14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sayfa 12 Aralık 2012 Çarşamba a4 Yaşam Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Adnan Keskin: ‘16 sanayici tarafından kuruldu’ O SİAD, 1991 yılında kuruldu. 1991 yılında, Ostim’deki 16 sanayici arkadaşımız bir araya geliyor ve OSİAD’ı kuruyor. Ostim 1990’lı yıllarda çok büyük altyapı sorunları bulunan, sokakları çamur içinde, iş sağlığı ve iş güvenliğinin çok kötü koşullarda olduğu bir yer. OSİAD kurulduktan sonra bölgenin sorunlarını belirliyor. Bu sorunları ilgili birimlere ileterek işe başlıyor. Daha sonra kendi binasında faaliyet gösteriyor. Bizim kuruluş bildirgemizde yer alan milli değerlere sahip çıkmak amacını taşıyor. var ne organizasyonları. Olamaz zaten, çok zor bir iş. Ancak bunları sanayici ve yerel yönetimler birlikte yapabilirler. ‘Büyüme hedefleri tutmadı’ Biz, 2012 yılındaki büyüme rakamlarının yılın başında yüzde 23 gibi olacağını tahmin etmiştik. Merkezi yönetim önce bunun yüzde 4 olacağını öngördü. İlk dokuz ayda 2.6’da kaldı. Büyüme rakamları bizim için sürpriz olmadı, biz düşük olacağını biliyorduk. Büyüme rakamlarının düşük çıkmasının nedeni Avrupa’daki kriz ve Euro bölgelerindeki ‘Anayasa taslağı hazırladık’ sorunlar, Suriye olayı, İran’daki ambargonun Türkiye’nin kalkınmayla ilgili sorunlarını, iyice yoğunlaşması ve Irak Merkezi Hükümeti yapısal sorunlarını hiç çekinmeden, hiç kimseden ile yaşanan sorunlar. Bunlarla birlikte büyüme korkmadan açıklıyoruz. Siyasi taraf olmadan, hedeflerine ulaşmamız mümkün görünmüyor. sadece sorunları dile getiriyoruz. 2013 yılında, büyüme hedeflerinin bir Bunun çok yakın bir zamanda çok rakam daha büyük olacağı tahmin ciddi bir örneğini verdik Türk ediliyor. Eğer Irak ve Suriye ile ilgili Ticaret Yasası (TTK) konusunda. sorunlarımızı çözmezsek 2012 yılı gibi Yasa ilk yazıldığında bir sürü bir çizgide devam edecek diye sorun çıktı. TTK yazıldıktan sonra düşünüyorum. kimsenin yorum ve eleştirisi Güçlü Türk lirası, bizim ihracatta yoktu. İlk eleştiriyi ciddi bir rakibimiz olan ülkelerle rekabet Gürs el GÖKÇE toplantıyla OSİAD yaptı. Biz toplantılara edemememiz demek. Hükümet Türk başladıktan sonra diğer kurum ve kuruluşlar, lirasının yüzde 20 değerli olduğunu açıkladı. bizden güç alarak, sorunları dillendirdiler. Döviz kurları ile çok oynanmaması gerekir. Çok TTK’de 60 küsur maddenin değişmesini aşağıda döviz kuru enflasyonist baskı yaratır. Bu sağladık ve güncel hayata uyarladık. Ama daha da dış ticaret açığımıza ve ihracatımıza ciddi da sorunları var. Çek Yasası’nın üzerine zararlar verir. 2012 yılındaki dış ticaret açığımız gidiyoruz. Bir de bankaların eşlerden kefalet çok ciddi boyutlara ulaştı. Bundan kurtulmanın alması konusunda çok ciddi sorunlar var tek yolu üretimdir. Bir ülke üretemez ve TTK’de. OSİAD anayasa konusunda çok hassas ürettiğini yurtdışına satamazsa o ülke kendi davranıyor. Biz bir anayasa taslağı hazırladık ve çevresinde sürekli patinaj yapmaya mahkumdur. taslağı Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’e Biz dünya ile rekabet edebilir ürünleri sunduk. üretmeliyiz, markaları yaratmalıyız ve bu markaları da ihraç etmeliyiz. ‘Ankara’dan şikâyetçiyiz’ Kah M ve o ı las ‘Meslek eğitimi çok önemli’ İ thalat lobilerinin Türkiye üzerindeki baskısı konusunda sesimizi mümkün olduğunca yüksek çıkartmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin ithalata esir olmaması gerektiğine inanıyoruz. Kur üzerine yapılan baskının ithalat rejiminin ne kadar işine yaradığı, içerdeki üreticinin maliyetlerinin yükselmesine rağmen kurun düşük tutulmasından dolayı ihracatımızın ne kadar zor şartlarda yürüdüğünü anlatmaya çalışıyoruz. Mesleki eğitime çok önem veriyoruz. Meslek lisesi öğrencilerini atölyelerimizde çalıştırıyoruz. Okulu bitirdiklerinde işsiz kalmayacaklarını ve Ostim’de meslek lisesi mezunlarına yeterince iş imkânı olduğunu söylüyoruz. “Yeter ki siz eğitiminizi düzgün yapın, okulu bitirdiğiniz zaman mutlaka size Ostim’de iş imkânı sağlayacağız” diye taahhütte bulunuyoruz. Ankaralı sanayiciler olarak şehir yaşamından şikâyetçiyiz. Bizler işyerlerimizden çıktıktan sonra, Ankara’da yaşam alanımız çok kısıtlı. Ankara ayakkabılarımızın değil de, araba tekerleklerinin rahat dönebileceği bir şehir haline getirildi. Avrupa’daki şehirleşmeye ve çok şık meydanlara imreniyoruz. Biz de işimizden çıktığımız zaman eşlerimizle, arkadaşlarımızla gezebileceğimiz, ruhumuzu dinlendirebileceğimiz bir şehir istiyoruz. Ankara eski bir kültüre sahip. Kentin turizminin, kültürel faaliyetlerinin, eğlence mekânlarının yoğun olduğu bir şehir konumuna getirilmesini istiyoruz. 1940 sonları1960 başları Ankarası (1) O tobüs durakları arkasında şimdiki 100. Yıl Çarşısı’nın yerinde olan Ulus Şehir Çarşısı’nın ortalık yerindeki çay bahçesinin o bildik tahta iskemlelerinde çay ya da kahve içmediyseniz, Dini bayramlarda mahalle komşularınızın ellerini öpüp şeker, mendil ve hatta para ile ödüllendirilmedi iseniz; edindiğiniz harçlıkları mantar tabancasına, mantara, çatapata yatırmadıysanız ya da Mamak Uçar Bahçesi’ndeki uçan sandalyelere ve dönme dolaba siyah perdeli “Karartma Geceleri”ni harcamadı iseniz, yaşamadıysanız, Şimdilerde “Fahrettin Kerim” denilen rakı belediyeye şişesini tanımadıysanız, aktarılan AOÇ Kışları “Şakir Zümre” sobaları Hayvanat Bahçesi’ne gidip eşliğinde geçirmediyseniz. 29.12.1950’de oraya getirilen Mohini “Ankara’nın En Güzel Binaları” ile, ertesi yıl onu izleyen Azadi adlı tercihleriniz arasında Mimar filleri tanımadı, hatta sonraki yıllarda Kemaleddin yapıları olan Gazi onların sırtındaki oturaklara kurulup Üniversitesi Rektörlüğü ile II. Evkaf küçük bir tur atmadı iseniz, Apartmanı (Oda ve Küçük tiyatrolar), Kuşlarevi’nin en ünlüsü maydanoz “Ankara’nın En Çirkin Bina” sevmeyen papağan Yakup’u sıralamalarınız arasında Altındağ görmediyseniz, Belediye Başkanlığı ile Atatürk Kültür Ulus’ta Zincirli Camisi’nin yanında, Merkezi bulunmuyorsa, şimdilerin Ulus Şehir Çarşısı’nın Başlangıçta Türkocağı, daha sonraları yerindeki kırmızı halılı Yeni Sinema’da Halkevi, Üçüncü Tiyatro ve Üçüncü dönemin ünlü illüzyonisti Zati Sinema, şimdilerde Operet Sahnesi ve Sungur’u hayretler içinde ResimHeykel Müzesi olan binada bir izlemediyseniz, oyun ya da film izlemediyseniz, Cumartesileri Grundig TK 23 18.00’de “Koşun teyplere hiç kayıt koşun radyo almadı iseniz, başına” anonsuyla Gömleğinizin üst başlayan Radyo cebinde taşıdığınız o Çocuk Saati’ni bir eşsiz “Filtresiz Yeni hafta boyunca iple Harman sigarası”nı çekmediyseniz, saman renkli Damaklarınızda kutusundaki yaldızlı hâlâ unutamadığınız çekmecesinden itinayla o korkunç lezzeti çıkarıp “Zippo” bırakmış olan çakmağınızla yakarak Norveç’in Morina tüttürmediyseniz, Balıkyağı’nı Kızılay ve Ulus büyüklerinizin meydanlarının ortalık üstelemesiyle sabah yerindeki direklerin kahvaltılarında üstüne yerleştirilmiş İş “portakalBankası Kumbarası mandalinaşeklindeki saatlerde çikolata” zamanınızı kontrol refakatinde de olsa Mohini’ye ilişkin 188 ve 224 etmediyseniz, numaralı sayı kapaklarını içmek zorunda Tarihe karışmak basan Ekim 1988 kalmadıysanız, üzere olan 19 Mayıs İlkokulda yılda 1 Doğan Kardeş dergisi. Stadı’nda, okulların 23 2 kez, neredeyse Nisan ve 19 Mayıs kutlama törenlerini bütün sınıf aynı iğneden “tifotifüsgöğsünüz kabararak izlemedi, hele hele kolera” aşısı olup şişmiş kolunuzla bir o okulların öğrencilerinden biri gün “aşı tatili” yapmadıysanız, olmadıysanız, . Projektörlüsirenlipencerelerde ‘Yerel raporu hazırlayacağız’ 2013 yılında hedefimiz mesleki eğitimdeki sorunları masaya yatırmak. Mesleki eğitimin sanayiye direkt adaptasyonu konusunda çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz. Endüstri meslek liselerinde verilen eğitimin sanayiye yeterliliği konusunda seminerler düzenleyerek bu seminerde sorunları masaya yatıracağız. Onlar eğitimlerini alırken sanayiyi sevmelerini sağlayacağız. TTK’nin sahada uygulamaları konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Dış ticaretle ilgili eğitim çalışmalarımız devam ediyor. Bir buçuk yıl sonra yerel seçimler var, Türkiye yine bir seçim atmosferine girecek ve 2013 yılında yoğun bir şekilde çalışmalar yapacaklar. Yerel yönetimler sanayi için neler yapmalı, sanayi ve üretime neler katmalılar konulu bir rapor hazırlayıp, bu raporu Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerimize iletmek istiyoruz. Bu raporu da siyasi partilere sunacağız ki, partiler üretimden yana, üretimi düşünen yerel yönetim liderlerini seçsinler. Yerel yönetimlerin tek başına üretimle ilgili karar alacak politikalar yapacak ne bütçeleri Düş Yolcusu SAVAŞSÖNMEZ [email protected] Unutulmaz Yeni Harman sigarasının paketi. 10 kuruşluk “talebe” ve 7,5 kuruşluk “abonman” belediye otobüsü biletleri. “biletçi”nin “ucu lastikli kurşun kalem” yardımı ile elindeki kutudan “kestiği” 10 kuruşluk öğrenci biletini, 10’luk demet halinde alındığında aynı yolculuğu 7,5 kuruşa yapma imkanını veren “abonman”ı hatırlamıyorsanız, Anafartalar Caddesi’nin hazır giyim ile zamanın kimi tüketim mallarını pazarlayan Uğurlu ve Bakgör mağazalarından alışveriş etmemiş, adliyenin karşısında Ferhat Tekalev’in Ankara Pastanesi’nde o dönemin tanınmış kişileri ile beraber “ekler” eşliğinde limonata yudumlamamış, hemen yanındaki İsmail Derman’ın kitabevinden kitap ya da taş plak satın almamış, yanınızda götürdüğünüz boş şişeye Eyüp Sabri Tuncer’de limon kolonyası doldurtmamışsanız, Acılı ve neşeli günlerini yakından ve içtenlikle paylaştığınız Ermeni ve Yahudi komşularla bir arada yaşamamışsanız, DTCF Farabi Salonu’nda CSO konseri izlemediyseniz, BüyükUlusAnkara sinemalarında uzun kuyruklarda beklemediyseniz, Siz eski Ankaralı değilsiniz, siz hiç Ankara’yı yaşamamışsınız, siz hiç Ankaralı olamamışsınız ve de Ankara’nın son on yıllar içinde dönüştüğü durum hiç içinizi acıtmıyor demektir. ‘2 organize sanayi bölgesi kurduk’ Dernek tüzüğümüzde, “anayasanın öngördüğü ilkeler doğrultusunda çalışmak” ve “organize sanayi bölgeleri kurabilir” diye maddeler var. Biz tüzüğümüzden aldığımız güç ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik ve iki tane organize sanayi bölgesi kurduk. Şu an Anadolu Organize Sanayi Bölgesi, Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği’nin kurduğu bir organize sanayi bölgesidir. Ayrıca 98 üyeli OSİAD AŞ isimli bir ticari şirket kuruluyor ve şu an fabrikasını bitirdi bu şirket. O da ekonomik bir güce sahip. Ulus’ta bugünkü Amigo Sefa Büfesi’nin yerinde bulunan Üçel Oyuncakçısı’nın yılbaşı süslerini, önünden her geçişinizde burnunuzu vitrinine dayayarak seyretmediyseniz, “Tanrı Uludur”la başlayan ve ne dediğini anladığınız Türkçe ezanları dinlemediyseniz, Merkez Bankası’nın yanındaki İnebolu Sokağı’nın köşesinden UlusBakanlıklar seferi yapan, ortalarına bir sıra daha eklenerek kapasiteleri 8 kişiye çıkarılmış olan, 193040’ların otomobillerinden dönüştürülmüş “damalı” dolmuşlara binmediyseniz; sokağın diğer köşesindeki efsanevi Karpiç Lokantası’nda hele hele Darvaş’ın kemanı eşliğinde bir yemek yemediyseniz, PTT Telefon Kulübeleri’ndeki aygıtlara “bir jeton” atarak sınırsız süreli (darısı Turkcell, Avea, Vodafone müşterilerinin başına) konuşma yapmadıysanız, Hiç “tel araba”nızı ve “tornet”inizi Ankara’nın tenha ve güvenli yollarında kullanmamışsanız, Bakkal amcadan, yaldızlı kağıtlara sarılı “Bebek” ya da “Lira” biçimli çikolatalardan almadıysanız, Belediye otobüslerine tek binişlerde 1.3.1959 günlü Üçüncü Tiyatro (Gönül Avcısı), 15.11.1959 günlü Küçük Tiyatro (Karayar Köprüsü) ve 14.2.1960 günlü Oda Tiyatrosu biletleri. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle