22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 6 MART 2012 SALI A4 SEVİL ARINAN ANKARA YaşamSpor gelip, sohbet ediyoruz. Birbirimizi çok iyi anladığımızı düşünüyorum.” Bazen de üzülüyor: “Annem evimizin yükünü taşıyor. Ben de elimden geldiğince ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Annem de, ben de çok hassasız.” Yine de geleceğe umutla bakıyor: “Babamın benimle ilgili en büyük hayali ise iyi bir eğitim alıp kendimi ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmemdi. Bu benim için ailemin durumu nedeniyle sadece bir hayaldi ama ben şimdi bu hayali gerçekleştirmeye çok yaklaştığımı düşünüyorum.” yça Tamas beyaz tenli, kalın kaşlı, küçük burunlu, lüle saçlı, çok cici bir kız. Eryaman’da 37 yaşındaki annesiyle kirada yaşıyor. Mütevazi mobilyalarla döşenmiş, dingin bir evde oturuyorlar. Ama bu evi, pek çok ailenin evinden farklı kılan bir özelliği var. Salondaki konsolda yer alan, Ayça ile 1995 yılında, 3 yaşındayken teröre kurban verdiği babası Jandarma Uzman Çavuş Muharrem Tamas’ın bir dizi, boy boy fotoğrafları. Vitrinde baba Tamas’ın şehit olduğu anda kolunda takılı olan saati, kanlı şapkası ve tabutuna sarılan Türk bayrağı. Ayça, Türk Eğitim Derneği’nin (TED) “başarılı fakat maddi olanakları sınırlı öğrencilere verdiği” Tam Eğitim Bursu’nu alan genç kızlardan sadece bir tanesi. TED “10.000 Genç Meşale Daha Aydınlık Türkiye” kampanyasıyla bu öğretim yılında 615 gence “Tam Eğitim Bursu” veriyor. Yüzde 37’si kız olan bu öğrencilerin, yüzde 36’sı üniversitede okuyor. TED burs verdiği öğrencilere A TED bursuyla eğitimini sürdüren Ayça’nın örnek alınacak yaşamı: ‘Babamın peşinde adım adım’ sadece maddi destek sağlamıyor, öğrencilerin üniversite sonuna kadar tüm eğitim masraflarını karşılıyor. TED’in bu bursundan, altıncı sınıfa giderken askeriyedeki babasının arkadaşları sayesinde haberdar olan Ayça da, kendisine “Sen başarılısın bu sınava gir, kazanırsın” diyen babasının arkadaşlarını mahçup etmemiş. TED bursu sayesinde liseyi TED Bursa Koleji’nde okumuş. Babasıyla ilgili anımsadıklarını “Artvinliyiz. Van’da şehit olan babamın ilk töreni burada yapıldı. Sonra memlekete geldik Hayal meyal anımsıyorum o gün yaşadıklarımı. Ben ve annem diğer şehitlerin olduğu askeri kargo uçağına bindirildik. Yanımda, arkamda, ayaklarımın altında şehit Bir gencin eğitimini karşılamak TED’in verdiği Tam Eğitim Bursu’nun maliyeti, 20112012 eğitimöğretim yılı itibarıyla her bir öğrenci için 13.500 TL. Bu tutarın 4.500 TL’si TED aracılığıyla burs vermek isteyen bağışçılardan alınıyor. Geri kalanı ise TED tarafından karşılanıyor. TED bursunda, öğrencilerin tüm eğitim hayatı boyunca barınmasından servisine, kıyafetinden cep harçlığına kadar tüm ihtiyaçları karşılanıyor. Öğrenciler, TED okullarında okuyor ve mezun olduktan sonra ülke genelindeki üniversitelerde eğitim alıyor. tabutları vardı. Annem tören alanında olduğu gibi uçağın içinde de sürekli ağlıyordu. Tören alanında herkes göz yaşlarına boğulmuştu. Bense olaydan habersiz, elime verilen oyuncaklarla oynuyordum” diye anlatan Ayça, buna karşın Bursa’daki lise yıllarının çok güzel geçtiğini söylüyor: “Burslu olmama karşın ayrıma hiç uğramadım. Arkadaşlarımla aram çok iyiydi. Aslında öğretmenlerim ve arkadaşlarım benim ikinci ailem oldular. TED’in bursu ile okumak benim için şans oldu.” Ankara’ya geçen yıl TOBB Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandığı için annesiyle beraber taşınmışlar. Ayça Ankara’ya Babam olsaydı eminim biraz daha dışa dönük, daha atılgan olurdum. Kendime olan özgüvenim de artardı” diye yanıtlıyor. Biraz insanların duyarsızlığına kızıyor: “Bazen insanları çok samimiyetsiz ve göstermelik buluyorum. Şehit haberleri televizyonda yayınlanıyor. 1 saat sonra eğlence programları başlıyor. Bitmek bilmeyen şehit haberleri bizi yıkıyor.” Bazen rahatlıyor: “Geçen yıl okulumda şehit çocuklarını aradım. Buldum. Arada da olsa bir araya Ayça’nın Ankarası Ayça’ya Ankara ile ilgili bir dizi soru sordum. Daha doğrusu ben başladım, O devamını getirdi. İşte Ayça ve Ankarası: Ankara’da yaşıyorum çünkü “Okulum burada.” Ankara’da yaşamasaydım yaşamak isteyeceğim kent, “Bursa, İzmir ve Antalya olurdu. Büyük iller insanı yoruyor.” Ankara’nın sevdiğim yanı, “çok sakin bir kent olması. Aslında sadece Eryaman sakin.” Ankara’nın sevmediğim yanı “soğuğu ve kuru ayazı.” Ankara’da en sevdiğim restoran, “Bahçeli’deki gençlerin uğrak yerlerine gidiyorum.” Ankara’da gece çıktığımda tercih edeceğim mekanlar, “Cilveli Meyhane” Ankara’da en sevdiğim alışveriş merkezi, “Evimize yakın olduğu için Optimum ve Cepa’ya gidiyoruz.” Ankara’da hafta sonları vakit geçirdiğim yerlerin arasında, “Derslerime ağırlık verdiğim için evimize yakın olan annemle birlikte Göksu Parkı’na gidiyoruz. Aslında orası bize Bursa’yı da anımsatıyor. Hava güzel olduğunda Göksu’da piknik de yapıyoruz. Aslında en iyi dostumla zaman geçiriyorum: Annemle.” Ankara’da bir ev alacak olsaydım tercih edeceğim yer, “Eryaman ya da okuluma yakın Ümitköy civarları olabilirdi. Tabii Emek ile Bahçelievler de olabilir.” Çok sevdiğim bir arkadaşım Ankara’ya gelseydi onu gezdireceğim yerler, “Sadece bir tane alışveriş merkezine götürürdüm. Eymir’e gitmedim ama oraya da götürürdüm” Futboldaki başarısıyla gelen transfer Nuriye’nin hayatını nasıl değiştirdi? Mamak’tan Çankaya’ya Ulusal halterciler kampta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Halter Erkek Ulusal Takımı 616 Nisan arasında Antalya’da düzenlenecek olan Büyükler Avrupa Şampiyonası için Kemer’de hazırlık çalışmalarına başlıyor. Ankara’da yapılan seçmeler sonucunda 13 sporcu başarılı olarak ulusal takım hazırlık kampına katılmaya hak kazandı. Antalya Kemer Rose Otel’de başlayan Avrupa Şampiyonası hazırlık kampına şu sporcular katılacak: ¦ 56 kilo: Sedat Artuç, Gökhan Kılıç ¦ 62 kilo: Hurşit Atak, Bünyamin Sezer ¦ 69 kilo: Ekrem Celil, Murat Kılıç ¦ 77 kilo: Semih Yağcı, Samet Keleş ¦ 85 kilo: Fatih Baydar, Nezir Sağır ¦ 94 kilo: İbrahim Arat, Erdal Sunar ¦ 105 kilo: Mehmet Başol SEVİL ARINAN SPOR GÖZLEM Ali ABALI ali.abali@cumhuriyet.com.tr Haftanın Ardından... utbolda Spor Toto Süper Lig’in 29. haftası iki başkent F takımı Ankaragücü ve Gençlerbirliği için kötü geçti. Küme düşmesi kesinleşen ve as oyuncularını kaybetmesi nedeniyle A/2’de bulabildiği oyuncularla ve güç şartlar altında sahaya çıkabilen Ankaragücü için yenilgiyi normal karşılayabiliriz. Başkentin sarı lacivertlileri Eskişehirspor’a ilk yarıda da 32 yenilmişlerdi. Buna karşın Ankaragücü kendi sahasında iki kez öne geçti. Ankaragücü’nün bu isimsiz kahramanları aslında her maça başları dik çıkıyorlar. Eskişehir karşısında beş gol yediler ama kesinlikle ezilmediler. Teknik direktörleri Hakan Kutlu ve genç Ankaragüçlüleri bir kere daha kutluyoruz. Ankaramızın diğer takımı Gençlerbirliği düşme çizgisinden hızla yukarılara çıkınca taraftarlarını ve sevenlerini ümitlendirmişti. Ancak Mersin İdmanyurdu ve Beşiktaş yenilgileri sonucu aynı hızla düşüşe geçti. Kendi sahasında 9 kişi kalan Sivasspor önünde, üstelik uzatmada son dakikada yedikleri golle 33 berabere kalınca, takımda bir şeylerin iyi gitmediğinin anlaşıldı. İlk yarıda golsüz berabere kaldığı Fenerbahçe’den yarım düzine golle dönmesi, PlayOff’da değil ilk grupta, ikinci grupta kalması bile tehlikeye girmiş görünüyor. Gerçi bu yenilgiye rağmen Gençlerbirliği gol üstünlüğü averajla puan cetvelinde beşinciliği korumuş bulunuyor. Ancak 30 haftada yani bu hafta sonu cumartesi günü Gençlerbirliği, İstanbul’da ilk yarıda 10 yenildiği Galatasaray ile karşılaşacak. PlayOff’un ilk dört takımı olağanüstü sonuçlar alınmazsa belli gibi. İkinci dört takımda ise Gençlerbirliği dışında Eskişehispor, Sivasspor, Bursaspor şanslı gözüküyor. Süper ligin tamamlanmasına 5 hafta kaldı. Bu beş haftada gerçekten çekişmeli ve bol gollü maçlar bekleniyor. Nuriye Nur Kaçar futbola “mahallede top oynayarak başladım” diyor ve ekliyor: “Aslında babamdan çok etkilendim. Onun uzun yıllar futbolun içinde olması beni yeşil sahalara çekti.” Nuriye’nin annesi ev hanımı, babası askeriyede çalışıyor. Ailesiyle birlikte Mamak’ta yaşayan bu Lise 1. sınıf öğrencisi, ilginç transfer öyküsünü şöyle anlatıyor: “Mamak Atlıoğlu İlköğretim Okulu’nda eğitim görüyordum. Ortaöğretimin ardından sağlık meslek lisesinde okumayı istedim. Ama futbolda gösterdiğim başarı nedeniyle antrenörüm Nuri Taş, Çankaya Tınaztepe Lisesi’nde eğitimime devam etmemi istedi. Sonrasında ailemin de onayıyla, Çankaya’daki bu okula geçiş yaptım.” Bu transfer! Nuriye’nin eğitim hayatını ciddi biçimde değiştirmiş: “Yeni okulumla Mamak’taki okul arasında çok büyük farklar var. Öncelikle eğitim kalitesi çok yüksek bir okuldayım. Okulumuz askeriyenin içinde olduğu için öğrencilere çok değer veriliyor, çok güzel davranılıyor.” Ama bu değişim sadece eğitim hayatıyla ilgili değil. Nuriye, “iki semtin yaşam tarzlarının da birbirinden çok farklı” olduğunu söylüyor. “Nasıl?” diye sorunca, bir genç kız gözüyle anlatmaya çalışıyor: “Maddi açıdan büyük farklılıklar söz konusu. Bu farklılık iki semtin yaşam standartlarını birbirinden ayırıyor. Çok basit bir örnek vereyim. Örneğin Mamak büyütülen her hangi bir etkinlik, Çankaya’da olağan karşılanabiliyor. Arkadaşlarımda da önemli deği şiklikler oldu. Sınıf arkadaşlarımın tümü Çankaya civarında yaşıyor. İki semt öğrencilerinin yaşam tarzı birbirinden çok ayrı. Çankaya’daki arkadaşlarım okulun ardından birlikte zaman geçirebilecekleri mekânlara gitmeyi tercih ederken, Mamak’takiler direkt eve gidiyor.” Peki bu durum kendisini nasıl etkiliyor: “Ben sadece hafta sonları arkadaşlarımla zaman geçirebiliyorum” diyor Nuriye bulduğu ara çözümden biraz şikâyetçi olarak ve ekliyor: “Bazen ‘Keşke onlarla zaman geçirebilsem’ dediğim de oluyor.” Yine de Nuriye, kararlılığından ödün verecek bir kız değil. Hayattaki hedefleri belli. Sporcu olmanın getirdiği mücadele ruhu ve kendine güvenle bu önceliklerini sıralarken tereddüt geçirmiyor: “Türkiye’de kadın futboluna olması gereken önem verilmiyor. Ama erkekler olunca iş değişiyor. Sanki futbol erkek sporu gibi... Kadın futbolcular ulusal takım bazında başarı gösterdiğinde tanınıyor. Onun için ben de ulusal takıma girebilmek için mücadele veriyorum” ve güzel gözleri parlayarak ekliyor: “Tabii futbol yaşamımın önemli bir kısmını dolduruyor ama tamamını değil. İlerisi için kendime doktor olma hedefini belirledim. Doktorluk mesleklerin en güzeli.” Fotoğraşar: Necati Savaş fazla alışamadığını “Ankaralılar çok soğuk insanlar. Bursa’ya ilk taşındığımızda komşularımız yardıma koşarken, Ankara’da selam bile vermiyorlar” diye anlatıyor. Yine de eklemeden edemiyor: “Şimdi lisedeki aynı ortamım TOBB Üniversitesi’nde de var. Derslerim biraz ağır ama üstesinden gelmeye çalışıyorum.” Ayça gelecek planlarını anlatırken, aslında kafasında net bir şey olmadığını da “Siyasetle ilgili olmak istiyorum ama bazen de ‘Siyasetin içinde olmamalıyım’ diyorum. Dışişleri Bakanlığı da olur, ya da üniversitede öğretim üyesi olabilirim” diye itiraf ediyor. Ama bildiği bir şey var, o da okumaya verdiği önem: “Babamın da en önem verdiği şey eğitimimdi. Eminim yaşasaydı okumamı çok ister, destek olurdu. Onun istediklerine adım adım ulaşıyorum” diyor. “Baban yaşasaydı nasıl bir genç kız olurdun?” diye soruyorum. Yine güler yüzüyle “Biraz çekingenimdir. C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle