10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SAYFA 4 MAYIS 2013 CUMARTESİ GÜNCEL NİHAT TOKLU GÜRSU KUNT PELİN GEL AĞAN Falezlerdeki yapılaşma azetemizde 9 Mart 2013 tarihinde, 'Yolu Kurtardık Ama Falezler Elden Gitti' başlığıyla çıkan ve orduevinin arkasındaki yolun kente kazandırılması ile 12 Eylül döneminde başlayan falezlerdeki yapılaşmanın anlatıldığı yazıya ilişkin, okurumuz Güray Özhan bir değerlendirmede bulundu. Özhan'ın ASTUR'un günah keçisi ilan edildiğini söylediği ve bunun kolaycılığa kaçmak olduğunu anlattığı yazısı özetle şöyle: “Antalya’daki betonlaşma, Neoliberal rüzgarların ülkemizdeki temsilcisi olan Turgut Özal hükümeti ile başlamıştır. Bu dönem planlı gelişmenin sermayenin çıkarlarının ve ekonomik gelişmenin önündeki engel olarak görüldüğü, karalandığı ve işlevsiz kılındığı yıllardır. Nitekim Cumhuriyet tarihimizde rekor olmak üzere 10 yılda 6 kez imar affı çıkarılması, yatırımcıların ve arsa spekülatörlerinin baskıları ile bölge planlarından imar planlarına Toprak operasyonuna yöntem değişikliği Ağa Takılanlar”da, “Kapatılacak belde be“A lediyelerini kim denetliyor” diye sorduk. Mahalleye dönüştürülen beldelerin belediye başkanlarının görevdeki son aylarında neler yaptıklarını merak ettiğimizi yazdık İyi niyetli olanların projelerini tamamlamaya çalıştığını, böylece tarihe iz bırakarak geçmek istediklerini, ama bazı başkanların bu dönemde soru işaretleri ile dolu işlemlerinin olduğunun duyulduğunu dile getirdik. “Nasıl olsa kapanıyoruz” diyerek ne olduğu tam anlaşılamayan faaliyetler içinde olduklarına dair duyumlar aldığımızı ifade ettik. Bu anlamda, Manavgat’ın Taşağıl Belde Belediyesi’nin bir faaliyetini gündeme getirdik. Taşağıllı yurttaşlar bize bir yakınmayla gelmişti. Buna göre, belediyenin iş makineleri ile kamyonları, uzun süreden beri ormanlık alandan toprak taşıyordu. Taşağıllılar, “İmar planında mezarlık sahası olarak ayrılan, üzerinde asırlık çamların olduğu sahada sanki taş ocağı kuruldu. Bir aydan beri buradan toprak taşınıyor. Alınan malzemenin beldenin yollarında kullanılmadığını görüyoruz. Belediye bunları nerede kullanıyor? Satıyorsa kime ya da kimlere satılıyor? Ne kadar toprak ve malzeme satıldığı belgeleri ile açıklansın. Yetkililer bu konuda denetim yapsın” dediler. “Bu iddialar konusunda Taşağıl’ın AKP’li Belediye Başkanı Ahmet Alp’ın vereceği yanıtı merak ediyoruz. Bakalım ne diyecek?” diye sorduk. Belediye başkanından ses seda çıkmadı. Ama bu yazının yayınlanmasının ardından bizi araBelediyenin iş makineleri ve yan yurttaşlar, “B kamyonları bölgeden çekildi” dediler. Çevreye ve ormana zarar veren uygulamanın durdurulması olumlu bir gelişmeydi. Bizi arayan yurttaşlarda bundan dolayı kısmen de olsa sevinçliydiler. Ama sevinçleri kursaklarında kalmış gibi. Çünkü ertesi gün bölgede toprak alımı çalışması yeniden başlamış. Ama bu kez belediyenin resmi plakalı araçları kullanılmıyormuş. Bazılarının plakası bile belli olmayan özel kişi yada firmalara ait kamyonlarla toprak taşınmaya başlanmış. İşlem aynı, sadece yöntem değişmiş. Taşağıl’ın oksijen deposu son ormanına (Serik – Manavgat arasındaki büyük orman yangınından kurtarılan küçük bir kısım) yönelik operasyon sürüyor. Yetkilileri bu konuda duyarlı olmaya, konuyu araştırmaya davet ediyoruz. Gözleri, görevleri sona erecek olan bazı belediye başkanlarının üzerinde olsun. G uzanan geniş bir yelpazede art arda yoğunluk artırıcı plan değişikleri yapılması da bu dönemde yaşanmıştır. Kent arsalarının ve kıyılarımızın kar hırsıyla yağmalanması bu dönemde dolu dizgin başlamış ve tüm zincirlerinden boşanarak günümüze kadar uzanmıştır. Turgut Özal iktidarını cuntanın eseri olarak görmek ve bugün yaşadığımız pek çok trajediyi 12 Eylül ile ilişkilendirmek elbette yanlış olmaz. Özal’ın tarihe geçmiş olan ‘12 Eylül olmasaydı biz iktidar olamazdık’ sözü de bunun en açık kanıtıdır. Türkiye’de yukarıda özetlenen süreç yaşanırken ve Antalya da bundan en acıklı biçimde payını almış ve almaktayken falezlerin betonlaşmasını tek başına ASTUR kooperatifinin imar planı değişikliği ile kıyıdan en az 300 metre içeride üyelerine konut sitesi yapma girişimini bu sürecin suçlusu ilan etmek son derecede yanlıştır. Dahası ülkemizde son dönemin modası olan TSK’yı suçlamanın dayanılmaz hafifliğini de çağrıştırmaktadır. ASTUR sitesi 5 katlı yapılardan oluşan, içinde bol yeşil alan barındıran ve çevre sakinleri için kent parkı özelliği de taşıyan bir yerleşme düzenine sahiptir. Falezlerin üstünde hiçbir yapı birimi bulunmamaktadır. Bu saydığım özellikleriyle kent içinde yerleşme yoğunluğu ve yeşil alan kalitesi açısından en başarılı toplu konut alanı olduğu söylenebilir. ASTUR sitesinin inşa edildiği dönemde kooperatif tarafından falezlerin üzerinde hiçbir yapı birimi inşa edilmemiş, yolun altında kalan bölge yeşil saha olarak özenle korunmuştur. Ancak seksenli yılların sonlarından itibaren ve de özellikle 90’lı ve 2000’li yıllarda falezler üzerinde birbiri ardınca yüksek bloklar inşa edilmiştir. Gerekli imar planı değişiklikleri o dönemlerdeki belediye yönetimleri tarafından yapılmıştır. ASTUR sitesinin önünde yer alan 16 kat yük sekliğindeki Phaselis konutları bunların en ibret verici ve en yakın geçmişte inşa edilmiş olanıdır. İbret verici 2 örnek de doğrudan ASTUR sitesinin içerisinde ancak site mülkiyetinde olmadığını tahmin ettiğim arsalar üzerinde inşa edilmiş olan 12 kata varan yükseklikteki 2 konut blokudur. Beş katlı yapılardan oluşan sitenin ortasında yerleşme dokusuna tamamen aykırı bir biçimde yükselen bu yapılara yakın geçmişte nasıl ruhsat verilebilmiş olduğu ayrıca incelenmelidir. Lara bölgesinin yerleşme dokusuna yine son 35 yıl içerisinde saplanmış pek çok hançer vardır. Ramada Oteli, Perge Oteli’nin bitişiğindeki, falez üzerinde olduğu için yıkılmış ve yıllarca boş kaldıktan sonra geçtiğimiz yıl 6 kat yüksekliği ile falezi karartmış olan yapı bunlardan sadece bazılarıdır. Bu yapıların sahipleri, ortakları, plan değişikliği yapanları ve de ruhsat verenleri incelenmeye son derecede değerdir.” Unuttuğumuz AKEDAŞ davalık oldu Eğirdir, bisikletle daha güzel ğirdir Belediye Başkanı Osman Nuri Özmeral’ın başlattığı, “B Bisiklete Binelim, Eğirdir’i Gezelim” kampanyası ilgi gördü. Kampanyaya öncülük eden, bu amaçla sık sık ilçeye gelen konuklarla birlikte bisiklete binen Başkan Osman Nuri Özmeral, Eğirdir’in güzelliklerinin bisikletle daha iyi fark edildiğini söylüyor. Özmeral, “İlçemize gelen bütün misafirlerimize, ‘Bisiklete Binelim, Eğirdir’i Gezelim’ çağrısı yapıyorum. Böylece hem spor yapıp sağlıklı kalacaklar, hem de Eğirdir’i daha yakından tanıma fırsatı bulacaklar” dedi. Kampanyanın 4 yıllık geçmişi olduğunu belirten Eğirdir Belediye Başkanı Osman Nuri Özmeral, bugün gelinen seviyenin mutluluk verici olduğuna dikkat çekti. Özmeral, E “Eğirdir’de 4 yıl içersinde bisikletleri kiraya veren işyerlerinin gün geçtikçe arttığını görüyoruz. Eğirdirli esnafımız bisiklet turizminin gelişmesiyle birlikte bu araçları kiralamaya yönelik yeni işyerleri açtılar. Önceleri belediye olarak bu işi biz yapalım diye düşünüyorduk. Teşvik amacıyla ücretsiz yapacaktık. Esnafımız işi sahiplenince biz onlara destek olmaya çalıştık. Bundan sonra da bu zincirin halkalarının gittikçe çoğalacağını hep birlikte göreceğiz” dedi. Eğirdir’i ziyaret eden konukların, özellikle göl kıyısında ve Yeşilada’yı gezmek için bisikleti tercih ettikleri görülüyor. Bu çevreci ve sportif etkinliğin diğer turizm bölgelerinde de yaygınlaştırılmasında yarar var. Özellikle, “Sakin Şehir” statüsü almak isteyen turistik ilçelerin yöneticileri, bu kampanyayı örnek almalı. ntalya, Burdur ve Isparta’nın elektriğini dağıtan Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş (AKEDAŞ) ile ilgili özelleştirme yargıya taşındı. CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, özelleştirme ile ilgili işlemin önce durdurulması, daha sonra da iptal edilmesini isteyen Danıştay’a başvurdu. Yıldıray Sapan, davanın gerekçelerinin başında, 2010 yılındaki ihalede 1 milyar 165 milyon doları gören AKEDAŞ’ın, 3 yıl sonra bunun yarısından az bir bedele, 546 milyon dolara satılmasını gösteriyor. Geçen üç yıllık sürede elektrik dağıtım şirketlerine yönelik iyileştirmeler yapılmışken, kar marjları üç yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 50 oranında yükseltilmişken, AKEDAŞ’ın abone sayısı ve sattığı enerji miktarı artmışken, fiyatının yarıya indirilmesinin anlaşılamaz olduğunu ifade ediyor. Davaya dayanak gösterilen gerekçe A lerden biri de ilk ihalenin bedelinin (1 milyar 165 milyon dolar) peşin tahsili söz konusuyken yeni ihale bedelinin 4 taksite bölünmesi. Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, özelleştirilmesinin ardından çok sayıda nitelikli çalışanın iş akitlerinin fesh edileceğine dikkat çekiyor. Kamu zararının önlenmesi, kurum çalışanları ile birlikte Antalya, Burdur ve Isparta’daki 1 milyon 800 bin abonenin haklarının korunması için ihale kararının önce durdurulmasını, sonra da iptal edilmesini talep ediyor. AKEDAŞ’ın özelleştirilmesi bir süredir gündemden düşmüştü. Yıldıray Sapan’ın açtığı dava ile tekrar gündeme geldi. Danıştay’ın vereceği kararın yanı sıra zamanı da önemli. Çünkü duyduğumuz kadarı ile haziran ayı sonu itibari ile AKEDAŞ ihaleyi alan firmaya teslim edilecek. Bakalım teslim tarihine kadar yargı karar verecek mi? İstanbul protestosu 1 Mayıs kutlamaları sırasında İstanbul Taksim'de çıkan olaylar, Antalya'da protesto edildi. Eyleme, KESK, DİSK, ÖDP, Halkevleri ile çok sayıda sivil toplum örgütü destek verdi Balık: Üzüldük ğitim İş Sendikası Şube Başkanı Mehmet Balık, Antalya'daki 1 Mayıs eylemindeki coşkulu katılımdan dolayı mutlu olduklarını, diğer taraftan ise çıkan olaylara üzüldüğünü söyledi. 1 Mayıs'ta Birleşik Kamu İş ve Türk İş olarak yüksek oranda bir katılım olduğunu belirten Balık, "Tüm kamu çalışanlarına coşkulu katılımlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Bizi mutlu etti. Derneklerimiz ve si E yasi partilerimizin 1 Mayıs'ta yanımızda olması bizler için önemliydi.1 Mayıs'ta bizim ana temamız vatan ve emekti. Bizimle aynı düşünceleri paylaşan binlerle bir arada olmak düşüncelerimizin ne kadar doğru olduğunu gösterdi" dedi. Kentte iki farlı 1 Mayıs kutlaması olduğunu hatırlatan Balık,"Diğer tarafta küçük çaplı olaylar çıkmış. Bu bizim açımızdan çok üzücüdür. Böyle tatsızlıklar oluyor. Bayram birlikte olsaydık belki bu tür şeylere hiç gerek kalmazdı” diye konuştu. CEREN KAYA istendiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir" şeklinde konuştu. Korksunlar bizden Dünyada milyonlarca işçinin ve emekçinin 1 Mayıs'ı kutladığı dakikalarda ülkede emekçilerin sokaklarda AKP faşizmi tarafından copla darp edildiğini vurgulayan Sönmez, "Yüzlerce kişi hastanelere başvurdu, 30'a yakınına adli muayene raporu verildi. 2 kişi hedef alınarak kafalarına atılan gaz bombası nedeniyle yaşam savaşı veriyor. Şimdi daha da korksunlar bizden. En güzel değerleri yaratan bizler bugüne kadar hiçbir yasaya sığmadık, hiçbir engellemeye boyun eğmedik, faşizme karşı mücadelemizden hiçbir zaman vazgeçmedik. Bugüne kadar yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatı olsun." İnşaatta sıkıntı var Sönmez,"Herkes kendi kitlesini yönlendirsin" ESK Dönem Sözcüsü Nurettin Sönmez, 1 Mayıs'ta Antalya'da BDP ve CHP arasında çıkan arbede hakkında "Herkes kendi kitlesini kontrol etmek ve yönlendirmek zorundadır"dedi. Sönmez, CHP İl Başkanı Devrim Kök'ün yaptığı açıklamanın ardından, 1 Mayıs'ta BDP ve CHP arasında çıkan arbedeyi değerlendirdi. Sönmez, emekten yana olan bütün güçlerin ve siyasi partilerin 1 Mayıs'a katılmaları gerektiğini söyledi. Sönmez, "Eğer siyasi partiler 1 Mayıs'a katılıyorsa, herkes kendi kitlesini kontrol etmek ve yönlendirmek zorunda. 1 Mayıs'ın bütünlük içerisinde bir arada olmasının, kardeşçe yapılmasının bir gereğidir bu. Özellikle genç arkadaşlarımızın tek başlarına fevri hareket etmemesi, kontrol edilmesi gerekir. Kaldı ki bu kentte örgütlü olan bütün yapılar birlikte dayanışma içerisinde iş yapacaksa birbirlerinin eksiklerini dostça eleştirerek, dayanışma içerisinde yapması gerekir" şeklinde konuştu. Sönmez, 1 Mayıs'ın KESK ve DİSK'e bağlı sendikaların ve emek harcayanların emeği üzerinden basit bir arbedeyle gölgelenmesini istemediklerini ifade etti. K K apalıyol Halk Bakası önünde bir araya gelen KESK, DİSK, Halkevleri, ÖDP ve birçok sivil toplum örgütü "Faşizme Karşı Omuz Omuza" ve "Her Yer Taksim, Her Yer Direniş" sloganları atarak, Attalos Heykeli önüne kadar yürüdüler. Grup adına açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü Nurettin Sönmez, emeğin mücadelesinin, AKP iktidarının korkusu olmaya devam edeceğini belirtti. Dönem Sözcüsü Sönmez, "1 Mayıs'ta İstanbul'da yaşananlar, Türkiye'de insan haklarının, hukukun üstünlüğünün değil emeğiemekçileri düşman olarak gören AKP faşizminin egemen kılınmak İ nşaat sektörü, son 45 günde beton ve çimento fiyatlarında yüzde 60'a varan yükseliş nedeniyle sıkıntılı. Çimentonun torbası 5 liradan 8.5 liraya, betonun metreküp fiyatı ise 70 liradan 90 liraya yükseldi. Bunun konut fiyatlarında en az yüzde 20 artışa neden olacağı belirtildi. biri 100 TL iken diğerinin 120 TL olması gerekir ki iki müteahhit de aynı karı elde etsin" diye konuştu. Haksız rekabet Bu durumun da haksız rekabete yol açtığını aktaran Karataş, "Antalya'da tüketilenin iki katı üretim kapasitesine sahibiz. Beton ve çimento fiyatlarındaki yüzde 60'a varan artış, konut maliyetine yüzde 20 etki yapıyor. Öte yandan betonun yüksek standartta kullanıldığı sanayi tipi binalar, okul ve hastane gibi inşaatlara etkisi ise yüzde 25. Bu durum ödenek karşılığı kamu işi yapan müteahhitleri de zarara sokmakta" dedi. Devletin müteahhitlere enflasyona göre fark ödediğini belirten Karataş, şunları söyledi: "Ancak beton ve çimento fiyatıyla enflasyon arasında bir uçurum oluştu. Bu nedenle inşaat sektörünün pahalı girdileri demir, çimento, beton ve petrol gibi ürünlerin enflasyonun dışında hesaplanarak müteahhide ödenmesi gerekir. Böyle olduğu takdirde kamu inşaatı sektöründeki sıkıntı aşılmış olur. Bunun dışında müteahhitler fiyat yükseldiğinde farkı nasıl istiyorsa fiyat düştüğünde de hak ediş farkını geri vermeye hazır." Sektör zorda Vadeler de kaldırılarak peşine dönüştürülen bu fiyatlara, Türkiye İnşaat Müteahhitleri Federasyonu'ndan tepki geldi. Federasyon Genel Başkan Vekili ve Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Deniz Karataş, artışların sektörü zor durumda bıraktığını söyledi. Yüzde 60 farklı Karataş, gıda için buğday ne ise inşaat için beton ve çimentonun aynı önemde olduğuna değinerek, "Aynı bölgede yan yana inşaat yapan iki müteahhitten biri inşaata 45 gün önce başlamakla, karkas yeni betonarme kısmının maliyetini yüzde 60 daha aşağıda bitirirken, 45 gün sonra başlayan ise tüketiciye yüzde 20 fark yansıtacak. Sadece beton ve çimentodaki bu istikrarsızlıktan dolayı iki daireden C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle