlarının kendisi için “bir tutku olduğunu ve bugüne dünden farklı bakabilmesine kaynak oluşturduğunu” dile getiriyor. Ayrıca bu tutkunun, “doğaya olan hayranlığını ve saygısını ifade etmesinde yardımcı olduğunu ve bunu bütün uğraşlarında da korumaya özen gösterdiğini” belirtiyor. Mustafa’nın çalışmalarının birbirini desteklediği, zenginleştirdiği ve eserlerine dinamizm kazandırdığı görülüyor. Sanatçının Galeri Soyut’ta açtığı sergisi, kendi deyimiyle, “içten coşkusunu, samimiyetini, yaşam zenginliğini, çok yönlülüğünü ve uyumlu bir şekilde yaşamıyla ilgili kişilikli yorumlamalarının aktarımlarını” gösteriyor. Bütünlük gösteren çalışmalarına bakıldığı zaman, çalışmalarının kompozisyonları, leke düzenleri dengeli ve hareketli. Resimlerinde renk kullanımı ve renkler arasındaki bağlar da dengelenmiş. Sergi, 22 Haziran’a değin görülebilir. Sevda Cenap And MüzikVakfı,Türk müzik tarihine yeni bir kitap kazandırdı... Türk bestecilerinin eserleri bir arada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Her yıl geleneksel olarak düzenlediği “Uluslararası Ankara Müzik Festivali” ile başkentin kültür yaşamına renk katmayı amaçlayan ve bu festivalde, dünyanın önde gelen müzisyenlerini ağırlayan Sevda Cenap And Müzik Vakfı, Türk müzik tarihine yeni bir kitap daha kazandırdı. Vakıf, Uzman Müzikolog ve müzik yazarı Ersin Antep’in ilk kitabı “Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası”nın genişletilmiş yeni baskısı ve yeni bir isimle okuruyla buluşuyor. Türkçe ve İngilizce içerikle hazırlanan, 151 Türk bestecisinin eserlerinin kayıtlarının bulunduğu kitap; SevdaCenap And Müzik Vakfı Yayınları arasında yerini aldı. İlk baskısı 2005 yılında çıkan “Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası”; genişletilmiş yeni baskısı ile yeni bir isme kavuştu:“Kayıt Var”... CD, DVD, plak, makara bant, dat şeklinde kayıt altına alınmış eserlerin tasnifinin yer aldığı “Kayıt Var”da; dağıtımı yapılan ürünler olarak CD ve plak tasnifi birlikte, dağıraklısının yanı sıra, yerliyabancı koleksiyonerler, öğrenim görenler ve eğitimcilerin tercih edecekleri “Kayıt Var”; içerdiği mini karşılaştırma sözlüğü, tasnifteki iki dilli yazımı ve alfabetik besteci sıralaması ile kolay anlaşılmayı güçlendiriyor. Yazar Ersin Antep; “Kayıt Var”ın içinde birçok araştırmaya zemin hazırlayabilecek bilgilerin olduğunun da ipucunu veriyor. Ankara Radyosu’nda hangi bestecilerin, hangi dönemlerde, kimlerce, hangi eserlerinin kaydedildiği, yurtdışında hangi bestecilerin kayıtlarının yapıldığı, CD kaydı anlamında çokça tercih edilen eserlerin hangileri olduğu gibi pek çok sorunun yanıtı; kitabın sayfaları içinde saklı şekilde fark edilmeyi bekliyor. Yazarın diğer kitabı olan “Türk Bestecileri Eser Kataloğu”nu edinen okur, ayrıntılarını tespit ettiği bir eserin notasına ulaştıktan sonra da “Kayıt Var”daki bilgiler sayesinde kaydına ulaşabiliyor. Yani “Kayıt Var”ın; “Türk Bestecileri Eser Kataloğu” ile olan organik bağı sürmüş oluyor. tımı olmayan ürünler olarak makara bant ve dat kayıtları tasnifi ise ayrıca listeleniyor. Bant kayıtları; Ankara Radyosu’ndaki eserleri, dat ise özel arşivlerdeki kayıtları işaret ediyor. Bu yapısıyla kitap; “Türk bestecilerinin eserlerinin kayıtlarına ulaşmak isteyenlere rehber niteliği” taşıyor. “Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası”nın ilk baskısı, yayımlandığı tarihten sonra, “yurtdışından satın alınan 200 Türk kitabından biri olma” özelliğine kavuşarak, uluslararası dile sahip olmanın gerekliliğini de ortaya çıkarıyor. Bu anlayışla, İngilizcede anlaşılabilecek düzeyde bir düzenleme, ihtiyacı karşılamak adına ikinci baskıya eklendi. Me Sahibi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 15 Haziran 2012 Cuma Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan C M Y B C M Y B : Murat KIŞLALI : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER