03 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 3 MART 2019 Bir sokak köpeğini sevdiğinde mutlu olmuyorsan bir doktora danış Babaannem artık çok rahat Üzgünüm kötü insanlar var. Kolay diye kötüyü seçip gamsız gamsız uyuyan. Onlara da yazık. Üç günlük dünyada kötü yaşamak. Bilmiyorum iç hesaplaşmalarını, bir parça vicdanları vardır herhalde, kendi ıstıraplarını yaşıyorlardır... O yuncu Deniz Çakır, yeni dizisi Vurgun’un setiyle, tiyatrosu Beyaz’ın sahnesi arasında, zamanla yarışıyor. Beyaz’ın ikinci sezonu. Vurgun’un ilk dört bölümü yayımlandı. Çakır, Vurgun’da aşkını yıllarca kalbine gömmüş bir anneyi, Beyaz’da ise hayallerini gerçekleştirememiş bir kız kardeşi oynuyor. Aslında o hep, hayatla derdi olan kadınları oynuyor. Ekrana, sahneye taşıdığı kadınların derdiyle, kendi ‘derdini’ unutuyor. Şu sıralar en çok hoyratlıktan, çocuklara, hayvanlara ve doğaya vurulan darbelerden dertli. “Kimsenin içine o kadar girmedim ama hakikaten yaşıyor mu yaşamıyor mu diye anlamadığım insanlar var. Hayat öyle bir şey değil. Hiçbir şey durduğu gibi durumyor. Biraz uyum gerekiyor, teslim olmadan. Körü körüne teslimiyet maalesef yapabildiğim bir şey değil, belki yapabilsem daha huzurlu bir hayatım olurdu ama benim söz ettiğim akışla flört etmek” diyor. Çakır’la yeni dizisini ve hayattaki ortak dertlerimizi konuştuk. u Vurgun’da bir anneyi oynuyorsun... Reyhan. Anne olsam belki de anneyi oynamak bu kadar maceralı gelmezdi. Zaten insan olmak, insan kalmak, duyarlı olmak, duyarlıyken dik durabilmek zorken bir de anne olunca hayat daha da yorucu ama şahane. Garip bir şekilde birlikte oynadığım çocukları da anneleriymişim gibi sahipleniyorum. u Reyhan’ın annelik ve aşk arasında seçimi var. Çocuk için yapılmayacak bir şey yok bence. Ama, ‘bütün anneler çocuklarını seçer’e katılmıyorum. Çünkü bir sürü anne görüyorum, maalesef çocuklarını seçmemiş, bir sürü çocuk ebeveynine annelik yapıyor bu ülkede, dünyada her yerde. Büyümek zorunda kalmış çocuklarla dolu etrafımız... u Ne düşünüyorsun Reyhan’ın seçimiyle ilgili? Çok benim kafada biri değil Reyhan. Ben olsam hayatıma devam ederdim, 10 yıl bir adamı beklemezdim. Onu her zaman kıyımda tutardım ama hayat bir hediye. Hakkını vererek yaşamamız gerekiyor. Her gün yeni bir gün. O kadar dünle yaşamak ıstırap verici. TESLİM Mİ OLACAĞIZ? u Deniz Çakır, hayatın hakkını verebiliyor mu ? İnsanız, bazen yapamayabiliyoruz. Ama hep kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Bir sürü şey oluyor. Dün gördüğümüz arkadaşlarımız hayatta olmayabiliyorlar, dolayısıyla gün bugün. Eften püften şeylere de o kadar kafayı takmamamız gerekiyor. Her şey bizim yaşamamız için var, acısıyla tatlısıyla. u Her güne bu düşünceyle mi başlıyorsun? Müzikten çok destek alıyorum. Alarmım bile şarkı. Ama en önemli duygu büyüdükçe öğrendiğim, hep söylüyorum, şükran duymak. Eskiden babaannem söylerdi anlamazdım. Şimdi anlıyorum, şükretmenin, minnet duymanın ve bunu sesli olarak da dile getirmenin kıymetini. En zor durumda bile. Nefes alıyorsun işte, yaşıyorsun. Şükür ki içimde bir yaşama enerjisi var. Şuraya baktığımda (Boğaz) Allahım ne kadar güzel martılar diye gerçekten içim pır pır oluyor. u Nasıl uyanıyorsun sabahları? Ben kaygılı bir tipim. Çok kaygılı bile uyansam, yatak odamın penceresinden gördüğüm bahçenin yeşili ruhuma değdi mi o yük azalıyor. Müzik açıyorum, kahvemi yapıyorum. ‘Hayat bu’ diyorum. Şartlarımız bunlar. Bunlarla yaşamayı öğreneceğiz. Ne yapacağız? Teslim olup, kaderimiz buymuş mu diyeceğiz? Böyle bir tip hiçbir zaman olmadım. Olmayacağım. Ne olursa olsun olmayacağım. u Hayatla ve kendinle barışıksın yani... Şöyle de anlaşılsın istemem. Çok pozitif değilim tam tersine, hop diye kaygılar sarar beni ama beslenecek çok fazla şey bulabiliyorum kendime... Çalışıp da yapamayacağım hiçbir şey olmadığını düşünüyorum. Herkesin içinde bu güç var. u O gücü açığa çıkaramayanlara tavsiyen var mı? Dene. Durma. Hiçbir şey denemeden bayrağı indiren insanlar var. Çok zor hayatlar var, benim hayatım ne ki, o hayatları gördükçe, nefes alamayacak gibi hissediyorum ama denemek la Fotoğraf: Vedat Arık Keşke insanların zihinlerine girebilsem. Anlayamadığım, birine sebepsiz kötülük yapmak ve umursamamak. Karşındakinin ailesi olduğunu, cümlenin belki zayıf bir anına denk gelip kocaman bir yara açacağını önemsemeden konuşmak. İçim acıyor. Erkek şiddetini, erkeklerin kendilerinde bu hakkı görmelerini algılayamıyorum. Geçmişe göre umut görüyorum. Kadınlar olarak daha çok yan yana durabiliyoruz. Yasalar var, yargıçlar iyi örnekleri çoğaltmalı. ‘Başarı görece bir şey. Bana göre anahtar, severek yapmak. İşimi seviyorum. Gerekirse üstüne para vererek yaparım.’ ‘Miskin değilim, evde zaman geçirmeyi de severim. Evde yol arkadaşm kedim Şati var. Şatifilli’den geliyor adı. Halil Ergün, Ferhunde’ye Şatiffilli derdi. Benim ilk en kıymetlim Ferhunde...’ zım. Devamlı şikâyet eden ama hiçbir şey yapmayanlar çok kalabalık. Git yaz, yürü, köpek sev... Bir sokak köpeğinin kafasını sevdiğinde mutlu olmuyorsan da git bir doktora danış. İnsanlığınla ilgili kendini sorgula. O köpek sana öyle baktığında hakikaten içine çocuk girmiş gibi olmuyorsan, git kendinle bir ilgilen. Hani incelikler? u İyi mi çok, kötü mü sence? Çok kötü var. Kötüye meyletmek çok kolay, birileri hakkında vır vır konuşmak, birine iftira atmak, yalan söylemek... Ama bence sevginin enerjisi, kötülükten çok daha yüksek. İnsanlar içlerini açabilseler sevgiye. Bırak bir karşılık bekleme, bir dur, bir sev önce... Varsın hata olsun, kazık ye... Yargılamıyorum da kimseyi, korkuyoruz ve hemen tabularımıza sığınıyoruz. u Sevginin kaynağı çocukluk mu? Nasıldı seninki? Kesik kesik çocukluk anılarım. Belki de o kadar mutlu bir çocukluk geçirmediğim içindir... En çok hatırladığım babaannem, o büyüttü beni. u Dizilerini izliyor mu babaannen? Tabii ki. Akladım nihayet kendimi. İlk dizilerimde kötü kadın olduğum için çevreye açıklama yapmak zorunda kalıyordu, torunum aslında böyle değil diye şimdi çok rahat. İyi karakter oynadığım için gurur duyuyor. Artık onun babaannesiyim diyebiliyor. u Seni ilk izlediğinde ne demişti? İlk beni tiyatroda mezuniyet oyunumda izledi. Macbeth oynamıştık. Anneannemin ve babaannemin tepkileri çok ilginçti. Leydi Macbeth ölür, uşak girer, “kraliçemiz öldü efendim” der. “Allah göstermesin” dedi anneannem sesli bir şekilde. Babaannemden de çıktığım her sahnede şu fısıltı duyuluyordu: Benim torunum, benim torunum. (gülüyor) u Şimdilerde seni en çok rahatsız eden şey ne? İnsanların uslübu o kadar hoyratça ki. İncelikler diye bir şey vardı ya hani incelikler. Kıymetli şeyler. u Kadın olduğun için hiç ayrımcılığa uğradın mı? Çoook, her zaman. Örneğin magazin... Bilerek ya da bilmeyerek bir kadından bahsederken bir maldan bahsediyorlar, aynı şeyi erkek yaptığında onun hakkıymış gibi bahsediyorlar. Böyle bir uslupsüzluk var mı? hilal köse “Vicdan kıymetli bir duygu, umut kıymetli bir duygu, şükran kıymetli bir duygu ve insan bu hoyrat hayat düzeni içinde yaşarken önce kendine bunları hatırlatmalı. Bunları birine hatırlatmak ekstra kıymetli.” CTucaommmha.utmrr’iıdyeet “Geldik gidiyoruz. Hakkını versene yaşamın elinden geldiğince, zorlasana biraz hayatı... Ben... İşimi yapıyorum. İyi insan olmaya, doğru bildiğimi yapmaya doğru durmaya devam ediyorum.” ‘Bazı insanlar doğaya kapatmış kendini, bakmıyor. Ağacı da aynı renk görüyor köprüyü de. Sen ona şu yeşil ağacı kesme nasıl diyebilirsin ki?’ giden sekiz cana... Katiller mutlaka bulunmalı. Gümüşlük’ün simgesiydi köpekler. Evden çıkarsın yarenlik eder. Kimin haddine bir canlıya zarar vermek. Aklım almıyor. Ha bir köpeği öldürmüşsün ha bir bebeği. Yasa da çıkmadı. Nasıl çıkmaz böyle bir yasa? Elimden ne geliyorsa sonuna kadar yapacağım. Dünya bizim değil ki. Biz kimiz? Sokağı onlardan nasıl alırız? Doğa talanına... Hiç mi canın yanmıyor yahu? Senin gözün hiç mi güzeli görmek istemez? Lanet olsun yine indir paranı cebine ama dokunma bizim canlımıza, ağacımıza, kuşumuza, böceğimize, toprağımıza. O kadar hoyratız ki, kendimizin kıymetini bilmiyoruz ki, doğanın kıymetini bilelim. Her şeyden önce kendimize yaptığımız ayıp, farkında değiliz. 8 Mart’a, kadınlara... Susma. Susma çünkü gittikçe çoğalacak, kızının başına gelecek. Yapma, kader haline getirme. Hiçbir kadın yaşadıkları yüzünden kendini yalnız hissetmemeli. Kimsenin kimseye şiddet uygulama hakkı yok. Özellikle çocuklar, Allah çocuklara zarar verenlerin cezasını bin türlü versin, duygumun karşılığı bir söz yok, Allah onları, nokta, nokta, nokta. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle