22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2012 SALI A4 ANKARA Kültür Sanat Kent Gazi Üniversitesi ‘arazi’ konusunda anlayış bekliyor ‘Derslik ihtiyacımız çok fazla’ MERT TAŞÇILAR Yüksek Öğretmen Okulu olarak kullanılmak için 1990 tarihli işlemle Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’ne, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) tahsis edilen Gazi Mahallesi’ndeki 65 bin 350 metre karelik arazi üzerindeki anlaşmazlığı mahkeme çözecek. Danıştay, hangi kurumun taşınmaza daha çok ihtiyacı bulunduğunu tespit ettikten sonra tahsis konusunda karar verecek. Danıştay’ın verdiği karar sonrasında Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, MEB’in kendilerine anlayış gösterebileceğini söyledi. Danıştay’ın, “hangi idarenin daha fazla ihtiyacı olduğu somut verilerle ortaya konulsun” kararı üzerine, Büyükberber, “Derslik ihtiyacımız çok fazla” diyerek, araziye kampus binaları inşa etmeyi planladıklarını açıkladı. Cumhuriyet Ankara’ya açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, Ankara Üniversitesi ile Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin arasında kalan 65 dönümlük araziye yeni fakülte binaları inşa etmeyi planladıklarını belirtti. Araziye, MEB’in de ihtiyacının olabileceğini söyleyen Büyükberber, “Ancak bu alan bida eğitim görüyor, binalar 60 yıllık. Teknoloji Fakültesi yapı bölümü barakalarda eğitim veriyor. Buralarda inşaat mühendisi yetiştiyoruz. Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı’nın binası iç içedir. 76 bin öğrencinin işi 200 300 metrekarede hallediliyor. Bunun gibi her yerde şehir üniversitesi ve eski üniversite olmanın sorunlarını yaşıyoruz” dedi. Ayrıca Büyükberber, Gölbaşı’ndaki kampus alanının da yetersiz olduğunu dile getirdi. ‘MEB’e yardım edebiliriz’ Prof. Dr. Büyükberber, üniversite ihtiyacına yönelik “somut verileri” belirtirken MEB ile anlaşabileceklerini vurguladı. Büyükberber, arazinin kendilerine devredilmesi ile istenilen okullarda tadilat ve düzenlemeyi üstlenebileceklerini dile getirdi. Büyükberber bu konuda şunları söyledi: “Arazinin bize devredilmesi ile MEB’in bize gösterdiği yerlerdeki okulların inşası ve düzenlemesine yardım edebiliriz. Ben MEB’in bu konuda anlayış göstereceğine eminim. Gazi Üniversitesi’nin nüfusu her yıl 67 bin artıyor. Mutlaka MEB’in de ihtiyacı var ancak bunlar iki devlet kurumu. Ortak bir çözüme ulaşabiliriz.” Telle çivinin aşkı: FilograŞ Keçiören Belediyesi Meslek Edindirme Kursları’nda filografi dersleri veren Aşır Düğer, tellerle çivileri halı örer gibi dokuyor. Birbirinden farklı motiflerle el emeği göz nuru eserleri ortaya koyan filografi ustası Düğer, çivilerin arasından telleri geçirerek objelere estetik görünüm kazandırıyor. Ustasının elinden çıkan bir esere bakıldığında, “Tel ve çivinin birleşiminden böylesi güzel eser çıkar mı?” dedirten bir sanat oluyor filografi. Temeli geometri olan bu el sanatında çivi ve tel iki önemli öğe olarak öne çıkıyor. İşten artan zamanlarını değerlendirmek için filografi ile tanışan Aşır Düğer, daha sonra kendi deyimiyle tam bir “filografi bağımlısı” olmuş. Aşır Usta ilk önce kendi tasarladığı motiflerle işe koyuluyor. Daha sonra motif deseninde çivileri düzene göre çakan Aşır Usta, çivileri boyayıp vernikledikten sonra çivilerin arasından farklı renklerdeki telleri sıkıca geçirerek örüyor. Bu aşamada dikkatli olunması gerektiğini belirten Aşır Düğer, “Telleri sararken rastgele sarmıyoruz. Filografide telleri, halı dokur gibi örüyorsunuz. Teli sarıp bırakıyorum olayı değil. 17 tane farklı sarma tekniği var” diyor. Özellikle hat yazıları, bayrak, simetrik desenler ve diğer amblemlerin yer aldığı birbirinden güzel filografi eserleri bugün birçok kişinin duvarlarını süslüyor. ‘Filografinin sermayesi emektir’ 8 senedir filografi ile uğraşan Aşır Usta’nın farklı bir yönü daha var. Düğer, Türkiye’de filografinin önemli isimlerinden olan Saim Devrilmez’den icazet alan tek erkek öğrenci olma özelliğine de sahip. Filografi’nin çok zor bir sanat olmadığını vurgulayan Aşır Düğer, isteyen herkesin bu sanatı öğrenebileceğini belirtiyor. Filografinin geleneksel el sanatlarından olduğunu ve unutulduğunu ifade eden Düğer şöyle konuşuyor: “Biraz gürültülü olsa da bu işi ev hanımları yapabilir. Özellikle bedensel engelli kişiler bu işi yaparak bir yandan vakitlerini değerlendirip bir yandan da para kazanabilir. Bu işin iki boyutu var. Sanatsal boyutuyla bir eser yaparsınız özgün olur o gün sanatkârsınızdır. Ancak satmak için bir eser yaparsınız o gün de zanaatkârsınız. Çift yönlü bir uğraştır aslında filografi. Sermayesi emektir. Her zaman değerini bilenler tarafından maddi karşılığını bulur. Ben 100 bin liraya satılan filografi tablolarının olduğunu biliyorum.” ‘Bu işte sabırlı olunmalı’ Aşır Düğer, 3 ay tam zamanlı çalışan bir kişinin yetiştirildiğinde filografiyi öğrenebileceği bilgisini veriyor. Filografi sanatını öğrenmek isteyenlere ilk olarak sabırlı olmaları yönünde tavsiyede bulunan Aşır Usta ilgi duyanlara şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bu işin çarpıcı bir etkisi var. İlk gördüğünde çarpar, ben bunu yaparım dersiniz. Ama ilk işi yaptıktan sonra daha büyük işlere adım atarsanız öremediğinizde hemen bıkarsınız. Öğrencilerdeki en büyük handikap da bu. Onun için azim iyi ancak hırs iyi değil diyorum. Sabırlı olmak gerekir. Her işte ayrı bir teknik öğreniliyor. Her bir usulü bir sene içersinde kişi sabırlı olursa biz veriyoruz. Kendi de yapılan işlere bakarak öğreniyor.” zim doğal genişleme sınırlarımızın içerisinde. Bu konuda bakanlığın da anlayış göstereceğini umuyorum” dedi. Üniversitenin 76 bin öğrencisinin olduğunu vurgulayan Büyükberber, derslik ihtiyaçlarının hat safhada olduğunu belirtti. Büyükberber, “Emek Kampusu’nun içerisinde yeşil alan yok. Binalar kütle halinde. Bunların her birinin binlerce öğrencisi var. Ortak derslikler kullanıyorlar. Üniversite kampusundan da uzak bir yerdeler. Eğitim Fakültesi’nin 13 bin öğrencisi var. İki bina ‘Bütün hayvanlar eşittir ama...’ Gürer Aykal Berlin Gençlik Senfoni Orkestrası başkentte Berlin Gençlik Senfoni Orkestrası, SevdaCenap And Müzik Vakfı’nın (SCA) Jeunesses Musicales International projeleri kapsamında başkente konuk olacak. Şef Gürer Aykal yönetiminde bugün, MEB Şura Salonu’nda sahneye çıkacak olan orkestranın solisti ise fagot sanatçısı Selim Aykal. SCA’nın Jeunesses Musicales International projeleri kapsamında organize ettiği bu projede Berlin Belediyesi’nce desteklenen 1425 yaş arası genç sanatçılar 1987 yılından beri dünyada konserler veriyorlar. Bu kapsamda Türkiye’ye, başkente konuk olacak Berlin Gençlik Senfoni Orkestrası bugün saat 20.30’da MEB Şura Salonu’nda konser verecek. Şef Gürer Aykal’ın yönettiği orkestra konserde, Ferit Tüzün’ün “Söyleşi”, Carl Heinrich Hübler’in “4 Korno ve Orkestra için eser/Korno Dörtlüsü: Charlotte Petrides, Jacob Cirkel, Luise Becher, Simon Bähr”, Gioacchino Rossini’nin “Orkestra ve Fagot için Konçerto” ve Johannes Brahms’ın “4. Senfoni” adlı eserlerini seslendirecek. ? Erdal Beşikçioğlu’nun yönettiği ‘Hayvan Çiftliği’ adlı ini oyun ‘Her iktidar kendi faşizm yaratır’ mesajını veriyor... SELDA GÜNEYSU C M Y B C M Y B rkezi’nde Cermodern Sanatlar Me er, faaliyet gösteren StüdyoC l da Er cu un oy lü ün nı kapıları i Beşikçioğlu’nun yönettiğ la açtı. oyun “Hayvan Çiftliği” adlı ştirilecek kle rçe Prömiyeri bugün ge pıldı. ya i rim oyunun basın göste uzun bir i gib ay 5 n Beşikçioğlu’nu amiyle tam , ığı ışt çal e süre üzerind ığı oyun, amatör oyuncuların rol ald ndi ke r baştan sona “Her iktida ıyla dolu. saj me ” tır ra ya ini faşizm ise esi Oyunun en flaş önerm ancak r tti eşi “Bütün hayvanlar r.” tti eşi ha bazı hayvanlar da rtesi ma cu nin ” iği “Hayvan Çiftl sın ba n rile şti kle rçe günü akşam ge i en tm ne yö un un oy , gösterimine lde şro yer Erdal Beşikçioğlu’nun ba si: iye aldığı “Bir Ankara Polis lü ün Behzat Ç.” adlı dizinin (Harun), an oyuncuları Fatih Artm Eren ça Ay a), Berkan Şal (Akbab da), ey (C ğlu çio şik (Şule), Elvin Be ı. tıld ka da ı ar ull Sezin Akbaşoğ mecazi Oyun, George Orwell’in zında bir dille yazılmış fabl tar van ay “H ı an rom iv siyasi hic anmış Çiftliği”nin sahneye uyarl bir ı ac biçimi. “Stalinizmin n eserde, eleştirisi” olarak da biline t bir rşı ka e “totaliter rejimler an Orwell, solcu” şeklinde tanımlan itibaren an nd SSCB’nin kuruluşu yları kara ola li em ön meydana gelen i bir dille mizah kullanarak mecaz şayan tüm anlatıyor. Bir çiftlikte ya ne isyan hayvanların çiftlik sahibi ını etmesi ve kendi kurallar unda koymasıyla başlayan oy er “H ra izleyiciye baştan son ratır” ya ini izm iktidar kendi faş unda, oy ici ey İzl r. mesajı veriliyo lan nu ko an nd afı hayvanlar tar r. Hiçbir “Bütün hayvanlar eşitti üremez. hayvan bir diğerini öld Hiçbir hayvan yatakta ların gün yatmayacak” gibi kural “Domuz şı ba ın geçtikçe hayvanlar an nd Napolyon” tarafı yor. değiştirildiğine tanık olu sermaye ne esi ay rm Napolyon, “se anları güç katmak için” tüm hayv ni koşullar içinde yeldeğirme isyan na inşaatında çalıştırıyor. Bu r ne he eden hayvanların sonu ise diğerini bir an kadar “Hiçbir hayv se de sen nim be öldüremez” ilkesi yer alan en ölüm. Oyunun, finalinde n ütü “B ise flaş önermesi bazı hayvanlar eşittir ancak r.” tti eşi ha da hayvanlar Sayfalarca metin yalnızca 40 dakika em Arsal Mazmanoğlu, Ad az, lm Yı Aydil, Ahmet Melih ül şeg Ay , an Burak Küçükosm tek Ay , rci me Se Çaylı, Mertcan lül Ey n, kta Şayan, Naz Gö Tosun, Akbulut, Cemre Burcu ş, Başak Vural, Esra Akba ra, Ka se Bu , an yh Se n Mihriba kan ve Begüm Akova, Seda Ba un, tek oy ığı Ayça Eren’in rol ald kika da 40 ve perdeden oluşuyor oyunu ici ey izl nle sürüyor, bu nede un Binnaz izlerken sıkılmıyor. Oyun leri ile Dorkip’e ait dans sahne mleri de stü ko ait ’e k tür Artun Er sezon hayli dikkat çekici. Oyun de sonuna dek StüdyoCer’ izlenebilecek. Gökçek Memiş’i doyurdu nakent Belediye Başkanı Melih A Gökçek, hafta sonu ziyaretçilerle dolup taşan Hayvanat Bahçesi’ni golf arabasıyla gezdi. Anakent Belediyesi tarafından yenileme ve genişletme planları yapılan Hayvanat Bahçesi, başkentlilere ücretsiz hizmet vermeye başlamasının ardından, hafta sonu ziyaretçilerle dolup taştı. Gökçek de bu hafta sonu Hayvanat Bahçesi’nde, genişleme çalışmalarının yapılacağı yerlerde incelemelerde bulundu; daha sonra Hayvanat Bahçesi’nin sevimli üyelerini ziyaret etti. Hayvanlarla yakından ilgilenen ve bakıcılarından bilgi alan Gökçek, zürafalara elma, su aygırı Memiş’e ise ekmek verdi. Köpeklerin bulunduğu bölümü de gezen Gökçek, bakıcıların getirdiği Akbaş ve Sibirya cinsi yavru köpekleri sevdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle