Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sayfa 13 Kasım 2012 Salı a4 Yaşam Esperanza’dan Elvan Dalton’a Ankara taksileri “Şarap mahzende yıllanır, Aşkın kalbimde yıllanıyor, İkisini birden içtim İnan içim yanıyor, İnsan dudak kadeh, Kadeh dudaktır sanıyor, Dudak kadehtir sanıyor, İkisini birden içtim İnan içim yanıyor.” Güftesini Behçet Kemal Çağlar’ın, bestesini Sadi Hoşses’in yaptığı “Şarap Mahzende Yıllanır”ın sözleri bunlar. Bugün Zeki Müren’den dinlenildiğinde en az bir otuz beşlik kaldıran bu eser, 1960’larda taksilerde çalıyordu. Şarap Mahzende Yıllanır ile yetinmeyip biraz daha hareket isteyen ise Charles Aznavour’dan dinliyordu: “Esperanza, Esperanza, Le bonheur en nos coeurs suit son cours, Esperanza, Esperanza, Et l’espoir est en nous mon amour” Taksici Zeki, biniyordu Playmouth’una; takıyordu plağı, indiriyordu camı. Bass’ı olmasa da da sesi sonuna kadar açıp dinliyordu... Tabii ki çalan her şarkı böyle entelektüel değildi. Arada sinirleri tırmalayan şarkılar da yok değildi. Bir zaman sonra pikap bir furya haline gelince, gazete köşelerinde birbirinden çekici ilanlar yer bulmaya başlıyordu: “Suprafon otomatik pikap cihazları piyasaya arz edilmiştir. 16334578 devirli bilimum plakları otomatik çalar.” “Şenses 4 devirli 10 plak çalan otomatik pikap satışlarına yeni adreste devam etmektedir.” “İyi müzik isterseniz, marifet pikapta, gramafonda veya plakta değildir. İş, gramafon iğnelerindedir. BullDog gramafon ve pikap iğneleri kullanın, iyi müzik temin eder.” Sararmış Sayfalar FIRAT KOZOK firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok Cumhuriyet kararı, “Artık geniş Ankara caddelerinden geçen otomobillerden, ‘Şarap Mahzende Yıllanır’ ya da ‘Esperanza’ gibi madeni feryatlar duyulmayacaktır” diye duyuruyordu. Kararın ardından taksi şoförleri pikaplarını satma derdine düşerken, bu olay da Cumhuriyet’te “Belediyenin almış olduğu bu karardan en fazla pikap sahipleri ile plak şirketleri şikâyetçi olmuşlardır. Bazı şoförler, alınan bu kararın iptali için Danıştay’a dava açacaklarını ifade etmişlerdir. Pikap sahibi şoförler 1000 liraya almış oldukları pikaplarını şimdi 300 liraya bile satamamaktadırlar” diye haber oluyordu. Müşteriden pikap dinleme parası Pikap öylesine teknolojik bir cihazdı ki, pikaplı taksiler “bir tık ileride” sayılırdı. Bunun farkına varan bazı uyanık şoförler işi müşterilerinden “pikap dinleme parası” almaya kadar götürüyordu. Cumhuriyet, bu durumu şöyle haberleştiriyordu: “Pikaplı taksilerin bazı açıkgöz şoförleri son zamanlarda müşterilerinden, çaldıkları pikaplar için munzam ücret talep etmeğe başlamışlardır. Açıkgöz şoförler arabalarına binen müşterilerine plak çalmakta ve sonra da taksi ücreti dışında munzam plak ücreti istemektedirler.” Sonra ne oldu? Kamufle edilen pikaplar Karara isyan eden şoförler pikaplarını “kamufle ederek” kullanma yoluna giderken, bundan rahatsız olanlar da tepkilerini o günün “okur görüşü” köşelerine iletiyordu. Bunlardan birinde okur, şikâyetini Cumhuriyet’in sayfalarından şöyle anlatıyordu: “Dolmuş ve taksilerdeki pikaplar çok haklı gerekçelerle yasak ‘Pikabı sökmeyenin aracına el konulur’ Önce Ankara, arkasından İstanbul Valiliği, taksilere plak konulmasını yasakladı. Valiliğin 13 Şubat 1963 tarihli kararına göre 15 Şubat’a kadar tüm taksiler pikaplarını sökeceklerdi. Belirtilen tarihten sonra bu yasağa uymayanların ise pikapları trafik polisi tarafından sökülecek ve gerekirse bu arabaların faaliyetleri men edilecekti. O dönemde edilmiştir değil mi? Ne gezer... Dolmuş ve taksilere sıkça binmek zorunda olanların günde en az pikaplı iki arabaya rastlaması işten değildir. Hele gece çalışanların hemen tümünde üzeri sarı bezle örtülü bir pikap bulunur. Bunlarda çoğu zaman en açık saçık şarkılar, en kalitesiz plaklar çalınır.” Ama valiliğin yasak haberini yazan gazeteci de gazetenin okur köşesinde pikap çalan taksicileri eleştiren okur da Cumhuriyetin başkentinde caddelerin yıllar sonra taksilerden çıkan, adına “Ankara havasıyla” çınlayacağını bilemezdi. Pikapın tarih olmasından yıllar sonra çıkan araba teypleriyle, taksi ve dolmuşlardan da artık “Seni Gidi Topal, Ankara’nın Bağları, Elvan Dalton” gibi nağmeler yükseliyordu: “Sarı taksi boyandı, gelip de kapıya dayandı. Tam kaçıracağım zaman, zalim anası uyandı. Ama benim adım Elvan Dalton, ben gezerim balkon balkon. Gelirim de koynununa girerim ama...” Eskinin kültürü bir karşılaştırmadan daha galip mi ayrıldı ne? Barış çubuğunu yaktılar M alum dijital çağın iki şeklinde yaptığı söylentisi devi Apple ile dahi ortaya yayıldı. Bu Samsung kısa süre söylenti doğrulanmasa da, önce mahkemelik oldu. ortada bir gerçek var: Bu Kavgalarının nedeni, pilav daha çok su kaldıracak tasarımlarıydı. Akıllı ve dev firmalar arasındaki telefonların, tablet patent kavgaları da hemen bilgisayarların dokunmatik sonuçlanmayacak. Deniz Araboğlu teknodirdir@gmail.com ekranları ve bu ekranlar Etrafında savaş rüzgârları üzerinde yapılan parmak esen Amerikalı Apple, diğer hareketlerinin etkileri her iki tarafta Tayvan hattında sürpiz markanın ürünlerinde de çok ama çok bir yakınlaşma yaşadı. Apple tıpkı benzer olunca, büyük bir patent mücadelesi Samsung ve Motorola gibi Tayvanlı üretici başlamıştı. HTC ile de anlaşmazlıklar yaşıyordu. Ne Kavganın ilk raundunda kaybeden var ki, iki firma bu kez barış çubuklarını Samsung oldu. Mahkeme Samsung’un yakarak, 10 yıl süreli “patent lisans rakibi Apple’a 1 milyar dolar tazminat anlaşması”na vardı. Yani Apple ile HTC ödemesine hükmetti. Derken aynı Apple bu 10 yıl süresince patent başvurularında kez Motorola’ya karşı bir dava kaybetmez birlikte hareket edecek. mi? Öyle görülüyor ki, iki firma altalarını Teknoloji devleri kavgalarını o kadar 2022 yılına kadar çıkarmamak üzere toprak gurur meselesine dönüştürdü ki, altına gömüyor. Ama bir – iki gün sonra Samsung’un tazminat ödemesini “ortak dost” ve “ortak düşman” “gıcıklığına” 30 tır yaklaşımları da ortaya çıkmaya başlarsa, dolusu bozuk hiç şaşırmamak lazım. para Ipad’ın patentini aldı Fabrika yetişemiyor Yeri geldiğinde Apple’ı çokça eleştiriyoruz, ama Sezar’ın hakkını da Sezar’a vermek lazım. Öyle başarılı satış ve sunuş politikaları var ki, ürettiği cihaz kaç TL, kaç dolar, kaç avro olursa olsun, kapış kapış gidiyor. Hatta belki de, yeni çıkan ürün ne kadar pahalıysa, taliplisi de o kadar çok oluyor. İşte son iki örnek, iPAD Mini ve iPhone 5... Her ikisi de daha piyasaya çıkmadan “yok satmaya” başladı. iPhone 5 telefonların montajını yapan Tayvan merkezli Foxconn, iPhone 5 talebini karşılayamadığını açıkladı. Bu açıklama Apple’ın “karizmasını çizmekle” kalmadı, ABD’nin teknoloji borsası Nasdaq’daki hisselerinin de son beş ayın en düşük düzeyine inmesine yol açtı. Pişmiş tavuğun başına gelmez Ve gelelim Nexus’a... Salt tarama motoru olmaktan çıkıp üreticiliğe soyunan Google’ın başına gelen, herhalde pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Apple’ın atılımlarına yeni tasarımı Nexus 7 tablet bilgisayar ile karşı koymayı hedefleyen Google’ı sarsan haber Çin’den geldi. Nexus 7 sahibi bir Çinli, cihazını şarja takmasından 3 saat sonra tablet bilgisayarından dumanlar çıkmaya başladığını internetin etkin gücünü kullanarak dünyaya duyurdu. Bunu duyurmakla yetinmedi, duman çıkmakla kalmayıp takılı bulunduğu prizde adeta eriyen tablet bilgisayarın fotoğrafını da yayımladı. Olayı teknoloji forumlarında paylaşan elektronik uzmanları ise Nexus 7’nin başarılı bir ürün olduğu noktasında birleşiyor ve “yanma” olayında topu Çin’in elektrik şebekesindeki düzensiz akımlara atıyor. TEKNO DIRDIR Şimdiki genel şekil patenti meselesi mesele ise çok ciddi ve bir bakıma da komik. Şimdi düşünün: Eğer bir tablet bilgisayar tasarlayacak olsanız, daire şeklini vermeniz mümkün mü? Değil. Ama diğer tarafta yuvarlak köşeli dikdörtgen tablet tasarlayamazsınız. Çünkü onu önce Apple düşündü! Ve bu çizginin sahibi oldu! Sallan sallan şarj dolsun Nexus 7’nin başına gelen sizin başınıza gelsin istemiyorsanız, “iyi” bir haberimiz daha var. iRock isimli yeni bir ürün, siz sallanan sandalyenizde sallanırken telefonunuzun da şarj olmasını sağlıyor. Ürün Türkiye’ye gelir mi, gelirse ne zaman gelir bilinmez. Ama bilinen şu ki: Cihaz sallanan sandalyenin kinetik enerjisini kullanıp telefonların pilini yaklaşık olarak 1 saatte dolduruyor. ABD fiyatı ise 300 dolar. Sözü “Apple” ve “patent” meselesinden açmışken, sıcak bir gelişmeyi es geçmek olmaz. iPhone ve iPad’in tasarımlarının güvence altına alınması, benzerlerinin üretilmemesi konusunda son derece hassas ve de “kavgacı” olan Apple, iPAD’in şekil patentini almayı nihayet başardı. Şekil patenti, özünde cihazın ekranını ya da dokunmatik klavyesini ifade etmiyor. Bu patent yalnızca cihazların dikdörtgen biçimini ve yuvarlak köşelerini lisans altına alıyor. Başlangıç düğmesi, panel üzerindeki çizgiler ve profil tasarımının patentini çok önceden almıştı bile. C MY B