05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖNER YAĞCI’DAN ‘40 KUŞAĞI ŞAİRLERİ’ Şiir toplumun damarını etkiler “40 Kuşağı’nı oluşturan şairler, faşizme, savaşa ve baskı düzenine karşı duruşlarıyla örnek bir aydın tavrı sergilediler.” KADİR İNCESU n “40 Kuşağı Şairleri”ni incelemenizi gerektiren özellikleri neler? Tarih, yaşamın her alanındaki birikimleri en geniş, en ayrıntılı, en bütünlüklü olarak aktarırsa gerçekten bilim olur. Bugünlere nasıl geldiğimizi anlamak için dünümüzün direnişle dolu bir dönemini incelemek boynumuzun borcudur. n Yalnızca şairlerden mi oluşuyor bu isimler? Kimler yer alıyor bu isimler arasında? Elbette yalnızca Hasan İzzettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, M. Niyazi Akıncıoğlu, A. Kadir, Enver Gökçe, Mehmed Kemal, Ö. Faruk Toprak, Arif Damar, Attilâ İlhan, Ahmed Arif, Şükran Kurdakul gibi şairlerden oluşan bir kuşak değil. O yılların solcu dergilerinde ürünlerini yayınlamış olan P. Naili Boratav, Behice Boran, Niyazi Berkes, Adnan Cemgil, Reşat Fuat, Zekeriya Sertel, Mehmet Ali Aybar, Abidin Dino, Suat Derviş, Kemal Sülker gibi yazarların toplumbilimci, si yasetçi kimlikleri; Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Halikarnas Balıkçısı’nın öykücü, romancı kimlikleri öne çıkar. 40 Kuşağı romancıları ya da öykücüleri diye ayrı çalışmalar elbette yapılabilir, yapılmalı. ÖZGÜN, TOPLUMCU 40 KUŞAĞI n Bu isimler hangi koşullarda, hangi düşüncelerle ortaya çıktı? 1940’lı yıllarda dünya büyük bir savaşın içindeydi. Türkiye’de de Turancı, ırkçı, sağcı, gerici bir saldırganlık yükseliyordu. Tek parti yönetimi sola karşı baskıcı politikalar izliyordu. Nâzım Hikmet hapisteydi. Sabahattin Ali’nin başı hep beladaydı ve sonunda öldürüldü. IrkçılıkTurancılık davası, Tan Matbaasının yakılması, Dil Tarih olayları, sol partilerin, gazetelerin, dergilerin kapatılması, kitapların toplatılması, yazarların ve şairlerin hapishanelere doldurulması, sürgünlere gönderilmesi yaşanmaktaydı. Bu koşullarda savaşa, faşizme, baskılara karşı düşüncelerle, direniş odağı olarak 40 kuşağı ortaya çıktı. n Bu düşüncenin dünya edebiyatındaki karşılığı nedir? Önceleri Sovyetler’deki “sosyalist gerçekçilik”le özdeş kabul edildiyse de “özgürlükçü” yanlarıyla özgün, toplumcu bir akım oldular. Eluard, Aragon gibi Fransız direniş şairlerinin nasıl özgün bir yerleri olduysa bizim 40 kuşağının da öyle özgün bir yeri vardır. n Bu isimler ilerleyen dönemde nasıl bir çizgi izlediler? Hepsi de ömrü boyunca özgürlükçü, solcu, sosyalist şair, yazar olarak yaşadı. ‘TOPLUMUN TÜMÜ SOLA DÜŞMAN OLMADI’ n 1940’lardan günümüze toplumculuğa bakış değişti mi? 1961 Anayasasından sonra sosyalist örgütlenmelerin ve yayınların önündeki engeller kaldırılınca göreceli de olsa özgür düşünce kendini anlatmaya başlayınca toplumu elbette etkiledi. 1960’ların ortalarından başlayarak TİP’in, DİSK’in, TÖS’ün, FKF’nin, DEVGENÇ’in doğuşu, toplumun tümüyle sola düşman olmadığının kanıtıdır. n O dönemin farklı anlayışlardaki oluşumları birbirini nasıl etkiledi? Irkçı bağnazlıklar dışında Garipçiler de Anadolucular da toplumcu gerçekçilerin savunduğu savaşa karşı, faşizme karşı, hümanist, özgürlükçü düşünceleri benimsediler. n Kitabınızın sonunda uzun bir kaynakça var. Sözünü ettiğiniz isimlerin hepsinin olmasa da kitapları basılıyor. Bu isimlerin neden görmezden gelindiğini düşünüyorsunuz? Dünyada bir paylaşım savaşının olduğu, yeni kurulmuş sayılacak bir devletin ayakta durma savaşımı verdiği koşullarda bir yandan da iktidara yönelik soldan ve sağdan muhalefet oluşunca iktidarın baskı politikasını dünyadaki dengelere göre çoğaltması yaşandı. Bu baskılar düşünce ve yaratma özgürlüğünü yok edecek bir noktaya kadar geldi. Bunun sonucu o kuşak sanatçılarının yok sayılması ve yaratılarını geleceğe aktarmaları engellenmek istendi. n 40 Kuşağı Şairleri / Öner Yağcı / Telgrafhane Yayınları / 184 s. / 2020. FADİME ÇOBAN ODACIOĞLU’NDAN ‘ÇEVİRMEN ÖYKÜLERİ’ Çeviribilim alanının ‘konum’u Bartın Üniversitesi Çeviribilim Bölümü öğretim üyesi, Dr. Fadime Çoban Odacıoğlu, Çeviribilim alanına önemli katkıda bulunan bir proje gerçekleştirdi. AYŞE NİHAL AKBULUT Ç evirmen Öyküleri: Bir Özbetimleme Çalışması başlıklı bir kitapta somutlaşan bu girişim önemli ve değerli bir derleme. Çeviribilim alanından uygulamacı, eğitmen, yönetici, vb. birçok kişi, alanda mesleklerini gerçekleştirirken başlarından geçenleri çeviriye ilgi duyan, geleceklerini çeviri alanında gören genç kuşak için öykülüyorlar. Böylece onları bekleyen çalışma yaşamına ilişkin somut bilgiler paylaşıyorlar. Onları geleceğe hazırlayacak hem eğ lendirici hem eğitici bir belge, bir eğitim gereci oluşuyor. Gençlerin deyimiyle söylersek, bu kitap onlara çeviribilim alanının konumunu atıyor. Çevirmen adayları bu yolda yürürken kendilerine yol haritası olacak bu kitabı okuyarak belki de akıllarının ucundan geçmeyecek, gerçekdışı gibi görünecek olayların nasıl geliştiğine tanık olacaklar, çözümsüz sorunların derin deneyimlerle nasıl önemsizleştiğini ve hangi yordamlarla çözülüverdiğini öğrenecekler, en çok da, bu alanın kişiyi her dönemeçte beklenmedik olguların beklediği, sürükleyici bir serüvenden daha soluk kesici olduğunu görecekler. Deneyimli çevirmen, çeviri işletmesi yöneticisi ve yılların hocası Prof. Dr. Sakine Eruz Esen, kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısında hem kitabın önemini vurguluyor, işlevini açıklıyor hem de satır aralarına kendisinin yıllardır öğrencilerine bulaştırdığı “çeviribilim” sevgisini serpiyor: “Elinizde tuttuğunuz kitap sizi çeviri etkinliğinin yüreğine götürecek. Akademisyen çevirmenler ve salt uygulamadan gelen çevirmenler size kendi çeviri öykülerini anlatacaklar. Nefes almadan okuyacaksınız ve sonsuz deneyim barındıran bu öyküler yüreğinize dokunmakla kalmayacak, kendi deneyimlerinizle harmanlanarak sizi çevirmen farkındalığıyla sarmalanan çeviri edincinin tam ortasına taşıyacak. Bu kitap size çeviri sürecinde neyin neden, niçin öyle ya da böyle olduğunu saydamlaştırma olanağı sunacak ve çeviribilim alanında ve çeviri uygulamalarında katettiğiniz yola ışık tutacak. Bu açıdan aslında her çevirmenin başucu kitabı olma özelliğini de içinde barındıran bu kitap, çevirmenin deneyimlerle, bilgiyle ve çeviri edinciyle beslenen özbetimleme serüvenini de dile getiriyor.” Çeviribilim alanına özgü bir yordam olan özbetimleme, çevirmenin kendi yapıp ettiklerini aktararak, açıklayarak okurla iletişim kurma çabası, kendi varlığını, amacını, edimini tarihe not düşerek belgeleme çabası olarak da nitelenebilir. Özbetimleme edimi uygulama alanıyla her bilim dalının vazgeçilemezi olan betimleme alanının kavuşma ya da çakışma noktasıdır. Sonuç olarak, bu kitabı hem çevirmen adaylarının hem çeviri alanını merak edenlerin hem de çevirmenin okurla yazar arasında bir köprü kurduğunun bilincinde olan her iyi okurun okumasını salık veririm. n Çevirmen Öyküleri: Bir Özbetimleme Çalışması / Fadime Çoban Odacıoğlu / Gece Kitaplığı / 371 s. / Aralık 2019. 14 14 Mayıs 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle