01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA A2 ANKARA CUMHURİYET Kültür Sanat 2 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE ŞAİRİN ÇIKINI Orhan TÜLEYL OĞLU [email protected] Gösterime giren ‘Kafes Arkasında’da ‘yobazlık’sorgulanıyor ‘Kitap değil, yazar okuyun’ ehmet Eroğlu şu sıralarda “Rojin” adlı romanını yazmakla meşgul. “Rojin”, Eroğlu’nun beş yıldır üzerinde çalıştığı “Fay Kırığı” üçlemesinin son kitabı. Üçlemenin ilk kitabı “Mehmet”, Mart 2009’da, “Emine” 2011 Eylül’ünde yayımlanmıştı. Mehmet Eroğlu ile önce üçlemeyle ilgili konuşuyoruz: “Mehmet adlı kahramanın öyküsüne paralel olarak ülkenin son 30 yılını mercek altına alıyor diyebiliriz. Biliyorsunuz, ülkemiz son 30 yılda üç ana fay hattıyla birbirinden ayrılmış bir görüntü vermekte ve bu hatların iki tarafında kalanların çatışmalarıyla alabora olmakta. Bu üç hattı şöyle tanımlayabiliriz: ZenginYoksul, LaikMüslüman ve TürkKürt.” “Fay Kırığı 3”, “Rojin”de, Güneydoğu Anadolu’da 30 yıldır süren savaşa, savaşan insana ve hâlâ süren insanlık trajedilerine eğildiğini söyleyen yazar, kitabın 2013 yılının sonbaharında yayına hazır olacağını belirtiyor. Eroğlu, okumaya, çocukken serüven kitapları okuyarak başlamış. Okuma isteğini tutkuya dönüştüren bir diğer etken ise atlaslara bakma merakıymış. “Coğrafya, astronomi merakı ya da serüven tutkusu insanı mutlaka yazmaya götürür” diyen yazar, kitap okumayı şöyle anlatıyor: “Hayat, biyolojik bir zorunluluğu yaşamaktan öte, yaptıklarımızın toplamıdır. İşte, eğer bir hayat edinmek istiyorsak ya da edindiğimiz bu hayatın figüranı olmak istemiyorsak, mutlaka okumalıyız. Hayatı romanlardan öğrenenler birkaç adım öne çıkarlar. Okumak edebiyat diye alın bize yaşamak istediğimiz hayatlar aramağan eder. Öte yandan, bana sorarsanız, eğer bir insan yüz birimse, eğitimi bunun yalnızca yüzde onunu verir insana. İnsanın yüzde doksanı, sonradan edindikleridir. Okumak, işte burada devreye girer. Okumak, en az yatırımla en çok getiri sağlayan bir eylemdir de. İnsan hayatı, okunması gerekli kitapların yanında çok, ama çok kısadır. İyi bir okuyucunun okuyabileceği kitap sayısı iki, üç bini geçmez. Bu nedenle asla rastgele okumamalıyız. ‘Listelerde bu var, arkadaşım tavsiye etti, herkes okuyor’ gibi nedenlerden yola çıkarak okumamak gerekir. Rastgele okumak, abur cubur yemeğe benzer. Okumaya mutlaka klasiklerden başlamalı ve kendimizi ilgilendiren temaları ele alan yazarları bu yoldan keşfetmeliyiz. Özetlemek gerekirse, kitap değil, yazar okuyun derim.” Ve sıra en zor soruya geliyor. Eroğlu’nun etkilendiği, beğendiği, okunmasını istediği ilk beş roman: “Onca roman ve yazar arasında böyle bir ayrım yapmak çok zor. Ama hep, ‘Ben insanları Tatar Çölü’nü okuyanlar ve okumayanlar diye ikiye ayırırım dediğime göre, ilk kitap Dino Buzzati’nin bu romanı olmalı. İkinci olarak herkese klasikleri öneririm. Klasikler okunmadan yola çıkmamak gerekir. Üçüncü sırada, belki Margreth Yourcenar’ın ‘Hadriaunus’un Anıları’ olabilir. Dördüncü olarak tüm J. Conrad romanları... Beşinci sıraya, Romain Gary’nin ‘Cennetin Kökleri’ni alayım.” M Komedi tartışma yaratacak İzleyiciler gülecek İZLENCE [email protected] Şefik KAHRAMANKAPTAN Korno ustası Dohr’u kaçırmayın! orno; atası hayvan boynuzu olan, salyangozumsu kıvK rımlı görünümlü, bakır üflemeli bir çalgı. Sempatik duruşuna karşın, bakır üflemeli grubunda yer alan trompet, SELDA GÜNEYSU Ankara Devlet Tiyatrosu’nun (ADT) tanıtım yazısına göre “Kafes Arkasında” oyunu “Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, siyasi ve ekonomik çöküşün getirdiği toplumsal çözülme ve değer yitiminin neden olduğu çelişkileri, kadınerkek ilişkileri üzerinden” anlatıyor. Bu tanıtımdan, geleneksel Türk tiyatrosunun “en iyi yönetmelerinden biri” kabul edilen Münir Canar’ın yönettiği oyunun “kadın erkek ilişklerine ilişkin bir komedi” olduğunu zannediyorsunuz. Ama hayır! Oyun, komedi diliyle “yobazlığa ve din tacirciliğine” de gönderme yapıyor. Altındağ Tiyatrosu’nda önceki gün akşam prömiyeri gerçekleştirilen oyun, Türk tiyatrosunun önemli yazarlarından Musahipzade Celâl Efendi’ye ait. Oyunda Sabri ve Naciye iki sevgili. Ancak birbirlerine kavuşmalarındaki en büyük engel Naciye’nin teyzesinin kocası. Çünkü her gününü neredeyse namazla geçiren, tespit çeken “sarıklı koca”, “toplumsal değerler, namus” gibi oluşturuyor. Ve “yobazlığa karşı da savaş başlıyor.” Oyun aslında bir komedi. Yönetmen Münir Canar, sahne geçişlerinde bile oyuncularla izleyiciyi buluşturarak komedi unsurunu oyun süresince sıcak tutmuş. Sahnede kullanılan döner platform arasına yerleştirilen “interaktif diyaloglar” bunun en etkin örneğini oluşturuyor. İzleyiciler, oyunun başları hariç, hemen hemen her sahnesine kahkalarla eşlik ediyor. ADT’nin programına göre oyun, sezon boyunca izleyici ile buluşacak. Ancak Münir Canar’ın 2008 yılında yine ADT’de yönettiği ve geleneksel Türk tiyatrosundan izler taşıyan oyunu “Öyle Bir Mahalle ki”nin sahnelenmeye başladıktan kısa bir süre “özelleştirmeleri” yine komedinin diliyle hicvettiği için kaldırıldığı iddia edilmişti. Bu oyunun prömiyeri de bizde “Kadına yönelik şiddete, baskıya ve bunun ekseninde dine bu kadar gönderme yapan bir oyun acaba ne kadar sahnelenebilecek?” düşüncesi yarattı. kavramlar ile “dini” bahane ederek, evinin pencelerini kafeslerle örüyor; Naciye ve teyzesinin perdeleri dahi açmasına izin vermiyor. Buna karşın kocanın Naciye’nin teyzesinin dışında 3 eşi daha var ve Naciye’nin teyzesi adamın 17. karısı. Oyuna göre 17 eşin 13’ü önceden ölmüş. Dördüncü imam nikâhlı eşini de kaybedince bu kez Naciye’ye göz koyuyor “sarıklı koca.” Burası, oyunun kırılma noktasını da trombon, tuba ile karşılaştırıldığında, çalınması en zor olanı. Elde edilecek ses, hem dudağın gergin ya da gevşek tutulan konumu, hem de borunun genişleyen ağzından içerde tutulan elin konumu ile ayarlanıyor. İyi çalındığında “şerbet” gibi ses veriyor, kötü çalındığında ise kulak tırmalıyor! Ton tutturmanın ve ton birliği sağlamanın güç olduğu kornonun günümüzdeki önemli “usta”larından Stefan Dohr, bu akşam ve yarın akşam CSO’da, bu çalgı için yazılmış güzel yapıtlardan biri olan Richard Strauss’un (18641949) “2. Korno Konçertosu”nu seslendirecek. Ankara’dan da Mozart çalmak üzere Malmö’ye gidecek. Stefan Dohr, Berlin Filarmoni’nin korno solisti, ayrıca her sezon Avrupa’da birçok orkestrayla konçertolar seslendiriyor. R. Strauss’un kornonun solist bir çalgı olmasına katkı sağlayan babasına adadığı bu konçerto Richard Strauss’un olgunluk çağı eseri. 1943’te tamamlanan 2. Konçerto uzun ezgilerle süslü ancak, hem soloları, hem orkestra partileri yönünden teknik güçlüklerle doludur. Bu konserde orkestrayı, izlenceyi bizzat hazırlayan şef Rengim Gökmen yönetiyor. Konserin ikinci yarısında da, bizim orkestraların pek az seslendirdiği, senfoni türünü 20. yüzyıla taşıdığı düşünülen Avusturyalı besteci Anton Bruckner’in (18241896) “3. Senfoni”si yer alıyor. Konserler, Talatpaşa Bulvarı’ndaki CSO salonunda saat 20.00’de başlıyor. Kornoyu daha iyi anlamak için Stefan Dohr’u dinlemek gerek... BUGÜN NEREDE, NE VAR? Konser I ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salo nu’nda, Ankara Caz Derneği’nce düzenlenen “15. Uluslararası Ankara Caz Festivali” kapsamında bu akşam Cazın Kartalları Hava Kuvvetleri Komutanlığı Caz Orkestrası, Durul Gence ile birlikte saat 20.00’de konser verecek. Bu konser festivalin ilk konseri olması bakımından da önem taşıyor. (448 03 43) I CSO Konser Salonu’nda, Cumhurbaşkanlığı Sefoni Orkestrası’nın (CSO), şef Rengim Gökmen yönetiminde vereceği ve dünyaca ünlü korno sanatçısı Stefan Dohr’un solist olarak yer alacağı konser, bugün ve yarın saat 20.00’de. (309 13 43) Sergi I World Press Photo 2011/Dünya Basın Fotoğrafları 2011 I İmkânsız Galeri resim 7 Şubat’a dek Galeri Kara’da. Hem ağladı, hem ağlattı İKLİM ÖNGEL Adalet ve Demokrasi Haftası Suavi konseri ile sona erdi fotoğraf 5 Şubat’a dek Forum Ankara Outlet’te. (567 64 00) (433 12 35) I Osman Akbay&Mustafa Cinel&Mustafa Hikmet Malkoç karma resim 9 Şubat’a dek Fırça Sanat Galerisi’nde. (438 60 08) I Suat Arıkan resim 10 Şubat’a dek Ziraat Bankası Mithatpaşa Sanat Galerisi’nde. (417 84 58) Bu yıl 19.’su düzenlenen “Adalet ve Demokrasi Haftası”, her yıl gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun katledildiği günün yıldönümünde başlıyor ve Prof. Dr. Muammer Aksoy’un öldürüldüğü günün yıldönümü sona eriyor. Bu yılki hafta, önceki gün Suavi konseriyle sona erdi. Konser boyunca yoğun duygu seli yaşayan ve yaşatan Suavi, hem ağladı, hem ağlattı. Kara ve buza karşın Çağdaş Şanatlar Merkezi salonunu dolduran dinleyiciler, Mumcu ile birlikte adalet ve demokrasi için canını feda etmiş tüm aydınları Suavi şarkılarıyla andı. Konserine “Sessizce Ölür Ozan” şarkısıyla başla yan Suavi, “Zamanın ilaç olarak olumlamadığı tek şey en sevdiklerimizin hak etmediği şekilde aramızdan çekip gitmesidir” dedi. Bu haftanın kocaman bir üst başlık olduğunu söyleyen sanatçı, AKP’nin “ileri demokrasi” söylemiyle başlayan süreçte “yan yana gelinmesi gerektiği” çağrısında bulunarak “Samimiyeti sürdüremezsek, sorumluluğumuz fazladır diye yaşama dair şeylere uzanamazsak, ne Mumcu’nun ardında bıraktığını ne de Erdal Eren’in yaşayamadığı hayatı yaşamış oluruz” diye konuştu. Öfkelerini türküleriyle ifade ederek barıştan, kurumsallaşmış demokrasiden yana, insanların kandırılmadığı bir Türkiye’ye birlikte uyana bilmek umudundan söz eden sanatçı, “Belki bana nasip olmaz ama Uğur Mumcu’nun dediği gibi ‘Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi’ bilinciyle, türkülerimizin hepsi Uğur’a isabet eden şarapnele eşit olsun” dedi. Şiirden ayırt edilemez konuşmaları sırasında sık sık alkışlanan sanatçı ağlayarak söylediği şarkılarında kavgasını estetik isyanla sürdürdüğünü anlattı. Hrant Dink için “Sarı Gelin”, Uludere’de ölen gençler için, yine bir kaçakçılık sırasında alnından vurulan “Memik Oğlan” türkülerini seslendirdi. “Türkülerle isyanımız Meclis duvarları aşsın” diyen sanatçıya “Uğurlar Osun” ve “Sen Benden Gittin Gideli” türkülerinde tüm salon eşlik etti. şısı”, Altındağ Tiyatrosu’nda “Kafes Arkasında”, Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde “Barış”, Küçük Tiyatro’da “Figaro”, Oda Tiyatrosu’nda “Dönülmez Akşamın Ufkundayız”, İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi’nde “Yastık Adam” ve Şinasi Sahnesi’nde “Sırça Kümes” adlı oyunlar saat 20.00’de, izleyici ile buluşacak. (310 19 45) Tiyatro Ankara Devlet Tiyatrosu’nda, Akün Sahnesi’nde “Gizler ÇarI tivali” kapsamında bugün “Kappa ve Sampei/Kappa and Sampei” adlı film saat 17.30’da, “Bir Yaz Rüyası/A Midsummer’s Okinawan Dream” adlı film saat 19.30’da sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. Film Gösterimi Alman Kültür Merkezi’nde, “9. Ankara Japon Filmleri FesI ERKEN MÜDAHALE HER ŞEYİ DEĞİŞTİREBİLİR!!! İLGİ OTİZM DERNEĞİ 0312 436 35 43 OTİZM? “Ne İLGİ’si va demeyin r?” DERS VERENLER SAKSAFON öğrenmek isteyenlere eksersizlerin çalışılması için enstrümanı olmasa da yardımcı olunur. 0542 657 36 85 2 Şubat 2012 Perşembe : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Murat KIŞLALI : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi Ankara Bürosu, Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] Yayımlayan Basıldığı Yer Dağıtım : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ : DPC Doğan Medya Tesisleri : YAYSAT Yerel ve süreli yayın C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle