28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

JAMES BALDWIN’DEN ‘BEN SENİN ZENCİN DEĞİLİM’ Amerika’daki siyahi mücadelenin katledilmiş üç sembol ismi; Malcolm X, Martin Luther King Jr. ve Medgar Evers. James Baldwin, Amerika’daki ırkçılığa karşı mücadelede farklı yöntemleri benimsemiş bu üç “siyah adam”ın ortak arkadaşıydı. Baldwin’in tamamlayamadığı Remember This House adlı romanına ait notları, başka belgelerle bir araya getirip derleyen Raoul Peck’in, aynı adla sinemaya da uyarladığı Ben Senin Zencin Değilim, Amerika’daki “zenci”nin o değişmeyen hikâyesini anlatıyor. Kitabın çevirmeni Sevin Okyay ile konuştuk. ‘Dünya beyaz değil!’ GAMZE AKDEMİR [email protected] n James Baldwin’i çevirmeye nasıl karar verdiniz? Onu ilk kez İstanbul’u ziyaretinde, öğrencisi olduğum Amerikan Kız Koleji’ne geldiğinde görmüştüm. 18 yaşındaydım. Çıktı kürsüye, üç dakikada insanı esir alabilen bir insandı. Çok iyi bir konuşmacıydı. Sander Kitabevi’ndeki imza gününde kitaplarını imzalattım. Çok sevdiğim bir yazar, bir eylemciydi. O nedenle severek yaptığım bir çeviri oldu. En büyük şansım, Baldwin’in tüm kitaplarını okumuş, kendisiyle tanışmış ve o dönemi yaşamış olmam sanırım. n Raoul Peck, Baldwin’in notlarını derlemeye nasıl karar veriyor? Peck bir film yapmak istiyor ve Baldwin’in kız kardeşi Gloria KarefaSmart’ı akıl ve onay almak için ziyaret ediyor. Gloria abisinin kendi Amerika hikâyesini, katledilen üç arkadaşı Medgar Evers, Malcom X ve Martin Luther King’in hayatlarıyla birlikte anlatmak üzere hazırladığı ama bitiremediği kitabı Remember This House’un topu topu otuz sayfalık taslaklarını teslim ediyor. Raoul da bu yazılmamış kitabı yazmak, bitirmek ve filme çekmek için kolları sıvıyor. Ben Senin Zencin Değilim bu çabanın ürünü. Hayranı olduğu Baldwin’in düşünce biçimini bugünün bağlamıyla buluşturuyor. n Ben Senin Zencin Değilim sözü size ne ifade ediyor? Üç devrimci ve üç farklı yaklaşım var. Her birinin Ben Senin Zencin Değilim’e ilişkin mücadele tavrı fark lı. Biri daha politize biri daha sosyalist biri daha öfkeli bakıyor. Öfkeli bakan Malcom X tabii çünkü o biraz siyah iktidarcı. Martin Luther King barışçıl, şiddete ne olursa olsun başvurmamanın bir silah olduğunu düşünüyor. Medgar Evers ise, ki en genç ölen, ikisinin ortasında gibi yöntem açısından. Malcom X ile Martin Luther King arasındaki metodolojik farklar derin. Mesela 1963’te X, King ve Dr. Kenneth Clark buluşurlar. Orada Malcom beyazlığı temsil eden modern bir Tom Amca olmakla suçlar King’i. Fazlasıyla iyimser bulur onu. King ise sevgiyi temel alır ve şiddete sonuna kadar karşıdır kimden gelirse gelsin. Süreç içinde ikisi de aralarında o kadar da büyük fark olmadığını anlamışlar aslında. Sadece önerdikleri mücadele şekli farklı. Kurtuluş ARI James Baldwin üçünü de yakından tanımış. Evers’i daha çok sevmiş gibi geldi bana. İlk öldürülen, en gençleri olan Medgar Evers’tı. Evers 1963’te, Malcom X 1965’te, Martin Luther King de 1968’de katledildi. Farklı mücadele biçimlerini benimsediler ama kitabı yayıma hazırlayan Raoul Peck’in dediği gibi ırksal karmaşanın sisini ortadan kaldırdılar. Sistemin ciğerini okudular. Baldwin üçü arasındaki tüm farklılıkları ve bağıntıları buluşturmaya karar vermişti. Bu kitabı bunun bir göstergesi. n Baldwin de Peck de yapıtlarında an be an Amerikan Rüyası’nın ipliğini daha da pazara çıkarıyorlar. Her ikisi de Amerikan Rüyası sözünün tamamen palavra olduğunu düşünüyor. Amerikan Rüyası sözden öteye hiçbir zaman geçmedi. İşte Amerika’da ya şanan son durum gösteriyor ki linç kurumu kalkmamıştır, yaşanan son olay düpedüz bir linçtir. n Baldwin’in notlarında canlı yayınlar, kamera kayıtları, televizyon programları kanalıyla o fantezinin piyasaya nasıl sürüldüğü vurgulanıyor. Baldwin’in işaret ettiği gibi Amerika’da çok uzun süre iki hayat olagelmiştir. İşte ilki Doris Day ve Gary Cooper’ın bembeyaz ve toz, pembe grotesk imgeleri; öteki de yeraltında, reddedilmiş Ray Charles’ın sesi ve yüzü. n Madalyonun öteki yüzüne bakarken Baldwin “Kendi ırkçılık tarihimle de yüzleştim” diyor. Baldwin’in beyazlara bakışı tam olarak nedir? Güvensizlik. Ona göre bütün Batılı uluslar bir yalan ağına, yapmacık hümanizmalarının ağına takılmış. Tüm beyaz Amerikalıların şeytan olduğuna inanmı yor ve başkalarının da buna inanmasını istemiyor ki Malcom X ile ayrıştığı nokta da budur. Yaşadıklarını, hislerini ne yaparsak yapalım hayal edebilmemiz çok zor. Bu kitap okunmalı ve filmi de kesinlikle izlenilmeli. Oscar adayı olmuştu ama ne yazık ki alamamıştı. Müthiş etkili, harika bir film. n Paris’e kaçarcasına gitmiş James Baldwin. Ülkesinde sürekli korku içinde, çalışamıyor. Cebinde kırk dolarla kaçarcasına gidiyor Paris’e. Toplumsal terörden kaçıyor, her polisin, her patronun, herkesin yüzünde gördüğü o toplumsal tehlikeden uzaklaşıyor. Sonra eşcinsel! Bir defa bunu hiçbir taraf desteklemiyor. Bu konuda herhalde en çok Fransa’da rahat etti. Mesela Giovanni’nin Odası harika bir aşk romanıdır. Birkaç yıl sonra üniversiteye giden ilk siyahi Dorothy Counts’a yolda hakaretler eden, küfürler savuran, tükürenlerin resmini görünce, “Onun yanında olmalıydık!” diye düşünüyor ve Amerika’ya dönmeye karar veriyor. n Ne hissediyor döndüğünde? Yabancı hissediyor. Paris’teki yıllarda ailesi ve Harlem dışında Amerikalı olan, Amerika’nın sembolü olan hiçbir şeyi özlemediğini fark ediyor. Amerika’da hep dipsiz bir duygusal yoksulluk olduğunu hissetmiş. n Ben Senin Zencin Değilim... Yani beyazlara ben senin değilim, ben senin pis zenci derken kastettiğin şey değilim. Bunu sen icat ettin ve neden ettiğini bul, kendine sor, sorgula diyor. Bu ülkenin geleceği bu ülkenin geleceği bu soruyu sorup soramadığına dayanıyor diyor. n Ben Senin Zencin Değilim / James Baldwin / Yayıma Hazırlayan: Raoul Peck / Çeviren: Sevin Okyay / Kırmızı Kedi Yayınevi / 144 s. / Haziran 2020. 6 9 Temmuz 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle