Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                17 EKİM 2021
6
İmbros’tan Gökçeada’ya bir hüznün hikâyesi
Gökçeada, 
Ege’nin 
Bu yıl ödül Cevat Çapan’a
lacivertine 
doyulan 
Bir şiir 
plajlarıyla 
İki günde 
olduğu kadar, 
yarışmasından 
yakın tarihin 
DÜŞÜNDÜKLERİM
anılarıyla da 
notlar
yüzleşilen 
eşsiz bir yer. 
başlar ada 
Yunus Na-
di Şiir Yolunuz 
2021
Yarışması’na 
mutlaka 
da her zaman olduğu gibi 
düşsün bu 
çok sayıda kitap ve dosya ile 
katılım oldu.
Türkiye’ nin en 
Hepsini tek tek, elden gel-
ATAOL 
batısındaki en sevdası
diğince inceledim.
BEHRAMOĞLU
Elden geldiğince diyorum, 
büyük adasına. 
çünkü bu tür okumalarda eksik 
“2 kısa 
ya da yanlış değerlendirmeler her zaman söz konusudur. 
günde nasıl 
Bu nedenle değerlendirme kurullarında bulunmaktan Rum 
da yine elden geldiğince kaçınıyorum.
mezelerinin, 
ada sevdalısı 
Şu anda, Yunus Nadi adına düzenlenen ve yıllardır sür-
ada şarabının tadına 
olunur’’ 
mekte olan şiir yarışması değerlendirme kurulu üyeliğim, 
doymadan ve tabiiki 
anımsadığımca bu alandaki tek üyeliğimdir…
Kastro’da, Semadirek’in 
dersinin, 
Yazarı olduğu gazetemizin ve yarışmaya adını veren 
arkasından sessizce 
en güzel 
kişinin kimliği böyle bir görevi üstlenmiş ve sürdürmek-
Ege’nin mavi sularının 
te oluşumu gerekli kılıyor… uygulaması 
içine kayan güneşin 
HHH
batışını izlemeden 
Gökçeada...
Bu yılın ödülü şiir çevirmeni, öğretim üyesi ve şair 
dönmeyin.
Cevat Çapan’ın oldu.
Değerlendirme kurulunun kararı oybirliğiyle alındı.
Şiire hem çevirmen hem şair olarak büyük emek ver-
miş seçkin bir edebiyat adamının bu ödüle hak kazanmış 
unan mitolojisinde de-
olması kuşkusuz olması gerekendir.
VOLKANİK BEREKETLİ TOPRAK
nizlerin tanrısı Poseidon, 
Fakat kitapları ve dosyaları incelerken dikkatimi çeken 
kardeşleri gibi, Olympos 
çalışmalardan söz etmenin de hak tanırlık olacağını dü-
Y
Dağı’nın karlı zirveleri- ökçeada ya da 2600 yıldır bilinen Hagios Dimitrios tepesi volkanik bir olu-
şündüm ve bir yazıyla bu çalışmaların özellikle dikkati-
ni tercih etmemiş, sara-
mi çekenlerinden söz etmek istedim…. ismiyle İmroz, sörf ve dalış tutkun- şum. Zaten ada toprağının yüzde 75’i de 
yını, İmroz (Gökçeada) ile Tene- Glarının, hafta sonu şehirden kaçış volkanik özelliğe sahip. Dolayısıyla an-
HHH
dos (Bozcaada) arasındaki bir yer-
“Bir Uçurumun Haritası” adlı kitabıyla yarışmaya ka- planları yapanların gözde adresi artık. tik çağdan bu yana, bağcılık ve şarapçılık, 
LALEHAN 
tılan Alphan Akgül’ün adını ilk kez duyuyor oluşum de, Ege’nin mavi derinliklerinde in- Adada 300 kadar yerleşik Rum nüfusunun önemli geçim kaynaklarından biri olmuş. 
UTKAN
gerçekten de benim eksikliğimdir. şa etmiş. Altın arabasını çeken alev 
bir bölümü, geçmişteki zorlu şartlara rağ- Gökçeada’nın merkezi, eskiden Pana-
lalehan-70@
Yarışmaya katıldığı kitabındaki şiirler ilgimi çekince bi- yeleli atları ne zaman suyun yüzü- men ata toprağından kopamayanlar. Bir gia Mahallesi olarak adlandırılmış. Fener 
hotmail.com
yografisine baktım. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniver- ne çıksa İmroz’da fırtınalar kop-
bölümü ise yıllar sonra yaşadıkları şehir- Rum Ortodoks Patrikhanesi’ ne bağlı olan 
sitesi Sanat Tarihi Bölümü’nü bitirdikten sonra Bilkent 
muş. Poseidon kış aylarında seya- lerden çıkıp ata toprağına geri dönenler. Metropolit merkezi ve kilisesi, merkezde-
Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’nden yüksek lisans hat etmeyi daha çok seviyor ola-
Kabatepe Limanı’ ndan bineceğiniz gemi ki Fatih Mahallesi’nde. Metropolit kili-
ve doktora dereceleri almış.Washington Üniversitesi’nde Eski 
cak ki, kışın kopan Kuzey Ege fırtı- ile hava şartlarına göre 1.5-2 saat süren sesinin hemen yanıbaşında da Fatih Ca-
modern şiir kuramları, metafizik şiir ve yaratıcı yazarlık 
naları sebebiyle adanın anakara ile 
bir yolculuk sonrasında Gökçeada’ ya va- misi var. Gökçeada’nın 5 eski köyü koru-
köylerin, 
konularında çalışmış. Doktora çalışmasının adı özellikle 
olan bağlantısı kesiliyor sık sık. Ta- rıyorsunuz. Kuzu Limanı’ na yaklaşırken ma altına alınmış şimdilerde. Kaleköy, de-
muhteşem 
ilgimi çekti: Anlamın Sesi. Yahya Kemal Beyatlı’nın Şi-
rihçi Homeros’un İlyada Destanı, 
sizi karşılayan çorak görüntüye aldanma- niz kıyısına yerleşimi olan tek köy. Asıl adı 
ir Estetiği. “Anlamın Sesi” kavramı, üzerine başlı başına 
İmbros’un adına rastladığımız bir yın; adanın iç kesimleri ve köyleri olabil- Kastro olan köyün tepe noktasındaki kale 
bir 
düşünmeye değer. Bu tez çalışması kitap olarak yayım-
başka kaynak. 10 yıl süren Troya 
diğince yeşil ve üzüm bağları, zeytinlik- kalıntısı, gün batımını ve Semadirek man-
yaşanmışlık 
lanmış. Oktay Rifat’ın şiirleri üzerine de yine kitap ola-
Savaşı sonrasında, bir sabah, tahta- ler ile kaplı. Limana yaklaşırken görünen zarasını en keyifle izleyeceğiniz yer. 
rak yayımlanmış bir çalışması var. Her ikisini de okumak 
barındıran 
dan yapılmış bir at bulur Troyalılar 
isterim. Şiirimiz üzerine yapılmış bilimsel değer taşıyan 
kent kapısında. Akaların da artık sa-
eski taş 
çok az çalışma olduğu için bu alandaki ürünlerin özel-
vaşmaktan yorulduğunu, atı ise ken-
evlerin 
likle önemsenmesi, izlenmesi, desteklenmesi gerekiyor.
dilerine hediye olarak bıraktıkları-
Yortu zamanı 
Alphan Akgül özgün ve iyi bir şair. Yukarıda adını an-
nı düşünürler. Oysa 1000 gemiden 
arasından 
dığım çalışmalarından anlaşılabileceği gibi modern şiiri-
oluşan Aka donanması İmbros’un 
tepelere 
mizi ve kuşkusuz modern Batı şiirini biliyor, tanıyor. Tam 
kafeler dolup 
arkasına saklanmıştır. Troyalıların 
olarak tanımlayamadığım bir nostaljiyle beni kederlendi-
tırmanın, 
atı kente almasıyla birlikte, saklan-
ren bir şiirini bu yazıyla birlikte okuyacaksınız…
dıkları İmroz’dan çıkarak kenti ele 
köy 
taşıyor
İlgimi çeken, beğeniyle okuduğum bir başka kitap Hay-
geçirirler. 
dar Eroğlu’nun “Tuyuğlar”ı oldu. Yaşamını yıllardır ülke kahvelerinde 
dışında sürdüren Eroğlu’nun ülkesinden de şiirden de (bu 
Köyün limanı antik çağdan beri var olan 
BİR ZAMANLAR 
oturun.
demektir ki dilinden de) kopmadığını biliyorum. “Tuyuğ-
ve 1970 yılında Kuzu Limanı iskelesi-
Adadaki ilk yerleşimin tam olarak Çamaşırhane
Eski Rum 
lar” bunun en son bir kanıtı.
nin yapımına kadar ada halkı tarafın-
ne zaman başladığı bilinmiyor an-
“Tuyuğ”, rubai gibi dört dizeden oluşan bir şiir türü. 
dan kullanılan bir liman olmuş. İstan-
köylerinin cak Kaleköy’deki kalıntılar, bu kö-
kale, Biga ve Bulgaristan’dan ge-
Sözlükte rubaiden farkı, İran edebiyatına özgü rubaide 
bul’ dan 1 hafta süren bir yolculukla gelen gemi 
yün, antik çağlarda da bir yerleşim 
en etkileyici tirilenlerin yerleştirilmesiyle de-
aruzun çeşitli kalıpları kullanılırken Türklerin yarattığı 
açıkta demirler, yolcular ve adaya getirilen mal-
yeri olduğuna dair kanıtlar sunuyor. 
vam eder. Kıbrıs olaylarının başla-
bir nazım şekli olan tuyuğda aruzun sadece bir kalıbının 
olanı ise 
lar kıyıya kayıklarla taşınırmış eskiden. Merkez-
Köyün tepe noktasındaki kalenin 
dığı 60’lı yılların başına kadar, eki-
kullanılması olarak açıklanıyor.
den Kaleköy’e giden ana yoldan ayrılıp döne dö-
yerinde bir pagan tapınağı bulundu-
-şüphesiz- 
li tarlalarıyla, şaraplarının sıkıldığı 
Haydar Eroğlu tuyuğlarından birinde bütün şiirlerini 
ne yükselen bir rampanın ucundaki Bademli ko-
ğu, kale inşa edilirken de bu tapına-
bağları ve köyleriyle, Ege’nin bere-
Shinudi, 
Hayyam’ın tek bir rubaisiyle değişebileceğini söylese de 
ruma altında olan bir diğer köy. Eski adı Gliki 
ğın mimari parçalarından faydala-
ketli sularının ikramı olan çeşit çe-
aşağıdaki gibi bazı tuyuğları bence Hayyam’ın rubaile-
olan Bademli’ ye, “adanın balkonu’’ diyor halk. 
şimdiki 
nıldığı düşünülüyor. 
şit deniz mahsulleriyle cennetin yer-
riyle boy ölçüşebilecek nitelikte: 
1960’ ların öncesinde, Panagia Mahallesi’nde ya-
MÖ VI. yüzyılda Atina yö-
adıyla yüzündeki temsilcisidir İmroz ade-
Yalana yanlışa karnın tok madem,
şayan Rumların bağlarının olduğu yer eski Gliki. 
netimine bağlanan ada, sırasıy-
ta. Kıbrıs’taki dengenin bozulma-
Kalan günlerin az, giden çok madem,
Dereköy. 
Köy kahvesinin üzerindeki 1903 tarihli güneş sa-
la Roma ve Doğu Roma (Bizans) 
sıyla birlikte, İmroz’da da kara gün-
Gününü gün, akşamını akşam et;
ati işlemiyor artık. Ada merkezinden batıya uza-
hâkimiyetine girmiş, 1204 yılında-
ler başlar. Yaptırımlar gündelik ha-
Burada kalan, oradan gelen yok madem!
nan karayolunun üzerindeki ilk köy Zeytinli ya 
ki Latin hâkimiyetiyle, başkent 
yatı kâbusa dönüştürür. Köylerdeki 
Hülya Deniz Ünal’ın “Leçe”si, Arif Berberoğlu’nun 
da asıl ismiyle Hagios Theodoros. Burası, Fener 
İstanbul (Konstantinopolis) gibi, 
okullarda Rumca eğitim yasaklanın-
“Kemikler Konuşsun”u, Abuzer Gülpınar ve Muzaffer 
Patriği Bartholomeos’ un doğduğu köy. Daracık, 
Latin İmparatorluğu’nun sınırla-
ca pek çok aile göç eder adadan. 
Demircioğlu’nun dosyaları ilgimi özellikle çeken başka-
Arnavut kaldırımı sokakları, kimi terk edilmiş taş 
rına katılmış. 
ca çalışmalar oldu. 
evleriyle, geçmişte asılı kalmış bir havası var kö-
Adanın en önemli karakterle-
HAYALET KÖY DİYORLAR
Demircioğlu’nun dosyası “Gün Işığı Soneleri” adı-
yün. Zamanın durduğu izlenimi yaratan köy so-
rinden, Fatih Sultan Mehmet’in hi-
Araziler hızla istimlak edilir ancak 
nı taşıyor. Dosyadaki şiirlerin tümü gerçekten de sone-
mayesine aldığı tarihçi Kritovou-
adanın ulaşımının zor olması bahane 
nin (sonnet) kıta ve uyak düzenine büyük ölçüde bağlı-
los, İstanbul’un fethinden sonra ada 
edilerek değerinin çok altında bedel-
lıkla yazılmış. Zaten ilgimi özellikle çeken de bu oldu. 
halkının paniğe kapılarak güneyde-
ler ödenir toprak sahiplerine. Üç bü-
Demircioğlu 1953 doğumlu bir şair. 2000’li yıllarda ya-
ki Kefalos Burnu’ndan kaçmaya ça-
yük ve bereketli ova istimlak edile-
yımlanmış şiir kitapları var. 
lıştığını, kendisinin aracılık ede-
rek havaalanı, devlet üretme çiftliği 
Bir vezin, kıta, uyak vb. düzenine bağlı olarak yazmak 
rek adadan bir heyeti Fatih’in hu-
ve açık cezaevi inşa edilir. Balıkçılı-
şiire olanak sağlar. Özellikle genç şairlerimizin bu konu-
zuruna gönderdiğini ve yıllık bir 
ğa ve anakaraya yapılan et ihracatına 
da çalışması, öğrenmesi, düşünmesi, denemeler yapma-
vergi karşılığında yerel idare-
getirilen kota, ada halkının elini aya-
sı gerekiyor. Çünkü genellikle ve çoğunlukla şiir konu-
Shinudi (Dereköy), 
nin devamını sağladığını, böyle-
sunda sıfır bilgiyle yazıyorlar. ğını bağlayarak geçim kapısını kapatır. 
ce adadan göçü de engellediği-
kocaman 1965’te Dereköy’e yapılan ceza-
ni yazar... 1927’den sonra, ada-
Galaktoboureko
evi köyün kaderini değiştirir. Farklı 
çamaşırhanesi, eski 
DENİZ ATI nın nüfusu hızla artmaya baş-
yerlerden getirilen mahkûmlar, gün-
zeytinyağı işliği, 
lar, 1960’ların ortasına kadar 
On adım ötede derya içre bir deniz atı var
düz inşaat işlerinde çalışmaya, ak-
kaklarında kafelere rastlıyorsunuz. Bunların ço-
nüfus, ağırlıklı olarak Rumlar-
Nihayetsiz su kümesi içinde kıpırdıyor ve ta oradan 3 sineması, ipek 
şam da cezaevinde yatmaya baş-
ğu, ata toprağına dönen Rumlar’ın işlettiği ka-
dan oluşmaktadır. Adaya ilk nü-
Bana bakıyor, bunu nasıl hissettiğimi bilmiyorum
lar. Adada artan hırsızlık, tecavüz 
dokuma atölyeleri 
feler. Köye, 15 Ağustos’taki Koimisis yortusunda 
Ama ne zaman kıyıya yanaşsam, o da sağa sola fus yerleştirmesi 1947’de başlar. 
olayları neticesinde, Atina, Ameri-
ile adanın en büyük 
giderseniz, bayram için Yunanistan’ dan gelenle-
Kıvrılıp benim olduğum yöne doğru salınıyor 1973’te Trabzon’dan, 1984’te 
ka ve Avustralya’ya hatta elmas ma-
rin ve yerli halkın oluşturduğu bir kalabalık kar-
Ey deniz atı! Kimsin sen? Nasıl oluyor da
köyüymüş bir Isparta’dan, sonrasında Çanak-
denlerinde çalışmak üzere Güney 
Varlığımdan haberdarsın? Nasıl oluyor da şılıyor sizi. Köyün alameti farikası ise sakızlı mu-
Afrika’ya toplu göçler baş-
zamanlar.
O tuhaf vücudunla sen varsın? Çekip sandalyemi, hallebi ve dibek kahvesi. Eskiden, taş dibeklerde, 
lar. 1600 haneli köyün 300 
Sırtımı dönüyorum denize, ama deniz atı hâlâ orada,
demir çubuklarla dövülen kahve elekten geçirilir-
hanesi, ilk 6 ay içinde göç-
Varoluşumla seziyorum onun varlığını...
miş. 200 vuruştan, 100 gr kahve çıktığını söylü-
mek zorunda kalır. Şimdi-
Tıpkı sevgilim, ta uzaktan, yıllar ötesinden bana
yor Diamandis. Zeytinli’den bir sonraki köy, es-
lerde “hayalet köy” diyor-
Baktığını sezdiğim gibi... Cam, taş ve ispirto yığını içinde
ki Agridia, şimdiki adıyla Tepeköy. Köy merkezin-
lar eski Shinudi’ye. 1991’de 
Gözlerindeki son buğuyu sildiğim andan beri
deki kilise, Başmelek Gabriel’ in, Hz. Meryem’ e 
kapatılan ve salça fabrika-
Yaklaşık bin yıldır bakıyorsun, tıpkı o deniz atı
gebeliğini müjdelediği 25 Mart Müjde Günü’ ne 
sı yapılan cezaevinin ağır-
Gibi... Nasıl oluyor da, olmadığın halde varsın
adanmış. Dolayısıyla, kilisenin ismi, “Evangelis-
lığı, köyün üstünde hâlâ. 
Yosunlar değince vücuduna, ağır bir melankoli
mos tis Theotokou”. Pazar sabahları, ayinden çı-
İskânla getirilen güney-
Çöker üstüne, - “O sen misin?”, Öpünce suyun
kan köy halkı, meydandaki çınarın altında, köy 
Adanın 
doğu halkının yanı sı-
Teni dudaklarını, çizgisi kaybolur yüzünün,
kahvesinde oturuyor. Buraya oturunca “galak-
bilinen en eski 
ra birkaç Rum aile 
- “O sen misin?”, Taksim meydanında, anıtın önünde
toboureko’’, tadılması gerekenlerden. Sütlü mu-
adı İmroz (İmbros) 
yaşıyor köyde an-
Havada sıkılı yumruğun, bakışlarını kaçıran
hallebi ile doldurulan böreğin, şerbet ile buluş-
Gökçeada olarak 1970 
cak, yıkıntı evle-
Kim varsa ona vurmak için, - “O sen misin?”,
masından oluşan galaktoboureko, frappe ile taç-
yılında değiştirilir, 
Bak, çekildi sular, kızıl bir mermere döndü sahil, rin arasında yürür-
landırılıyor genellikle. Tepeköy, 15 Ağustos yortu-
demografik yapı ise 
Ve son ziyası güneşin, söndü çoktan, ken geçmişte yaşa-
sunun en coşkulu yaşandığı köylerden biri. Ayin-
çoktan değişmiştir 
ama o deniz atı hâlâ
nan acıları hissedi-
İmbros, sörf ve dalış tutkunlarının, hafta sonu den sonra keşkek dağıtılıyor, eğlence sabaha ka-
kıpırdıyor suda. artık.
yor insan yüreğinde 
ALPHAN AKGÜL
şehirden kaçış planları yapanların gözdesi... dar devam ediyor...
Mağrur ve Devrimci...
istemsizce.
OKUDUKLARIM - İZLEDİKLERİM
Fotoğraf: Aykut Küçükkaya
            
    
