01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2012 ÇARŞAMBA A4 ANKARA Yaşam Banliyö Trenlerim: SaymakadınGazi Saymakadın yolculuklarım lkokul 1.’nci sınıfı Sivas İsmet Paşa İlkokulu’nda ren Saatleri, Ankara Garı tamamladıktan sonra Ankara’ya dönüp Molaları, Manevralar Saymakadın’ın zamanla Bahçelerüstü olarak anılacak kesimindeki bağlıkbahçelik evimize Bir deftere kaydettiğim Tren Tarifesi’ne göre (Bu yerleşiyoruz. 19501951 dersyılından başlayarak ve tarifenin basılı olarak elimde bulunan 1.6.1963 tarihli ulaşım olanakları gözetilerek 4050 haneli beldemizin olanında, saatlerde ufaktefek değişiklikler yapılmış); tüm çocukları gibi ben de AOÇ 07.46’da Saymakadın’dan kalkan trenle Onuncuyıl İlkokulu’na Gazi’ye varıyor, 08.40’ta başlayan DÜŞ 08.30’da yazılıyorum. Otobüsün oralara okuluma ucu ucuna yetişiyorum. YOLCUSU gelmediği, dolmuşun henüz icat Okulun çoğu öğrencisi trenle geldiği edilmediği, taksicilerin pek iltifat Savaş SÖNMEZ için, rötarlara göz yumuluyor. Okulun tam [email protected] gün eğitimi 14.50’de bitiyor. Şimdilerde etmediği yöremizin tek ulaşım aracı KayaşSincan arasında özenle korunacağı yerde lokantaya işleyen banliyö treni. Mahallemizde oturan 3 kız ile çevrilmiş, o güzelim Gazi İstasyonu’nda 15.54’te aynı sınıftayız. Ailelerimiz biz küçükleri, 4’ncü ve kalkacak treni bekliyoruz. Gelecek lokomotifin seri 5’nci sınıftaki büyüklere(!) emanet ediyor okul gidişnumarasının 46.000 mi yoksa 56.000 mi ile dönüşlerimizde. başlayacağı konusunda iddialaşıyoruz (Daha yenice 19481990 arasında hizmet veren 56.000 seri numaralı 37 lokomotiften 56086 no’lu lokomotif. İ T Ankara Garı’ndaki duraklamamız sırasında böyle su alırdık. olan, kulaklı 56.000’li lokomotifler daha hızlı). Trenimiz Ankara yönünden gelip döndüğü için, lokomotifin baştaki vagondan ayrılıp tersine manevrayla gidip sondaki vagona bağlanışını ve bu işleri trenin altına girerek beceren görevliyi, her seferinde büyük heyecanla izliyoruz. Bazılarımız bu manevralar sırasında raylara bıraktıkları çivileri lokomotifin geçişinden sonra “çakıya dönüşmüş” olarak geri alıyorlar. Dönüşlerimizde katarımız Ankara Garı’nda 20 dakika kadar duraklıyor. Garın hemen bitişiğindeki lojmanlarda oturan, ebeveynleri TCDD çalışanı olan birçok okul arkadaşımız burada inip vakitlice evlerine gidiyorlar. Garın eski “büvet”i yeni “büfe”si. 14. 3. 1952 günlü SaymakadınHipodrom 3ncü mevki gidiş bileti. O zamanlar tek hat olan banliyö güzergâhında trenler gar’ın dışındaki ara duraklardan Gazi, Cebeci ve Mamak’ta “telaki” yapabiliyor. Bu bekleyiş süremizin bir kısmı da karşıdan gelecek katarı beklemek için olmalı. Gardaki bekleyişimiz sırasında, şimdilerde de halen yerinde olan çeşmeden su içmek, harçlığımızdan kalanlarla artık büfe yazan “büvet”den bir şeyler almak, su vagonuna tepeden yapılan su ikmalini izlemek gibi meşgalelerimiz oluyor. Tren seyir halindeyken pencereleri açıp rüzgâra karşı dışarıyı seyretmek (tabii, lokomotiften püskürme kömür tozlarının gözlerimize kaçmasına mani olamamak); 7.11.1961 günlü SaymakadınGüvercin 2nci mevki “yutturmam”, “el gidişdönüş bileti. kızartmaca”, “kabak yattıkalktı” gibi oyunlar oynamak bu uzun yolculuğumuzun vakit geçirme (testler henüz icat edilmediği için kimse testle uğraşmıyor) 27.5.1953 günlü SaymakadınHipodrom 3ncü mevki yöntemlerinden. gidişdönüş bileti. Trenlerin harekete geçmesi unutamadığım seremonilerle gerçekleşiyor. 910 vagonluk banliyö katarlarının önce en arkadaki Kondüktörü (biletçinin kibarcası) daha öndekileri düdükle (geceleri düdüğün yanı sıra fener de sallayarak) uyarıyor. İlk vagonun ilk penceresinde katarın harekete hazır olduğu uyarısını beklemekte olan “şeftren”, bir yandan Vikingler’inkine benzer borusunu öttürüyor, bir yandan da eliyle “devam” işareti veriyor. Aynı anda kırmızı şapkalı Hareket Memuru (daha büyük istasyonlarda istasyon şefi) elindeki işaret çubuğunun yeşil tarafını (geceleri yeşil ışığı) gösterince tren hareket ediyor. Ankara Garı’nda istasyon şefinin bazen “kampana” çaldığına da tanık oluyoruz. Azadi’ye Karşılama Töreni 1951 ya da 1952 kışının soğukça bir gününde yanılmıyorsam Hindistan’dan AOÇ Hayvanat Bahçesi’ne armağan edilen “Azadi” (Doğan Kardeş dergilerinden 29 Aralık 1950’de geldiğini saptadığım ilk filimiz “Mohini”ye arkadaş) adlı fil bir yük vagonuyla Gazi’nin 2’nci peronuna getiriyor. Okul ya da görevli sınıflardan biri olarak bu karşılamada hazır bulunuyoruz. Azadi’yi sırtındaki kırmızı döşeğin üzerine oturmuş bakıcısı, o kocaman kulaklarının arkasına dayadığı çıplak ayaklarıyla yönlendiriyor. O soğukta arkasından Hayvanat Bahçesi’ne kadar yürütülüp (herhalde onca çocuk istasyon ile bahçe arasında yolcu taşıyan süslü faytonlara bindirilecek değiliz) yeni evine yerleştiriyoruz. C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle