Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 saıkm 2024
3
O İstanbul’un sesiydi. Edebiyat
Yalan
dünyasındaki dostları da ondan
Yalan söylemenin yaşa, toplumsal konuma
kalan anılara ses oldu
ve kendine özgü şartlara göre onlarca farklı
nedeni vardır. Gelin bir göz atalım.
alan söylemek üst düzey bir
zihinsel etkinliktir. (Yalan
söyleyerek çıkar sağlayan
kişiler lütfen bu cümleyi
Yokuyunca kendileriyle
gurur duymasınlar. Yalan söylemek için
bir miktar zekâ gereklidir ancak yalan
ahlak eksikliğinin ve kişilik zafiyetinin
bir göstergesidir.)
Prof. Dr.
Kötü bir tesadüf olsa gerek empatik
Üst Ün
beceri ile yalan söylemek arasında ilişki
Dökmen
vardır. Empati karşıdakinin duygularını
ve düşüncelerini anlamak demektir.
Yalan söylemek için karşıdakinin bakış tarzını kavramak
yani onunla empati kurmak ve onu nasıl kandırabileceğini
tahmin etmek gereklidir. Empati kuramadıkları için
asperger sendromu olanlar ve otistik çocuklar yalan
Dostlarının
söyleyemezler. Bu durum dürüstlükten ötürü değil
zihinsel özelliklerinden ötürüdür.
YALAN TÜRLERİ
İnsanların niçin yalan söylediklerini “Çocuk ve yalan”
başlığı altında gelecek hafta ele alacağız. Burada yalan
anılarıyla Sait Faik
türlerini sınıflamaya çalışacağım. Yalan türleri:
u Birisini üzmemek için, kişisel çıkar gözetmeden
irer içeri Sait...
yalan söylemek. Örneğin “Bu elbise bana yakıştı mı?” balıkçının meyhanesine
Koltuğunun
diye sorana, kendi düşüncenizin tersine yakıştığını girdim ve Sait Faik’le
altındaki gazeteyi
söylemek. tatlı tatlı konuşuyorduk /
ve Yenice sigarasını
u Kendi hayaline inanarak gerçeği çarpıtmak. Beş yaş Ben hapisten çıkalı bir ay
Gmasaya koyar.
civarında çocuklar bunu sıklıkla yaparlar, bu tür abartıdan olmuştu / onun karaciğeri
maddi bir çıkarları yoktur. Kendisini bekleyen gençle göz sancılar içindeydi ve
u Duygusal açıdan nemalanmak, örneğin beğenilmek, göze gelir. Yıpranmış defter dünya güzeldi.”
sevilmek için maddi bir karşılık beklemeden yalan çıkarır. Sait’i geçmişte eleştiren
söylemek. “Vaktin var mı lan?” Orhan Selim mahlaslı
u Maddi açıdan nemalanmak için unvan, makam, para yazar aslında Nâzım
Genç adam “Var” dercesine
elde etmek için yalan söylemek. Hikmet’ten başkası
başını sallar. Sait “Alemdağ’da
sait faik, münevver andaç, Vedat günyol, efser
u Değer verdiği bir kişinin gözüne girmek için değildir. Yıllar geçer,
Var Bir Yılan” kitabını
b erk, orhan selim (n. Hikmet), b urgazada 1950.
yalakalık etmek örneğin “Ay’a duble yol yapacağını
hazırlamaktadır o sıra. Oturur. Nâzım 1955’te Budapeşte
söylese ona inanırım” demek.
Yazdığı son radyosunda Sait’i bu kez
1936’da yayımlanırken henüz çocuk olan
u Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in tavsiyesi
yere göğe sığdıramaz, “Ben Sait Faik’i çok
öyküyü okur: “Eleştir
İlhan “Stelyanos Hrisopulos Gemisi”
doğrultusunda yalan söylemek. Goebbels, “Bir yalanı
severim. Bizim büyük hikâyecilerimizden
beni! Hem de en sert
öyküsü ile tanımıştır onu. Hayran olmuştur.
yeterince tekrarlarsanız sonunda inananlar çıkar” demişti.
biridir. Büyük hikâyeci, büyük şair”.
şekilde!” Fikrine
Yıllar geçer, 1948’de “Duvar” kitabını
Bu görüşten hareketle söz gelişi, “Arabayı, ambulansı,
güvendiği bu gencin de
yayımlatmış edebiyat çevrelerinde adı
ANNESİNDEN hARÇLıK ALıRDı
operayı ülkemize ilk biz getirdik” demek bu tür bir
yorumlarını alır.
duyulmaya başlamıştır. Sait’le de o yıllarda
Öykülerine herkes hayrandır Sait’in.
yalandır. Kişiler bu yolla kazanç sağlamak isterler.
Aslında Sait’in aklı
Yaşar Nabi’nin Varlık yazıhanesinde ilk kez
Şan, şöhret ya para? Aileden kalma birkaç
u Baskı altındaki kişilerin örneğin çocukların,
öğrencilik yıllarında
karşılaşmışlardır. Ve günü gelmiş, Ölmeden
dükkânın kirasıyla geçinmeye çalışsa da
ergenlerin, kadınların baskıyı aşmak için tek yol
Fransa’da okuduğu
to lga
evvel en yakın arkadaşı olmuş, öykülerine
hep yoksulluk çeker. Burgazada’da yaşlı
gördükleri yalanı tercih etmeleri.
“André Gide”
görüş bildirmiştir. Sait’in öykülerine hayran
ayDoğan
anası Makbule Hanım’la yaşarken çoğu
u Mitomani. Ergenlik döneminde başlayan, kişiye
kitaplarında kalmıştır.
biri daha vardır. Gelin bir de ona bakalım.
zaman da eline bakar, harçlık alır. Bir
maddi kâr sağlamayan, hayal dünyasının ürünü organize
Onun gibi özgürce
gün Aziz Nesin’e içlenerek “40 yaşından
yalanlar. Örneğin mütevazı gözükmeye çalışarak çok
Kİm Bu ORhAN SELİm?
yazmak istemiştir. Karşısındaki genç
sonra annemden para almak bana çok ağır
zengin bir kişi olduğunu ima yoluyla söylemek.
de Paris’ten yeni dönmüş bir edebiyat 9 Mayıs 1936 sabahı Akşam gazetesini
geliyor” der. Makbule Hanım’ın gözünde
u Bir ruhsal bozukluk olarak antisosyal, narsist,
eline alanlar “Bir tavsiye” başlıklı, Orhan
sevdalısıdır. Kimi zaman Beyoğlu’ndaki
işsizdir Sait. Öyle ki pasaportunda bile
borderline veya kompulsif kişilik bozukluklarında
Selim imzalı yazıyı okurlar. Orhan Bey,
Nisuaz veya Baylan Pastanesi’nde
“işsiz” yazar.
söylenen yalanlar.
Sait’i yerden yere vurur, “Okumuş olmanın
buluşurlar. Hayranı oldukları Paris’teki
Ve yine bir gün… Arkadaşı Rıfat ile
u Yalanı destekleyen toplumsal baskının etkisinde
Dupont Café’deymiş gibi oturup hayaller bile kâfi gelmediğini, iyi bir yazıcı olmak
yürürken tam da Orman Birahanesi’nin
kalarak bir yalan karşısında sessiz kalmak. Bu durumu
kurarlar. Sonra da dolanırlar Beyoğlu’nda için biraz da memleketi bilmek, edebiyatı
önünde seslenir Şerif Hulusi: “Hop Sait!”
şöyle örnekleyebiliriz:
ciddiye almak icap ettiğini söylemek
avare avare. O an hayal kurar genç
Otururlar. Dergi çıkaracağını söyler Hulusi.
istiyorum” der. Selim bir süre sonra
adam: “Şimdi Marsilya’da Canebiere
EVLİYA ÇELEBİ’DE YALAN Sait, “matbaa buldun mu” diye sorar.
Caddesi’ndeki sinemalarda kim bilir hangi cezaevine düşer ve bir mahkûm arkadaşına
“Buldum” der Hulusi.
Evliya Çelebi, seyahatnamesinin okunurluğunu
film oynuyordur?” mektup gönderir. 1941’in 8 Nisan’ında
“Ya kâğıt?”
artırmak için sıkıcı bilgiler arasına gerçek olmayan ilginç
kaleme alınan bu mektupta bu kez Orhan
Sait keyifle gencin hayaline eşlik eder,
“Onu da buldum” der Hulusi.
iddialar yerleştirmiştir. Örneğin Avrupa’da bir ameliyat
Bey, Refik Halit’i eleştirir. Ardından da
“Gidelim ulan!” Çocuksu bir gülümsemeyle
“Ya yazarların parası?”
sırasında hakem deriyi dikmek için derinin iki yanını
“Madem istiyorsun Marsilya’ya gidelim! “Sabahattin Ali, hatta Sait Faik mi ne o
bir karıncaya ısırtmakta sonra da karıncanın gövdesini Hulusi kaşlarını çatar, “Ne parası! Size
Yoksa 6.45 ekspresiyle Paris’e mi gitsek?” oğlan bile Refik Halit’ten çok iyi hikâyeci”
keserek başından ayırmakta böylece karıncanın başı dikiş para mı vereceğim!”
Genç duraksar, “Paris mi?” der. Bu mektubunda ise Sait’i methetmiştir
ipliği görevini görmektedir. Sanırım bu şık bir fantezidir. Sait öfkeyle kalkar ayağa. “Para
ama “Şahmerdan” kitabını okuduktan sonra,
Sait atılır, “Paris ya! Gidelim! Quartier
Çelebi’nin en ünlü fantezisi ise Erzurum’da kışın damdan vermezsen nah alırsın yazıyı! Yürü Rıfat
Latin’de Zazou’lar (Latin Mahallesi 25 Ağustos tarihli mektubunda eleştirir:
dama atlayan kedinin donup havada kalmasıdır. Pek çok
gidelim!”. Giderken döner birden “Ulan
bohemleri) arasına karışır, onlar gibi cafè “Adam olursa iyi bir muharrir olacak ama
okur, uzman bu iddianın çok saçma olduğunu, gerçekte
sizin gibiler yüzünden anamın yüzüne
böyle bir şeyin olamayacağını söylemiştir. creme ve Gauloise cigarası içeriz!” her şeyden evvel heveskârlıktan hem de
bakamaz oldum, adımız işsize çıktı” diye
Kedi olayı şüphesiz ki saçmadır (absürttür), şakadır zıpır, şairane heveskârlıktan kurtulması
E hayal bu tabii! Paris’e gidemeseler de
yakınır. Bu anıyı da bize ahbabı Rıfat yani
ancak Çelebi bu olay kadar başka gerçek dışı olaylardan
Beyoğlu’ndaki sinema salonlarından birine girip lazım.”
Rıfat Ilgaz aktarır.
da söz eder fakat kimse bu olayların gerçek dışı olduğunu
film izlerler. Ve film biter, hayal biter, ayrılırlar. Ve 1950’dir tarihler. Orhan Selim
İstanbul’un sesi, nefesi, havası, rüzgârı,
söylemez. (Bence söyleyemez.) Bir gün Avrupa’da
İşte bu kadim dostlar da aramızdan ayrılır tahliye edildikten sonra Burgazada’da alır
denizi, kokusu, rengi sinmiştir öykülerine.
ırmak çıplak bir erkek cesedini kıyıya vurur. Aralarında
yıllar önce. Sözünü ettiğim genç “Sait Faik’in soluğu, Peride Celal’in evinde bir araya
Rumu, Ermenisi, Yahudisi, Arnavutu, Lazı
Çelebi’nin de bulunduğu Osmanlılar başına toplaşırlar,
son arkadaşı benim” diyerek bu anekdotları gelir Sait’le. O gün bir de fotoğraf çektirip hepsi… Onun kalemle renklendirdiği bir
bunu fark eden ceset hemen sol elini edep yerinin üzerine
aktarır. Kim midir bu kişi? Türk şiirinin usta gülümserler geleceğe. tablodur İstanbul. Ve soğuk bir 18 Kasım
kapatır. Bu görenler bu cesedin bir Müslümana ait
ismi Attilâ İlhan. Orhan Bey, öykülerini başta beğenmediği günü doğdu Sait, bugün 118 yaşında!
olduğunu anlarlar. Az sonra cesedin sağ elinden yeşil bir
Aralarındaki yaş farkına karşın sıkı dost o Sait ile can ciğer olur. Hatta “Saman
Hâlâ yaşıyor. Öykülerine emanet ettiği
ışık akmaya başlar. İzleyenlere göre bu da cesedin bir
olmuşlardır. Sait’in “Semaver” kitabı Sarısı” şiirinde konuk eder: “Kalamış’ta İstanbul’la, Burgazada’yla.
ermişe ait olduğunun göstergesidir.
Bir de Zigetvar hikâyesi vardır. Zamanında cinlerle
berrin kara Den iz
antlaşma yapılmış kalenin temeline gümüşten bir
berrin.karadeniz@cumhuriyet.com.tr
sivrisinek heykeli yerleştirilmiş. Bu yüzden Zigetvar’a
v BASE 8. kez
sivrisinek uğramazmış.
Erzurum’daki kediye saçma diyenler son iki olayı başlıyor
Kültür rotası
görmezlikten gelirler. Bu durum galiba, toplumsal baskı
eni mezun sanatçıların yapıtlarını
karşısında neme lazım diyerek suya sabuna dokunmama
Konserden tiyatroya, sinemadan sergiye
Yaynı çatı altında sanatseverlerle
isteğinden kaynaklanmaktadır.
kültür sanat dünyasında bu hafta buluşturan BASE’in 8. edisyonu 27
Yalan ahlaki değildir, yalan söyleyerek insanlar hak
Kasım-1 Aralık arasında The Ritz-Carlton
öne çıkan etkinlikler…
etmedikleri şeylere sahip olurlar, en azından birilerinin
Residences, Istanbul B Blok’ta yapılacak.
parasını çalarlar. Ancak her şeye rağmen yalanın bir işlevi
132 sanatçıyı sanatseverlerle buluşturacak
v Birsen Tezer ENKA’da
vardır ki nesilden nesile varlığını sürdürebilmektedir.
olan BASE 2024’te farklı disiplinlerden
İşlevi olsa bile yalan söyleyenlerin kişiliklerinde bir
irsen Tezer, güçlü
yaklaşık 150 eser yer alacak.
zafiyet vardır; yeterince güçlü olmayan, gerçeğin
Bperformansı ve
sorumluluğunu üstlenemeyen kişiler yalan söylerler.
duygu yüklü şarkılarıyla
v 28. İstanbul Tiyatro Festivali sona eriyor
Yeterince güçlü olan kişiler ise insanları kandırmazlar,
20 Kasım’da ENKA
yalandan uzak dururlar. Yalan, hesap veremeyenin bir
Oditoryumu’nda
8. İstanbul Tiyatro Festivali, son Alan Kadıköy’de tiyatroseverlerle
tür hesap verememe zafiyetidir. Güçlü kişiler ise yalana
müzikseverlerle buluşacak.
2haftasında yerli ve uluslararası buluşacak. Festivalin kapanışı ise
başvurmak yerine gerçeği söyleyip arkasında durabilirler.
Sanatçıya Gürol Ağırbaş,
gösterileri ağırlamaya devam Thomas Ostermeier ile topluluğu
Tunç Öndemir, Emre
ediyor. Çağdaş tiyatromuzun büyük Schaubühne Berlin, III. Richard ile
Tankal ve Derin Bayhan
ustası Şahika Tekand’ın yazıp 18 ve 19 Kasım’da Zorlu PSM’de
İmtiyaz Sahibi:
17 KAsIM 2024 SAYI: 1806 n Yayın Koordinatörü eşlik edecek.
yönettiği “Ölüyor mu ne?” bugün olacak.
CUMHURİYET VAKFI adına
DENİz üLKüTEKİN
ALEV COŞKUN
n Sayfa Tasarım
ürkiye prömiyeri 21 Kasım’da Zorlu alt’ın “Bitkiler ve Bitkileri Sevenler için
Genel Yayın Yönetmeni
EMİNE bİLGET
v Şiirler v Salt’ta
MİNE EsEN TPSM’de yapılacak olan “Selçuk SSıcak Toprak Sesleri” programı kapsamında
n Reklam Genel Müdürü
Sorumlu Müdür
pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr
Yöntem’le Biraz Şiir Biraz Şarkı” etkinliği çellist, besteci ve doğaçlamacı Zeynep Ayşe
EsRA bOzOK
bETüL bERİŞE
cazla yeni
Yöntem’in sesinden usta şairlerin eserlerini Hatipoğlu 27 Kasım’da Kış Bahçesi’nde Ulrike
baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve
Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ.
Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad.
Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel:
özgün caz besteleriyle buluşturuyor. Ruf ile bir canlı performans sergileyecek.
buluşuyor atölye
No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz
(0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: reklam@
Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın
cumhuriyet.com.tr Uets: 25999-15079-37611