22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 2012 SALI A4 ANKARA Yaşam Spor Deniz’in gazetesidir C! Türk Hava Kurumu SARARMIŞ SAYFALAR Fırat KOZOK firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok SERTAÇ EŞ Türkkuşu’nun 78. kuruluş yıldönümü yoğun ilgiye ve renkli görüntülere sahne oldu Ankaralıları uçurdu Uçakla gökyüzünden başkenti turlamak isteyen yurttaşlar, THK’nin Opera’dan kaldırdığı otobüslerle ve özel araçlarıyla Etimesgut Türkkuşu’na akın etti. “Havadan Ankara Turu”na, sabah saatlerinden itibaren yoğun bir ilgi gözlendi. Ankaralılar Türkkuşu’na ailecek geldiler. Birçok yurttaş çoluk çocuk, saat 13.00’e kadar yapılan havadan Ankara turuna katıldı. Daha sonra kutlamalara geçildi. THK Genel Başkanı Osman Yıldırım, yaptığı konuşmada, Atatürk’ün gösterdiği yolda “İstikbali göklerde arıyoruz” dedi. Konuşmaların ardından pilotaj kursunu bitiren ve kursa yeni başlayan 24 kursiyere Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten “Baba, sana her zaman müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni. Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Baba, biz Türkiye’nin 2. Kurtuluş Savaşçılarıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağız da. Tıpkı 1. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi. Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları. Düşün baba, bugün hükümet, işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız. Baba, mektubuma son verirken seni, annemi, Bora’yı, Hamdi’yi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım. Deniz Gezmiş.” Deniz Gezmiş’in bu satırlarını babası Cemil Gezmiş de tüm Türkiye gibi 29 Ocak 1971’de Cumhuriyet’ten okumuştu... Deniz Gezmiş’i Türkiye’ye tanıtan olaylardan biri 11 Ocak 1971 Pazartesi günü saat 16.30’da İş Bankası’nın Ankara Emek’teki şubesi soygunuydu. Türkiye’nin ideolojik amaçla yapılan ilk banka soygunu olan bu olaydan sonra Cemil Gezmiş, oğluna Cumhuriyet gazetesi aracılığıyla seslenir: “Eğer suçsuz isen, çık adalete teslim ol... Korkma memlekette yargıçlar da var.” Deniz ise babasına yanıtını Cumhuriyet’ten vermiştir yukarıdaki satırlarla. Bu toprakların üç fidanı Deniz, Yusuf ve Hüseyin’i idama götüren süreç de böyle başlar... Deniz’in adı bu kez de 15 Şubat 1971’de bir Amerikalı askerin kaçırılmasıyla gündeme gelir. Cumhuriyet, 16 Şubat tarihli sayısında bu çarpıcı haberi şöyle duyurur: “Balgat’taki Amerikan tesislerinden dün sabaha karşı 03.30’da zenci Amerikalı Hava Çavuşu J.R. Finley, kimliği bilinmeyen silahlı kişilerce kaçırılmış; 17.5 saat sonra da serbest bırakılmıştır.” ların hüviyet kartları bırakılmıştır. Bildiride, 36 saat içinde her biri için 100’er bin dolardan 400 bin dolar verilmediği takdirde, 4 Amerikalının kurşuna dizileceği belirtilmiştir.” Fidye verilmez rehineler bırakılır TRT ve gazete bürolarına gönderilen bir bildiri ile ilk kez Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu adı duyulur. Fidye talebi kabul edilmeyince askerler, 8 Mart’ta gözleri bağlı olarak Gölbaşı’na bırakılır. Askerler kendilerine uzatılan mikrofonlara, kaçıranların kötü bir davranışta bulunmadıklarını anlatırlar uzun uzun. Tarihler 16 Mart’ı gösterdiğinde Gezmiş ve Aslan Şarkışla’da yakalanır. O tarihi haber 17 Mart’ta Cumhuriyet’in manşetine şöyle yansır: “65 günden beri aranan Deniz Gezmiş ve Arkadaşı Yusuf Aslan, dün gece KayseriSivas karayolu üzerindeki Şarkışla’da gece 01.30’da ele geçirilmiştir. Sivas valisinin dün 03.30’da gazetemize verdiği bilgiye göre, Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, bir motosikletle Kayseri yönünden Şarkışla’ya gelmişlerdir. Burada bir polis tarafından tanınan Gezmiş Emniyet kuvvetleriyle çatışmıştır... Gezmiş, daha sonra bir havacı başçavuşun özel arabasıyla kaçmış, ancak Gemerek’in Yeniçubuk akaryakıt istasyonu yöresinde taşıtın lastiği, ateşle delinmiştir. Deniz Gezmiş, bunun üzerine, gece karanlığında tarlalara girmiş, ancak peşindeki güvenlik kuvvetlerince yakalanmıştır. Ağır yaralı Yusuf Aslan Şarkışla’dan Sivas’a getirilmiştir.” Denizlerin ardından Hüseyin İnan da bir hafta sonra, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde dayısının evinde, dayısının yardımıyla yakalanır. Gezmiş, İnan, Aslan, Nurhak dağlarındaki silahlı eyleme katılan 20 kişiyle birlikte 16 Temmuz 1971’de Ankara 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılanmaya başlar. Duruşmaya üç fidanın avukatı, demokrasi ve sosyalizmin çınarı Halit Çelenk’in sözleri damgasını vurur: “Anayasamız 7. maddesinde ‘yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır’ demektedir. Yani yargı yetkisinin serbestçe kullanılabilmesi için mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatı esastır.” 9 Eylül 1971’de askeri savcı, geçmiş ve 17 arkadaşının idamını ister. 9 Ekim 1971’de sıkıyönetim mahkemesi Gezmiş, İnan ve Aslan’ın da aralarında bulunduğu 18 kişiyi idam cezasına mahkum eder. Gezmiş ve Aslan’ın karara tepkisi 10 Ekim’de Cumhuriyet’in manşetindedir: “Kararı ayakta dinleyen iki sanık, ‘yaşasın bağımsız Türkiye’ diye bağırmış ve nöbetçiler tarafından dışarıya çıkarılmışlardır.” ve THK Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Ban brövelerini verdi. Daha sonra THK envanterindeki uçaklar gösteri uçuşu yaptı. Yangın söndürme uçakları, mo torlu yamaç paraşütçüleri, paraşütçüler yeteneklerini sergilediler. Yoğun ilgi nedeniyle havadan Ankara turları akşam ilerleyen saatlere kadar sürdü. Ulusal takımın Olimpiyatlar’a vize almasında en önemli etkenlerden biriydi ‘Ankara seyircisi müthişti’ İLKNUR ÇETİNBAŞ (A.A) İdama kalkan eller Üç fidanın hızla idama götürülmesine dayanak yapılan göstermelik mahkeme kararı 10 Mart 1972’de Meclis’ten geçer. Meclis’te o gün 238 el “idam” için kalkar, 53 karşı oy kararı önlemek için yeterli olmaz. CHP, 25 Mart 1972’de idamla ilgili yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurur. Mahkeme, 1 ay sonra bu başvuruyu haklı bulur ve yasayı iptal eder. Ancak idam kararları yeniden Meclis’e gelir ve 24 Nisan’da 272 el bir kez daha “idam” der. Karşı çıkanların oyu 48’e düşmüştür... 5 Mayıs 1972 tarihli Resmi Gazete, ölüm fermanını ilan eder. 6 Mayıs gece yarısı o cinayetler gerçekleşir. 6 Mayıs 1972 tarihli Cumhuriyet, o utanç gecesini şöyle duyurur: “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki hüküm, bu sabah saat 02.0003.40 arasında infaz olunmuştur.” İdamların ardından Sıkıyönetim Komutanlığı Basın Yayın ve Halkla Münasebetler Şubesi, 3 fidanın son sözlerini açıklar. Bu haber de Cumhuriyet’te 7 Mayıs’ta manşetten duyurulur: “Son sözleri sorulan hükümlüler, yaptıkları işten nadim olmadıklarını beyan ederek, ‘Yaşasın marksizim, leninizm, kahrolsun emperyalizm, faşizm’ demişlerdir.” İşte bu yüzden her yıl binlerce kişinin katılımıyla anılırlar Karşıyaka’da... Her yıl, onları anmak için gömüte gidenlerin sayısı katlanır. 40 yıl sonra bile sel olur gözyaşları, sımsıkı kalkar sol yumruklar havaya. Çünkü onlar, bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi uğruna canlarını feda eden 3 gençtir hâlâ kalplerde: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan... Türkiye THKO ile tanışır... Uluslararası kamuoyunda da yankı bulan bu eylemle tüm dünyanın gözü Gezmiş ve arkadaşlarına çevrilir. Olayla ilgili soruşturma sürerken, bu kez Ankara’da dört Amerikalı havacının kaçırılması haberi gündeme düşer. 5 Mart 1971’de Cumhuriyet haberi manşetten duyurur: “Biri çavuş olmak üzere 4 Amerikalı hava askeri, önceki gece yarısından sonra 01 sıralarında silahlı 5 kişi tarafından Gölbaşı yakınlarında kaçırılmıştır. Sabaha karşı belirsiz zaman aralarıyla TRT, Anadolu Ajansı ve haber ajansına Türk Halk Kurtuluş Ordusu imzası ile bir bildiri ile kaçırılan 2012 Olimpiyatları Avrupa Kıtası Elemeleri final maçında Polonya’yı 30 yenerek Londra Olimpiyatları’na vize alan (A) Ulusal Kadın Voleybol Takımı’nın yıldız voleybolcusu Neslihan Darnel, maç sonrası yapılan basın toplantısında tarih yazdıklarını belirterek, “Çok mutluyum. Olimpiyatlar’a gitmek her sporcunun hayalidir. Bugün burada Türk olduğum için bir kez daha gurur duydum” dedi. Maç öncesi galip geleceklerine inandıklarını ancak bu kadar net bir skor beklemediklerini dile getiren Darnel, “Polonya çok iyi bir takım ama bugün buradaki baskıyı kaldıramadılar. Ankara seyircisi gerçekten müthişti. Salona gelen herkese teşekkür ediyorum. Tarihin bir parçası olduk” diye konuştu. Polonya Milli Takımı Antrenörü Alojzy Swiderek de Türkiye’yi tebrik ederek, “Takımım bu seyirci önünde, bu salondaki baskıyı kaldıramadı. Türk takımı da çok iyi oynadı ve kazandı” diye konuştu. Türk takımının Brezilyalı antrenörü Marco Motta ise gözyaşlarına hâkim olamayarak “Dünyanın birçok yerinde görev yaptım. Ama ben böyle bir teknik ekip görmedim” dedi. ken, bilinçli tezahüratlarıyla Ulusal Takım’a destek veren seyirciler, vuvuzelalarla Polonya takımını baskı altına almayı başardı. Se yircilerin neredeyse tamamının elinde bulunan Türk bayrakları salonda müthiş bir atmosfer oluşturdu. Alkışladığı kadar alkışı hak etti Turnuva boyunca “Filenin Sultanları”nın en büyük destekçilerinden biri Ankara seyircisi oldu. 1 Mayıs’ta başlayıp önceki günkü final maçıyla sona eren 2012 Olimpiyatları Avrupa Kıtası Elemeleri’nde, Türkiye’nin tüm maçlarında salonu boş bırakmayan Ankara seyircisi, alkışladığı kadar alkışlanmayı hak etti. Polonya ile yapılan final maçında 7 bin 500 kişilik TVF Başkent Salonu’nu hınca hınç dolar C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle