01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2012 CUMA A4 ANKARA Kültür Sanat Yaşam ‘Cesur yürekler Cumhuriyeti yeniden kurarlar’ SELDA GÜNEYSU Her Tarafı Tarih; Kurşunlu A dını, Çavundur beldesindeki termal suyun sert minerallerinden aldığı rivayet edilen Kurşunlu’nun antik çağlardaki adı Andinata iken ilçe Selçuklu ve Osmanlı döneminde Karacaviran olarak anılırmış. Geçmişi, tarih öncesi dönemlere uzanan Kurşunlu, Roma döneminden önce de yerleşim yeri olmuş ve bugün çok az duvarı ayakta bulunan Kurşunlu (Andinata) Kalesi o zamanlarda yapılmış. Kurşunlu’nun bilinen yakın tarihi ise Karatekin Beyliği, Selçuklular, Çandaroğulları ve Osmanlı egemenliği altında geçmiş. Kurşunlu’yu gezmeye, Andinata Kalesi ile başlıyoruz. Kaleden gördüğümüz Kurşunlu’nun her tarafına hâkim manzara içinde, ilçenin içinden kıvrılarak geçen Saz Çayı’nın (Derebahçeler) yatağı ile bazı camiler dikkat çekiyor. Kurşunlu’da ikinci durağımız, tarihi Pazar Camisi oluyor. Roma öncesi dönemlere tarihlenen cami bir kiliseden dönüştürüldüğü için Kilise Camisi olarak da anılıyor. Cömertler Mahallesi’ndeki bu caminin yanında Kurşunlu’nun tarihi çeşmeleri içinde yapım tarihi belirlenebilen tek çeşme olan ve Erzurumlu Duhrirzade Mehmet Ağa tarafından 1697’de yaptırılan çeşme de görülebilir. Pazaryeri yakınında bulunan ve Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen Kara Köprü’yü de gördükten sonra 10. Yıl (Şehitler) Parkı’nda bir çay molası veriyoruz. İlçe merkezindeki küçük tepede bulunan parktaki yazılı taş bizi Cumhuriyetin 10. yıldönümüne götürüyor. “KURŞUNLU NAHİYESİ HALKI 10. CUMHURİYET YILDÖNÜMÜNÜ BURADA KUTLADI. 29.1.T.1933.” Türkiye’de Cumhuriyetin 10. yıldönümünü anıtlaştıran başka ilçemiz var mıdır acaba? Kurşunlu’nun tarihi öneme sahip yerleri Devrez Çayı boyunca yoğunlaşmış. En güneyden başlayacak olursak önce, OrtaKurşunlu yolunun ikiye ayrıldığı mevkide yer alan Sakaeli’nde orijinal haliyle bugünlere gelen tarihi evleri ve onlara tepeden bakan kaya mezarlarını görüyoruz. Devrez’in doğu kesiminde yer alan Dumanlı beldesinde ise yapım tarihi çok daha eskilere, 17. yüzyıl ortalarına uzanmakla birlikte Abdülmecit döneminde onarıldığı bilinen Kayıkçı Gezgin Gözüyle Timur ÖZKAN [email protected] Şaban Ağa Camisi bizi beklemektedir. Kare plan üzerinde sekizgen tabanlı kubbesiyle ilginç mimariye sahip Dumanlı Camisi’nin 1897 yılında yapıldığı belirtilmektedir. Dumanlı’da ayrıca MÖ. 6. yüzyıla tarihlenen bir gölet ve Devrez Vadisi’ne hâkim bir tepe üzerindeki Asarlık Kalesi kalıntıları görülebilir. Daha sonra kuzeye doğru Kurşunlu yönünde devamla iki Selçuklu/Osmanlı sarnıcının kalıntılarına ve en az yüzyıllık bir camiye ev sahipliği yapan Taşkaracalar beldesine ulaşıyor ve Dumanlı’da olduğu gibi burada da yöre halkının sıcak ilgisiyle karşılaşıyoruz. Devrez boyunca yolculuğumuz, şimdi Kurşunlu’nun meşhur balının kaynağı birbirinden güzel kır çiçeklerinin süslediği Beydili mevkisinde devam ediyor. Sırada pek çok tarihi buluntunun çıkarıldığı Kapaklı ve Köpürlü köyleri var. Kısmen terk edilmiş bir köy olan Kapaklı’da çıkarılan sütun başlarından iki tanesi cami kapısının iki kenarına yerleştirilmiş. Köpürlü’nün, Yedikapılar Kaya Mezarları meşhur ama buraya ulaşmak için köye adını veren köprünün yanından başlayarak birkaç saat yürümek gerekiyor… Köpürlü’den sonra neredeyse Kurşunlu’ya gelmiş oluyoruz ama buradan İğdir’e dönerek adının burada bulunan eski bir manastırdan geldiği bilinen Manasur (Ekinci) yakınlarındaki tarihi Mamu Köprüsü’nün ayaklarını görmeden geçmek istemiyoruz. Devrez Çayı üzerindeki en eski köprülerden olan Mamu, adını bir zamanlar yanında bulunan tarihi değirmenden alıyormuş. Anadolu’da bir yerleşim yeri yoktur ki bir efsanesi olmasın… Kurşunlu’nun az bilinen bir efsanesini, Kurşunlu gönüllüsü Kadir Eroğlu’dan öğreniyoruz. Ilıca mevkisinde demiryolu boyunca yaptığımız yürüyüş esnasında sağlı sollu sarp kayaların yükseldiğini görüyoruz. Bu kayalardan sağdakinin adının azeteci Yılmaz Özdil’in aynı adlı kitabından Saygın Delibaş ve Fethi Kantarcı’nın oyunlaştırdığı, Metin Serezli’nin yönettiği “İsim Şehir Hayvan” adlı oyunun Ankara galası yapıldı. Salonu hınca hınç dolduran Ankaralılar, galaya katılan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i alkış tufanına tuttu. MEB Şura Salonu’nda önceki gün akşam gerçekleştirilen galaya 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi Semra Sezer, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, eski CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş, Tiyatro İstanbul’un genel sanat yönetmeni Gencay Gürün, Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Lemi Bilgin, Ankara DT Müdürü Akif Yeşilkaya ile çok sayıda tiyatro oyuncusu katıldı. Oyunun başlamasına 5 dakika kala eşi Semra Sezer’le birlikte salona giren Cumhurbaşkanı Sezer, yurttaşlardan büyük alkış aldı. Aralıksız 5 dakika boyunca ayakta alkışlanan Sezer için “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı. ‘Atatürk’ü sevmek suç mu?’ Ünlü tiyatrocu Metin Serezli’nin yönettiği oyun baştan sona AKP iktidarını sert bir dille eleştiriyor. Oyunun en dikkat çekici sahneleri ise Atatürk’e, Balyoz, Ergenekon ve İlhan Cihaner davalarına, tiyatroların özelleştirilmesine, iktidarın Kürt açılımına, anayasa değişikliği referandumuna ve İstanbul’daki metrobüs icraatlarına değinen sahneler. “Türkiye’de böyle gidilirse, Yüce Önder Atatürk’ü sevmenin ileride suç bile sayılabileceği, Atatürk’e sahip çıkan gençlerin ‘terörist’ ilan edileceği” dillendirilen oyunda, G Ahmet Necdet Sezer DT’nin özelleştirilmek istenmesi de “DTL” adıyla “bir kafes içindeki maymunlarla” betimlenerek, “Oyuncuların üç maymunu oynaması isteniyor” mesajı verildi. Oyunun en alkış alan sahnesi ise final sahnesiydi. Finale doğru “Mustafa” adındaki Atatürkçü bir gencin yeniden Samsun’a çıkmak istemesinin anlatıldığı sahnede geçen, “Kocayan yürekler Cumhuriyeti yıkabilir ancak cesur yürekli gençler o Cumhuriyeti yeniden kurar” sözleri dakikalarca ayakta alkışlandı. ‘Sözü olan oyunlara ihtiyaç var’ Oyunun finalinde konuşan oyunculardan Sabri Özmener, “Bizim için böyle bir oyunu sahneye taşımak çok önemliydi. Hele ki tiyatrolar olsun mu olmasın mı tartışmaları yapılırken” görüşünü dile getirdi. Yönetmen Metin Serezli de, “Türkiye’nin sözü olan oyunlara özellikle bugünlerde çok ihtiyacının olduğunu” kaydetti. Tiyatro İstanbul’un genel sanat yönetmeni Gencay Gürün ise, “Bu oyunun sahnelenme fikri ortaya atıldığında akla gelen tek isimdi Metin Serezli. Serezli benim çocukluk arkadaşım. Oyun öncesinde bir rahatsızlık geçirmişti. Bu oyun onu yeniden ayağa kaldırdı” diye konuştu. Alikayası, soldakinin ise Gelinkayası olduğunu söyleyen Eroğlu’nun çocukluğunda; annesinin sözünü dinlemeyen oğul ile kayınvalidesine karşı gelen karısının taş olduğu şeklindeki rivayete, geceleri parlayan ateş böceklerinin ışıklarıyla birleşince etkileyici sahneler oluşurmuş. Çankırı’nın diğer ilçeleri gibi Ankara’ya ve İstanbul’a çok göç veren Kurşunlu’nun nüfusu, yarısı köylerinde olmak üzere 8 bin civarında. Öte yandan çiçek balının, Kurşunlu’nun ekonomisinde özel bir yeri var. Endüstri tesislerinin azlığı ve yaban çiçeklerinin zenginliği nedeniyle burada üretilen balın aroması, lezzeti bambaşka. Bu lezzeti sadece Türkiye’ye değil dünyaya tanıtacak bir müze Tarihinden geleneklerine, gezilecek görülecek yerlerinden yemeklerine kadar Çankırı hakkındaki her türlü bilgiyi İstanbul Çankırı Dernekleri Federasyonu (ÇANFED) tarafından yayınlanan, Bahattin Ayhan’ın “Çankırı Gezi Rehberi” adlı kitabında bulabilirsiniz. yapmanın zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir. Bal üretim prosesinin her aşamasıyla tanıtıldığı, farklı bal çeşitlerinin tadıldığı ve satışa sunulduğu bir “Bal Müzesi” Kurşunlu’nun ticari ve turistik potansiyelini çok artıracaktır. Kurşunlu Kabristanı’nda yatmakta olan sevgili dayılarım Mustafa Sağdıç, Recep Sağdıç ve Nuri Sağdıç’ın anısına saygıyla… ÇYDD Ankara 22 yaşında ıp doktoru ve yazar Türkân T Saylan’ın, 1989 yılında, “Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak” amacıyla temellerini attığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) Ankara şubesi, şubenin başkanı Ayşe Ceyhan öncülüğünde 22. yaşını kutladı. ÇYDD’liler önce, 7 Ekim Pazar günü, kahvaltıda bir araya geldiler. Kuruluş günü olan 10 Ekim’de de Anıtkabir’i ziyaret ederek, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çelenk koydular. ÇYDD’liler, Anıtkabir’de, Ata’ya olan bağlılıklarını belirterek, O’nun gösterdiği yolda ilerleme kararlılıklarını yinelediler. C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle