03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19. İSTANBUL KİTAP FUARI ALPAY KABACALI f~ı ıırınızden başlayaltm.. Altmış yıl \ içertsmde hangıduraklardan geçh, i ^ nereden nereye geldt? Bilindiği gibi şiire çok erken yaşlarda başladım. 1942'de Yedigün dergisi Faruk Nafiz Çamlıbel'in yönetiminde genç şairlerin ürünlerinin yer aldığı bir sayra düzenliyordu. Ben de şiirlerimi oraya gönderiyordum, yayımlanıyordu. Ornan Kemal de, o sıralarda Raşit Kemali imzasıyla şiirler yazıyordu. Yedigün'ün sayfasında, sağ sütunda Faruk Nafiz'in beş altı şiiri yayımlanır, ortada da en beğendiği şiir yer alır. Raşit Kemali'nin şiirleri sayfanın ortasında çıkardı. Bir de Aziz Nesin'in "Vedia Nesin" imzasıyla yazdıkları... Tabii bunları sonradan öğreniyorum. Bu sayfada yer alan şiirler, çoğu nece, bazan aruz vezniyle yazılmıştı. Şiirlerimin Yedigün ve Yarım Ay dergilerinde yayımlanmasının verdiği cesaretle, bunları bir kitapta toplama hevesine kapıldım. 1943'te, on, on beş şiirimi Tomurcuk adlı kitapta topladım. Erken başlama, bu... Biliyorsunuz, o yaşlarda bir yıl bile önemli gelişmeler yaratır çocuklar, gençler üzerinde... 1943, benim şiirde ilk değişimleri yakaladığım yıl oldu. O yıl Istanbul ve ServetifününUyanış dergilerini tanıdım. Ikisi de Halkevine gelirdi. Istanbul, aynca bayide satılırdı. Sonradan öğrencum: Oktay Akbal, yirmi üç, yirmi dört yaşlannda bir delikanlı ve Servetifünun'un sekreterliğini yapıyor. Derginin o dönemdeki başlıca özelliği, hem yenilikçi edebiyatın, yenilikçi şiir hareketinin öncüsü, nem de başka dergilerden son derece nesnel davranarak alıntılar yapıyor; bu dergilerde çıkmış şiirlerden, öykulerden söz ederek kendi okurunun dikkatini çekiyor. Ben de bu dergileri ilgiyle izleyen okurlardan biriyim... Böylece bizim solcu arkadaşların, ustalann çıkardığı Yürüyüş dergisini de izleme olanağı buldum. Bir taraftan da Necip Fazıl (o kadar çıldırmamıştı daha) Büyük Doğu dergisini yayımlıyordu. Bu dergide Sait Faik yazıyor, Bedri Rahmi'nin güzel şiirleri yayımlanıyor... Dergi haftada bir çıkiyor. Onu da izleme olanağı buldum. Bütün bunlar, bana Orhan Veu ve arkadaşlannın "Garip" hareketi dışındaki yenilikçi hareketleri tanıma olanağı verdı. Bu ofanak da, o yaştaki bir genç şair adayına yeni çizgenler açıyordu. Aynı yıl da Attila Ühan sayesinde Nâzım Hikmet'in kitaplannı okuma fırsatını buldum. Bütün bunlardan sonra, yazdığım şiirleri, 1944'teZevklerin ve Hüfyaların Şiirleri adlı kitapta topladım. Bu ikinci îdtabımda, bugün de "ne iyi etmişim de yazmışım" dediğim kimi parçalar var. Fuann Onur Yazarı Sükran Kurdakul i 1948'de askere gidince, yalnız Divan şiiriyle ve tiyatroyla ilgilenmek zorunda kalaım. Sürgün alayındaydım. Milli Eğitim Bakanlığı klasiklerinin yanı sıra, Konservatuar'ın tiyatro dizisi yayımlanıyordu;, ancak onlan okumama izin verdıler. " Askerlikten sonra tiyatro yapmak istiyorum" diyerek izin aldım. Divan şiiriyle ilgilenmeme de karışmıyorlardı. O iki yıl boyunca şiire çalıştığımı söyleyemem. Bir yandan da sürekli talime çıkıyorduk... Ştmdikı değerlendırmelerinıze göre sıırde kendı sesınızt hangı dönemde bulauy nuz İki dönem var... Askerden döndükten sonra işsizlik sorunu başgösterdi; şairliğe en yakın iş bulma olanaklarını zorlamak söz konusuydu. Dolayısıyla şıirle yeterince ilgilendiğimi, yeterince çalışabildiğimi söyleyemem. Daha sonra, Fethi Naci ve Arif Damar'la birlikte çıkardığumız Yeryüzü dergisinde, toplumsal duyarlılıkları olan dizelerden oluşan şiirlerde kendi sesimi buldu ğum yazıldı sonradan... Ben de o kanıdayun.O dönem dekısasürdü. 19511953. Önce Yeryüzü, sonra Beraber dergilerini çıkardık. Yine de, o yıllarda yayımladığim şiirlerden pek azını kitaplarıma aldım. Bunlann içime sinen yapıda olmadıklannı düşünüyorum. Demek ki o sıralar yirmi beş yaşlanndayım... Erken başlamış bir şairin ikinci ya da üçüncü evresi diyebiliriz. Ama ben bunları o evreye yakışan örnekler olarak görmemiştim. 1953'te hapse girince nücrede, kendime özgü siire hangi kaynaklardan yararlanarak ulaşabileceğimi çok düşündüm. Önce kâğıt kalem de vermiyorlardı, sonra verdiler... Orada yazdığım şiirleri Giderayak kitabında topladım. Onlar ciddi çalışmanın ürünlericur, diyebilirim. Bundan sonra da şiire çalışma kavramı üzerinde düşünmüş bir şair olarak yaratılarımla baş başa kaldım. Onlarda bile zaman zaman bunu Memet Fuat da belirtti ilk gelen esinlere bağlı dizeleri sevme rahadığı görülür bazı şiirlerimde... Demek ki, çıraklık dönemi, 19421952, aşağı yukan onyıl... 1960 sonrası değerlendırılırken de, samrtm sıırtniztn kendi yatağında aktığından söz edüecektır. 19551960 arası dönemde, hapishaneden sonra, gece yanlanna kadar, natta sabahın üçlerine dörtlerine kadar, Rıfat IIgaz'la birlikte Tan gazetesinde calıştık. Düzeltmenlik yapıyoruz... Gündıiz saat ondan sonra Varlık'ta düzeltmenlik yapıyorum. Bu tempo içerisinde şiire çalışmak çok zor... Hedef, Ataç Yayınlan'nı kurmak. Yine bu arada YeDcen dergisini yönetiyorum... Şiire çok erken başlamanın getirdiği bir yetenek var ama, bunun koşutunda bir şairlik dönemi sürdürdüğümü söyleyemem. Zaten bir baskı dönemi içerisinde yasıyoruz; Giderayak toplatıldı. 142. maddeden yargılanmak da söz konusuydu. Ancak kitabın çıkışı üzerinden altı ay geçtiği için dava düştü... Düzeltmenlik yaptığınız derginin sahibi, yöneticisi Yaşar Nabi Beyinbunlan gözönüne alarak şiiri yayımlamama ihtimali fazla olduğu için, şiirinizi de oraya vermeyi düşünmüyorsunuz. 1960'tan sonra koşuüar değışıyor... Hem yayınevi oturdu, hem şairce sıkıntı ağır bastı... I iiçbir şeye aldınş etmeden şiire çalıştım. îzmir'in îçinde Amerikan Neferi'nde, Halk Ordulan'nda toplanan şiirler ortaya çıktı... Eaebiyatın öteki alanlanndakı çalışmalanmza geçmeden önce, yayınctlık döneminizı sormak isttyorum. Aşağt yukan on bes yıl yaytncıhk yapttnız; bu arada A taç dergisini, Eylem dergisini çıkardıntz. Bu döneme ıliskin ızlenimlennız, deneyimlerıntz, yasantılanntz... Bir arkadaşımla, 1958'de Ataç Kitabevi'ni kurduk. Kitapçı dükkânıydı. Kitap yayınlan hakkı bana aiti. O dönemde üç kitap yayımladım: Tahsin Yücel'den Düşlerin Ölümü, Sartre'ın Duvar'ı, benim derlediğim Içe Kapanış, Beaudelaire'den çeviri şiirler... 1960'a kadar on üç kitap çıkardım. 27 Mayıs öncesinde ara vermek zorunda kaldım. 27 Mayıs'tan sonra yayın temposu hızlandı: Sabahattin Eyuboğlu'nun Mavi ve Kara'sı, Attila Ilhan'ın Ben Sana Mecburum'u, Yaşar Kemal'den Taş Çadasa... Bunlar başka yazarlarda, çevirmenlerde de Ataç Kitabevi'ne eser verme hevesi uyandıraı. O tür kitap yayımlayan başlıca üç yayınevi vardı Türkiye'de: Istanbul'da Varlık'la Yeditepe, Ankara'da Seçilmiş Hikâyeler. Varlık, ayda altı yedi kitap vayımlıyor. Ama onun bıraktığı bir boşluk da var, bilerek bıraktığı bir boşluk... Yaşar Nabi, ilerici mantığa sahip bir editör ve yazar ama, dünya görüşü sınırlı... Bunu söylemekte sakınca görmüyorum. Sözgelimi Silanpaa'nın CUMHURİYET KİTAP SAYI 559 ŞUKRAN KURDAKUL 927'de Istanbul 'da doğdu. îzmir Karşıyaka Lisesi'nde oftaöğrenimine devam ederken Türk Ceza Yasası'nın 142. maddesine aykırı eylemde bulunma savıyla dört buçuk ay tutuklu kaldığı için okuldan çıkarıldı (1946). Istanbul'da banka memurluğu yaparken arkadaşlan ile birlikte Yeryüzü (195152) ve Beraber (1952) dergilerini çıkardı. 1953 ydında Türk Ceza Yasası'nın 141. maddesine aykın eylemde bulunma savıyla bir kez daha tutuklandı. iki yıl süren tutukluğunun ardından, Askeri Yargıtay'da aklandı. Cezaevi'nden çıkınca (Eylül 1955) Tan, Yeni Gazete ve Varlık Yayınlannda düzeltmenlik yaparak geçimini sağladı. Bir yandan da Yelken dergisini yönetti (195862). Daha sonra Ataç Yayınevi'ni kurdu (195876); Ataç (196264) ve Eylem (196466) dergilerini çıkardı. Türkiye Yazarlar Sendikası'nın yönetiminde yer aldı; ikinci başkanlığa getirildi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra açılan Türkiye Yazarlar Sendikası davasında arkadaşlanyla birlikte yarcüandı., aklandı. PEN Yazarlar Derneği'nin kuruculan arasında yer alan Kurdakul, üç dönem de Pen başkanlığında bulundu (1991 1997) îlk şiir kitaplannı çocukdenecek yaşta yayımlayan (Tomurcuk, 1943; Zevklerin ve Hülyalann Şiirleri, 1944) Kurdakul'un şür kitaplan Giderayak (1956), Nice Kaygüardan Sonra (1963), Izmir'in îçinde Amerikan Neferi (1966), Acılar Dönemi (1977), Ökselerin Yöresinde (1984), Ölümsüzlerle (1985), Bir yürekten Bir Yaşamdan (toplu şiirler 1993) ve îhtiyar Yüzyıla (1997), vb. Kurtuluştan Sonra (1973),OnlannÇocuklan, (1975) Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (1971), son olarak dört cilt halinde yayımlanan Çağaaş Türk Edebiyatı (ilk basım 1976, 1987) ve başka çalışmalan da anılmalıdır. Toptansahstyasal hayata bataş Biliyorsunuz, ben erken yaşta hapse girdim. On sekiz yaşım yeni bitmişti... 19441946... Bu iki yuda şiirim değişebildiği kadar değişti. Toplumsalsiyasal hayata bakışım da değişti... Bunu çok doğal karşılamak gerekir; 1945'te savaş bitmişti, Sovyeder Birliği'nin işgal ettiği ya da kendi açıklamalanna göre "kurtardığı" ülkelerin yanı sıra, Ingıltere, Fransa gibi ülkelerde sol partiler büyük ilgi görmeye başlamıştı. Bu, edebiyata da yansıdı. Bizim edebiyatımızın geleneğinde iki büyük etki söz konusudur: Fransız edebiyatının büyük etkisi vardır, daha sonra da SovyetRus edebiyatının etkisi söz konusudur. Dolayısıyla Eluard, Aragon gibi şairlerin cevinlerini okumak, bizde yeni sıçramaIar yaratan etkenlerden biri oldu. Tabii Nâzım'ı da unutmamak gerek. Hapse girip çıktıktan sonra, iki yu, Nâzım'ın söylemine yakın dizeler kurma durumuna düştüğümü sonradan algıladım. O bicimsel etkilerden kurtulmak için de bir hayli zorlandığımı söyleyebilirim. SAYFA 4 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle