Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 25 Aralık 2012 Salı a4 Yaşam Direnis ODTÜ’nün Soyadıdır! B ütün toplumsal reflekslerin dibe vurduğu, sendikaların, toplum örgütlerinin sindiği, öğrencilerin umursamazlaştığı bir dönemde gençler Türkiye’nin son 2 ayına damga vurdu. Birinde TGB’li gençler aldı sazı ellerine, bütün tehditlere, baskılara karşın 29 Ekim’de yüz binleri indirdi Ankara caddelerine. En ufak eleştiriye karşı koro halinde saldırıya geçen iktidar ve yandaşları biraz gevşemişti ki, ikinci tokat ODTÜ yerleşkesinden geldi. Geleceklerini ortaya koyarak haykıran öğrenciler, koca ülkeyi uyandırdı. Bir haftadır tüm gözleri üzerine çeken ODTÜ, 1969’dan itibaren Türkiye ile birlikte nefes aldı, erken uyarı sistemi gibi var oldu. Aslında Türkiye Kore’ye asker gönderip NATO’ya girdikten sonra ABD’nin ekonomik desteğiyle kurulmuştu ODTÜ. Mimarisinin namlusu kuzeye, yani Sovyetler Birliği’ne çevrilmiş bir silaha benzetildiği rivayet edilir. Planlara göre, antikomünist bir üniversite olacaktır ama o planlar “elde patlar.” Emperyalizme mücadelenin simgesi haline gelir. Burası Vietnam değil, ODTÜ! ODTÜ’yü tarihe geçiren ilk olay ABD Büyükelçisi Robert Commer’in aracının yakılmasıdır. Vietnam’da CIA adına görev yaptıktan sonra Ankara’ya atanan Commer, 1969 başında ODTÜ’ye gelir. O, dönemin rektörü Kemal Kurdaş ile yemek yerken, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil’in atkısına benzini döker, 06 DC 001 plakalı zırhlı aracın benzin deposuna sarkıtır ve kibriti ateşler... Ertesi gün Dışişleri Bakanlığı’na giden Commer, tazminat talebini içeren muhtırayı iletir. Aradan 3 ay sonra Cemgil ve arkadaşları bir kez daha sahneye çıkar, üniversiteyi işgal eder ve rektörüğe “Bu Amerikan üssü ele geçirilmiştir” yazılı pankartı asar. Geçen hafta olduğu gibi binlerce polis ve jandarma üniversiteyi basınca bu kez öğrenciler “Suçlu aranıyorsa hepimiz suçluyuz” diye imza toplarlar. Gözaltına alınan 114 gençten 16’sı tutuklanır. Commer, ülkesine dönerken, rektör Kurdaş istifa etmek zorunda kalır. ODTÜ’lü takmıştır bir kere ABD’ye... 10 Şubat 1969’da 6. Filo’nun gelişini protesto etmek için Zafer Meydanı’nda toplanır. ODTÜ Öğrenci Birliği’nin siyah kurdelalı çelengi hazırdır: “Atam, bize emanet ettiğin Türkiye’de 6. Filo’ya yer yoktur.” Gençler çelengi koyduktan hemen sonra polis tarafından sürüklene sürüklene gözaltına alınır. Deniz Gezmiş ve arkadaşları 1971’de iki büyük eyleme daha imza atar. Bunlardan biri, bir bankanın Emek şubesinin soyulmasıdır. Soygunu Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan’ın yaptığı ortaya çıkınca 21 Ocak 1971’de ODTÜ süresiz olarak kapatılır. Bir ay sonra Maden Fakültesi önündeki Kennedy anıtı bir akşam ’ Sararmış Sayfalar FIRAT KOZOK bombayla havaya uçurulur. Aynı yıl ABD’nin Gölbaşı üssünde görevli dört eri kaçırılır. İki olayın ardından 5 Mart gece yarısı ODTÜ yurtlarına yönelik asker ve polis harekatı başlar. Yaklaşık 4 bin asker yerleşkeyi basar. Yurtlarına asker girmesini istemeyen öğrenciler ayaklanır bu kez. Öğrenciler “Devrim” stadyumuna doldurulup sorgulanır, 2 bine yakın öğrenci gözaltına alınır, bir öğrenci de yaşamını yitirir. Gazete manşetlerinin dediği gibi “ODTÜ savaş meydanına dönmüştür.” Öyle bir çatışmadır ki, üniversite binalarındaki kurşun delikleri bugün hâlâ izini korur. ‘Komünist yuvası’ temizlenemez... Bu olayın ardından 12 Mart darbesi gelir. Toplumun her kesimini susturur, ama yine ODTÜ’yü susturamaz. “Komünist Yuvası”nı temizlemek üzere gelen yeni rektör Hasan Tan, üniversitedeki sendikalı işçileri kovup, yerlerine ülkücü militanları doldurur. Artık devrimci geleneği tamamen karşısına almıştır. Haziran 1977’de bir öğrencinin okul girişinde jandarma tarafından öldürülmesinin ardından o da istifa edip yurtdışına gider. 1987’de ulaşım hakkı için ayağa kalkan ODTÜ’lüler ücretsiz semt servislerinin kaldırılıp yerine iki bilet atılan belediye otobüslerinin konulmasına isyan eder. ODTÜ’nün girişinde Eskişehir yolu kapatılınca bilet sayısı teke düşer. Öğrenciler 1995’te eski Sovyetler Birliği Lideri Gorbaçov’u karşılar. Gorbaçov apar topar kaçırılır, kimi zaman Mc Donalds’a karşı, kimi zaman kantin zamlarına karşı sürdürür tepkisini ODTÜ’lü. 2009’da jandarmanın boşalttığı karakol binasına el koyar, aynı dönemde ulaşım zammını protesto ederken Melih Gökçek’i hedef alır: “Gökçek elini cebimizden çek.” Yaşamını restleşmelere adayan Gökçek, otobüsleri çeker ODTÜ’den ama, yutmaz ODTÜ’lü. Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta 3 bin polisle yaptığı ODTÜ çıkarması ODTÜ’nün direniş arşivinin bir sayfası, aynı zamanda anlayana bir erken uyarıdır... “ODTÜ” ve “direnişi” tarihe ilmek ilmek işleyen öğrencilere selam olsun! Dikmen’in o halini özleyenler... Sararmış Sayfalar okurları köşeyi okumakla kalmıyor, aynı zamanda köşeye katkıda bulunuyor, yapılan en ufak hataları buluyor ve düzeltiyor, yeni konular öneriyor... Onlardan ikisi de geçen haftaki “Hadi Gelin Dikmen’de Kayak Yapalım” başlıklı yazının ardından ulaştı. O yazıyla geçmişe yolculuk edenlerden biri Muzaffer Ergöz. Bir kayak meraklısı.. “Gazetenin Ankara haberlerinde köyleşmiş bir Ankara resminin yanında eskimemiş bir Ankara yaşamını tarihin derinliklerinden çekip gözümüzün önüne sessizce koymanız beni derinden sarstı. Bizi düşündürdüğünüz için çok teşekkür ediyor ve Ankara’da derinlerde kalan bu tür yaşamları öne çıkarmaya devam etmenizi öneriyorum.” Bir diğer okur da, babasının Dikmen sırtlarında kayak elbiseleriyle çektirdiği fotoğrafı ekleyip göndermiş mesajını: “Yazıyı okuyunca hem aile albümünün sayfalarını çevirdim, hem de kendi hatıralarıma yolculuk ettim. Bu vesileyle babamın Dikmen’de kayak pistinde 1935 senesinde çektirmiş olduğu fotoğrafı da sizinle paylaşayım dedim. 5 yılda neler gelecek neler... eni yıl, yeni teknolojiler, yeni birden çok duyuyu kullanarak dünyayla buluşlar demek. Her yıl “Beşte etkileşim kuruyorsa, bilişsel sistemler beş” isimli bir liste hazırlayan de en karmaşık zorlukları daha iyi sektörün dünya ölçeğinde dev şirketi anlamamıza yardımcı olacak IBM, bu yıl listesindeki ilerlemeleri bir araya beş maddeyi “beş getirecek. duyu”ya ayırdı. IBM yeni döneme beş duyu sahibi, Beş duyu yani gören, duyan, IBM’in geleceğe yön koklayan, dokunan ve verecek “5’te 5” listesinin tadan bilgisayarların ayrıntıları ise şöyle: damga vuracağını bildirdi. Telefonla dokunma: Deniz Araboğlu IBM’nin yayımladığı Sanal dokunma hissine teknodirdir@gmail.com “Beşte beş” listesi, “haptic teknoloji” ismi gelecek 5 yıl içerisinde veriliyor. Diyelim ki, yaşanacak 5 önemli gelişme anlamına gelinlik alışverişine çıktınız. Akıllı geliyor. Bu yıl yedinci kez yayımlanan telefonunuzu kullanarak, liste, dönüşümleri mümkün kılabilecek, incelemekte olduğunuz dünya çapındaki IBM ArGe gelinliğin saten mi, laboratuvarlarında yaratılan yoksa ipek mi olduğunu teknolojilerin yanı sıra piyasadaki ve anlayacak, aynı zamanda toplumdaki eğilimlere de dayanıyor. duvağın dantelini ekran Yeni liste, IBM’in bilişsel sistemler yüzeyinde çağı olarak tanımladığı önümüzdeki hissedebileceksiniz. Ya bilgi işlem çağına zemin hazırlayan da dünyanın diğer yenilikleri bulup çıkarıyor. Yeni nesil ucundaki el işi bir bilgisayarlar, yaşadığımız dünyadan üretimin boncuklarının öğrenecek, bu dünyada olanları ve örgülerinin detaylarını benimseyecek, algılayacak ve telefon ekranında deneyimlemeye başlayacak. hissedebileceksiniz. IBM listesindeki tahminler, bu yeni Mobil cihaz sayesinde gerçeğe çağa ilişkin özellikle bir alana “dokunabilmek”, bilişim dünyasında odaklanıyor, yeni çağın teknolojisi, büyük bir dönüşüm yaratacak. bilgisayarların insana ait beş duyuyu ¦ Gören bilgisayar: Yeni teknoloji, taklit etme yeteneği. İnsan beyni nasıl resimlerin ve görsel verilerin içeriğine Y firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok DIRDIR TEKNO Tek eksiği düşünce ilgisayarların duyu B yeteneklerinin, farkındalığımızı artıracağı ve daha üretken olmamızı sağlayacağı belirtiliyor. Ancak yine de yeni nesil bilgisayarlar bizim adımıza düşünmeyecek. Bilişsel bilgi işlem sistemleri, karmaşıklık içerisinde yolumuzu bulmamıza, artan bilgilerin hızına yetişmemize, daha bilinçli karar almamıza, sağlığımızı ve yaşam standardımızı optimize etmemize, hayat biçimimizi zenginleştirmemize, coğrafi uzaklık, dil, maliyet ve erişim zorlukları gibi engelleri aşmamıza yardımcı olacak. göre onları tanımakla kalmayacak, aynı zamanda piksellere anlamlar yükleyerek insanların fotoğraflara bakıp yorumladığı gibi anlamlar çıkarmaya başlayacak. İnsan beynine benzer yetenekler, bilgisayarların renk, doku modelleri gibi bilgileri ve özellikleri analiz etmesini ve görsel medyadan öngörüler çıkarmasını sağlayacak. Bu da; sağlık, perakende ve tarım gibi sektörler de son derece önemli bir etki yaratacak. Gelişme özellikle sağlık çalışmaları bakımından büyük önem taşıyor. Elde edilecek yetenek, MR ve ultrason görüntülerinin daha iyi değerlendirilmesini sağlayacak. İnsan gözünün göremediği ayrıntıları, bilgisayarın kartal gözü fark edecek. ¦ Duyan ve dinleyen cihazlar: Akıllı sensörler insan beyni gibi çalışıp ham sesleri saptayacak. Sesleri kategorilere ayırıp yorumlayacak. Ormandaki ağaçların devrilebileceğini ya da yakın zamanda yaşanabilecek bir heyelanı öngörmek için bu girdileri yorumlayacak. Ya da bebeğin ne demek istediği anlaşılamayan konuşmaları bir dil olarak anlaşılmaya başlayacak. Böylece anne babası ile doktoru bebeğin sıkıntısını anlamakta zorlanmayacak. Sistem bebeğin konuşması ile terleme ve nabız gibi faktörleri ilişkilendirerek değerlendirme yapacak. ¦ Elektronik gurme: Hem daha akıllı hem de daha lezzetli yemek için sayısal (digital) tat alıcılar geliştirilecek. Lezzetli ve aynı zamanda sağlıklı olan alternatif tarifler sunarak daha sağlıklı beslenmemize yardımcı olacak. Bilgisayar, besinlerin tüm kimyasal yapısını ve insanların neden bazı tatları sevdiğini belirlerken algoritmalardan yararlanabilecek. Bu algoritmalar, kimyasalların birbiriyle etkileşimlerini, aromaların bileşenlerinin karmaşık moleküler yapılarını ve birbiriyle bağlantılarını inceleyecek ve algı modelleriyle beraber bu bilgileri cazip lezzetleri öngörmek için kullanacak. Diyabet hastaları için hem kan şekerini düzenleyici hem de damak tadına hitap eden yemeklerin pişirilmesi artık uzak değil. ¦ Sanal burun: Telefon ve bilgisayarlara yerleştirilecek algılayıcılar tarım sektöründe ekinlerin toprak koşullarını koklayarak analiz edebilecek. Kent merkezlerinde hijyen, hava kirliliği taraması yapmak çok kolaylaşacak. Havayı teneffüs eden cihazlar soğuk algınlığı ya da diğer hastalık risklerini saptayacak. Nefesteki binlerce molekülün, kokunun ve biyolojik belirtinin analizi ile hangi kokuların normal, hangilerinin olağan dışı olduğunu belirleyecek. Sistem aynı zamanda, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları, astım, diyabet ve epilepsi gibi çeşitli hastalıkların ilk aşamalarını izlemeyi ve doktorlara tanı ve görüntüleme aşamasında destek sağlamayı mümkün kılacak. C MY B