Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 t 2mar 023
8
Karakterlerinin psikolojik dışavurumlarını inceliyor. Hem rolüne hem yaşama hem de kendine ilişkin çıkarımlar yapıyor
kusurlu yanını kucakla
Blu Tv’de ikinci sezonu gösterime
Aslında bu, neredeyse her
giren Bozkır’a bu sezon katılan
sanat eserinde görebildiğimiz
lk sezonunda hatırı sayılır
Furkan Andıç’la yaşamdan
bir derinlik. Özellikle
bir hayran kitlesi edinen
hikâyelerimiz, efsanelerimiz
yansıyanları konuştuk.
Blu TV dizisi Bozkır’a
ortak. Yani farklı kültürler olsa
ikinci sezonunda herkesi
bile dikkatli incelendiğinde
İheyecanlandıran bir
dünyadaki neredeyse bütün
dENiz
isim katıldı. Deprem felaketi
mitlerin birbirine bağlandığını
nedeniyle yaşanan büyük ülkü TEkiN
kaYıplarımız
ya da benzer yanlarını görmek
acılar sonrasında sessiz sedasız
mümkün. Örneğin “kintsugi”
izleyicisiyle buluşan dizinin
kaHr EdiYor
felsefesinde, kırılmış olan seramik
yeni ismi Andıç, bize “yalnızlığa teşne”
ürünlerinin tekrar onarılması ve kusurlu
Yaşadığımız deprem felaketi, karakteri Payidar’ı anlattı.
yanlarının gizlenmeden sergilenmesi,
çok üzücü. Ne yazık ki bunu
u Bozkır’a bu sezon dahil oldunuz. Di-
kusurlu olanın kucaklanması hatta
ilk defa yaşamıyoruz. Biz
ziye girmeden önce nasıl beklentileriniz ve
yaşanmışlığı nedeniyle daha da değerli
bir deprem ülkesiyiz ve
endişeleriniz vardı. Hangileri gerçekleşti
olması önemli. Hatalarını kabullenmiş
son 100 yılda defalarca bu
veya “Boşuna endişelenmişim” dediniz?
ve bunlarla kabul görmeyi bekleyen
felaketle karşı karşıya kaldık.
İlk sezona bildiğim ve senaristimiz
biri için de geçerli bir felsefe olabilir.
ancak hâlâ bu denli acı
Levent Cantek’in kalemine aşina
O hikâyede karakterin yaşadığı duruma
kayıplar yaşıyor olmamız
olduğum için senaryoyu okumadan
benzer bulmuştum. Demek istediğim
kahrediyor hepimizi.
zaten çok yüksekti beklentilerim. Yayına
her karakterin hayatlarında yaşadığı
Yetkililerin ve hepimizin
girdikten sonra da bu beklentilerimi
farklı anları ve duyguları dünya tarihinde
bu konuya ciddiyetle
karşılayacağına kuşkum yok açıkçası.
birçok sanat eseri ve mitte karşılığını
hassasiyet göstermesi ve
Endişeden ziyade merak ve heyecan
ilgili önemlerin alınması bulabilir. Bu da sanatın ve kültürlerin ne
var, diyebilirim. “Payidar” karakteri
gerekiyor. dünyadaki tek kadar zamansız ve evrensel boyutlarda
daha önce hayat vermeye çalıştığım
deprem ülkesi biz değiliz bizleri kucakladığını gösteriyor.
karakterlerden daha farklı olduğu için
ancak maalesef bu kadar
onun derinliğini deneyimlemek, oynamak u Her dönem veya sezon tutan diziler ve
ağır yaraları bir tek biz
için sabırsızlanıyordum. Bu heyecanın o dizilerdeki karakterler beraberinde bir
yaşıyoruz gibi geliyor.
yarattığı motivasyon bende bir endişenin akımı da getiriyor. Tutan işe yakın türde
Yitirdiğimiz canlar için
oluşmasına izin vermedi. içerikler üretilirken o işteki gözde karak-
rahmet, sevdiklerine
tere de benzer özellikler ortaya çıkıyor. Bu
başsağlığı diliyorum. Tüm
yalnızlığa teşne
durum bir oyuncunun kendini geliştirmesi
milletimize geçmiş olsun.
açısından bir sorun yaratıyor mu?
u Payidar’ın ne gibi farkları var?
Ana akım işlerdeki ticari kaygı,
Hayat tarafından yalnızlaştırılmış
popüler olanı takip etmesinde önemli
bir karakter Payidar, aslına bakarsak
bir etken. Bu sadece bizim sektör için
yalnızlığa teşne bir yanı da var.
geçerli değil. Bunun biraz toplumsal bir
Asosyal biri. Yaşadıkları ve
davranış biçimi olduğunu düşünüyorum.
yaptıkları onu bu noktaya
kENdiNi
Bir lokmacı açılır, iki ay içinde her yer
getirmiş. Öfke kontrolü
lokmacıdır. Bir waffle’cı açılır, her
u Boşnak kökenli bir aileden geliyorsunuz. sorunu var ve bununla
diNl EmEk
yer waffle... Sonra bir bir kapanır o
ailesi Balkanlardan gelen birçok yurttaşımız mücadele ederken
dükkânlar, geride sadece birkaçı kalabilir.
gibi ülkemize büyük değer katıyorsunuz. Sizce
polislik görevini de
YETErli
Bu fırsatçı bir yaklaşımın sonucu oluşur.
göç ederek anavatana dönmenin aidiyet ve
yerine getirmeye
Televizyonda tutan bir işin benzerini
başarı kavramlarıyla bir ilişkisi var mı?
çalışıyor. Karakterin
u Yaşam verdiğiniz karakterlerin travmalarıyla
yapan da biliyor kısa vadeli sonuçlar
dünyayla
ilgilenmek size de iyi geliyor mu?
anne tarafım mübadele döneminde buraya
alabileceğini. Buna sanırım “volecilik”
ilişkisini, olaylara
göç etmek durumunda kaldı. Öte yandan,
Evet kesinlikle. karakterin yaşadığı travmalar
diyorlar ticarette. Pasta büyürken gelip
ve insanlara
en azından kendi deneyimlerim
üzerine düşünmek, hatta oynarken verdiğiniz
kendi payını alıyor ve çıkıyor. Çünkü
yaklaşımını ele
doğrultusunda aidiyetin
reaksiyonlar bile sizi kendinize bir
hem kolay hem daha az riskli. Ancak
alarak onu anlamaya
başarıyla bir alakası
adım daha yakınlaştırıyor. Sadece
her şey bir kenara, bu oyuncunun pek
çalıştım. Daha önce
olduğunu söyleyemem.
farkında olmanız ve kendinizi
işine gelen bir durum değil veya dediğim
deneyimlemediğim
köksüz bir insan
dinlemeniz yeterli. Bu yüzden
gibi bazen de öyle. Uzun zamandır ana
psikosomatik farklı
olduğumu
“Tiyatro iyileştirir” sözü
akımda çalışan bir oyuncu olarak benim
bir çalışma denedim
söyleyebilirim. Bu
bana çok anlamlı
de yakındığım bir konu diyebilirim.
ve sete çıkmadan hazır
da benim her yerde
geliyor.
hissetmemi sağlayan
aidiyet duygusu u Çok başarılı olmanıza karşın işiniz
bu çalışma için Saim
hissedebilmeme konusunda oldukça mütevazı bir insansı-
Güveloğlu’na teşekkürlerimi
olanak sağlıyor. nız. Bunun sıkıntısını çektiğiniz oldu mu?
iletmek isterim.
Başarı da bence Sanırım pek yaşamadım. Bazen
göreceli bir durum. samimiyet ve içtenliğin yanlış anlaşıldığı
u Kara Tahta dizisindeki yarım kalan
kimin hangi durumda durumlarla karşılaştığımı söyleyebilirim.
aşk öyküsüne Japonların “kintsugi” sana-
kendini başarmış O da samimi bir millet olmamızdan
tından örnek vermiştiniz. Fazla rastlan-
hissettiğini net olarak
mayan, anlamlı bir örnekti. Farklı kültür- kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
söylememiz pek adil olmaz.
lere ve sanattaki yansımalarına karşı özel “Kişisel alan” kavramı çok popüler değil
bir ilginiz olduğunu düşündüm... sadece, sorun yok.
Bir balina için ağıt
hab’ın bütün istiyor ancak hislerinde açık
aY’a SEYaHaT
hayatı bir olmalarını öğütlüyor. Çünkü bu,
balinayı kendisine açtığı savaşın en önemli
öldürmeye nedenlerinden biri ve Balina’nın
“Açalışmak drama havzasını besliyor.
üzerine kuruludur. Ahab için Bir süre sonra başlayan ve film
üzülüyorum çünkü bu balinayı boyunca devam eden yağmur,
öldürebilirse yaşamının daha fırtınaya yakalanmış bir gemi gibi,
gizlendiği evin içinde münzevi bir
iyi olacağını düşünüyor ama
gerçekte, bunun ona hiç faydası yaşam sürdüren Charlie’nin
Başak Bıçak
olmayacak.” soyut olarak ağlayan
Herman Melville’in ünlü romanı somut olarak
basakbicak
Moby Dick, namı diğer Beyaz sürekli terleyen Darren
@gmail.com
bedeninin bir
Balina, esin kaynağı olduğu
Aronofsky
yansımasına filmi katmanlandırıyor. katlanıyor. Ve çoğunlukla yakın planda
Samuel D. Hunter’ın ödüllü
dönüşüyor. Balina Çünkü Balina’da mevzubahis, izlediğimiz Charlie’nin ıslak yüzünün
oyunundan sonra Darren Aronofsky’nin
seyredenleri
misali, görünen ve içten içe ölen bedeninin odaya sinen
cüretkâr ellerinde yeniden yaşam buluyor. yalnızca haddinden fazla yiyen
zorlayan teatral
ve görünmeyen
obez bir adamın yaşamı değil, kokusunu dahi hissetmenize neden oluyor.
Ahab’ın yaşamını Moby Dick’i öldürmeye
prangalarla kanepeye
daha çok kendini hapsettiği Bu noktada Balina’nın tek hatası ise grotesk
adaması gibi, tek bir kanepeden mürekkep
bir anlatıyla
bağlanmış bir adamın evinde, hataları yüzünden acı stiliyle taban tabana zıt melodramında
varlığına savaş açan obez bir adamın
beyazperde ile
karakterinde Moby çeken bir ruhun çığlıkları... saklı. Film boyunca seyircide acıma veya
öyküsünü teatral bir biçemle sinemalaştırıyor.
Dick ve Ahab aynı anda Ara sıra penceresine gelen kuşla şefkate yönelik herhangi bir duyguya izin
buluştu.
kendine açılan bir savaş
beden bulurken; simgesel “bir anlığına acıklı yaşamından verilmezken özellikle finalde beklenen
Uzak bir planda, neredeyse bir daha
olarak aralarındaki ilişki, kurtulsa da” peşini bırakmayan geçmişi özdeşleşmeyle paralel duygusallık kekremsi
-final dışında- göremeyeceğimiz güneşli bir
Charlie’nin yaşamındaki hataları her defasında bedeninden daha fazla bir tada yol açıyor. Bununla birlikte Brendan
havada açılan Balina (The Whale), biraz
düzeltmek yönündeki beyhude çabasıyla vazgeçmesine neden oluyor. Charlie’nin Fraser’ın Oscar adayı parlak performansının
sonra öyküyü ele geçirecek yağışlı havanın görünürlük kazanıyor. Moby Dick’in alegorik pişmanlıkları yüzünden hastalanan kalbi bu doku uyuşmazlığının üstesinden gelecek
habercisi soluk bir renk paletiyle başlıyor. olarak insan-doğa, insan-toplum arasındaki ve ıstırap çeken ruhu Brendan Fraser’ın kadar “cüsseli” olduğunun altını çizmek
Hemen sonra, üniversitede çevrimiçi çatışmayı anlatmasından hareketle, gözlerinden taşıyor; oradan da hırıltılarıyla gerek. Fresar, göz alıcı bir makyaj ve aşağıda
ders veren Charlie’yle (Brendan Fraser), konumlanmış bir kamera yardımıyla tüm
Charlie’nin ona bakan arkadaşı, misyoner bir yankılanan odaya ve rutubetli havasına
öğrencilerine göstermediği yüzü-bedeniyle gencin “yeni yaşam” çağrısı ve kızı ile eski karışıyor. Aronofsky’nin alışık olduğumuz heybetiyle karşımızda, ayakta dururken,
tezat sesi ve konuşması eşliğinde tanışıyoruz. karısıyla tetiklenen utanç krizleri ise ahlak, zorlayıcı anlatısı, kamerasını emanet ettiği “sadece kısa bir süreliğine, kendi yaşamımız
Öğrencilerinden bir deneme yazmalarını din, toplum ve insan mirası yörüngesinde Matthew Libatique’in çerçevelemesiyle üzerine düşünmemizi sağlıyor.”
Köksüz bir insanım
Puanım: 7/10