Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 Ekim 2011 Cuma 381 17 ANKARA AKKARA Talât HALMAN Zekâ İsteyen Zekât A Şensoy yeniden geliyor... FerhangiŞeyler’e yoğunilgi NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin (NHKM) organizasyonuyla geçtiğimiz eylül ayında Ankaralı tiyatroseverlerin karşısına “Ferhangi Şeyler” oyunuyla çıkan Ferhan Şensoy, 2 ve 3 Kasım’da yine geliyor. Oyuna olan yoğun ilgi ve birçok seyircinin bilet bulamaması nedeniyle Ferhangi Şeyler iki gün daha Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST) sahnelenecek. NHKM, eylül ayında 4 gün boyunca açık hava sahnesinde Ferhan Şensoy’u ağırlamıştı. Sanatçı, Ferhangi Şeyler adlı ortaoyunu ile ka A sımda tekrar NHKM’nin davetlisi olarak geliyor. Ferhangi Şeyler 2 ve 3 Kasım’da saat 20.00’de Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Tek kişilik ve iki perdeden oluşan oyunun prömiyeri 7 Mart 1987 yılında yapıldı. Oyun 1987 yılından bu yana aralıksız bir şekilde oynanıyor ve 2 Kasım’da ise oyun 1686. kez sahnelenmiş olacak. Gündelik olaylar “Ferhanca” bir mizah penceresinden değerlendiriliyor. Yıllardır, Orkinos Hanım, Avukat Tayfun, bakkal çırağı gibi oyunun karakterleri ve kurgusu değişmese de Ferhan Şensoy oyunda mizah konusu olarak güncel olaylara kendi yo rumunu getiriyor. Tabii ki güncel politikacılar ve devlet adamları her oyunda yerlerini alıyor. Sanatçı, oyunun sahneleneceği gün gerçekleşen olayları da büyük bir ustalıkla doğaçlayarak oyunun konusu haline getirebiliyor. Ferhangi Şeyler her daim kendini yenileyebilen bir oyun. İzleyenler her seferinde farklı bir oyun ve farklı bir kurgu ile karşılaşabiliyorlar. Oyunun biletleri MyBilet’te ve Piraye Kafe’de satışa sunuldu. NHKM’de, kasım ayında ayrıca şair Enver Gökçe de anılacak. Anma töreni 19 Kasım’da saat 16.00’da gerçekleştirilecek. Özel ve Dizman, ‘Barış Takımı’nı anlattı ‘Tarihsorgulanaraköğrenilir’ NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, çocukların ezberci sistem nedeniyle ülkelerinin ve uluslarının tarihlerini öğrenemediklerini, tarihin sorgulanarak anlaşılmasına ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Cumhuriyetimizin Çocukları” konulu söyleşide Özel ve İbrahim Dizman, ilköğretim öğrencileri için hazırladıkları “Barış Takımı” kitaplarını tanıttılar. Konuşmacılar, çocukların ezberci sistem nedeniyle tarihlerini öğrenebilmek için mutlaka sorgulama yapmaları gerektiğini vur A guladılar. Özel, kendisinin Cumhuriyetin 2 ve 3. kuşak öğretmenlerince yetiştirildiğini anımsatarak, o dönem yalnız kendilerinin değil ailelerinin de bir anlamda eğitildiğini dile getirdi. Özel, “Ev halkının Türkçeyi kullanış biçimleri dahi çocuklar üzerinden düzeltilirdi” dedi. Çocukların tarihlerini tartışarak öğrenebilmelerine yardımcı olmak amacıyla Dizman ile birlikte öykü dizisi yaptıklarını belirterek, hazırlanan Barış Takımı hakkında bilgi verdi. Söyleşinin ardından Özel ve Dizman kitaplarını imzaladılar. BD’deki iktisadi bunalım, Wall Street’e karşı eylemlere yol açtı. Kapitalizmin bocalamaları yüzünden, başta New York olmak üzere pek çok Amerikan kentinde yaman ayaklanmalar oluyor. Sosyal adaletsizlikteki, zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum genişledikçe öfke büyüyor. Bir küresel isyan başlamakta... Açların ve muhtaçların sabrı tükeniyor. Türk halkı, henüz buna benzer hareketlere girişmiyor. Yoksul kesimimiz tevekküllüdür, sabırlıdır, varlıklılara saygı duyar. Ülkemizin iktisadi durumu nispeten olumlu gibi bir algı var. İstatistiklere bakılırsa Türkiye rekor düzeyinde büyümekte... Bu elbette sevindirici. Gel gör ki, “cari açık” da hızla büyüyor – korkutucu ölçülerde... Dış borçlarımız arttıkça artıyor. Umudumuz, bu ürkütücü gelişmelerin çığrından çıkmaması... Bazı devlet büyüklerinin iyimserliğinin doğru çıkması... Başta ABD, nice zengin ülkelerin yakın yıllarda, hele bugün, karşılaştığı iktisadi bocalama ve bozgunlar ya bizde de başlarsa? Daha iki üç yıl önce, kim öngörebilirdi ABD, İngiltere, İtalya, İspanya, Portekiz, İrlanda ve komşumuz Yunanistan’daki büyük sorunları? Gıpta etmeye alıştığımız bunca ülke, hızla bunalıma sürüklendi. Ya, “büyümede dünya birincisiyiz”, “bizim ekonomimiz güçlü” diye övünen Türkiye de tepetaklak devrilirse? Bizde de, sabrı tükenip tevekkülünü sürdüremeyen yoksul kitleler ayaklanır da –son günlerde Roma’da, Madrid’de, Sydney’de, New York’ta ve ABD’nin başka kentlerindeki gibi– yer yerinden oynarsa? Biz, İslamî gelenekler sayesinde, kolay kolay başkaldırmayan, tevekkül gösteren, sabreden, hattâ kaderine boyun eğen bir toplumuz. Son seçimlerde oyların yüzde ellisini almış olan iktidara karşı bir antikapitalist ayaklanma olması, pek beklenmiyor. Ama, bir beklenmedik iktisadi kriz bizde de patlak verirse? TBMM’deki AKP’liler, belki bazı muhalefet partilerinin veya milletvekillerinin desteğiyle, ilk fırsatta bir zekât programı yaratamaz mı? Müslüman Türk toplumu, kelimei şehadet, oruç, hac, namaz farz ve şartlarını baş tacı ettiği gibi, zekât’ı da yerine getirecektir. Ancak, ne yazık ki, varlıklılarımız zekât bakımından yeteri kadar vazifeşinas değildir, pek de cömert davranmamaktadır. Her zenginimizin, her varlıklımızın yıllık gelirinin kırkta birini (yüzde 2 buçuğunu) muhtaçlara bağışlaması, bir dinî vecibe olarak, ama aynı zamanda vergi hükmünde uygulanırsa, güçlü bir sosyal adalet sistemi yaratılmış olur. Hayırlı sonuçlar alınır, belki krizler önlenir, isyan ve işgal olayları gerçekleşmez. “Zekâ”, her bakımdan “zekât” gerektirir. Zekâ, Arapçada aynı zamanda artma, büyüme, gelişme, erdem, dürüstlük, doğruluk, adalet demek. Zekâmızı doğru dürüst kullanarak erdem ve adalet uğruna ZEKÂT’ı baş tacı etmeliyiz.